Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '18

 
Kategori
Teknolojinin Geleceği
 

Endüstri 4.0 Çağı ve Türkiye

Endüstri 4.0 Çağı ve Türkiye
 

Vücudumuzdaki en sağlam kemiklerle korunan organımız hangisidir diye sorsam herhalde hepiniz bilirsiniz.

Evet, yanılmadınız. O organ Beynimiz!..

Beynimiz; göz, kulak, burun, ten gibi organlardan gelen sinyallerle dünyaya dair kararlar verip hayatımıza yön veriyor.

Ancak beyin, nöronlardan gelen sinyallerle hareket eden ve kullanılmaya ihtiyaç duyulan bir organımız.

Eğer onu kullanmazsanız sadece bir et parçasıdır.
Beynimizi kullanmaz ve kullanarak bu et parçasını açmazsak, okullarda, ailemizden veya çevresel faktörlerden öğrendiklerimizle yetinirsek bunun sonu felaket olur.

İnsan geleceğe bakarken 2 şeyden faydalanır.
1- Eğitim
2- Tecrübe

Dünya değişirken, özellikle de tarımdan sanayi devrimine geçtikten sonra okulda öğrendiklerimizin bizim beynimize kelepçe vurmaktan başka bir etkisi olmaz.

Çağımız; bilgi, eğitim ve tecrübenin birbirine girdiği yıkıcı bir çağ!
Eğer bu yıkıcı çağa hazır olmazsak hem biz kaybedeceğiz, hem çocuklarımız hem de ülkemiz!

Fortune dergisinin verilerine göre; 1957 ile dijital kırılmanın yaşandığı 1997 yılları arasında dünyanın 500 büyük şirketinin % 63'ü ya iflas etmiş, ya satın alınmış veya birleşmişler. İşte bu şirketler digital kırılmanın yaşandığı döneme ayak uyduramadıkları ve bu döneme hazır olmadıları için bu sıkıntıyı yaşadılar.

Dünyada bugün dev bir dalga yaşanıyor. Bu dalga, şirketleri önüne katmış sürüklüyor. Eğer o dalga ile surf yapamazsak ve üzerinde durmayı beceremezsek bizi de, ülkemizi de önüne saman taneleri gibi alır, sürükler, heba eder. Surf yapmayı bilmiyorsak o dalganın altında kalıp ölürüz.

O zaman demek ki çocuklarımıza bu dev dalga ile surf yapmayı öğretmemiz gerekiyor.

Eskiden kas gücü olan güçlü olurdu. Artık durum değişti. Kas gücü dönemi bitti, beyin gücü dönemi başladı.
İşte bu yüzden beynimizi açmalıyız. Çünkü artık zenginlik ve refah beyin gücünü kullanmaktan geçiyor.

Artık dönem Endüstri 4.0 dönemi!..
Endüstri 4.0 Sanayi Devrimi, birçok çağdaş otomasyon sistemini, veri alışverişlerini ve üretim teknolojilerini içeren kollektif bir terimdir. Bu devrim; nesnelerin interneti, internetin hizmetleri ve siber-fiziksel sistemlerden oluşan bir değerler bütünüdür.

 Bilişim teknolojileri ile endüstri faaliyetlerini bir araya getiren Endüstri 4.0'ın ana bileşenlerinden ilki, Yeni Nesil Yazılım ve Donanım, yani bugünün klâsik donanımlarından farklı olarak düşük maliyetli, az yer kaplayan, az enerji harcayan, az ısı üreten, ancak bir o kadar da yüksek güvenilirlikte çalışan donanımlar ve bu donanımları çalıştıracak işletim ve yazılım sistemlerinin kaynak ve bellek kullanımı açısından tutumlu olması hedefidir.

İkinci ve belki de en önemli bileşen ise Cihaz Tabanlı İnternet (İng. Internet of Things), yeryüzündeki tüm cihazların birbiriyle bilgi ve veri alışverişi için kullanıldığı, her türlü araç gerece entegre edilmiş, sensör ve işleticilerle donanmış, İnternet bağlantılı akıllı elektronik sistem bu sisteme kısaca Siber-Fiziksel Sistemler de denilebilir.

Üretim sürecinde fabrikalardaki makinelerde siber-fiziksel sistemlerin kullanılması demek insanlardan neredeyse bağımsız olarak kendi kendilerini koordine ve optimize ederek üretim yapabilecek 'akıllı fabrikalar' demektir. Eğer Endüstri 4.0 stratejisi gerçekleşirse üretim süresi, maliyetler ve üretim için ihtiyaç duyulan enerji miktarı azalacak, üretim miktarı ve kalitesi artacak.

Yani tamamıyla beynimizi geleceği şekillendirecek yazılımlara yönlendirme dönemine girdik.

Nasıl bir döneme girdiğimizin kısa bir videosunu izlemek için yazının sonundaki linki tıklayın ve sadece 1,5 dakikalık videoyu izleyin. (*)
Videoyu izlediğinizde gördüğünüz üzere artık kas gücüyle çalışan sistemlerin dönemi bitti.

Lütfen Boston Dynamics'in yeni robotu olan ATLAS'ı bir izleyin. İzlediğinizde dehşete kapılacaksınız. Amerikan ordusuna robot üreten Boston Dynamics'in yeni ürünü açık sistem bir robot. Ona hiçbir şey öğretilmiyor. Kendi öğrenen ve öğrendiklerini uygulayan bir robot. Aşağıda linkini verdiğim videonun özellikle sonunu izlemenizi öneriyorum. Başlangıçta takla atan ve defalarca yere ya kafa üstü veya sırt üstü düşen o robot sonunda ters takla atarak ayaklarının üzerinde dengede durmayı öğreniyor. (**)

Geçen sene dünyanın en önemli olaylarından biri yaşandı.
Google'ın satın aldığı bir yazılım şirketinin ürettiği bir yazılım, 4 saat içinde satranç öğrendi, satranç tarihi boyunca hiç yapılmamış hamleleri yaparak dünyanın en iyi satranç yazılımını yendi. Üstelik 100 maçta üst üste... 1 tane kaybetmedi.

İnsanlara organ basmanın eşiğindeyiz. Farelere organ üretilerek 3 ay yaşatıldılar. Pankreas, böbrek ve karaciğer gibi organları şu anda dahi insanlara nakledebilecek bir dönem yaşıyoruz. Güney Danimarka Üniversitesi'nde karbondan, tozdan proto hücreye yani ön hücreye benzeyen organizmalar oluşturuldu. Bir düşünün teknolojik olarak hangi noktada olduğumuzu!..

Yakın geçmişte bir Türk genci, bir farenin beynine yerleştirdiği chip ile fare acıkınca Apple Watch'a sinyal gönderecek sistem geliştirdi. Microsoft, akyuvar boyutunda vücudumuza nanobot yerleştirmek üzere bir çalışma yapıyor. Başka bir örnek daha vereyim. Asteroidlerden maden çıkarmak için kurulmuş 4 şirket çok ama çok önemli çalışmalar yapıyor. 5 km çapındaki bir asteroidin 20 trilyon dolarlık maden içerdiği hesaplanıyor. Peki uzaydaki madenler nasıl işlenecek?

Bu konuda en ileri şirket Deep Space Industries (DPi). Onlar asteroidleri Mars-Jupiter arasındaki asteroid kuşağından alıp ayın dış yörüngesine taşımayı planlıyor. Diğer şirketler ise madenleri hammadde olarak getirmeyi düşünüyor. Bunun için de uzayda tesisler inşa edilecek.

Endüstri 4.0 döneminde artık makinenizin birebir internet üzerinde sanal ikizini yaratıyorsunuz. Fabrikadaki makineniz ne üretiyorsa, ne tüketiyorsa internet ortamındaki sanal ikizi de aynı şeyi üretiyor veya tüketiyor. Bu işlemler devam ederken sanal ikiz size diyor ki; "Makinenizin X parçası 3 hafta içinde bozulacak" diyerek arızayı önceden haber veriyor.

Hatta artık insanın sanal ikizinin yaratıldığı bir dönem geliyor. Yani artık dijital ikiziniz sanal ortamda yaratıldıktan ve sizin gündelik yaşantınızda yaptıklarınızı, yediklerinizi, içtiklerinizi izledikten sonra sizin olası sağlık sorunlarınızı siz daha onunla karşılaşmadan size haber verecek bir sistem oluşturuluyor. Yani nanobotlar diyecek ki "Sizin 2 yıl içinde pankreas kanseri olma olasılığınız yüzde 35'e çıktı, bunun tedbirini alın."

Gelelim Türkiye'ye!..
Türkiye İstatistik Enstitüsü'nün resmi verilerine göre Türk sanayi şirketlerinin sadece binde 3'ü yüksek teknoloji seviyesinde hizmet veriyor. Ve bu listedeki şirketlerin sadece yüzde 1.7'si yüksek teknolojiye yatırım yapıyor. Buna karşın düşük teknolojiye yatırılan para miktarı % 22.4, orta-düşük teknolojiye yatırım yapma oranı ise % 22.8 seviyesinde. Yani yüksek teknolojiye yatırım yapmak adına da herhangi bir çabamız yok denecek kadar az.

Dünya yeniden inşa edilirken çevremizdeki insanlara ve ülkemize faydalı olmak istiyorsak, daha iyi, daha mutlu, daha güçlü olmalı diyorsak, bizim çalıştığımız şirket daha adil, daha güzel olsun, daha çok para kazanalım, daha zengin olalım diyorsak "Ben değiştirebilirim" demek ve bunun için çalışmak, çok çalışmak ve sürekli öğrenmek, öğrendiklerimizi de bilimsel anlamda geliştirmek zorundayız. "Liderlik etmek, dönüşmek ve kendimizi dönüştürmek" günümüzde gücü elinde bulundurmak için vazgeçilmez unsurlardır. Ve elbette şirketlerimizin de bu yolda düşük teknolojiler yerine Endüstri 4.0 dönemine uygun yatırımlar yaparak bu değişime katkı vermekle yükümlüdür.

Keşfedilmemiş bir dünya önümüzde bizi bekliyor ve gidecek çok yolumuz var. O yola hazırlanırsak ve yatırım yaparsak kazanacağımız büyük zaferler var.

 

*     https://www.youtube.com/watch?v=NrmMk1Myrxc
**   https://www.youtube.com/watch?v=fRj34o4hN4I

 
Toplam blog
: 74
: 2756
Kayıt tarihi
: 09.04.07
 
 

On yıldan fazla süredir reklam ve halkla ilişkiler sektörü ile internet ortamında medya sektöründe h..