Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '21

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

ENERJİ SAVAŞLARI

Buharla çalışan sistemlerin yaygınlaşması sonucu gerçekleşen, 18.yüzyılın ikinci yarısında İngiltere’de başlayıp kısa sürede bütün dünyaya yayılan Sanayi Devrimi insanlık tarihinde çok önemli değişiklikler yapmıştır. Üretime olanak tanıyan sistemlerin gelişmesiyle beden gücü yerine makine gücü kullanılmış, daha işlevsel duruma getirilen makinelerle seri üretime geçiş dönemi başlamıştır. Sanayi Devrimi sonucu ekonomisi güçlenen ülkeler, hammadde, pazar ve kaynak arayışına yönelmiştir.

İngiltere, Almanya, İspanya, Fransa, Portekiz gibi ülkeler Afrika, Güney Amerika, Asya kıtalarına yönelmiş ve ihtiyacı olan üretim bileşenlerini sömürgeler yoluyla elde etmeye başlamıştır. Günümüzde Hindistan ve Avustralya’da İngilizce; Arjantin ve Kolombiya’da İspanyolca; Brezilya’da Portekizce konuşulmasının temel nedeni sömürge politikalarıdır. Söz konusu politikalarla hareket eden gelişmiş ülkeler arasındaki rekabet –özellikle de Almanya-İngiltere rekabeti–I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesine vesile olmuştur.28 Haziran 1914’te Avusturya Macaristan Veliahdının eşiyle birlikte uğradığı suikast ile başlayan savaş, sekiz milyondan fazla insanın hayatına mal olmuştur. Çıkar çatışması ve süper güç olma isteği siyasi bir kılıfa uydurulduktan sonra emperyalist politikalar uygulamaktan çekinmeyen devletlerin sanıldığı kadar medeni olmadığı gözler önüne serilmiştir.

28 Haziran 1914 tarihli suikast sonrası yaşananların 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından meydana gelen olaylara benzediği fikrindeyim. ABD’ye ait dört yolcu uçağının New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin İkiz Kulelerine çarpması sonrası üç bine yakın insan olay yerinde vefat etmiştir. ABD yönetimi söz konusu terör eylemini El-Kaide örgütünün düzenlediğini gerekçe göstererek; 2001 ‘de Afganistan’ı, 2003’te Irak’ı fiili olarak işgal ederek aralarında çocukların da bulunduğu binlerce masum sivilin ölümüne sebep olmuştur.

İşgal sebeplerinin enerji kaynaklarıyla alakalı olduğunu, terör saldırısının ise bir senaryodan ibaret olduğunu savunanlar kadar; saldırının malum terör örgütü tarafından gerçekleştirildiğini ve aksini iddia edenlerin komplo teorisi ürettiğine inanalar da var. Enerji kaynaklarının coğrafi konumu düşünülürse ileri sürülen tezlerin hayal mahsulü olmadığını söylemek de mümkün.

ABD’nin 2001’de zengin linyit yataklarına sahip Afganistan’ı işgal etmesi; 2010‘da elektrikli otomobil üretimine geçmesi; lityum-İyon temelli bataryaların yüksek enerji yoğunlukları ve uzun çevrim ömürleriyle elektrikli araçlarda diğer batarya tiplerine oranla daha çok tercih edilmesi dikkate alınırsa komplo teorisi olarak nitelenen düşüncelerin pek de afaki olmadığı anlaşılıyor.

Enerji savaşları yüzünden bir yanda masum insanlar katledilirken öte yanda sermayedarlar servetlerine servet katmaktadır. Enerji kaynakları etkisiyle vuku bulan savaşların hayatımızı ve hayat enerjimizi tüketmeden tükenmesi dileğiyle…

 
Toplam blog
: 93
: 87
Kayıt tarihi
: 25.02.19
 
 

     TCDD'de makine mühendisiyim. Sanatın iyileştirici gücüne inanan bir insanım.    ..