Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '07

 
Kategori
Siyaset
 

En uzuuuuuuun yalan…

En uzuuuuuuun yalan…
 

Kalabalığa söylenen yalandır, diyor ünlü şair yazar ve felsefecilerimizden Özdemir Asaf.

Son birkaç gündür okuduğum; okumaya çalıştığım ve hala bitiremediğim partilerin seçim beyannamelerini okurken bu sözün ne kadar da doğru olduğu kanısına vardım bir kez daha.

Bu öylesine bir oyun olmuş ki artık, ne onlar bıkmış yıllardır aynı replikleri tekrar etmekten, ne de biz bıkmışız dinlemekten.

Her biri bir kitap uzunluğunda olan bu seçim taahhütnamelerine, ne onlar inanıyor, ne de muhatabı olan bizler amaaaaa... Bu seçim beyannameleri Ülkelerin içinde bulunduğu durumun vahametini ortaya koymak açısından oldukça önemli kaynaklar bence! (Bu arada dünden bugüne bütün partilerin seçim taahhütnamelerini içeren bu kitap ya da kitapçıkları bir ansiklopedi de toplasak kaç cilt eder acaba? ) diye sormaktan da kendimi alamıyorum. Belki Guinnes rekorlar kitabına bile girebiliriz bu anlamda.

Ciddi bir biçimde Guinnes rekorlar kitabını hazırlayanlara bir çağrıda bulunuyorum buradan. Lütfen dünden bugüne siyasilerin seçim beyannamelerinde yer verdiği taahhütnameler konusunda bir çalışma gerçekleştirin? Bakalım en uzun yalanı kim söylemiş, kime söylemiş, ne demiş siyasi arenada, madalyayı hangi ülke göğüsler? Başkaca da bir art niyetim yoktur, olamaz inanın. Boşuna aramayın bulamazsınız da zaten. Benimki yalnızca meraktan!


Bir de Guinness rekorlar kitabına girersek değmeyin keyfimize. İlerde bakar bakar iç geçiririz artık, bir türlü hayata geçirilemeyen bu taahhütnamelere bakarak, hey gidi yalanlar hey diye. Çoluğumuza çocuğumuza miras bırakarak aktarmalarını sağlarız kendinden sonrakilere, nesilden nesile aktarılan efsaneler gibi. Bak nasılda girdik Guinness rekorlar kitabına diye. Türkiye’nin en büyük başarısı olarak tarihe geçeriz artık Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’tan sonra. Bu az şey mi?

Hey gidi yıllar heeeeeeeeyy!

Kaybolan yıllar. Dinleye dinleye alıştığımız ve artık kanıksadığımız yalanlar heeeeeeeey!

Aslında alacaksın bir şişe rakıyı, bir şişe su ve bol buz tabii yanına, koyacaksın bir türlü kavuşamadığın sevgilinin resmini koyar gibi bu kitapçıkları karşına ve bakıp bakıp hüzünlenecek, içip içip usturupsuz küfürler yağdıracaksın sevdiğine kavuşmanı engelleyenlere küfreder gibi.

İşin en ilginç yanı… Hani ne onlar inanıyor, ne de biz ya tüm söylemleri gerçekleştirebileceklerine, diğer taraftan da çark aynı hızla dönmeye devam ediyor.

Bu ne garip bir çelişkidir böyle!

Bir bilen varsa açıklasın bana.

Malum biz yazmaktan öte fazla bir şey yapamıyoruz. Bir de beş yılda bir oy kullanıyoruz ki onu da kullanırsak. Her seçimden sonra biraz daha sırtlanmak zorunda kaldığımız vergi borcu da işin cabası!

23 Temmuz’da bir değişiklik olacak mı bakalım hayatımızda. Ve gelecek yıl ve öbür yıl ve beş yıl sonrası. Hatta on yıl on beş yıl sonrası. Olursa da nasıl bir değişiklik olacak?

Bütün parti kadrolarına daha usturuplu atışlar sizlere de daha mutlu ve yalansız yarınlar temennisi ile.

Saygılar.

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..