Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '13

     
    Kategori
    Gezi - Tatil
     

    En yeni İran Gezi notları

    En yeni İran Gezi notları
     

    Nakş-ı Cihan İmam Meydanı


    Acem diyarına yapılacak bir gezi programının en az 10 günlük olması gerekmektedir. Türkiye’ye vize uygulamayan İran’a pasaportla çok rahat girilebilmektedir. Maalesef vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun bu durumdan haberi yoktur ve İran’a girişin vizeye tabi olduğu ve çok zor şartlarda verildiğini düşünmesi gibi garip bir durum vardır. Yıllarca İran’ı dışa kapalı, oldukça mutaassıp ve komşu ülkelerin halklarına bile düşman şeklinde bizlere tanıtan emperyal güçler üzülerek söylemek istiyorum ki Türk halkı üzerinde fazlasıyla yanlış etki oluşturmuştur.

    Bugün İran’a deniz yolu hariç her şekilde rahatlıkla ulaşım sağlanabilmektedir. Trenle Ankara, İstanbul ve Van’dan İran’a ulaşılabileceği gibi, İstanbul ve Ankara’dan her gün kalkan otobüslerle de İran’a oldukça ekonomik bir fiyata gidilebilir. İran’a ulaşmanın en kolay yolu elbette ki uçakladır. İstanbul’dan Tahran, Tebriz, Meşhed, İsfehan, Şiraz ve Kirmanşah’a uçakla varılabildiği gibi, Ankara’dan da Tahran, Tebriz, İsfehan ve Meşhed’e uçakla gitmek mümkündür. Iğdır ve Doğu Beyazıt şehirlerinden de otobüsle Tebriz’e gidilebilmektedir.

    Genel itibariyle çöl ikliminin görüldüğü İran’da yazın yapılacak bir gezi programının oldukça sıkıntılı olacağını söylemek istiyorum. Özellikle temmuz ayında bazı şehirlerde gündüz dışarı çıkmak sağlık ve mantık açısından hiç de doğru değil. Bu vesileyle İran’a yapılacak bir gezi programının Eylül-ekim veya Mart-nisan-mayıs aylarında olması daha uygundur.

    İstanbul’dan günlük Tebriz ve Tahran’a giden otobüsler Aksaray’dan kalkıyor ve ücreti 50 dolar. Ankara’da ise İran otobüsleri otogardan kalkıyor. İstanbul-Tahran arası otobüsle 35 saat sürüyor. Ankara’dan ise yaklaşık 30 saat. İstanbul Tebriz arası yaklaşık 25-26 saat sürerken Ankara Tebriz arası 20 saat sürmektedir. Gürbulak Sınır Kapısı’ndaki pasaport kontrollerinin uzaması bu sürelerin de uzaması anlamına gelmektedir. Doğu’nun sınıra yakın illerinden arabayla sınır kapısına gelindiğinde şahsi olarak kapıda inip pasaport kontrolüne kadar yaklaşık 10’ yürünmesi gerekiyor. 15 TL’lik yurtdışı çıkış harcı alındıktan sonra çanta kontrolü yapılır ve sınırın İran tarafına geçilir. Burada da pasaport ve çanta kontrolünden sonra sınır kapısından çıkılır. Kapıdan çok eski otobüsler kişi başı 500 tümen karşılığında 1 km aşağıda bulunan Bazargan Kasabası’na götürür. Taksi ile 1500 karşılığında Bazargan Kasabası’na ulaşılabilir. Bazargan-Makü arası yaklaşık 25 kmdir. Taksiler bu mesafe için 8 bin tümen talep ediyorlar. Ancak pazarlıkla bu ücret 6 bin tümene indirilebilir. Taksi sizi küçük ve düzenli bir şehir olan Makü’nün terminaline bırakıyor. Makü-Tebriz arası 250 km ve otobüsle 3 saat sürüyor. Bilet ücreti 5 ila 8 bin tümen arasında değişiyor. Bu arada Bazargan’dan Tebriz’e kadar 275 kmlik mesafe taksi ile de alınabilir. 3 saat sürecek bu yolculuk için taksi 80 bin tümen talep ederken 70 bin tümene de razı oluyorlar.

    TEBRİZ

    Doğu Azerbaycan Eyaleti’nin başkenti’dir. Ülkenin kuzeybatısında yer alan Azeri kentidir. Bugün 2 milyona yaklaşan nüfusuyla İran’ın 4. büyük şehridir. Kanaatimce İran gezi programına Tebriz’den başlanmalıdır. Şehrin tamamen Azeri olması ve Türkiye’ye yakınlığı bakımından bu şehirden geziye başlanması Türkiye’den İran’a gidenler açısından uyum sorunu yaşanmaması bakımından daha faydalıdır.

    Tebriz’de levhalarda görülen Fars alfabesi dışında neredeyse Fars kültürünü görmek imkansızdır. Öz Türk kültürünü özellikle Türk dilini kullanan kadim bir medeniyet merkezidir Tebriz. İnsanlarla anlaşmak konusunda hiç sorun yaşamıyorsunuz. Sıcak kanlı olan Tebriz halkı sizi canem gurbanem söylemleriyle karşılıyor.

    Şehrin terminali Tebriz’e yakışmayacak kadar eskidir. Yeni terminal binası eskisinin hemen yanına yapılıyor. Tebriz yakında kendisine yakışan lüks ve şık bir terminale kavuşacak. Terminalden şehir merkezine otobüsle gelinebildiği gibi taksiyle de gelinebilir. Belediye otobüsü  300 tümen alırken taksiler 5000 tümen talep etmektedirler.

    Tebriz genel itibariyle düzenli bir şehir. Şehir merkezine çıkan ana bulvar ve caddeler çok geniş ve büyük. Büyük kavşaklar meydan şeklinde düzenlenmiş ve ortalarında çok güzel ve albenili anıtlar var. Şehrin en merkezi bölgesi Saet denilen Alman yapımı saat kuleli belediye binasının olduğu meydandır. Önemli yapılar bu meydana çok yakın mesafededir. Belediye binası Tebriz’in en gösterişli binası sayılabilir. Günümüzde şehir müzesi olan  bu güzel binaya ücretsiz girilip   resim çektirilebilir.

    Azerbaycan Müzesi: Belediye binasına çıkan ana caddelerden birinin üzerinde ve 5 dakikalık yürüme mesafesindedir. 3 katlı olan bu müzeye giriş ücreti 10 bin tümendir. Özellikle alt kattaki heykeller ve hapishanelerde kullanılan kilitler görülmeğe değerdir.

    Mescid-i Kebud (Gök Mescid):Azerbaycan Müzesi ile arasında Hakani Parkı bulunur. Neredeyse bitişik gibidir. Mescid diye ücretsiz gezilebileceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Giriş ücreti 10 bin tümendir. Büyük bir külliye alanı içerisindedir. Özellikle giriş kapısı oldukça etkileyicidir. Başarılı bir restorasyondan geçen müzenin çinileri çok güzeldir. İçinde bir bölümde namaz da kılınabilmektedir.

    Emir Kompleksi (Kuran Müzesi)Kapalıçarşıya ve Saet denilen merkeze ve Cuma mescidine yürüme mesafesinde ve oldukça yakındır. Eski bir cami olan ve girişinde bir avlusu olan eserdeki yazma İslami eserler mekanı görülmesi gereken yerler arasına sokmaktadır.

    Makberetüş Şuara (Şairler Anıtı)Şehir merkezine oldukça yakındır. Kapalı çarşıya 10 dakika yürüme mesafesindedir. Büyük bir parkın içinde oldukça estetik bir anıt ve altında bulunan müzeden oluşur. Giriş ücretsizdir. Müze, Şehriyar ağırlıklı olarak dizayn edilmiştir. İçinde Tebriz’e  ve müzeye ait hediyelik eşyalar ve kitaplar satan bölüm de vardır.

    İmamzade Türbesi: Şairler Anıtı ile aynı park içinde ve hemen yanındadır. İki minareli çinileriyle göz kamaştıran bir kapıdan dikdörtgen bir avluya  girilir. Türbe avlunun sağında yer alır. Kadınların ve erkeklerin bölümü ayrıdır. Türbenin içindeki cam ve çiniler göz kamaştırıcıdır.

    Kapalıçarşı (Bazar-ı Bozorg)Tebriz’in en büyük çarşısıdır. İstanbul Kapalıçarşı’dan daha büyük ve daha egzotiktir. Fazla turistik olmadığı için içindeki doğallığı ve tarihi dokuyu hemen hissediyorsunuz. 7 bine yakın dükkanın olduğu söylenen çarşıda kaybolmak yapılacak en güzel şeydir belki de. Halkın ihtiyaçlarına cevap verecek birçok ürünün satıldığı çarşının sokakları dar ve dükkanları eskidir. Hayli kalabalık olan çarşının birçok girişi bulunmaktadır. Kapılardan biri Mescid-i Cami denilen Cuma namazının  kılındığı Tebriz’in en büyük camisine çıkar.

    Kuyumcular Çarşısı: Büyük pazara çok yakın ve İmam Caddesi üzerinde bulunur. Ortasında dev bir avlusu olan çarşı büyük çarşıya göre daha geniş ve ferah koridorlara sahiptir.

    Cuma Mescidi: Şehir merkezinde yer alır ve kapalıçarşıyla bitişik konumdadır. 8 bölümden oluşan ortasından dikdörtgen bir avlunun bulunduğu iki yüksek minareli, çinili muhteşem bir kapısı olan mabed Tebriz’in en büyük camisidir. Bölümlerinden bir kısmı medrese olarak kullanılmaktadır. Tebriz’de muhakkak gezilmesi gereken yerler arasındadır.

    Meşrutiyet Müzesi: Cuma Mescidi’nin ana giriş kapısından çıkıldığında caddenin tam karşısında yer alır. Camiye 200 m mesafededir. 2 katlı olan bu tarihi yapının giriş ücreti 10 bin tümendir.

    El Gölü (Şah Gölü)

    Şehir merkezine yaklaşık 10 km mesafede bulunan Tebriz’in en güzel mesire alanıdır. Şehir merkezinden taksi ile 5000 tümene buraya ulaşılabileceği gibi belediye otobüsüyle 300 tümene de varılabilir. Tebriz için vitrin sayılabilecek muhteşem bir mekandır. Dev bir yapay havuzun içerisinde şah döneminden kalma günümüzde lüks bir restoran olarak kullanılan saray vardır. Havuzun etrafı ağaçlar ve çiçeklerle doludur ve yaz aylarından hem Tebrizlilerin hem de İran’ın diğer şehirlerinden gelen insanların akınına uğrar. Aileler için güzel bir piknik alanı olan mekan sevgililerin de en önemli buluşma yerlerindedir. Park içerisinde ailelerin kurduğu yüzlerce çadırı görmek mümkün olduğu gibi belediyenin de sabit çadırları vardır. Şahın sarayı olan restoranda İranlılar için yemek yemek pahalı olsa da Türk vatandaşları için normal sayılabilecek bir ücrete İran’ın yöresel lezzetleri tadılabilir.

    Ayn-ı Eli: Şehrin kuzeyinde bulunan harika bir Tebriz manzarası sunan dağlık alandır. Şehir merkezinden belediye otobüsüyle gelinebildiği gibi 3-5 bin tümen karşılığında taksi ile de gelinebilir.  Tesislerin olduğu alana telekabin denilen teleferikle çıkılabilir. Tebriz manzarasına karşı nargile çay keyfi yapılabileceği gibi yemek de yenebilir.

    Veliyy-i esr: Tebriz’in en elit bölgesidir. Şehrin doğusunda ve El Gölü’ne yakın bir mesafededir. Güzel bir meydanı çok şık ve lüks caddeleri yürüyüş yolları olan bir bölgedir. Tebriz’in şıklıkta birbirleriyle yarışan kızlarını, Batı özentili erkeklerini, son model süper lüks arabaları görebileceğiniz müstesna bir muhittir. Kendinizi Ankara veya İzmir’de hissetmeniz işten bile değildir.

    KENDOVAN

    Tebriz’in 45 km güneydoğusunda yer alan İran’ın Kapadokyası olarak adlandırılan bir kasabadır. Şehir merkezinden taksilerle ulaşım sağlanabilir. Taksiler bu mesafe için 50 bin tümen talep edip 40 bin Tümene razı oluyorlar. Sizi alıp bir saatlik mesafesi olan bu alana getiriyorlar yaklaşık 1-1.5 saat gezilmesi için bekliyor ve tekrar Tebriz’e istediğiniz bir bölgeye bırakıyorlar. Yol üzerinde Üskü denilen bir küçük şehirden ve birkaç tarihi köyden geçiyorsunuz Özellikle Üskü’nün çıkışındaki dev çınar ağacı görülmeğe değerdir.

    Doğal kayalık  alanlar zaman içerisinde oyularak ev haline getirilmiş ve günümüze yakın bir dönemde kasaba halini almıştır. Kenarından küçük bir çay geçiyor. Çayın etrafı çok güzel bir dinlenme ve piknik alanı olarak düzenlenmiş. Kahvaltı için çok güzel bir alan. Kasabayı gezmek için bir saat yeterli. Dar ve dik sokaklar ve merdivenler sizi bölgenin tepesine çıkarıyor. Neredeyse bütün evler hediyelik ve yöresel ürünlerin satıldığı dükkan haline getirilmiş. Çok sıcak bir şekilde karşılandığınız bu alandan muhakkak bir şeyler alıp ayrılıyorsunuz.

    Kasabanın girişine bölgenin doğal yapısıyla uyumlu çok lüks 5 yıldızlı bir otel de yapılmış. Başta Tebrizliler olmak üzere İran’ın farklı şehirlerinden gelen binlerce misafiri ağırlıyor. Kendovan’a 2-3 km mesafede Tebriz yolu üzerinde çok küçük bir yer altı şehri var. Kendovan gibi burası da ücretsiz gezilebiliyor. Girişi müze olarak düzenlenmediği için çok fark edilemiyor. Bakımsız olsa da buraya kadar gelmişken görülebilecek bir yerdir.

    ERDEBİL

    Tebriz’in 220 km kuzeydoğusunda yer alan 550 bin nüfuslu orta büyüklükte bir Azeri şehridir. Tebriz Terminali’nden her yarım saatte bir otobüs kalkmaktadır. 7000 bin tümen olan bu yolculuk otobüsle yaklaşık 3-3.5 saat sürmektedir. İran gezi programlarında genellikle es geçilen ve programa katılmayan bir şehirdir. Mamafih kesinlikle görülmeye değer doğal ve tarihi güzellikleri olan kadim bir kültür şehridir. Şehirde genel itibariyle ızgara sistemi uygulanmıştır. Ana bulvarları kesen büyük caddeler ve onları da kesen dik caddeler şehirde genel bir intizamı sağlıyor. Caddelerde özellikle banka binaları oldukça büyük ve görkemlidir. Türkiye’de büyük şehirlerdeki gibi modern ve büyük binalara fazlasıyla rastlayabiliyorsunuz. Kavşak noktaları çok büyük ve ortasında çok güzel anıtlar var. Şehrin içinden ayrıca bir de küçük nehir geçiyor ve üzerinde çok güzel tarihi köprüler var. Özellikle Yedi Göz Köprüsü mimari açıdan önemlidir.

    Şeyh Safi Türbesi: Kısa ismi bu olan mekan Erdebil’in en önemli tarihi yapısıdır. Dev bir külliye alanıdır ve şehir merkezinde yer alır. Erdebil şehri bu eserin etrafında şekillenip büyümüştür. Günümüzde müze olan bu esere giriş ücreti 15 bin tümendir. Dikdörtgen bir avludan girilir müze alanına. Türbelerin olduğu kubbeli yapılar çeşitli yazma ve çini eserlerin sergilendiği bölümlerdir. Eserin dışı göz kamaştırıcı çinilerle süslüyken içinde ahşap boyama ve işçiliği zirve yapmış konumdadır. Hem dıştan hem de içten hayranlıkla gezilip fotoğraf çektirilecek muhteşem bir mekandır. İçinde ayrıca Şeyh Safi ve Şah İsmail’in de türbeleri vardır. İç avlunun etrafı göz alıcı çinilerle kaplıyken dış avlu kerpiç tuğla karışımı sütunlu dev bir alandır. Sadece bu eseri görmek için bile Erdebil’e gelinebilir.

    Şah İsmail Müzesi:Mezhep taassubuna sahip olanların elbette ki görmek istemeyeceği alanlardır buralar. Mamafih mezhebi takıntıdan biraz uzaklaşılabilirse bu mekanların tarihi ve estetik açıdan önemi kavranabilir. Bu müze Safiyüddin Türbesi’yle bitişik konumdadır. Sütunlu kapıdan girilince güzel bir avlu karşılar sizi. Avlunun ortasında Şah İsmail’in heykeli var.  Buraya kadar ücretsiz giriliyor. Avlunun sağında ise Şah İsmail Müzesi yer alır. Giriş ücreti 1500 tümendir.

    İmamzade Salih Türbesi:     Şeyh Safi Kompleksi’nin hemen arkasında yer alır. Cami ve türbe alanından oluşur. Türbe-i şerifin olduğu alan göz kamaştırıcı unsurlarla tezyin edilmiştir.

    Mescid-i Mirza Ali Ekber: Erdebil’in en büyük camii konumundadır. Çinilerle kaplı kısa tek minaresi olan mabedin içinde onlarca sütun vardır. Özellikle mihrap kısmı görülmeğe değerdir. İmamın namaz kıldırdığı yer ibadet zemininden birkaç merdiven aşağıdadır. İç mekan 30x34 metre boyutlarındadır. Mescid kapalı çarşının olduğu meydana oldukça yakındır. Mescidin önünde güzel bir park vardır.

    Bazar-ı Bozorg (Kapalı Çarşı): Tebriz’dekine çok benzer bir yapıdadır. Giriş kapıları oldukça güzel çinilerle süslü ve büyüktür. Çarşının içinde çok uzun ana koridorlar ve bunları kesen küçük caddeler vardır. İçinde her türlü ihtiyaca cevap veren eşyaları bulmak mümkündür. Tebriz Çarşısına göre daha küçük ancak daha bakımlı ve güzel olduğu söylenebilir. İçinde binden fazla dükkan vardır.

    Mescid-i Cami:Cuma namazının kılındığı merkez camidir. Salihi Medresesiyle bitişik konumda olan caminin önünde bir de medrese öğrencilerinin kullandığı bir avlu vardır. Mescidin ana giriş kapısı kapalı çarşının içindedir.

    Not:Erdebil’de bunların yanında Taze Meydan ve Muhammediye Camileri de özellikle çifte minareleri ve mihraplarıyla görülmeğe değer eserlerdir.  Her iki mescid de kapalıçarşıya çok yakındır.

    Şah Abbas Külliyesi (İbrahim abad): Erdebil Çayı kenarında güzel bir komplekstir. Cami, Hamam ve köprüden oluşan bir külliyedir. Hamamı oldukça büyüktür ve günümüzde oldukça şık bir restorant olarak hizmet vermektedir. Muhakkak burada yemek yenmelidir. İşletme sahibinden izin alınarak ücretsiz bir şekilde gezilebilir. Buraya kadar gelmişken bu eserin içinde nargile içmeden ayrılmamak gerekir.

    Şörebil: Erdebil için Tebriz’in El Gölü durumundadır. Küçük bir göl olan Şörebil’in etrafı Erdebil halkı ve ziyaretçilerinin dinlenip eğlenebileceği bir alan olarak düzenlenmiştir. Girişinde büyük bir lunapark vardır. Kordon boyunca park uzanır. Etrafında yemek yenebilecek çok şık birkaç restoran bulunur. Park, değişik şehirlerden gelen İranlıların kurdukları yüzlerce çadıra da ev sahipliği yapmaktadır. Kapalıçarşının veya Şeyh Safi Türbesi’nin olduğu merkezi alanlardan 20 dakika yürüme mesafesinde olan bu mekana taksiler 2-3 bin tümen karşılığında sizi ulaştırabilir. Şörebil denilen bu alanın girişinde ayrıca orta büyüklükte güzel bir alışveriş merkezi de bulunur.

    Müezzinzade Anıtı: Nehir kenarında büyük bir meydan parkının tam ortasında Erdebil’in dünyaca ünlü müezzininin heykeli bulunur. Anıt eli kulağında ezan okuyan bir müezzin şeklinde tasarlanmıştır.

    Terminal: Şehrin birkaç km kuzeydoğusunda bulunur. Oldukça modern ve büyük bir terminaldir. İran’ın başta Tebriz ve Tahran olmak üzere büyük şehirlerine otobüsle gitmek mümkündür.

    SEREYN

    Erdebil’in yaklaşık 25 km güneybatısından bulunan bir sağlık şehridir. 10 yıl öncesine kadar çok az ziyaretçi alan küçük bir kasabayken günümüzde 20-25 bin nüfuslu İran’ın her yerinden ve Azerbaycan’dan kaplıca için misafir ağırlayan bir turizm şehri haline geldi.  Erdebil üzeri gelinecekse şehir merkezinde bulunan İstgah-ı Sereyn’de (Sereyn Durağı) dolmuş taksiler kişi başı 2000 tümene buraya getirirken derrest olursa 8-10 bin tümen vermek gerekiyor. Yaz aylarında müthiş bir kalabalık vardır. Özellikle İran’ın tatil günleri olan Cuma ve cumartesi günleri şehir hayli yoğun oluyor. Akşam saatlerinde bu şehre varıyorsanız harika bir aydınlatmayla karşılaşıyorsunuz. Işıl ışıl binaların çoğu şık oteldir. Şehir merkezinde yer alan binaların neredeyse tamamı otellerden oluşuyor. Gece çok güzel ışıklandırılan bu şehrin tam ortasında lüks bir alışveriş merkezi var. Gece yarısına kadar canlı müziğin susmadığı ve yaz etkinliklerinin yapıldığı bu turizm şehrinde kendinizi Antalya’nın bir ilçesindeymiş gibi hissediyorsunuz. Gecenin geç saatlerine kadar caddeler kalabalık. Adım başı restoran, nargile kafe ve Erdebil’in meşhur balını satan dükkanlara rastlıyorsunuz. Eski bir uçak bile şık bir kafe haline dönüştürülmüştür.

    Sabalan Dağı’nın eteklerinden gelen şifalı sular Sereyn’deki kaplıcaları doğal hastane haline getirmiştir. Şehirde lüks ve büyük kaplıca tesisleri olduğu gibi ucuz ve bakımsız kaplıcalar da vardır. İraniyan: Şenrin girişinde yer alan en büyük ve lüks kaplıcadır. Girişi 12 bin tümendir. Sabalan: Şehrin ortasında bulunan büyük ve temiz bir kaplıca tesisidir. Girişi: 8500 tümen

    Peyunnu: Bakımsız alelade küçük bir tesistir. Daha doğrusu tesis bile değildir. Suyu çok ihtiramlıdır. Elbise asacak dolap bile yoktur. Giriş 1500 tümendir.

    Bunların dışında 5 Bacı ve Camış Germi denilen eski kaplıcalar da bulunur.

    Uyarı: Bu kaplıcalarda terlik, şort ve havlu ücrete tabidir.

    Şehirdeki en lüks otel Lale İnternasyonel Otel’dir. Bunun yanında 5-10 katlı lüks oteller bulmak çok kolaydır. Gecelik 50 bin tümene kalınabildiği gibi 60-70-80 bin tümen genel ortalamayı oluşturur.

    ASTARA

    Hazar Denizi kıyısından yer alan bir sahil şehridir. Nüfusu 150-200 bin civarındadır. Erdebil-Astara arası 75 km dir. Otobüsle 3 bin tümen olan bu yolculuk 1.5 saat sürüyor. Taksi ile kişi başı 5000  tümene 1 saate varılabilir. İstgah-ı Astara, terminale yakındır. Taksi derrest olursa 20 bin tümen talep ediyor. Eğer yaz aylarında ve tatil günlerinde gidiyorsanız bu süre yoğunluğa binaen yarım saat uzayabilir. Yolun ilk 30 km’si kuru ve düz bir yolda gerçekleşirken bundan sonraki kısmı Karadeniz’deki gibi dağlık ormanlardan oluşuyor. Öyle ki kendinizi Karadeniz’de hissediyorsunuz. Büyük çoğunluğu çöllerden oluşan İran topoğrafyasında bu ormanlık alanları görmek insanın içini ferahlatıyor. Yüksek bir tepeye teleferik kurulmuş. İranlıların büyük ilgi gösterdiği bu teleferikle Hazar Denizi ve ormanlık bölgeler görülebiliyor. Yol boyunca çadır kuran, piknik yapan ve manzaraya karşı resim çektiren binlerce aileyle karşılaşıyorsunuz.

    Astara deniz kıyısında olduğu için nemli bir iklime sahip. Şehirde genel olarak ızgara sistemi uygulanmış. Kıyı boyunca uzun bir şehir görüntüsü çiziyor. Caddeler ve sokaklar birbirini dik ve düzenli bir şekilde kesiyor. Astara da Azeri şehri olduğu için dil konusunda sıkıntı yaşamıyorsunuz.

    Şehrin önemli caddelerinde tur atılabilir. Küçük meydanları ve anıtları görülebilir.

    Cuma Mescidi: Şehrin ulu camisi konumundadır. Yüksek iki minareli ve çinilerle süslü çok güzel bir taç kapısı vardır. İçi kare planlı ve oldukça sadedir.

    Pazar: Her çeşit eşyayı bulabileceğiniz eski bir kapalı çarşıdır.

    Sahil: Şehir merkezine yürüyerek 10’ mesafededir. Rejim dolayısıyla sahil oldukça sadedir. Birkaç kafe ve restorant var. Bayanlar elbiseleriyle denize girerken erkekler bu konuda daha rahat. Ancak duş alacak yer yok . Motorlu tekneler 15 dakikalık sahil turu için 15 bin tümen talep ediyorlar. Akşam sahil şeridi şehir halkının akınına uğruyor. Askerler denize girenleri sürekli kontrol ediyorlar.

    Şehir terminali çok küçük ve ana caddelerden biri üzerinde yer alıyor. Hazar Denizi görülmek isteniyorsa gelinebilecek bir şehirdir. Bunun dışında şehirde çok fazla görülecek yer yoktur. Hazar Denizi kıyısında Bender Enzeli de görülebilecek küçük şehirlerden biridir. Genel olarak Hazar Denizi kıyısı İranlılar tarafından Şimal olarak adlandırılır. İran’da Türkiye’deki gibi bir deniz kültürü yoktur. Sahil boyunca sadece belli yerlerde tatil yapıp denize girilebilecek haremlik selamlık yerler vardır.

    Astara-Tahran arası otobüsle 7-8 saat sürüyor. Bilet ücreti 15 bin tümen.

    KUM

    Ülkenin Meşhed’den sonra en önemli dini ziyaret merkezidir. Tahran’ın 150 km güneyinde yer alan çöl ortasında bulunan ve çöl ikliminin görüldüğü 1 milyonu aşkın nüfusa sahip şehridir. Tahran’ dan Kum’a gelmek için Terminal-i Cenub’a gidip buradan otobüslere binmek gerekiyor. Bilet ücreti 4000 tümen ve yolculuk yaklaşık olarak 1.5 saat civarında sürüyor. Otobüsler şehre girişte bir kavşak noktasında yolcuları indiriyor. Burada bulunan taksiler kişi başı 1000 tümene şehir merkezine götürüyor.

    Kum İran’ın dini merkezlerinden birisi ve ilk 10 büyük kenti arasındadır. Ülkedeki en büyük medreseler bu şehirdedir. Batılıların Molla Fabrikası diye adlandırdıkları şehirdir.  Kum şehri genel olarak Harem-i Mutahhar etrafında büyüyen ve gelişen bir şehirdir. Şehirde Hareme çıkan dev caddeler vardır. Tahran’dan Kum’daki hareme kadar metro çalışması yapılmaktadır. Bu sayede hem Tahran şehir merkezinden Kum yolundaki İmam Humeyni Havaalanı’na hem de Kum Şehir merkezindeki Harem’e raylı sistemle ulaşmak mümkün olacaktır.

    Harem-i Mutahhar: 8. İmam Ali Rıza (a.s)’ ın kız kardeşi Hz. Masume’nin Türbe-i Şerifleridir. Şehrin tam merkezinde yer alan, her yıl milyonlarca  şiinin ziyaret ettiği dev bir külliyedir. İstanbul’daki külliyelerle mukayese etmek yanlıştır. Mübalağasız bir şehir büyüklüğünde olan bu kompleks aynı anda birkaç milyon ziyaretçiyi ağırlayabilen çok fazla kapısı ve avlusu olan bir insan selinin günün her saatinde yaşandığı bir kutsal mekandır. Türbe-i Şerif’in olduğu mekanın üstü altın kubbeyle kaplıdır. Haremde bulunan ana mescidin üstü de çinili muhteşem bir kubbeyle kaplıdır. Yine çinilerle kaplı çok fazla minaresi görülmeğe değerdir. Birbirinden güzel ve büyük avlular ziyaretçilerin akınına uğrarken kapalı mekanlarda dua edip göz yaşı döken on binlerce insanı görmek mümkündür. Özellikle namaz vakitlerinde şehrin muhtelif bölgelerinden hareme doğru bir akın başlar. Gece yarısına kadar avlularda mersiye okuyup gözyaşı döken ehlibeyt dostlarını görmek mümkündür.

    Mescid-i Cemkeran:. Cemkeran Mescidi 12. Ehlibeyt imamı Hz. Mehdi (a.s.) adına yapılan dev bir komplekstir. Hareme 15 km mesafede taksi ile 15 dakika süren yolculuk için taksiler kişi başı 1000 tümen istiyorlar. Genel olarak Medine’de bulunan Mescid-i Nebi’ye benziyor. Özellikle 200x205 m ölçülerinde olan avlusu Medine’deymişsiniz gibi izlenim veriyor. Avlunun etrafında çok sayıda minare var. Minareler Mescid-i Nebi örnek alınarak yapılmış. En yüksek minareler 85 m yüksekliğinde ve İran’daki minareler arasında zirveye oturuyor. Mescidin minarelerinin yüksekliği 50 m. Ana kubbenin iki yanında sıralanan küçük kubbeler vardır.

    Kapalı Çarşı: Her şehirde olduğu gibi Kum’da da kapalı çarşı mevcuttur. Hareme çok yakın olan bu çarşının bazı hanları mimari açıdan gerçekten görülmeğe değerdir.

    Hz. Hasan Askeri Cami: Haremin hemen karşısında yer alan iki minareli çini kubbeli harika bir taç kapısı bulunan anıtsal bir eserdir. Minare yüksekliği 61 metredir. Caminin arka tarafında çok büyük bir avlu vardır. Avlunun etrafı da ana mekana bitişik sütunlu camilerden oluşmaktadır.

    Kum’da bulunan medrese binalarından özellikle haremin kaşısında bulunan Fevziye Medreseleri görülmeğe fazlasıyla değerdir. İki yüksek minareli ve dikdörtgen avlulu çini sanatının konuşturulduğu muhteşem bir eserdir.

    Kum şehri İran gezi programlarında genellikle es geçilmektedir. Ancak İran kültürünü tanıyabilmek ve 300 milyonluk şii dünyasının önemli değerlerini yerinde müşahede etmek bakımından kesinlikle gezilmesi gereken bir şehirdir.

    İSFEHAN

    İran’ın tartışma götürmez bir şekilde en güzel şehridir. Kendisiyle aynı adı taşıyan eyaletin başkenti ve ülkenin ortasında yer alan 2 milyonluk merkez nüfusuyla İran’ın en büyük 3. kentidir. İranlılar’a özellikle İsfehanlılara göre bu şehir dünyanın yarısıdır. “Esfehan, nısf-ı cehan” tabiri kullanılır. Her ne kadar bunu kabullenemeyen Tebrizliler bu darbı meselin sonuna “eger Tebriz ne baş ed (Eğer Tebriz olmasaydı)” ekleseler de kusura bakmasınlar İsfehan her yönüyle Tebriz’den çok daha üstün bir şehirdir.

    Tahran-İsfehan arası 450 km. Otobüs bileti 11.500 tümenken yolculuk süresi 6 saattir. Kum-İsfehan arası ise 300 km dir. Otobüsle 4 saat süren yolculuk için  bilet ücreti 8 bin tümendir. Kum’dan İsfehan’a taksi ile de gitmek mümkündür. Otobüslerin yolcu indirdiği kavşak noktasından taksiler kişi başı 15 bin tümene götürüyor. Taksi ile  3-3.5 saate gitmek mümkündür. Tahran’dan İsfehan’a kadar yol boyunca İran çöllerini görüyorsunuz. Kum çıkışında modern ve temiz tesisler var. İsfehan’a girişte sağda devasa rafineri, solda ise toplu konutlar sizi karşılıyor.

    İsfehan’da gece ışıklandırma muhteşemdir. Caddeler, meydanlar, önemli tarihi eserler, büyük resmi binalar, nehir kıyısı ve tarihi köprüler rengarenk ışıklarla aydınlatılmıştır. Binbir gece masallarını andıran şehir var mıdır İran’da diye merak edenlere verilecek cevap kesinlikle İsfehan’dır. Şehre ana yollardan girişte büyük ve düzenli bir şehre gelindiği kendisinin hemen hissettiriyor. Ana bulvar ve caddeler fazlasıyla yeşil. Merkezde birçok büyük ana caddenin ortasında çok geniş yeşil alan var. Öyle ki bir park şeklinde düzenlenmiş yürüyüş yolları ve bisiklet yolları da mevcut. Şehirdeki meydanlar oldukça büyük ve estetik anıtlarla süslenmiş durumda.  Şehir oldukça temiz yerlerde çöpe rastlamak çok nadir görülen bir durumdur. Şehrin kuzey ve güneyinde iki büyük terminal var. Özellikle Kuzeyde bulunan ana terminal binası çok modern ve büyük. İsfehan’a yakışacak şekilde inşa edilmiş. Terminalden şehir merkezine otobüsle gelmek mümkün olduğu gibi taksi ile de 4-5 bin tümene gelinebilir.

    Gezilecek Yerler

    Nakş-ı Cehan (İmam Meydanı)İsfehan’ın ve İran’ın en büyük tarihi meydanıdır. Hatta denilebilir ki dünyanın en büyük tarihi meydanıdır. Sizi temin ederim ki sadece bu meydanı görmek için bile İsfehan’a gelinebilir. Dikdörtgen biçimde olan meydan tarihte olduğu gibi bugün de şehrin en önemli merkez bölgesini oluşturmaktadır. Yaz aylarında gündüz sıcaklık sebebiyle fazla kalabalık değilken akşamdan gece yarısına kadar bir insan seline maruz kalır. Meydanın bir köşesinde büyük merkezi ve çinilerle kaplı kubbeli muhteşem İmam cami yer alırken bir tarafında Ali Gapu denilen devlet sarayı var.

    Ali Gapu Sarayı:Girişi 15 bin tümen olan saray İsfehan’daki en önemli tarihi eserler arasındadır. Yukarıda bulunan seyir terasına çıkmak için epey merdiven çıkmak gerekiyor. Terasa gelindiğinde Meydanın harika manzarasını yukardan görüp hemen resim çektiriyorsunuz. Aynı zamanda  İsfehan’ın da birçok bölgesini özellikle tarihi alanları görmek mümkündür. Meydanda bulunan faytonlar 4 bin tümen karşılığında 10 dakikalık meydan turu attırıyor sizlere.

    İmam Camii: Meydanın bir köşesinde İran mimarisinin zirve eserlerinden İmam Cami bulunuyor. 53 metrelik kubbe yüksekliğiyle İran’da liderliği elinde bulunduran bir yapıdır. Kubbe dıştan ve içten çinilerle kaplıdır. Bu muazzam kubbe büyüklüğü ve tezyinatıyla sadece İran’ın değil bu alanda dünyanın en önemli tarihi eserleri arasına girmeyi fazlasıyla hak ediyor.

    Lütfullah Cami: Ali Gapu Sarayı’nın tam karşısında yer alan tarihi bir ibadethanedir. Muhteşem çinilerle kaplı kubbesi iç mekanın tamamını örtüyor. Harika bir taç kapıdan girilen caminin harim bölümü ibadete açık olup müze gibi günün belli saatlerinde ziyaret ediliyor. Sabah 9 da açılan eser akşam 18.30’da kapılarını ziyaretçilere kapatıyor.

    Bazar-ı Bozorg(Kapalı Çarşı): İsfehan’ın en büyük kapalı çarşısıdır. Nakş-ı Cihan Meydanı ile Mescidi Cuma arasında uzanan kilometrelerce uzunluğunda yüksek tavanlı dev bir çarşıdır. Tek bir ana caddesi olan çarşıyı kısa koridorlar kesmektedir. Aynı zamanda girişi ana cadde üstünde olan bir çok han da vardır. İçinde binlerce dükkan olan bu çarşı İstanbul’daki Kapalı Çarşı’dan çok daha büyüktür. İran’ın özellikle de İsfehan’ın birçok kültürel özelliğini görüp tanıyabileceğiniz harika bir mekandır. Çarşının bir ucundan bir ucu yürüme mesafesiyle yaklaşık bir saat sürüyor. Cadde bu kadar uzun olunca alışverişe gelenler aldıkları bazı ürünleri motorsikletle taşıtıyor. Çarşının içinde yüzlerce motor var. Öyle ki trafik oluyor ve ses açısından da rahatsız edici bir atmosfer oluşturuyor.

    İmam Ali Meydanı: İsfehan’ın 2. büyük meydanıdır. Nakş-ı Cihan’ın daha küçük ve sade modelidir. Dikdörtgen şeklinde ve tarihi dekor verilen meydan akşam çok güzel ışıklandırılan güzel bir alana dönüşür. Bir kapısı Kapalı Çarşı’ya ve Mescid-i Cami’ye çıkmaktadır. Nakş-ı Cihan Meydanı’ndan buraya yürünerek 15-20 dakikada gelinelir.

    Mescid-i Cami: İran’ın hemen her şehrinde bu addaki camilere rastlamak mümkündür. Mamafih bu kadar büyük ve etkileyici bir camiye İsfehan’dakinde rastlıyorsunuz. Dev bir avlu etrafından konuşlanan dört yönünde çinilerle kaplı dev taç kapının çevrelediği muhteşem bir mimaridir. Avlunun ortasında bulunan havuzlu şadırvan yapıya ayrı bir güzellik katmıştır.

    Caminin hemen arkasında imamzade türbesi bulunmaktadır. Yine büyük bir avlunun çevrelediği ve namaz kılınabilecek alanın da olduğu manevi bir mekandır. Türbenin hemen arkasında ise İsfehan’ın en yüksek minareli camisi yer alıyor. Yaklaşık 60 metrelik tuğla minaresiyle görülmeğe değer önemli bir tarihi yapıdır.

    Çehel Sütun Sarayı: Bir zamanlar İran Şahlarına ev sahipliği yapmış İran’ın en önemli saraylarındandır. Şehrin ortasında ve İmam Meydanı’na komşu olan bu dev kompleks günümüzde içinde dört ayrı müzeyi barındırmaktadır. Mamafih bu müzelerin hepsinin giriş kapıları ayrılmış ve ayrı biletle giriş sağlanmıştır. Asıl Saray binasına giriş 15 bin tümendir. Etkileyici bir kapıdan girince uzun bir havuz karşılıyor sizleri. 20 ahşap sütunlu olan sarayın sudaki aksiyle birlikte sütunlar ikiye katlanarak 40’a çıkıyor. Saraydaki ahşap işçilik ve resim sanatı gerçekten göz kamaştırıcıdır. İsfehan’da görülmesi gereken temel eserlerdendir. Safevilerin önemli şahlarının savaşları ve eğlence meclisleri sarayın duvarlarına nakşedilmiştir. Sarayın bulunduğu bahçe çok büyük bir park şeklinde dizayn edilmiştir. Aynı zamanda sevgililer için kaçamak alanlarından birini oluşturmaktadır.

    Tabiat Müzesi: Sarayın bir bölümünde her türlü hayvanın doldurulmuş gerçek halini görmeniz mümkün olmaktadır. Girişi 7500 tümendir.

    Resim ve Heykel Müzesi: Sarayın bir diğer bölümüdür. Girişi 4000 tümendir. Çok güzel bir avlusu vardır. Mamafih görülmeye de bilinir.

    Heşt Beheşt Sarayı: Nakş-ı Cihan’a yürüme 15 dakika mesafede çok büyük ve tarihi bir parkın içindedir. Park özellikle akşam saatlerinde İsfehanlıların akınına uğramaktadır. Esas Saray binasının giriş ücreti 10 bin tümendir. Çehel Sütun’da olduğu gibi burada da ahşap ve resim sanatı zirve yapmıştır. İçinde resim çektirilecek çok kare vardır. Çünkü her köşesi ilginç ve etkileyici geliyor insana.

    Bazar-ı Hüner: Hehş Beheşt’in çok yakın bir mesafede bulunan uzun ve tarihi bir çarşıdır. Bazar-ı Bozorg’a göre daha moderndir.

    Abbasi Otel (Medrese): Şah Abbas’tan ismini alan yapı İsfehan’ın en lüks oteli konumundadır. Harika bir avlusu olan yapıyı işletme sahiplerinden izin alarak ücretsiz gezebilirsiniz. Bu eser bahsettiğimiz tarihi eserlere oldukça yakındır.

    Hekim Camii: İsfehan’ın en eski ve büyük camilerindedir. Cuma Mescidi ile aynı mimari tarzda yapılmış ondan biraz daha küçük ancak çok güzel ve muhakkak görülmesi gereken bir yapıdır. Nakş-ı Cihan’a yürüme 10’ mesafededir.

    Zayende Nehri ve Siose Pol Köprüsü: İsfehan’ın içinden geçen nehrin adıdır. Şehri bir boğaz gibi ikiye bölmekte ve İsfehan’a ayrı bir güzellik katmaktadır. Kuru ve çöl ikliminin olduğu İran’da bu nehir insanlar açısından en önemli ferahlama alanıdır. Lakin yazın kuruyan yatağıyla enteresan bir görüntü arzetmektedir. Öyle ki köprüler yerine bu yataktan bile karşıya geçenler olduğu gibi akşam nehir yatağında piknik yapanlar bile vardır.

    Köprü tam bir mimari şaheserdir. Ortasından kamyonların bile geçebileceği genişlikte olan iki katlı köprü gözleriyle ziyaretçilerine bir nevi lobi görevi sunmaktadır. Özellikle sevgililer açısından bulunmaz bir mekandır. Akşam muhteşem ışıklandırılan köprü, binlerce İsfehanlı’yı şehrin diğer yakasına ulaştırmaktadır.

    Üzerinde hayli köprü olan nehirde Hacu Köprüsü de görülmeğe değer bir yapıdadır. İsfehan’da yaşanacak en büyük hayal kırıklığı yaz aylarında gürül gürül akmasının beklendiği Zayende Nehri’nin tamamen kuruyor olmasıdır. Ayağınızı nehrin serin sularına sokma hayaliniz malesef gerçekleşemiyor.

    İsfehan’da ayrıca Zerdüşt inancına sahip olanların Ateşgede denilen tapınakları da vardır. Şehir merkezine yaklaşık 15 dakika mesafede bulunan tapınak İsfehan’a gelenlerin ziyaret ettiği tarihi alanlardandır.

    İran’da başka bir örneği olmayan sallana minareler de İsfehan’da bulunan önemli tarihi yapılar arasındadır. Bir mühendislik hatası sonucu eserin minareleri sallanmaktadır. Ziyaretçiler önünde biriktiğinde eserin görevlisi zıplayarak minarelerin sallanması olayını canlı canlı seyrettiriyor gelenlere. Sallanan minareler ateşgedeye hayli yakındır.

    İsfehan’da ayrıca görülebilecek bir bölgede Zayende Nehri’nin karşı kıyısında bulunan tarihi Vanek Mahallesidir. Elan gayrimüslimlerin yaşadığı bölgede tarihi kiliseler de bulunuyor.

    ŞİRAZ

    Fars Eyaleti’nin başkenti ve İran’ın 5. büyük şehridir. Nüfusu 1.5 milyona yakındır. Havası İsfehan’a göre daha sıcaktır. Yaz aylarında çok sıcak bir hava karşılar sizleri. İsfehan-Şiraz arası yaklaşık 480 km. Otobüsle 6-6.5 saat sürüyor. Şiraz-Tahran arası ise 900 kmden fazladır. Otobüsle bu mesafe 11-12 saat arası sürmektedir. Tahran-Şiraz arası bilet ücreti 20 bin tümenken İsfehan-Şiraz arası bilet ücreti 13.500 tümendir. Şiraz’da 3 tane terminal bulunmaktadır. Şehrin kuzeyinde bulunan Şimal Terminali ana ve en güzel terminaldir. İsfehan’daki gibi oldukça büyük ve modern dizayn edilmiştir. İsfehan- Şiraz arası yolculukta daha çok İran çöllerinden geçiliyor. Yolda bir defa 20 dakikalık mola veriliyor. Ancak dinlenme tesisi diyemeyeceğiniz kadar bakımsız ve küçük yerler.

    Şiraz’a Tahran ve İsfehan yönünden girişte rafineri ve ormanlık alan içinde üniversite kampusü karşılıyor sizleri. Şehrin tam girişinde sağda Der Vaze Kuran denilen Kuran Kapısı yer alıyor. Çok eski bir kapı değil. Yeni ve küçük bir kapı. Hususi arabayla gelinirse durup fotoğraf çektirilebilir. Kapının üst tarafında kayalıkların üstünde Şiraz’ın en lüks oteli inşa edilmiş.  Çok modern ve harika bir dış görünüşü olan bina adeta uzay üssünü andırıyor.

    Kuran kapısı’nın karşısında yani yolun sol tarafından bir tepenin üstünde güzel bir mesire alanı var. Aynı zamanda muhteşem bir Şiraz manzarası da sunuyor ziyaretçilerine. Kayalıklardan aşağı doğru akan şelalenin görüntüsü ve sesi insana huzur veriyor sıcak İran yazında.

    Şiraz genel olarak ızgara planlı bir şehir. İsfehan’da olduğu gibi dev bulvarlar ve bunları kesen çok büyük ve ucunu göremediğiniz caddeler var. Çarrah denilen kavşak noktaları diğer büyük şehirlerdeki gibi meydan şeklinde düzenlenmiş ve ortasından çok estetik anıtlarla süslenmiş. Yine cadde aralarında yeşil alanlar ve kenarlarında birbirine çok yakın dikilmiş ağaçlar var. Yani yeşil bakımından hayli zengin bir şehir. Bazı caddelerde o kadar ağaç var ki binalar nerdeyse görülmüyor. İsfehan’da olduğu gibi burada da ağaçların olduğu alanlar cadde seviyesinden biraz aşağıda yer alıyor ve içlerinden küçük su kanalları geçiriliyor.  Akşamları ise harika ışıklandırılan bir şehir. Binalar caddeler parklar tam bir ışık cümbüşüne dönüyor. Öyle ki ağaçlar bile aydınlatılmış.

    Gezilecek Yerler

    Aramgah-ı Sadi (Sadi’nin Türbesi):Şehre İsfehan yönünden geliniyorsa ilk önce merkeze uğramadan Sadi’nin ve Hafız’ın türbelerinin görülmesi daha mantıklıdır. Türbeler Şimal Terminali’ne oldukça yakındır. Terminalden çıkıp 300-400 m ilerideki Gülistan Meydanı’na kadar yürünürse taksiler 1000-2000  tümen karşılığında Sadi’nin Türbesi’ne götürüyor. Giriş ücreti 15 bin tümen. Türbe çok güzel düzenlenmiş ağaç ve çiçeklerle dolu bir bahçenin üst tarafında yer alıyor. Anıtın alt tarafında Sadi’nin mozalesi var. Aramgah mimari açıdan çok estetik biçimde yapılmış. Özellikle yaz aylarından ziyaretçilerin akınına uğruyor.

    Hafıziyye ( Hafız Türbesi): Sadi’nin Türbesine 3-4 km mesafededir. Taksiler 4-5 bin tümen talep ederken 2000 tümene Sadi’den Hafız’a götürüyor.  Türbe girişi 15 bin tümen. Sadi’de olduğu gibi harika bir gül bahçesinin içinde yer alıyor. Anıt baldaken  ve yuvarlak kubbeli üslupta inşa edilmiştir. Çok ziyaret edilen bir mekandır. Hafız’ın Türbesinin hemen karşısında büyük bir park yer alırken kuzeybatısında büyük bir meydan bulunmaktadır. Meydandan şehir merkezine giden otobüsler geçmektedir. Bilet ücreti 200 tümendir. Taksiler bu meydandan şehir merkezine 5 bin tümen talep ederken pazarlıkla 3 bine razı oluyorlar.

    Kerim Han Zend Kalesi: Şehrin tam merkezindedir. Ve önemli yapılar bu kalenin etrafında konuşlanmıştır. Kare planlı ve dört köşesinde işlemeli burçların olduğu, üstünde soğutma kulelerinin yer aldığı, akşam muhteşem aydınlatılan bir eserdir. Günümüzde müze olan kaleye giriş ücreti 15 bin tümendir. Kalenin ortasında kare planlı çok güzel bir avlu var. Aynı zamanda hamamı da müze olarak dizayn edilmiştir. Kalenin hemen yanında bir park da vardır. Özellikle akşam saatlerinde şehir halkının en çok uğradığı mekanlardan birisidir.

    Kerim Han Zend Bulvarı: Şehrin tam merkezinde bulunur ve ana bulvar konumundadır. Eyalet binası, Belediye Sarayı, bankalar ve Kale gibi önemli yapılar bulvar üzerinde sıralanmıştır. Bulvar gece yarısına dek cıvıl cıvıldır. Akşam geç saatlerde seyyar satıcıların akınına uğruyor. Bulvar boyunca heybetli binalar iki taraflı sıralanmaktadır.

    Vekil Cami: Şiraz’ın merkez camii konumundadır. Büyük bir külliyenin temel yapısı olan tarihi büyük bir camidir. Çinilerle kaplı taç kapısı heybetli ve estetik bir tarzdadır. Ortasında çok büyük bir kare planlı avlu vardır. Mihrap kısmı oldukça etkileyicidir.

    Vekil Pazarı: Şiraz’ın kapalı çarşısıdır. Çarşının şehirde bulunan diğer çarşılarla da bağlantısı vardır. İran’ın diğer kentlerinde olduğu gibi burada da halkın ve ziyaretçilerin ihtiyaçlarına cevap veren uzun ve geniş koridorlardan oluşan turistik ve kesinlikle görülmesi gereken bir eserdir.

    Vekil Hamamı: Vekil Külliyesi’nin önemli bir parçasıdır ve cami ile bitişik nizamdadır. Hamam günümüzde müze olup giriş ücreti 10 bin tümendir. Gayet büyük bir yapı olan eser İran’da hamam kültürünü görsel olarak sunmaktadır ziyaretçilerine. Şiraz’ın sıcak yaz günlerinde dinlenmek ve serinlemek için bulunmaz bir mekandır.

    Bağ-e Eram(İrem Bağları): Şehrin en lüks bölgesinde yer alan harika bir park alanıdır. Şehir merkezine 5 dakika mesafededir. Kerim Han bölgesinden otobüsle  buraya ulaşım sağlanabildiği gibi 3 bin tümen karşılığında taksi ile de gelmek mümkündür. Giriş ücreti 15 bin tümendir. Sıcaklık dolayısıyla öğle saatlerinde kapalıdır. (12:30-15:30 arası)

    Bağın ortasında muhteşem bir saray ve önünde fıskiyeli bir havuz yer almaktadır. Parkta rengarenk çiçekler, süs bitkileri, palmiye ağaçları ve çeşit çeşit meyve ağaçları vardır. Park sevgililerin de Şiraz’daki  en önemli kaçamak alanıdır.

    Parkın bulunduğu alan Şiraz’ın elit kesiminin oturduğu villaların, yemyeşil cadde ve ışıl ışıl meydanların olduğu harika bir yerdir.

    Şah-ı Çerağ: Şiraz’da bulunan İmamzade türbesidir. İran’ın her yerinden ziyaretçi akınına uğrar. Kerim Han bölgesine yürüme 10-12 dakika mesafededir. Özellikle akşamları ismine yakışır bir şekilde aydınlatılır. Ortasında dev bir avlu olan iki minareli büyük bir kubbesi olan yapı mimari açıdan zirve sayılacak eserlerdendir.

    Eski Şiraz: Kerim Han ve Şah-ı Çerağ’a çok yakın ve daha çok bir veya iki katlı evlerden oluşan bir mahalledir. Sokaklar çok dar ve labirent gibidir. Aynı zamanda abbara denilen gölgelik sağlayan geçitler de çokça bulunur. Akşam saatlerinde bambaşka bir atmosfere bürünen bölge, en az bir saat kaybolunarak dolaşılabilecek müthiş bir tarih gezisi imkanı sunmaktadır. Dar sokaklarda bakkallara ve kebapçılara da rastlamak mümkündür.

    Persepolis (Taht-ı Cemşid)

    Pers İmparatorluğu’nun eski başkentidir. İran’da bulunan en önemli Antikçağ eseridir. Meraklıları tarafından İran’ın Efesi olarak adlandırılır. Mamafih Gezi alanı Efes’ten daha büyüktür. Persepolis İranlılar tarafından Taht-ı Cemşid olarak adlandırılır. Şiraz’a 60 km mesafededir. Şiraz’dan buraya taksi ile gelmek mümkündür. Bu antik bölge Persepolis, Nakş-ı Receb, Nakş-ı Rüstem ve Pasargad bölgelerini içine alır. Bu alanı gezmek için en az yarım gün gereklidir. Sabah erkenden otelden çıkılırsa öğlene kadar gezilebilir. Taksi bu tur için 50 bin tümen talep etmektedir. Persepolis’e gidiş yolu üzerinde Mervdeşt denilen yaklaşık 150 bin nüfuslu bir şehrin içinden geçilir. Bu şehir çıkıldıktan kısa süre sonra Persepolis’in girişine gelinir. Girişinde bir mesire alanı mevcuttur. Sabah kahvaltısı burada yapılabilir. Persepolis Antik Kenti’ne giriş ücreti 15 bin tümendir. Ortalama 2 saatte gezilen bu antik şehir özellikle Avrupalı ve Uzak Doğulu turistlerin ilgisini daha fazla çeker. Giriş kapısı, Apadana Merdivenleri, Kışlık Saray, 100 sütunlu saray ve Kral Kaya mezarları gezilen yerler arasındadır. Özellikle Kral Kaya mezarlarının olduğu tepeden Persepolis’in güzel bir manzarası vardır.

    Nakş-ı Receb: Persepolis’e 3-4 km mesafede bulunan bir duvar kabartmasıdır. İsfehan yolunun hemen sağında bulunur. Giriş ücreti 2000 tümendir. Çok küçük ve sade olduğu için gezilmeye gerek duyulmayabilinir.

    Nakş-ı Rüstem: Nakş-ı Receb’e 3 km mesafede bulunan önemli bir antik alandır. Çok uzaklardan bile duvarlardaki mezarlık ve kabartmalar görülebilmektedir. Yana yana bulunan kaya mezarları filhakika çok etkileyicidir. Aynı zamanda burada bir de Zerdüşt Tapınağı bulunur. Müzeye giriş ücreti 10 bin tümendir. Girişin solunda dinlenmek için kafe vardır.

    Pasargad: Persepolis’e yaklaşık 70 km mesafededir. Bir aralık Pers İmparatorluğu’na başkentlik yapmış bu antik kentte özellikle kral heykelleri görülmeye değerdir.

    YEZD

    Genel olarak İran’ın orta bölgesinde yer alan 500 bin nüfuslu orta büyüklükte bir şehirdir. İsfehan’ın 330 km doğusunda Şiraz’ın ise 480 km kuzey doğusunda bulunur. İsfehan-Yezd arası otobüsle 4 saat sürüp bilet ücreti 10 bin tümenken, Şiraz-Yezd arası otobüsle 6 saat sürüyor ve bilet ücreti 11.500 tümendir. Yezd Terminali gayet düzenli, ortası avlulu bir mimari yapıda olup şehir merkezine 15 km mesafededir. Terminalden şehir merkezine otobüsler 25 dakikada ulaşım sağlarken taksiler 15 dakika süren bu mesafe için 4500 tümen talep ediyor.

    Yezd, çölün ortasında olan İran şehirlerindendir. Etrafı kupkuru olan şehrin içi ise oldukça yeşildir. Büyük yemyeşil meydanları var. Yine çok uzun caddeler ve bunları dik kesen diğer caddeler görülüyor bu şehirde. İran’daki en otantik şehirdir bekli de Yezd. Şehir adeta baştan aşağı tarih kokuyor. Tarihi yapılar çok iyi korunmuş durumda. Camiler, türbeler, eski çarşılar, hamamlar ve evler yan yana ve muhteşem bir uyum içerisindedir. Şehirde yapılan yeni eserlerin tümü eski mimariyle uyumlu bir şekilde yapılmıştır. Belediye binası, eyalet binası, banka binaları, fabrikalar, hatta su deposu dahi eski mimari tarzda inşa edilmiştir. Şehir merkezinde yüksek bina yoktur. Yani yeni yapılar eski yapıları gölgelememiştir ve özellikle yüksek minareli camiler kolaylıkla fark edilebilmektedir. Yezd için bir gününüzü ayırmanız gerekiyor. Eğer otobüsle bu şehre geliyorsanız zamandan ve otelden kazanmak için sabah erken saatlerde buraya gelmeye çalışın. Bir gündüz şehir merkezini gezmek için yeterli oluyor. Yazın en sıcak döneminde gelmişseniz eğer öğle saatlerinde birkaç saat dışarı çıkmadan dinlenmeniz gerekiyor. Şehir merkezinde fena sayılamayacak oteller de mevcut. Geceliği 50 bin tümene kalmak mümkün.

    Gezilecek Yerler:

    Emir Çakmak Kompleksi: Harika bir anıt külliyedir. Şehrin tam merkezinde yer alır. Önünde küçük bir park vardır. Yanında ise külliyenin camisi bulunur. Külliyede en dikkat çekici yapı 40 metre yüksekliğinde çift minaresi olan göz alıcı çinilerle kaplı bir tak şeklinde inşa edilmiş olan yapı gerçekten tam bir mimari harikadır. Özellikle akşamları aydınlatıldığında uzun süre seyredilebilecek bir görkeme sahiptir.

    Mescid-i Cami: Cuma namazının kılındığı şehrin merkez camisidir. 47 metre yüksekliğinde çinilerle kaplı heybetli iki minaresi ve yüksek bir taç kapısı olan ortasında dikdörtgen bir avlunun olduğu 23 metrelik kubbe yüksekliği ve 15 metrelik çapıyla abidevi bir eserdir. Emir Çakmak Kompleksine yürüme 10-12 dakika mesafededir.

    Mescid-i Hazire: Şehrin ana caddesi olan İmam Humeyni üzerinde ve Emir Çakmak Kompleksi’ne 5 dakika mesafede olan 40 metre yüksekliğinde iki minaresi bulunan daha yeni bir camidir. Özellikle çift minareli taç kapı Mescid-i cami’ye çok benzemekte ve yapıyı daha da heybetli kılmaktadır. Avlusu normal sayılabilecek bir büyüklükte olan yapının namaz kılınan içi kısmı ise devasa boyutlardadır.

    İmamzade Türbeleri: Yezd’de ziyaret edilen 3 tane İmamzade türbesi vardır. Özellikle Emir Çakmak Kompleksi’ne yakın olan çift minareli ve çini kubbeli Türbe çok ziyaret edilir. Bu türbeye çok yakın tuğla kubbeli küçük avlulu imamzade türbesi mevcuttur.

    Müze-i Ab: (Su Müzesi) İranlıların Ganat dedikleri bu yer altı su deposu Emir Çakmak Kompleksi’nin karşısında yer alır. Giriş ücreti 5000 tümendir. Sıcak Yezd günlerinde serinlemek için bulunmaz bir mekandır.

    Ateşgede: (Zerdüşt Tapınağı)Şehrin ana meydanı olan Mücahidin Meydanı’na yürüme 10 dakika mesafededir. Giriş ücreti 10 bin tümendir. İki binadan oluşur. Asıl müze binasında zerdüştlerin sönmeyen ateşi vardı. Bugün hala bu şehirde Zerdüşt inancını devam ettirenler de vardır.

    Dehme (Sessizlik Kuleleri): Şehrin biraz dışında merkeze 15 dakika mesafede bulunan ve taksi ile pazarlıkla 5 bin tümene veya otobüsle de gidilebilen önemli bir tarihi alandır. Otobüsten inilen kavşak ile kule arasında yaklaşık bir km lik bir yürüme mesafesi vardır. Enteresan bir şekilde girişi ücretsizdir. Alelade bir kapıdan girilir. İlk olarak terkedilmiş Harranvari kerpiç evler karşılıyor sizleri. Bölgede 2 tane kule var. Soldaki kule çok yüksek olması hasebiyle özellikle sıcak yaz aylarında tırmanmanın zor olduğu tepededir. Onun için sağdaki daha alçak kuleye çıkılması daha mantıklıdır. Tepenin zirvesinde içinde hendek olan yuvarlak taş kuleye ulaşıyorsunuz. Aynı zamanda burası Yezd’in panaromik bir seyrini de sunuyor ziyaretçilerine.

    Bağ-e Devletabad: Şehir merkezi olan Emir Çakmak Kompleksi’ne yürüme 20 dakika mesafededir. Belediye otobüsü ile gidilebildiği gibi taksi ile de 2000 tümene gidilebilir. Etrafı kale gibi kerpiç duvarlarla çevrili burçları olan ve içinde doğal bir bağın ve sarayın olduğu bir alandır. Giriş ücreti 10 bin tümendir. Aynı zamanda Yezd kentindeki en büyük serinletme bacaları buradadır. Saray binası günümüzde şık bir restoranttır.

    Kervansaray: Tarihi bir han olup günümüzde Yezd’in en otantik ve şık restorantlarından birisidir. Ortasında havuzlu bir şadırvanın olduğu, etrafında İranlı meşhur edebiyatçıların odalarının sıralandığı mükemmel bir mekandır. Sadece size ayrılacak bir şair odasında İran’ın yöresel lezzetleri tadılabilir. Yemekten sonra ise çay eşliğinde harika bir nargile keyfi yapılabilir.

    Kapalı Çarşılar: İran’daki en egzotik çarşılar Yezd kentindedir. Çarşıların büyük çoğunluğu kerpiç ve tuğladan yapılmadır. Tarihi camilerle komşu olan bu hanlar oldukça etkileyici. Çarşılar tam bir tarih serüveni yaşatıyor ziyaretçilere. Labirent gibi ve yüksek kubbeli sokakları olan çarşılar arasında bağlantı da var. Sıcaklık dolayısıyla yaz aylarında gündüz çok tenha olan çarşı sokaklarında rahat rahat dolaşıp resim çekebiliyorsunuz.

    MEŞHED

    İran’ın manevi başkenti ve 3 milyona yakın nüfusuyla 2. büyük kentidir. İstatistik kurumunun verilerine göre merkez nüfusu bakımından İsfehan’ın önünde yer alıyor. Mamafih genel itibariyle konuştuğum İranlılar İsfehan’ın Meşhed’den daha büyük olduğunu söylüyorlar. Eğer hal böyleyse Meşhed Şehri İran’ın 3. büyük şehri oluyor demektir.

    Horasan Eyaleti’nin başkenti olan Meşhed başkent Tahran’ın yaklaşık 850 km doğusunda bulunan ve Türkmenis’tan sınırına yakın olan bir şehirdir. Tarihi şehir Tus’u da içine alan modern bir metropol belediye statüsündedir. Meşhed Genel itibariyle Ehlibeyt imamlarından İmam Ali Rıza (as.)’nın Harem-i Şerifi’nin etrafında büyüyen bir kenttir. Şehirde büyük bulvarlar ve caddeler hareme çıkmaktadır. İran’ın en çok ziyaretçi çeken şehridir. Sadece İran’ın diğer şehirlerinden değil dünyanın her yerinden şii-caferiler 8. İmamın türbesini ziyaret etmek için bu şehre akın etmektedir. Arap Şiiler, Türk Şiiler ziyaretçiler arasında en büyük grupları teşkil etmektedir. Aynı anda birkaç milyon kişiyi ağırlayabilen bir şehirdir Meşhed. Hal böyle olunca şehir de bu ziyaretçileri ağırlayabilecek şekilde büyümüş ve yapılandırılmıştır. Bütün büyük caddeler yan yana sıralanmış  otellerle dolu. Şehirde her geçen gün yeni otel inşaatları yükseliyor. Gökdelen özelliğinde dev boyutlarda ve konforlu oteller açılıyor birbiri ardına. Aynı zamanda birçok mahalledeki evler de mihmanpezir adıyla pansiyona dönüştürülmüş. Kalabalık ailelere daha ucuza hizmet verebiliyor. Bunlar bizdeki apart otel tarzında dizayn edilmişlerdir.

    Meşhed Şehri İran’ın kuzey bölgesinde yer aldığı için nispeten biraz daha serindir. Bununla birlikte yeşilin bol olduğu bir kenttir. Şehrin etrafında yemyeşil büyük bağ ve bahçeler mevcuttur.

    Çarşılar: Şehre gelen misafirler türbe ziyareti dışında daha çok gezip alışveriş yaparak vakit geçiriyorlar. Haliyle bu kadar çok ziyaretçi olunca hediyelik eşya satan dükkanlar şehirdeki dükkanların en büyük kısmını teşkil ediyor. İnsanlar gündüz ve gece geç saatlere kadar şehrin çarşılarında gezerek vakit geçiriyorlar. Özellikle Haremin yanında bulunan İmam Rıza Çarşısı en yoğun bölgeyi oluşturuyor. Şehrin bütün caddeleri fotoğrafçılarla doludur. Meşhed’i ziyaret edenler muhakkak Meşhed Hatırası diye resim çektirmektedirler.

    Gezilecek Yerler

    Harem-i Mutahhar (İmam Ali Rıza Türbesi): Meşhed’e ismini veren türbedir aynı zamanda. Zamanının Abbasi Halifesi tarafından zehirletilerek şehid edilen 8. İmam Ali Rıza aleyhisselam’ın mübarek naaşları buraya defnedilmiş ve bu tarihten itibaren ehlibeyt muhiblerinin ziyaretgahı olmuştur. Bu şehadete nispeten yeni kurulan şehrin adı da Meşhed olmuştur. Eski Tus şehrine 25 km mesafede olan şehir büyüyerek burayı da içine almıştır. 

    Haremin alanını Kabe-i muazzama’dan çok daha büyüktür. Şehrin bütün merkezini kaplayacak derecede bir alanı vardır. 8 tane dev avlusu olan 10 civarında yüksek minare ile çevrili, altından dev bulvarların geçtiği muazzam bir komplekstir. Öyle ki içeri giren bütün ziyaretçiler büyüklük karşısında kaybolma korkusuna kapılmaktadır. Kompleksin merkezi, altınla kaplı mübarek türbe ve hemen karşısında olan Gevher Şad Camisi’dir. Özellikle Gevher Şad Camisi yüksek ve büyük çaplı kubbesiyle şehrin bir çok ana caddesinden görülebilmektedir.

    Türbenin olduğu alan en çok ilgi gören alandır. Öyle ki birçok saatlerde özellikle namaz bitiminde izdihama sebep olmaktadır. Mübarek türbenin parmaklıklarına dokunabilmek için neredeyse insanlar birbirlerinin üzerine çıkmaktadır. Kadınlarla  erkeklerin girişi ve ziyaret bölümü ayrıdır. Harem o kadar büyük ki girdiğiniz kapıdan çıkabilmeniz çok zor bir iştir. Büyüklü küçüklü iç ve dış avlularla dolu olan haremde çini kaplamalar göz kamaştırıcıdır. Hele mübarek türbenin içinde işlemeli aynalar akıllara durgunluk verecek bir stilde nakşedilmiştir.

    Harem 2 katlı olup aynı zamanda içinde Merkez Müzesi ve Kuran Müzesi bulunmaktadır. Namaz vakitlerine yakın şehrin caddelerinden buraya doğru bir insan selinin akışına şahitlik ediyorsunuz. Yani anlayacağınız Meşhed’de her yol Hareme çıkıyor.

    Türbede en çok dikkat çekici husus ise ziyaretçilerin İmam Rıza için döktüğü gözyaşları ve yakarışlarıdır. Gece geç saatlere kadar küçüklü büyüklü gruplar mersiyeler söyleyip sinelerini dövüp gözyaşı akıtmaktadırlar. Maalesef ehlibeyt imamlarını ziyaret eden bu insanlar hacı olarak tanıtılmaktadır. Şunu belirteyim ki Şiiler, hacı olmak için Mekke ve Medine’ye giden sıradan müslümanlardır. Ama her nasılsa Irak ve İran’a ehlibeyt imalarının türbelerini ziyaret edenlere hacı yakıştırması yapılmaktadır. Bağdat’ta İmam Hanefi’nin türbesini ziyaret eden bir Hanefi hacı olmayacağı gibi Kerbela’da Hazreti Hüseyin’i ziyaret eden Caferiler de hacı sayılmazlar.

    Uyarı: Hareme giriş ve çıkışlar çok sıkı güvenlik önlemleri altında yapılmaktadır. Telefon hariç hiçbir şeyi sokamadığınız hareme girişlerde emanetçi bölümleri var. Çantalar ve elektronik cihazlar ücretsiz olarak fiş karşılığında girişte teslim edilmektedir. Emanetdari denilen standlar haremin her köşesinde mevcuttur. Kefşdari denilen ayakkabı emanet yeri ise ayakkabıyla girilmeyen yerlerin girişindedir. Yine ücret ödemenden ayakkabılar fiş karşılığında teslim edilebilmektedir. Dileyenler poşet alıp ayakkabılarını yanlarında taşıyabilmektedir.

    Aramgah-ı Nadir: İran şahı Nadir adına yapılan anıt mezardır. Hareme yaklaşık 800 metre mesafedir. Kare planlı bir parkın içinde giriş ücreti 10 bin tümen olan bir müzedir. Çok estetik bir heykel vardır aramgahın üstünde. İçinde İran şahlarına ait çeşitli dönemlerin kesiti sergilenmiştir.

    Tus: Tarihi kadim bir şehirdir. Meşhed’e 25 km mesafededir. İki belediye otobüsüyle gitmek mümkündür. Haremden kalkıp Firdevsi Meydanı’ndan geçen otobüslere binilir. 15 dakika sonra (trafik yoğunsa yarım saat sürebilir.) Firdevsi Meydanı’nda inilir. Firdevsi Meydanı Meşhed’in en büyük meydanlarından biridir. Ortasında Firdevsi’nin heykeli olan yemyeşil bir park alanıdır. Meydanın sağında yer alan Tus Bulvarı’nın girişinde Tus’a giden otobüslerin ilk durağı var. 202 nolu otobüs yaklaşık 30-35 dakikalık bir yolculuktan sonra Firdevsi Türbesi’ne varıyor. Firdevsi son duraktır.

    Aramgah-ı Firdevsi: Giriş ücreti 10 bin tümendir. Büyük bir mesire alanının içinde yer alır. Faytonla bu alanda tur atılabilir. Aramgah’ın içi rölyeflerle doludur. Aramgahın hemen yanında Tus Müzesi bulunur. Yüzyıllar öncesine ait olan yazma eserleri burada görmek mümkündür.

    Zindan-ı Harun (Haruniye):Firdevsi Anıtı’na 800 metre mesafede bulunan önemli bir tarihi mekandır. Yürümeyle 10 dakika sürdüğü gibi otobüsle bir duraktır. Giriş ücreti 10 bin tümendir. Zindan binası kerpiç-tuğla karışımı olup heybetli bir taç kapısı vardır. Karşısında ise hala kazı çalışmalarının devam ettiği ve üstü çatıyla örtülü sit alanı vardır.

    Terminal: İran’daki en büyük terminallerden birisi  Meşhed’de bulunur. Çok modern ve estetik bir yapıdadır. Terminal şehir merkezine 3-4 km mesafededir. Otobüslerin ilk durağı olup şehrin ana caddesi olan İmam Rıza bulvarını dümdüz takip ederek hareme ulaşırlar. Bu yolculuk yaklaşık 10 dakika sürmektedir. Terminalin hemen önünde dolmuş taksiler de vardır. Kişi başı 1000 tümene hareme ulaşılabilmektedir.

    NİŞABUR

    Selçukluların eski başkenti olan tarihi bir şehirdir. Nüfusu yaklaşık 200-250 bin civarındadır. Meşhed’in 120 km batısında, başkent Tahran’ın ise 750 km doğusundadır. İki büyük şehir güzergahında olduğu için sürekli otobüsle ulaşım sağlanabilmektedir. Meşhed’den her yarım saatte bir otobüs vardır. Bilet ücreti 3 bin tümen olup ulaşım süresi ise 1.5 saattir. Ayrıca Meşhed’de bulunan İstgah-ı Nişabur’dan kişi başı 5000 tümen karşılığında taksi ile de Nişabur’a varılabilir. Tahran-Nişabur arası ise otobüsle yaklaşık 10-11 saat sürmektedir ve bilet ücreti 20 bin tümene yakındır. Terminal, şehre taksi ile 5-6 dakika mesafededir. Şehir merkezine kişi başı 1000 tümene varılabilir.

    Şehir genel itibariyle düzenli bir yapıdadır. Büyük ve geniş caddeler ve bunların kavşak noktalarında meydanlar vardır. Şehirde çok yüksek binalar yoktur.

    Gezilecek Yerler

    Kademgah: Nişabur merkezine 25 km mesafede bulunan İmam Rıza (as.)’ın kadem-i şerifinin (ayak izi) yer aldığı kutsal bir mekandır. Burası zamanla büyüyerek bir kasaba halini almıştır. Meşmed’den buraya direkt otobüs vardır. Nişabur’a gelmeden evvel burasının gezilmesi daha uygundur. Meşhed’e bir saatlik mesafededir. Kademgah’ın yanında tarihi bir kervansaray da mevcuttur. Nişabur’da bulunan İstgah-ı Kademgah’tan taksiler kişibaşı 1500 tümene getirirken minibüsler 700 tümene ulaştırıyorlar.

    Aramgah-ı Ömer Hayam: Nişabur, meşhur şair ve bilim adamı Ömer Hayyam’ın şehridir. Anıt şehre 5 km mesafededir ve şehir merkezinden belediye otobüsü önüne kadar gelmektedir. Girişi 10 bin tümen olan anıtın bahçesi çok güzel düzenlenmiştir. İçinde bir de müze vardır. Aynı zamanda hediyelik eşyalar satılan dükkanlarla çevrilidir.

    İmamzade Mahruk Türbe ve Camisi: Ömer Hayyam’ın anıtı ile bitişik nizamdadır. Çok etkileyici bir taç kapısı ve heybetli bir kubbesi vardır.

    Kervansaray: Şehir merkezinde Ömer Hayam Meydanı’nın hemen yanında bulunur. 450 yıllık bir yapı olan kervansaray’a giriş ücretsizdir. Ortasında büyük bir avlusu vardır. Girişte sağda otantik bir kafe vardır. Özellikle nargile keyfi yapmak için birebirdir.

    Cuma Mescidi:İran’ın her şehrinde olduğu gibi burada da cuma namazının kılındığı ortasında dev bir avlunun olduğu bir mabeddir. Göz alıcı çinilerle süslü taç kapısı ve mihrabı görülmeğe değerdir.

    Tarihi Kapalı Çarşı: Büyük şehirlerdekilerle kıyaslanamayacak kadar küçüktür. Ancak yine de gezilip görülebilecek bir yapıdır.

    HEMEDAN

    Tahran’ın 350 km güney batısında yer alan yaklaşık 500 bin nüfuslu orta büyüklükte bir şehirdir. Tarihi eserlerle dolu, zengin bir geçmişe ve kültüre sahip bir şehir olan Hemedan İran’a gelindiğinde muhakkak gezilmesi gereken şehirler arasındadır.

    Tahran’da bulunan Terminal-i Cenub’dan sürekli otobüs bulmak mümkündür. Tahran-Hemedan arası otobüsle 4 saat sürmektedir. Bilet ücreti 10 bin tümendir. Hemedan’da terminalden şehir merkezine belediye otobüsüyle gelinebildiği gibi taksi ile de kişi başı 1000 tümene gelinebilinir.

    Şehir merkezi gayet düzenli bir görünüm arz ediyor. Hemedan’ın merkezi dümdüz bir ova değildir. Dağ eteğine doğru konuşlanan ve hafif meyilli  bir şehirdir. İmam Humeyni Meydanı şehrin en merkezi yerini teşkil eder. Sadece Hemedan’ın değil İran’ın da en güzel meydanlarından biridir. Çok güzel dizayn edilmiş dört tarafında aynı mimaride yapılmış anıtsal görünümlü ve kuleli binalar meydana ayrı bir hava katmıştır. Yine İbni Sina Anıtı’nın bulunduğu meydan da şehrin ana merkezlerinden birini oluşturmaktadır.

    Gezilecek Yerler

    Gar-ı Eli Sadr ( Ali Sadr Mağarası):Hemedan şehir merkezine 70 km  yani bir saatlik mesafede bulunan muhteşem ötesi doğa harikası bir mağaradır. Mübalağa gibi gelebilir ancak sizi temin ederim ki sadece bu mağarayı görmek için bile İran’a gelinebilir. Mağaraya Tahran üzeri gelinebildiği gibi Hemdan’dan da taksi ile 30 bin tümene gelinebilir. Taksi sizi mağaraya ulaştırıp aynı zamanda 2 ila 2.5 saat mağaranın gezilmesi için bekleyip Hemedan’a geri götürmektedir.

    Mağaranın girişine yakın kahvaltı yapılıp yemek yenebilecek tesisler mevcuttur. Ayrıca çocuklar için oyun alanları da vardır. Giriş ücreti 12 bin tümendir. Mağara İran’ın değişik şehirlerinden gelenlerin akınına uğramaktadır Özellikle İran’ın tatil günleri olan Cuma ve cumartesi günleri bir hayli yoğun ziyaretçi ağırlamaktadır.

    Mağaranın girişi çok modern bir şekilde dizayn edilmiştir. İçeriye doğru uzanan yokuşlu yolun bitiminde sağda can yelekleri takılan bölüm vardır. İçindeki suyun derinliği yer yer 13 metreye kadar ulaştığından boğulma tehlikesine karşı can yeleği giymek zorunludur. Can yelekleri giyildikten sonra merdivenlerden kayıkların olduğu alana doğru inilir ve uzun bir koridor geçilerek oturma yerlerinin olduğu alana gelinir. Burada görevliler sırayla ziyaretçileri kayıklara doğru götürmektedir. Her bir pedallı yunus üç adet kayığı çekmektedir. Genellikle aileler bir kayığa bindirilir. Bundan sonra mağaranın içinde kayıkla fevkalade bir yolculuk başlar. İçerisi hayli serindir ve su çok berraktır. Mağaranın içi harika aydınlatılmıştır. Öyle ki içindeki doğal olarak oluşmuş şekiller akıllara durgunluk verecek derecededir. Yarım saatlik bir yolculuğun ardından kayıklardan inilir. Bundan sonra yürünerek devam edilir. Yüksek basamaklı merdivenlerden önce çıkılır ve ardından dönüş için kayıkların olduğu alana yürünür. Yol boyunca elinizden fotoğraf makinesi hiç düşmüyor ve hangi köşeyi çekeceğinizi şaşırıyorsunuz. Yine sırayla dönüş kayıklarına binilir ve aynı yol takip edilerek mağaradaki program sonlandırılır. Mağarayı gezmek toplamda 2 ila 2.5 saat sürmektedir.

    İbni Sina Anıtı

    Dünyaca ünlü tıpçı İbni Sina’nın mezarı Hemedan’dadır. Hemedanla özdeşleşen bu ünlü bilim adamı için şehrin tam ortasında modern bir anıt yapılmış ve altında ise müze kurulmuştur. Anıtın bulunduğu alan bir park şeklinde düzenlenmiştir. Müzeye giriş ücreti 10 bin tümendir.

    İmamzade Türbe ve Camisi: İbni Sina Anıtına yürüme 5 dakika mesafededir. Altın kaplama kubbesi ve çift minaresiyle hemen fark edilen bir eserdir. Şehirde bulunan önemli tarihi eserlerin hemen hepsine çok yakın olan türbe Hemedan’ın manevi atmosferini yükselten ve muhakkak ziyaret edilmesi gereken bir yapıdır.

    Kümbed-i Allavi: İmamzade Türbesine 5 dakika mesafededir. Selçuklu döneminden kalan bu eser güzel bir bahçenin içinde yer alan bir müzedir aynı zamanda. Giriş ücreti 10 bin tümendir. Kerpiç-tuğla karışımı yapının özellikle giriş kapısındaki taş işlemeler görülmeğe değerdir. Kubbeli bir yapı olan kümbedin alt katında mezar odası vardır. Dar bir merdivenle bu alana inilir.

    Baba Haydar Türbesi: İbni Sina Anıtı’na yürüme 15 dakika İmamzade Türbesi’ne 10 dakika, Seçuklu Kümbedi’ne ise 5 dakika mesafededir. Etrafı bir park alanı olarak düzenlenmiştir. Günümüzde müze olan esere giriş ücreti 10 bin tümendir.

    Hikmethane: Hemedan’ın eski yerleşim bölgesi olan alan günümüzde açık hava müzesi olarak düzenlenmiştir. İmam Humeyni Meydanı’na ve diğer tarihi eserlere yürüme mesafesindedir. Müzenin giriş ücreti 10 bin tümen olup bünyesinde bir de tarihi kilise mevcuttur. Kazı çalışmalarının halen devam ettiği alan görülmesi gereken yerler arasındadır.

    Teknoloji Müzesi: Şehir merkezine 2 km mesafe bulunan güzel bir park alanının içinde yer alan İran üretimi olan askeri araçların sergilendiği bir açık hava müzesidir. Giriş ücreti 10 bin tümendir.

    Abbas abad: Harika bir Hemedan manzarası sunan şehir merkezine araba ile 10 dakika mesafede bulunan çok güzel bir park ve mesire alanıdır. Gayet havadar olan bölgede çok güzel çay bahçeleri ve restorantlar mevcut olduğu gibi içinde botlarla gezilebilen büyük bir havuz da bulunur. Bölgede aynı zamanda Hemedan’ın bir kısmını çevreleyen dağları da daha güzel bir açıdan görme imkanı vardır. Buraya gelindiğinde yapılabilecek en güzel şey Hemedan manzarasına karşı resim çektirmektir.

    Cevanname: Şehir merkezine 5 km mesafede bulunan güzel bir mesire alanıdır. Kent meydanından taksilerle 5 bin tümene ulaşım sağlanabilmektedir. Küçük bir şelale, tarihi bir köprü ve yeşil bir vadinin olduğu alanda teleferik tesisi de vardır. Birkaç bin tümene Hemedan manzarası seyredilebilir. Bölgede bulunan en dikkat çekici eser ise Persler döneminden kalma kaya yazıtlarıdır. Yaz aylarında haftanın her günü başta Hemdanlılar olmak üzere ziyaretçi akınına uğrar. Aileler için çok güzel bir piknik alnıdır.

    TAHRAN

    Ülkenin başkentini gezi notlarında en sona ayırdık. Tahran’a ulaşımın en kolay yolu uçakla İstanbul veya Ankara üzerinden gelmektir. Şahsi tavsiyem İran gezi programına Tebriz’den başlayıp Tahran’da noktalamaktır. Tahran’da programı tamamladıktan sonra yorgun da olunacağı için yine uçakla Türkiye’ye dönülmesi mantıklıdır.

    Ülkenin en büyük ve en kalabalık şehri olması hasebiyle İran’ın her yerinden uçak, tren ve otobüsle buraya ulaşmak mümkündür. İran’da uçak yolculuğu da yaygın olarak kullanılır. Mamafih ülkeye uygulanan ambargolardan sonra oluşan pahalılık ve geçim sıkıntısı halkı ekonomik yönden çok zorladığı için otobüs yolculuğu ucuz olması hasebiyle daha çok tercih ediliyor. Şehirde 3 tane terminal var. En büyük terminal, Azadi Meydanı ve Anıtı’nın hemen yanında yer alan Terminal-i Azadi’dir. Gayet modern ve büyük bir terminaldir. Aynı zamanda Tahran’da bulunan iç hatlar Hava Limanı da meydanın hemen yanındadır. Şehrin güneyinde bulunan Terminal-i Cenub da büyük ve lüks bir terminaldir. Şehrin diğer terminali olan Şark Terminali ise daha küçük ve az kullanılan bir terminaldir. Azadi Terminali ve Terminal-i Cenub’dan metro ile şehir merkezine ulaşılabilinir. Yine iç hatlar terminali de şehir merkezine yakın olduğu için taksi ile merkeze ulaşmak da mümkündür.

    Tahran’ın Uluslar arası havalimanı olan İmam Humeyni Hava Limanı şehrin 50 km güneyinde bulunur. Metro ve otobüsle ulaşımın şimdilik mümkün olmadığı havalimanına taksi ile 20-25 bin tümene ulaşılabiliyor. Yakında hizmete girecek olan metro hattı ile hava limanından ucuz ve konforlu bir ulaşım ağıyla şehir merkezine gelinebilecektir.

    Tahran günümüzde 10 milyona yaklaşan nüfusuyla tam bir megapol görünümündedir. Şunu belirtmeliyim ki şehrin banliyöleri dahil nüfusu 15 milyonu aşmışken şehir merkezinin nüfusu 10 milyonun altındadır. Bu yönüyle İstanbul’dan daha küçük bir şehirdir. Her ne kadar Tahranlılar biraz şehir milliyetçiliği yapıp Tahran’ın daha büyük olduğunu iddia etseler de hakikat ve göz dikkate alınacak olunursa İstanbul’un birçok yönüyle Tahran’a fark attığı gün gibi ortadadır.

    Tahran aynı zamanda eyalet merkezi olan bir şehirdir. Ülkenin siyasi başkenti olduğu gibi ekonomik ve kültürel merkezidir de. Genel itibariyle düzenli bir şehir görünümü arz eder. Şehirde dev bulvarlar ve ana caddeler bulunur. Caddelerdeki binalar da büyüklüğü ve mimari dizaynıyla gezenlere çok büyük bir şehirde olduğunuz hissini fazlasıyla veriyor. İstanbul’da olduğu gibi Tahran’da da tek bir tane merkez yok. Şehrin değişik bölgelerinde dev meydanlar, caddeler ve kalabalık ortamlar mevcuttur. Caddeler çok düzenli ve intizamlıdır. Meydanlara çıkan caddeler adeta cetvelle çizilmiş gibi dümdüz ve çok geniştir. Yollardaki şerit sayısı İstanbul’a oranla daha fazladır. Şehirde bulunan ana caddeler daha çok tek yön şeklinde düzenlenmiş. 5-6 şeritlik yolun sadece gidiş veya geliş olduğunu düşündüğünüzde aynı uygulamanın İstanbul’da neden uygulanamadığına elbette ki çok üzülüyorsunuz. Sizi şaşırtan bir başka uygulama da İstanbul’da daha birkaç yıl önce sadece E-5’te başlayan Metrobüs uygulamasının Tahran’da neredeyse bütün ana caddeler de uygulanıyor olması. Yani bu dev kentte yaşayan insanlar işyerlerine ve şehir merkezine daha rahat ve kısa sürede ulaşabilmektedir.

    Tahran ülkedeki şehir içi metro ağının en yoğun olduğu şehirdir. Şehirde 3 tane ana metro güzergahı vardır ve bu metro hatları ile neredeyse şehrin bütün önemli merkezlerine ulaşılabilinmektedir. İnşaatı devam eden metro hatlarının da bitmesiyle birlikte Tahran’da şehrin her bölgesine raylı sistemle ulaşım sağlanabilecektir.

    Tahran cadde ve sokaklarında gezdiğinizde buranın bir başkent olduğunu anlamakta zorlanmıyorsunuz. Bu durumu sağlayan unsur sadece kalabalık değil elbette. Lüks mağaza ve  araçlar, albenili caddeler, şık giyimli İran gençleri ve şehirde bulunan büyük üniversiteler buranın her yönüyle bir merkez olduğunu belli eden faktörler arasındadır.

    Gezilecek Yerler

    Azadi Anıtı: Azadi Terminali ve iç hatlar hava limanına çok yakın mesafede olan anıt kendi adını taşıyan meydanın tam ortasındadır. Yaklaşık 40 yıl önce inşa edilen anıt günümüzde müze olarak hizmet vermektedir. Giriş ücreti 6 bin tümen olan anıtın alt tarafında İran üretimi çini ve cam sanatı ürünlerinin sergilendiği salonlar vardır. İki kademeli asansör ile anıtın üst tarafına çıkılabilmektedir. Seyir pencerelerinden Tahran’ın büyük bir bölümünü görmek mümkündür.

    Gülistan Sarayı: Şah döneminden kalma Tahran’ın tam ortasında yer alan büyük bir saray kompleksidir. Toplam 7 bölümden oluşan saraya giriş ücreti bütün bölümler için 50 bin tümendir. Bu meblağ karşılığında alınan 7 adet biletle Sarayın bütün müze birimleri gezilebilmektedir. Ortasında büyük bir bahçe olan saray Tahran’da görülmesi gereken eserlerin başında gelir. İç tezyinatıyla Dolmabahçe Sarayı’nı biraz andıran sarayın içinde her türlü ihtiyaca cevap verebilecek hizmet birimleri mevcuttur. Şehrin birçok yerinden buraya metro ile ulaşmak mümkündür. Panzdeh Hordad metro istasyonuna 300 metre mesafededir..

    Bazar-ı Bozorg (Kapalı Çarşı):  Panzdeh Hordad denilen Tahran’ın en merkezi bölgesindedir. Gülistan Sarayı’na sadece 500 metre mesafededir. Metro ile ulaşmak mümkündür. Önünden araç trafiğine kapalı ve bir insan seline armuz kalan yaya caddesi geçer. Heybetli bir kapısı vardır. Çarşının önünde yer alan küçük meydan seyyar satıcı ve seyyar dövizcilerle doludur. Tahran’ın kapalı çarşısı İran’ın en büyük kapalı çarşısı olup İstanbul Kapalıçarşı ile Mukayese kabul etmeyecek derecede büyüktür. Mamafih İstanbul’daki gibi turistik değildir. Sokakları dar ve çok kalabalıktır. İçinde o kadar çok seyyar taşıyıcı araba var ki bazı han ve sokaklarda doğru düzgün yürüyemiyorsunuz. Çarşı her türlü ihtiyaca cevap verecek ürünlerin satıldığı dev bir ticaret alanıdır. Ana caddeleri ve bunları kesen ara caddeler ile üstü kubbelerle örtülü hanları mevcuttur. Çarşıda kaybolmanız işten bile değildir. Çok köhne bir yapı olan çarşı estetik açıdan da İran’ın diğer çarşılarına nazaran geride sayılır. İran kültürünü tanımak amacıyla muhakkak gezilmesi gereken bir yerdir.

    Çarşının ve Gülistan Sarayı’nın bulunduğu Panzdeh Hordad alanı şehrin birçok önemli meydanına da yürüme mesafesindedir. İmam Humeyni Meydanı, Firdevsi Meydanı, şehir parkı gibi alanlara çok yakındır.

    Şeyh Abdulazim: Tahran’daki en önemli kutsal mekandır. İmamzade olan Şeyh Abdulazim’in türbe ve camisi eski şehir olan Rey’dedir. Buraya metro ile ulaşmak mümkündür. Çok büyük bir kompleks olan mekanın özellikle altın kubbesi, taç kapısı ve şadırvanlı avluları dikkat çekicidir. Türbenin içi ise göz alıcı aynalarla kaplıdır. Günün her saatinde belli bir kalabalığı ağırlar. Türbenin bir kapısı Rey Kapalı çarşısı’na çıkar. Bazar-ı Bozorg’a göre çok daha küçük olan çarşı mimari yapısıyla ve otantik atmosferiyle ziyaretçilerini cezp eder. Türbenin yanında bir de modern mimari türünde 3 katlı bir çarşı bulunur. Bu alanda her türlü hediyelik eşyayı, türlü türlü baharatları, İran’a özgü çinileri ve halıları bulabilirsiniz.

    Tuğrul Bey Türbesi: Selçuklu hükümdarı ve devletin gerçek kurucusu, aynı zamanda Türklerin yetiştirdiği en büyük devlet adamlarından biri olan Tuğrul Bey o dönemde başken olan Rey şehrinde medfundur. Biz zamanlar canlı bir idari ,kültür ve ticaret merkezi olan Rey şehri bugün Tahran’ın bir muhitini oluşturmaktadır. Tuğla-kerpiç karışımı olan türbe alanı şu anda bakımsızdır. Ancak belediyenin aldığı kararla restorasyona alınmış ve yakında yenilenen haliyle ziyaretçilerini ağırlayacaktır.

    Sadabad Sarayı: Tahran’ın kuzey ve biraz daha yüksek kesiminde bulunan İran şahlarına ev sahipliği yapan en önemli saraydır. Buraya şehir merkezinden metro ve otobüsle ulaşmak mümkündür. Metro ile Tecriş Meydanı’nda inip çok yakın olan Sadabad Sarayı’ndan geçen otobüslere binilebileceği gibi Tecriş’ten taksi ile de saraya ulaşılabilinir. Sarayın bulunduğu bölge amiyane tabirle Tahran’ın kalbur üstü kesiminin yaşadığı bölgededir. Etrafında çok güzel konutlar daha lüks sokak ve caddeler yer alır.

    Sadabad Sarayı,  Gülistan Sarayı’nda olduğu gibi birden fazla bölümden oluşan bir müzedir. Giriş ücreti 50 bin tümene yakındır. Gülistan Sarayı’ndan çok daha büyük bir alanı kaplayan Sadabad Sarayı muhteşem bahçeler içerisindedir.

    Derbend Mesire alanı: Tahran’ın en önemli mesire ve eğlence alanlarından biridir. Şehir merkezinden Tecriş Meydanı’na otobüsle gelindikten sonra buradan kalkan otobüslere binilir ve Derbend’in alt tarafında inilir. Tecriş Meydanı’ndan buraya otobüslerle gelinebildiği gibi Direkt taksi ile de gelinebilir. Derbend, iki dağ arasında dar bir vadi olup kilometrelerce uzanır. Ortadan akan küçük bir dere kenarında kurulan yüzlerce çay ve nargile bahçeleri vardır. Özellikle girişte yer alan restorant ve kafeler çok lüks ve mimari açıdan da göz alıcıdır. Derbende bir kebabın ardından içilecek nargile ve çayla beraber   serin ortamda birkaç saat geçirmek Tahran’da yapılacak en güzel işlerden birisidir.

    Bame Tehran: Derbend’e yakın bir bölgede yer alan muhteşem bir Tahran manzarası sunan yepede bir yerdir. Derbend veya Sadabad Sarayı’nın yakın olduğu Tecriş Meydanı’ndan buraya en kolay ulaşım yolu taksi ile sağlanır. Tahran dünyanın en kirli havasına sahip olan şehirleri arasında üst sıralarda yer aldığı için berrak bir şehir manzarası görmek mümkün değildir. Bunun için buraya gün batımına yakın gelip güneşin batışı seyredilir akşam ışıklarla bu dev kenti seyretmek daha mantıklıdır. Aynı zamanda bu manzarada yemek yenip nargile-çay keyfi de yapılabilir.

    Burc-u Milad (Milad Kulesi): Birkaç yıl önce yapılan bu kule 450 metreye yakın yüksekliği ile dünyanın en yüksek kuleleri arasına girmiştir. Tahran’ın birçok noktasından bu kule görülebilmektedir. Kuleye çıkış ücreti 25 bin tümen civarındadır. Kuleden yine Tahran’ın neredeyse tamamını görüp fotoğraf çektirmek mümkündür.

    Uyarı: Sadabad Sarayı, Derbend Mesire alanı, Milad Kulesi ve Bame Tehran birbirine yakın alanlar olduğundan program yapılırken buralar bir arada gezilmelidir. Öğlen vakti Milad Kulesi’ne gelinirse öğlenden sonra Sadabad Sarayı gezilip buradan Derbend’e geçilip en son Bame Tehran’a çıkılacak bir program yapmak daha uygundur.

    Tochal (Teleferik): Tahran’da harika bir şehir manzarası sunan teleferik tesisi de bulunur. Şehir merkezinden buraya otobüsle gelinebildiği gibi taksi ile gelmek daha kolaydır.

    Makber-i İmam Humeyni:İran İslam İnkılabı rehberi olan İmam Humeyni Ruhullah’ın mezarı Şehir merkezinin 30 km güneyinde yer alır. Den bir külliye şeklinde inşa edilen eserin inşası devam etmektedir. Sürekli büyütülen alan İran’ın en önemli ziyaretgah yerlerinden birini oluşturmaktadır. Şehir merkezinden buraya toplu ulaşımla gelmek şimdilik mümkün değildir. Taksi ile bu alan yaklaşık 20 bin tümene ulaşım sağlanabilmektedir. Mamafih yakın zamanda hizmete girecek olan İmam Humeyni Havaalanı metro hattı buradan geçecektir.

    Cemeran: İmam Humeyni’nin evinin bulunduğu yerin adıdır. Şehir merkezine oldukça yakındır. Tüm Şii dünyasının ruhani lideri olan bu önemli zatın evi inanılamayacak derecede sade ve mütevazidir. Evin bahçesine girilebildiği gibi belli dönemlerde içine de girmek mümkün olmaktadır.

    Parklar: Tahran ülkedeki en büyük ve gösterişli parkların olduğu şehirdir. Şehir Parkı, Velayet Parkı, Lale Parkı ve Millet Parkı Tahran’ın en gözde parklarıdır.

    GENEL BİLGİLER

    Döviz: İran’da döviz bürolarına serrafi denilmektedir. Genellikle şehrin merkezi yerlerinde ve Kapalıçarşı yanlarında bulunurlar. Bu alanlarda seyyar çok dövizci vardır. Bunlar dövizi daha ucuza bozuyorlar. Acem ülkesine giderken yanınızda dolar bulundurabilirsiniz. Hemen hemen her yerde doları bozdurmak mümkündür. Bunun yanında büyük şehirlerin hepsinde serrafiler Türk Lirası’nı da tümene çevirmektedirler. Şu anda ortalama bir Türk lirası 1650 tümen yapmaktadır. Hava alanları ve sınır kapılarında da dolar veya tümen almak mümkündür. Ancak Serrafilerde döviz bozdururken biraz dikkatli olmak gerekmektedir. Baz dövizciler de değerinde aşağı bozabilmektedir. İran’da resmi olarak kullanılan Riyalden vazgeçilerek günlük hayatta kullanılan tümen resmi para birimi olarak kullanılmaktadır. Bir tümen 10 riyale tekabül etmektedir. Mamafih yönetim ekonomik olarak tasarruf yapmak amacıyla piyasada bulunan riyalleri tedavülden kaldırmamış bunu yerine bunlarda bulunan bir sıfırı eksik sayma yöntemine gitmiştir. Yani elinizde üzerinde 50 bin yazan bir riyal piyasada 5 bin tümen olarak işlem görmektedir.

    Saat Dilimi: İran ülke olarak Türkiye’den doğuda olduğu için güneş daha erken doğup batmaktadır. Türkiye’ye göre saatler 1.5 saat ileridir. Ülke genelinde Türkiye’de olduğu gibi tek bir ortak saat kullanılır. İran gezi programlarında saatin 1.5 saat ileri alınması uygun olacaktır.

    İletişim: İran gezileri içinmobayl denilen dükkanlardan irancel alınabilir. 20 bin tümen olan bu hat hemen açılıyor ve içinde 2 bin tümenlik konuşma süresi bulunuyor. Şehirlerin her yerinde telefon kulübeleri olduğu halde çok az yerde dahili telefon kartı satılıyor. Yurtdışını aramak için gerekli olan harici kartlar yok denecek kadar az durumdadır. Telekom merkezleri defter-i muhaberat olarak adlandırılıyor. Buralarda bile yurtdışını arayamıyorsunuz. İletişimde sorun yaşamamak için ya Türkiye’de aktif kullanılan hattı yurtdışına açık hale getirmeli ya da irancel alınmalıdır.

    Oteller: Büyük Şehirlerde 5 yıldızlı süper lüks otalar mevcuttur. Geceliği bir hayli yüksek olan bu oteller şehrin merkezi veya önemli tarihi yapılarına yakın mesafede bulunurlar. Şehir merkezinde her bütçeye hitap eden orta büyüklükte ve konforda olan oteller vardır. Genel itibariyle bu otellerde 50-60 bin tümene (30-40 lira) kalınabilir. Bunun yanında özellikle büyük şehirlerde şehir merkezi mihmanpezir denilen pansiyon ve apart otellerle doludur. Bunlar konfor ve temizlik açısından sınıfta kalan konaklama yerleridir. 20 ila 40 bin tümene kalınabilir.

    Ulaşım: Türkiye’ye göre oldukça ucuz bir ülkedir. Son yıllarda İran’a uygulanan tehrim dedikleri ambargolardan sonra ülkede akaryakıt fiyatları da epey yükselmiş. Ancak İranlılara pahalı gelen rakamlar Türkiye’ye göre komik kalmaktadır. Örneğin ortalama bir arabanın deposu 30-35 bin tümene dolmaktadır. Türk Parasıyla 20 lira civarında. Şehir içi belediye otobüsleri 200-ila 300 tümen arasında değişiyor. Metro ücreti de 300 tümen yani 20 kuruş. Belediye otobüsleri özellikle büyük şehirlerde konforlu sayılabilir. Tahran ve Meşhed’de lüks klimalı otobüsler hizmet vermektedir.

    Taksiler: İran’da trafikte kullanılan araçların yüzde doksanı yerli otodur. En yaygın araç fiyatının ucuzluğu sebebiyle Saba Marka Saipa modelidir. Samand (Semend okunuyor) Daha konforlu ve estetik bir araba markasıdır. Bunun yanında İran peugeotu da bir hayli yaygındır. Ancak pejonun çok lüks modelleri yok ülkede. Daha çok 206, 207 ve eski 406 modelleri kullanılıyor. Ülkede Avrupa ve Amerikan yapımı otomobil yoktur. Lüks araç olarak Japonya ve Güney Kore’nin arabaları kullanılıyor.

    Şunu belirtelim ki trafikteki arabalar çok konforsuz. Özellikle taksilerin çoğunlu eski araçlardan oluşuyor. Taksilerde genel olarak yek nefer (Yani bir kişi) ile Derrest (Taksiyi tek yolcu olarak kullanma) uygulaması var.

    Otobüsler:Ülkede Sadece İsveç otobüsleri olan Volvo ve Scania kullanılıyor. Bunun yanında şah döneminden kalma eski model man ve mecedesler de belli hatlarda çalışıyor. Terminaller genel itibariyle düzenli ve modern iken aynı şeyi otobüsler ve firmalar hakkında söylemek güçtür. Şoför ve muavinler Türkiye’deki gibi şık ve kibar insanlar değiller. Hatta bir çok hatta normal kıyafet giyindikleri için otobüs personeli oldukları hareket edinceye kadar anlaşılamıyor. Bileti yazıhaneden alma zorunluluğu yok. Hemen her terminalde otobüse binerken ücret ödenebilmektedir. İran’da sadece birkaç firma (Vip İran, İran Peyma gibi) vip statüsünde bazı büyük şehirler arasında sefer yapıyor. Doğal olarak bunların fiyatları normal firmalara göre yüzde elli daha pahalı.

    Hiçbir terminalde otobüsler saatinde hareket etmiyor. Ortalama 15-20 dakika ile yarım saat arasında geç kalkıyorlar ve şehirden çıkma konusunda acele etmiyorlar. Terminalden hareket ederken otobüsün üçte biri doluyken şehir çıkıldığında tamamı dolu hale geliveriyor. Yine Otobüsler şehirler arası yollarda her yerde durup yolcu alabiliyor ve indirebiliyor. Belirli bir yolcu indirme-bindirme alanları yoktur.

    Otobüslerde çoğunlukla ikram vermiyorlar. Çok nadir ikram yapan otobüse denk geliyorsunuz. Küçük paket içerisinde pet bardak tatlı ve tuzlu bisküvi veya kek veriliyor. Yine otobüslerde su ikramı da yok bunun yerine hostes koltuğunun üstünde bulunan pet bardak butonundan bardak alınarak orta kapının yanında bulunan soğuk su haznesinde bardaklara ve pet şişelere soğuk su dolduruluyor. Su doldurmanın bir sınırı yok. Kendi muavinliğinizi kendiniz yapıyorsunuz.

    Farsça’da otobüs için özel bir karşılık yoktur. Otobüs tabiri kullanılır. Terminal tabiri kullanıldığı gibi Payane-i misafirberi (kısaca payane) tabiri de kullanılır. Gişe tabiri kullanılırken peronun karşılığı olarak Çaygah tabirini görüyoruz.

    Dinlenme Tesisleri:Maalesef İran ulaşım kültürünün en büyük eksikliği bence tesis kavramının olmamasıdır. Sadece belirli güzergahlarda çok sınırlı kısmen modern sayılabilecek dinlenme tesisleri vardır. Bunun dışında mola verilen yerler hiç sağlıklı değil. Yemek yenecek yerlerin görüntüsü iştah kaçırtacak cinstendir. Tuvaletler de temiz sayılmazlar. Mamafih bu tesis bile sayılamayacak alanların çoğunda çay ücretsizdir. Çayı kendiniz doldurabiliyorsunuz.

    Yollar: İran’da şehir içi yollar Türkiye’dekiyle mukayese edilemeyecek kadar büyük ve düzenlidir. Cadde yerinde kullanılır tabir hıyabandır. Bulvar kelimesi ise aynen kullanılırken sokak kuçe şeklinde nitelenir. Meydan kelimesi de kullanılırken Dörtyol manasında Çarrah (Çehar Rah) tabirini görmekteyiz. Adres tariflerinde daha çok müstegim: dümdüz, cülu: ön-cüluter: daha önde, dest-i rast: sağ tarafta, dest-i çep: sol tarafta, anaca orada, inca: burada tabirleri kullanılmaktadır. Trafikte ışık oranı çok azdır. Ve kurallara uyma diye bir şey yoktur. Buna rağmen bu keşmekeşte çok az korna sesi duyulur ve münakaşa olur. Kavga oranı yok denecek kadar azdır. Trafik kazasına ise tesadüf denir.

    Şehirler arası yollar ise gayet geniş ve çok şeritlidir. Şu an itibariyle Ülkemizde yapılan otoban ve duble yol çalışmaları neticesinde İran’ı biraz geçmiş bulunmaktayız. İran’da özellikle büyük şehirler arasındaki yollar bölünmüş yoldur. Yolarda karşı yola dönüş için alt veya üst geçit yapılmamıştır. Bunun yerine pratik bir çözümle iki yol arasındaki mesafe 30-50 metre arasında açık tutulmuş ve dönüşler için sol şeritten u dönüş yapılmaktadır. Yollarda bulunan levhalarda Farsça kelimelerin altında Latin harfleriyle İngilizcesi de yazılmaktadır. Mesafe gösterge levhalarında sıfırlı haneler yerine sonu 5’le biten haneler kullanılır. (Örneğin İsfehan :475, Kaşhan:225, Kum: 115 gibi). Şehirler arası yollarda gündüz hız sınırı 90-95 iken gece bu değer 75-80’e düşmektedir.

    Tuvalet Kültürü: İran’da tuvalet, servis-i behdaşti veya dest şuyi olarak adlandırılıyor. WC tabiri de hemen bütün tabelalar da mevcuttur. Tuvaletlerin hepsinde taharet musluğu var. Maşraba ve ibrik kullanılmıyor. Tuvalet taşları ise bizimkilerden biraz farklı. Delik biraz geride bulunur. Tuvalet kağıdı kullanımı yok denecek kadar azdır. Yanınızda bulunduracağınız selpak mendillerle iktifa etmeniz gerekmektedir. Tuvaletlerde kullanılan sabunlar ise merkezi bir şebekeden bütün sabun musluklarına aktarılmaktadır. Musluğun hemen yanında bulunan bu sabun musluklarındaki sabunların meyve aroması biraz abartılıdır. Bu sebeple çantanızda paket içerisinde el sabunu bulundurmanızda fayda var. Mamafih Tuvaletlerin kahir ekseriyeti ücretsizdir. Ücretli olanların da 200-300 tümen gibi bir rakamı vardır. (15-20 kuruş)

    Yeme-İçme Kültürü:  Yemek konusunda İran’da biraz sıkıntı yaşanabilir. Türkiye’deki gibi çok zengin bir çeşit yoktur. Bizdeki gibi çok şık ve büyük restorantlara pek rastlanmaz. Kiraları ucuz olduğu için bodrum katlarda bir hayli restoran vardır. Genel itibariyle hizmet ve temizlik vasatın altındadır. Yeme- içme için kullanılan tabir geza horidir. Restoran tabiri de sıkça kullanılır. İran’da her öğün yemeğin özel bir ismi vardır. Kahvaltı: subhane, öğle yemeği: nahar, akşam yemeği: şam olarak tabir edilir.

    Kebap ve pilav İran’ın vazgeçilmez yemekleridir. Çelo kebap İran’ın meşhur yemeğidir. Bu kebabın çeşitleri vardır. Çelo kebab-ı gubide en yaygın olanıdır. Bizdeki Adana kebabın karşılığıdır. Tavuk şiş için cüce kebap tabiri kullanılır. İran’a özgü ab-ı guşt yemeği özel bir yemektir. Bu yemek Iğdır ve Kars yöresinde bozbaş olarak yapılmaktadır. Aş-ı Duğ: ayran aşı. Sıcak ve mayhoş bir çorbadır. Aş-ı Reşt ise değişik otların ve şehriyenin içinde olduğu yine moyhoş tadı olan bir çorba türüdür.

    Batı kültürüne de açık olan İran’da hamburger-sandviç ve pizza üçlüsü de yaygındır. Ancak bunların hepsi İran’a özgüdür ve ebatları büyük ve doyurucudur. Özellikle hamburger-i mehsusi (Özel hamburger) denemeye fazlasıyla değer.

    İçecekler: İran’da yabancı içecek bulunmaz. Bütün gazlı-gazsız içecekler kendilerine özgüdür ve Batı fazlasıyla taklit edilmiştir.

    Nuşabe: Gazlı içecek, meşrubat yerinde kullanılır. Nuşabe-i zerd: Fanta, kola tabirinide görüyorsunuz. Özellikle zem zem kola çok güzeldir. Yine Coca Cola Ve Fantanın aynısı kutusu veya şişesiyle üretilmiştir. Bir tarafında Farsça Koka Kola yazarken diğer tarafında Latin harfleriyle coca cola- fanta, sprite, pepsi yazmaktadır. Çok büyük boy meştubat yoktur. 250 ml., 500 ml, ve 1.5 lt pet şişe ile 330 ml kutu meşrubat mevcuttur. Genellikle 250 ml 1000 tümen, 330 ml ve 500 ml 1400 tümen ve 1.5 lt 2000 tümendir.

    Duğ ayran demektir. Ayranların neredeyse tamamı nane aromalıdır. İlk başlarda size çok tuhaf gelse de zamanla bu aromaya alışıyorsunuz. Doğal Kaynak suyu içinse ab-ı madeni tabirini görüyoruz. Küçük su 500 tümenken büyük su 1000  tümendir.

    Meyve suları: İran’da her türlü meyvenin suyu yapılmaktadır. Türkiye’de kesinlikle göremeyeceğiniz meyve sularını İran’da tadabilirsiniz. Kavun suyu ananas suyu muz suyu farklı olan meyce sularındandır.

    Çay: İran’da Türkiye’deki adım başı kahvehaneleri görmek mümkün değildir. Bizdeki gibi bir kahve ve çay kültürü yoktur. Birçok şehirde çay içmek için çok yürümeniz ve adres sormanız gerekmektedir. İran’da özellikle nargile-çay ikilisi vardır. Çok küçük dükkanlarda gilyan denilen nargile ile birlikte çay içilir. İçerisi çok kalabalıktır. Çay ve nargileyi parklar veya mesire alanlarında tadabilirsiniz.

    Dondurma: İranlılar dondurmaya besteni diyorlar. Yine yabancı markanın olmadığı İran’da çok çeşit dondurma vardır. Her türlü meyve aromalı dondurmayı tadabilirsiniz. Dondurmalı falude denilen özel bie yaz tatlıları vardır.

    Sigara: İran’da yabancı sigara yoktur. Kendi üretimi olan çeşit çeşit sigaralar vardır. Ortalama paketi 2000-3000 tümendir. (1.5-2 lira)

    Ekmek: İran’da fırınlar bizdekilere göre daha küçüktür. Çoğunluğu taş fırın olan bu dükkanlarda uzun pide çıkar. Bizdeki gibi somun ekmekler yoktur. Lavaş da çok yaygın olarak tüketilirken tatlı yuvarlak pidelere de rağbet çoktur. Dikkatinizi çekecek bir husus da şudur. Fırınlarda poşet ve gazete yoktur. İnsanlar aldıkları ekmekleri ellerinde veya koltuklarının altında  götürmektedirler.

    Bakkal-Market: İran’da çarşıda en çok rastlayacağınız dükkan türü bakkallardır. Bizdeki kadar büyük hiper ve süper marketler yok denecek kadar azdır. Zincir market uygulaması ve tekelleşme İran’da görülmez. Böylece küçük esnaf mağdur edilmemiştir. Bakkallar bizdeki gibi dizayn edilmiştir ve aradığınız bir çok şey vardır. İran’da büyük şehirlerde alışveriş merkezleri mevcutken Türkiye’deki gibi yüz metre arayla açılacak kadar çok değildir. Sayıları oldukça sınırlıdır. Genel itibariyle insanlar alışverişlerini kapalı ve açık çarşılarda yapmaktadır. Alışveriş merkezi ve dükkanlar için furuşgah tabiri kullanılıyor.

    Kılık-Kıyafet: İran’da rejim dolayısıyla kadınların başını tamamen açması ve kısa etek ve dekolte giymeleri yasaktır. Mamafih çarşaflı kadın oranı zannedilenin aksine bir hayli azdır. Kadınlar başlarının bir kısmını örterken kollarını dirseklerine kadar sıyırabilmektedirler. Pantolon ve tunik tarzı kıyafetler oldukça yaygındır. İranlı kadınlar süslenmeye ve takıya çok meraklıdır. Makyaj yapma oranı abartılı derecededir. Erkeklerde ise Türkiye’dekinden çok farklı bir görünüm yoktur. Sadece kapri tarzı kısa pantolonlar ve şort giyilmez. Kot pantolon tişört ve gömlek herkes tarafından tercih edilebilen kıyafetlerdir. İranlı genç erkeklerde top sakal da yaygınken uzun saçlı erkeklere daha az rastlanır.

    Toplum: İran toplumu Batı dünyasının bize empoze ettiği gibi dışa kapalı ve asosyal bir toplum değildir. Aşırı bir misafirperverlik özelliğine sahip olan insanların size karşı kullandığı canem gurbanem sözcükleri kulağa çok hoş gelmektedir. İnsanlar yardımseverlik konusunda kesinlikle sizleri utandırıyorlar. Adres sorulduğunda tarif edip size gideceğiniz yere kadar  eşlik eden kişilere çok sık rastlıyorsunuz. Kadınlar toplumsal hayatın her kademesinde varlar. Zannedildiği gibi içe kapanık ve aşırı utangaç da değiller. Örneğin parklarda ailecek uzanıp yatan İranlı’ya hemen her şehirde rastlayabiliyorsunuz. Şehrin önemli mesire alanları gece yarılarına kadar İranlı ailelerin ve sevgililerin akınına uğrar. Kadın şoför oranı Türkiye’ye göre çok fazladır. Özellikle Tahran’da neredeyse her üç şoförden biri kadındır. Mamafih Müslüman ülkeler arasında üniversitede okuyan kız öğrenci oranında yünde 65’le açık ara öndedir.

    Şunu unutmamak gerekir ki Ülkeleri yönetenlerin politikalarıyla milletlerin tutumu aynı istikamette olmayabilir. İran’da 1979’daki  Rahmetli İmam Humeyni’nin İslam devriminden bu yana Şeriat yönetimi vardır. Bu yönetim bu ülkeden kovulan Batılı emperyal güçler tarafından izole edilmekte ve boyun eğdirilmeğe çalışılmaktadır. Elbette ki İran’da Batılı anlamda bir demokrasi ve laiklik yoktur. Mamafih ülkenin cumhurbaşkanı ve meclis üyeleri 4 yıllığına halk tarafından seçilmektedir. Yalnız bu oluşumun üzerinde Dini meclis vardır. Velayet-i Fakih makamında olan İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamaney yalnız İran Şiilerinin değil Dünyanın değişik yerlerinde yaşayan ve sayıları 300 milyona yaklaşan şii dünyasının ruhani lideridir ve ülke yönetiminde söz hakkına sahip olan bir numaralı kişidir.

    İran’ın dış politikadaki müttefikleriyle ülkemizinki farklıdır. Farklı siyasi oluşumların içerisinde yer almaktayız. Yönetim anlamında ve dış politikada ters düştüğümüz hususlar da olabilir. Buna rağmen unutulmamalı ki mezhep farklı olsa da aynı dini inancı sürdüren ve kültürel benzerlikleri olan komşu ülkeleriz. Bugün Türkiye’nin güçlü olması İran’ın işine yarayacağı gibi İran’ın güçlü olması da Türkiye’nin menfaatinedir. İran halkında Türkiye’ye karşı aşırı bir ilgi ve sempati vardır. İranlılar yasak olmasına rağmen mahvare dedikleri uydudan Daha çok evlerinde Türk kanallarını ve özellikle dizilerini seyretmektedirler. Başta İbrahim Tatlıses ve Mahsun Kırmızıgül olmak üzere birçok Türk sanatçısının hayranıdırlar. Yine İstanbul ve Antalya başta olmak üzere Türkiye’yi görmek için can atmaktadırlar. Bizler Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim Döneminde yaşayan ve birbiriyle savaşan toplumlar değiliz. Tarihteki saplantıları ve mezhebi taassuplarımızı bir tarafa bırakarak ortak noktalarımıza bakmalı ve ön yargılardan kurtulmalıyız.

    Not: İran’da görmeyi çok arzuladığım bir milyon nüfuslu Kirmanşah ve Ahvaz ile 500 bin nüfuslu Urumiye şehirlerine zaman darlığı sebebiyle maalesef gidemedim. Onun için çok önemli tarihi ve kültürel eserlere sahip olan bu şehirler hakkında sizleri tenvir edemediğim için müteessirim. Selametle kalınız. Yapacağınız İran gezi programında sizlere iyi eğlenceler diliyoruz.  

     
    Toplam blog
    : 1
    : 17621
    Kayıt tarihi
    : 21.10.13
     
     

    Diltarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü 2001 mezunuyum. Ankara ve İzmir'de çeşitli dershanelerde..