Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

En son Terzi Tuncay almıştı boyumun ölçüsünü

En son Terzi Tuncay almıştı boyumun ölçüsünü
 

Bu yazının okurlarına soruyorum: Siz hiç takım elbise diktirdiniz mi, şöyle ölçülerinize göre, ısmarlama yani? Eminim ki yaşı benim gibi, çok değil, daha üç onluk olanlarımızın dahi bir kez olsun, ısmarlama dikilmiş takım elbiseleri olmuştur hayatlarında. Hele yaşça daha büyüklerimizin ki gardıropları, çocukluklarından beri artık aile dostları olmuş emektar terzilerinin hünerli ellerinde çıkma takımları ile doludur.


Ben ve benim kuşağım, ısmarlamacı terzilerin son dönemine yetişebildik. Son dönemi dediysem tabi ki şimdi de varlar o zanaatkar insanlar ama her biri “<ı>ah nerede o eski günler” iç çekişleriyle yaşamaktalar. Küçücük mütevazı, apartman altı dükkanlarında yaptıkları; genelde paça yapma, sökük tamir etme gibi işlerin ötesine geçemiyor maalesef.


Ama eskiden öyle miydi? Her kentin belli başlı, isim yapmış, hüneri diktiklerinden menkul bay ve bayan terzileri olurdu. Acayip itibarlı, halleri vakitleri de yerindeydi. Allah uzun ömürler versin, şimdi seksenli yaşlarını yaşamakta olan anneannem, zamanında, yüz bin nüfuslu kentimizin en meşhur bayan terzisiymiş mesela. Efsane gibi anlatılır hala eş-dost-akraba arasında. Bin kişinin üzerinde öğrenci yetiştirmiş. Ve terzilikten kazandığı paralarla yaptırdıkları müstakil ve han gibi geniş evleri hala bizim, taş duvarlı medeni apartman hayatlarımızdan bunaldığımızda, nefes alma mekanımız. Yoksa o evin, Sümerbank’ta iplik ustası olan rahmetli büyükbabamın maaşıyla yaptırılması mümkün değildi tabi.


Benim sadece bir tane ısmarlama takım elbisem oldu. Dedik ya ucundan yakaladık biz o efsane terzileri. Sene bin dokuz yüz seksen dörttü. Yirmi beş sene önce yani. İlkokulu bitirmiş, ortaokula kayıt yaptırmıştım. Kara önlüklerden kurtulup ceket-kumaş pantolon-kravata terfi etmiştim.


Babam elimden tuttu ve beni, kendisinin ve O’nun da babasının tersizi olan Terzi Tuncay’a götürdü. Terzi Tuncay’ın dükkanı, çarşının en itibarlı yerlerinden birinde ve genişçe, iki katlı bir mekandı. Raflarında bir sürü kumaş topları vardı. Altınyıldız, Bahariye falan.


Önce kumaşını beğendik. Bir takım bana, bir takım da babama ısmarlayacaktık. İkimiz de aynı, büyük kareli desenleri olan kumaşta karar kıldık. Renkleri farklıydı sadece. Benimkisi çok açık balköpüğü renginde, Babamınki ise füme-gri arasındaydı.


Tuncay Amca ölçülerimizi aldı. Dudaklarının arasında bir sürü toplu iğne vardı. Sahi onları yutmadan nasıl işini yapıyor üstüne üstlük bir de babamla muhabbet ediyordu ya.


Babamın ceketi kruvaze yani kapaklı olacaktı. Dört düğmeli. Bana “<ı>sen gençsin, seninkini daha spor yapalım” dedi. Benim ceket için yuvarlak ve iki düğmeli olarak karar kılındı. İkimizin pantolonları da çift pile ve duble paça olarak kararlaştırıldı. Babamınkinde fazladan bir de çakmak cebi olacaktı. İyi ama Babam sigara içmezdi ki.


Ortaokula, Terzi Tuncay’ın diktiği takımla başladım. Ama sonraki takım elbise, ceket ya da pantolonlarım hep konfeksiyon mağazalarından, hazır alındı.


Bir de bizim Terzi Tevfik vardı. Artık daha büyük yaşlardaydım. Lise yıllarım falan. Balköpüğü takımı giydiğimin ertesi yılında ud çalmaya başlamıştım. Benim gibi çalan-söyleyen, Türk musikisine aşık nezih bir grubumuz vardı. Ve meşk mekanımız, kentin bir başka terzi dükkanıydı.


Terzi Tevfik’in yeri, su deposuna çıkan oldukça dik bir yokuşun hemen başındaydı. Biz meşk ederken O da diktiği pantolonların üzerine ıslak bez koyar ve kömürlü ütüsü ile gacır-gucur sesler çıkararak işini yapardı. Geçmiş olduğumuz hüzzamların hüznüyle, birlikte buğulanır; o hüzün buğularımız, dükkanın yokuşa bakan geniş camından damlar akardı. Camla beraber yüreğimizden süzülür sızardı.


Terziler ve terzi dükkanları çok önemliydi, velhasıl hayatlarımızda. Benim terzilerim, Tuncay ve Tevfik Ağabeyler…Maalesef ki irtibatımız koptu. Yaşıyorsanız, Allah uzun ömürler versin sizlere. Yok öldüyseniz, mekanınız cennet olsun. Bakın, yeriniz dolmadı işte hala.


Not: Bu blogu yayınladıktan sonra şöyle bir fikir aklıma geldi. Biraz sonra "Biz Eskiden..." başlıklı bir blog sayfası açacağım ve katkı sağlamak isteyen yazar ve okur dostlarımızdan, nostaljik anılarına dair yorum katkıları rica edeceğim. Umarım çok katılımlı ve karşılıklı bir nostaljik sohbet ortamı sağlayabiliriz. Bakalım neler neler çıkacak ortak hatıralarımıza dair. Katılmaz mısınız efendim?


@ "Biz Eskiden...": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=169468

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..