Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '13

 
Kategori
Genel Sağlık
 

En yaygın Kısırlık (İnfertilite) Nedeni; Tüp (Rahim Kanalları) ve Karın Zarı Problemleri

En yaygın Kısırlık (İnfertilite) Nedeni; Tüp (Rahim Kanalları) ve Karın Zarı Problemleri
 

Tüplerin hasarlı olması sık görülen bir infertilite sebebidir. Tüpün iç kısmı tıkanmış olabilir, dış kısmı çevre dokulara yapışık olabilir ve iç kısmını döşeyen silial hücreler fonksiyon göremiyor olabilir. Bu gibi durumlarda tüp atılan yumurtayı içerisine alamayabilir, alsa bile sperm tüp hareketlerindeki patolojiye bağlı olarak tüpe ulaşamayabilir ve yumurtayı dölleyemeyebilir veeya sperm ile yumurta döllendiğinde oluşan embriyo tüpün hareketleri normal olmadığından rahime ulaşamayabilir ve embriyo tüp içine yerleşerek dış gebelik oluşturabilir. Kadınların çoğunluğu infertilite nedeniyle tetkik edilene kadar tüplerinin tıkalı olduğundan haberdar değildir. Bazıları ise yoğun adet kanamaları ve adet ağrıları ya da kasık ağrıları şikayetlerini ifade ederler.

Nedenlerine gelirsek;

En sık sebebi hiç tedavi edilmemiş ya da yeterli tedavi edilmemiş enfeksiyonlardır. Genellikle enfeksiyon kaynağı daha önceki pelvik enfeksiyonlar, seksüel geçişli enfeksiyonlar, spiral kullanımı, düşük veya doğum sonrası enfeksiyonlar olabilir. Daha önce geçirilmiş enfeksiyonlara bağlı olarak tüpün tıkanarak şiş ve içi sıvı dolu bir hal almasına hidrosalpenks adı verilir. Hidrosalpenks varlığında tüp bebek tedavisinin başarısının düştüğünü ve ayrıca gebelik oluştuğunda düşükle sonlanma olasılığının da yüksek olduğunu biliyoruz.

Geçirilmiş pelvik ya da abdominal cerrahiler tüplerde yapışıklıklar oluşturabiliyor. Özellikle perfore olmuş appendisit buna sebebiyet verebiliyor.

Daha önce dış gebelik geçirmiş olmak

Endometriozis olgularında tüplerde tıkanmalar da neden olabiliyor.

Rahim ve Tüplere Bakıyoruz

Tanı koymada en sık rahim filmi yani HSG (histerosalpingografi) kullanılıyoruz. HSG rahim ve tüpleri görüntüleyen bir röntgendir. Normal bir röntgende rahim ve tüpler görülemez. Bu sebeple görünür hale getirmek için rahim ağzından özel bir sıvı verilir ve bu esnada çekimler yapılarak rahim duvarları ile tüplerin yapısı ve geçirgenliği hakkında bilgi edinilir. Rahim iç duvarı ile ilgili patolojiler ve tüplere ait problemler HSG ile ortaya konulabiliyor. HSG çekimi yaklaşık 15-20 dakika sürüyor ve genellikle adet ağrısı gibi bir ağrı hissediliyor. Hiç ağrı olmaması için anestezi ile de çekim yapılabiliyor. HSG çekiminde, hasta bir masaya yatırılıyor, spekulum takılıyor. Rahim ağzı batikon ile temizlenerek ince bir kateter yerleştiriliyor ve bu kateterden radyoopak madde dediğimiz özel sıvı veriliyor. Bu sıvının rahime ve oradan tüpe akışı izlenerek o esnada rahim duvarları ile tüplerin patolojileri görülerek röntgen filmlerine kaydediliyor. HSG’ye bağlı enfeksiyon olasılığını azaltmak için çekim öncesi antibiyotik veriliyor. Bazen ağrı veya aşırı korku nedeniyle tüpün rahime birleştiği noktada spazma bağlı tıkanıkmış gibi bir görüntü olabiliyor. Bu sebeple filmi çekmeden önce ağrı kesiciler verilmesini uygun buluyoruz. HSG tubal patolojilerden tüpün dış kısmının çevre dokulara olan yapışıklıkları hakkında net bilgi veriyor bize.

Altın Standart Laparoskopi!

Tüplerle ilgili patolojileri ortaya koymada altın standart laparoskopidir. Laparoskopi ile tüplerden sıvı geçişi olup olmadığını, tüplerin çevre dokulara olan yapışıklıklarını ve ayrıca karın içindeki yapışıklıklar ile endometriozis denilen hastalığı gözle görerek teşhis edebiliyoruz. Laparoskopi hastanede yatış gerektirmeyen, yarım saat gibi bir sürede tamamlanabilen ve genel anestezi altında yapılan bir operasyondur. Göbekten ve karın alt bölgesinde bir ya da iki delikten özel aletlerin ve ışıklı bir optik cihazın karın içine yerleştirilmesi ile gerçekleştiriliyor ve karın içinin rahat görülebilmesi ve muhtemel damar ve barsak yaralanmalarından kaçınmak için karın içi 3-4 litre kadar karbon dioksit gazı ile şişiriliyor. Laparoskopi sırasında karın iç yüzeyi görüntülenebiliyor, yumurtalıklar, rahim ve tüplerin dış yüzeyleri ile ilgili patolojiler kolaylıkla anlaşılabiliyor. Eğer karın içi ve tüplerin dış yüzeylerinde yapışıklıklar mevcut ise aynı anda bunları serbestleştirmek mümkün olabiliyor. Laparoskopi sırasında rahim ağzından verilen bir sıvının (genellikle metilen mavisi) tüplerden geçişi kontrol edilebiliyor ve böylelikle tüplerin iç yüzeyinde bir tıkanıklık varsa anlaşılabiliyor. Laparoskopi tamamlandığında karın içindeki gaz boşaltılıyor çünkü karın içine verilen karbondioksit gazı operasyon sonrası omuz ağrısı ve şişkinlik hissi olarak hastaya rahatsızlık verebiliyor. Genelde bu gibi şikayetler 24-48 saat içerisinde kayboluyor.

Tüplere bağlı infertilitenin tedavisinde her ne kadar tubal (mikro)cerrahiden bahsedilse de gerek başarısının kısıtlı olması, gerek anestezi gerektiren bir operasyon olması ve de ektopik (dış gebelik) gebelik riskinin yüksek olması nedeniyle tüp bebek tedavileri öncelik almaya başladı. Tüp bebek ile tüplerdeki patolojiyi by-pass etmiş oluyoruz. Tek istisna ultrasonografide ya da rahim filminde görülen hidrosalpenks dediğimiz tıkalı tüpün içi sıvı dolu ve şiş bir hal aldığı durumlardır ki bu halde tüp bebek öncesi tüpün laparoskopik çıkarılması veya tüpün rahimle bağlantısının laparoskopi esnasında kesilmesi öneriliyor. Böylelikle tüp bebek başarısının arttığı ve hatta canlı doğum oranlarının daha yüksek olduğu da ileri sürülüyor.

Kaynak: www.bahceci.com

 
Toplam blog
: 8
: 1723
Kayıt tarihi
: 19.12.12
 
 

1957 yılında Sivas'ta doğdu. 1980 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. Dr. ..