Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '16

 
Kategori
Dünya
 

Enerjide Rusya ve İran yakınlaşması

Enerjide Rusya ve İran yakınlaşması
 

Gazprom İran'ın petrol sahalarını geliştirmek istediğini açıkladı.


İkili ticari görüşmeler için 14 Mart’ta Tahran’a giden Rusya Enerji Bakanı Alexander Novak, Gazprom’un İran’daki petrol sahalarını geliştirmek için öneride bulunduğunu ve İran’la ticari bağlarını güçlendirmek istediğini belirtti. [1]

İran’a yönelik yaptırımların büyük bir kısmının kaldırılmasıyla İran zaten artık Batılı ve Rus şirketler için cazip bir yatırım alanı ama haberi ilginç kılan küresel enerji piyasalarında iki önemli rakip ülkeden birinin, diğerinin petrol sahalarını geliştirmeyi talep etmiş olması. BP’nin 2015 verilerine göre İran; Venezuela, Suudi Arabistan ve Kanada’dan sonra 158 milyar varil kanıtlanmış petrol rezervi ile dünyada dördüncü sırada yer alıyor. Doğal gaz rezervleri açısından ise 33,4 tcm ile 32,6 tcm gaz rezervi bulunan Rusya’yı da geride bırakarak birinci sıraya yerleşmiş durumda.[2]

Dahası, düşen petrol fiyatlarını kontrol altına alabilmek için dünyanın önde gelen petrol üreticilerinin üretimi sabit kılma kararına İran, yaptırımların kalkmasıyla eski pazar payını kazanabilmek için uymayacağını açıklamıştı.

Peki, Rusya neden rakibinin petrol sahalarını geliştirmek istiyor?

Rusya-İran ilişkileri oldukça karmaşık ve stratejik hesaplar üzerine kurulu. Ortak düşman ABD olsa da, iki ülke sağlam ve uzun dönemli bir işbirliği modeli oluşturabilmiş değil. Bunun birçok sebebi var.

İran açısından bakıldığında, sorunun kökeni daha çok tarihsel. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları boyunca Sovyetler Birliği İran’daki ayrılıkçı hareketleri desteklemiş, Soğuk Savaş döneminde ise İran’ın komünist partisi Tudeh’e destek vermişti. 1980-1988 İran-Irak savaşı esnasında ise Irak’a silah yardımı yapmıştı. Bugün hala bu gerekçelerle İran medyasında Moskova yönetimine asla güvenilemeyeceği dile getirilir. Rusya’nın İsrail’le güçlü ilişkilerinin olması da bu güvensizliği artıran bir unsur.

İki ülke arasındaki ilişkileri geren bir başka etken Hazar Havzası’nın statüsü konusundaki anlaşmazlıklar. Hazar’a uluslararası hukukta deniz veya göl statüsü verilmesine göre kıyıdaş ülkelerin buradaki doğal kaynaklar üzerinde sahip olduğu haklar değişiklik gösterecek. Zaman içerisinde tarafların savundukları görüş ve politikalarını değiştirmesiyle sorun daha da karmaşıklaşmış durumda. Bugün gelinen noktada Kuzeyde Rusya, Azerbaycan ve Kazakistan’ın, güneyde ise İran ve Türkmenistan’ın bulunduğu bir Kuzey-Güney anlaşmazlığı devam ediyor.

Rusya tarafından bakıldığında ise, İran SSCB’nin dağılmasından sonra yeni kurulan Müslüman Türki devletleri etkileyebilecek bir tehdit olarak algılandı. Yaptırımların kaldırılmasının ardından ise İslam Cumhuriyeti, Avrupa’nın Rusya’ya alternatif doğal gaz kaynağı haline gelebilir. İki ülke ayrıca Asya pazarında da rakip konumda bulunuyor. Yaptırımların ardından İran’ın hedeflediği en önemli pazar Asya pazarı. Rusya ise hem Çin’de hem de Japonya’daki pazar payını artırmaya devam ediyor. 2011’de Çin’in Rusya’dan ithal ettiği petrol miktarı günlük 371 bin varilken 2014’te bu miktar 665 bin varil oldu. Japonya’nın Rus petrolü ithalatı da aynı dönemde günlük 150 bin varilden 282 bin varile çıkarak neredeyse iki kat atmış durumda.[3]

Rusya İran’ın nükleer programı konusunda da karar vermekte zorlanıyor. Bir yandan İran’ın nükleer silaha sahip olmasını istemiyor, diğer taraftan nükleer faaliyetleri konusunda İran’ın Batılı devletlerle anlaşma yapıp onlarla yakınlaşmasından endişe ediyor. Gazprom’un İran yönetimine petrol sahalarını geliştirme önerisine tam da bu noktadan bakmak gerekli. Moskova’nın ABD ve Avrupa Birliği ile olan ilişkileri 2014’te Kırım’ı ilhak etmesiyle daha da gerildi. Bu ortamda Rusya, Tahran yönetiminin Batı ile yakınlaşmasından çok daha fazla endişe eder hale geldi.

2013 yılından beri, İran yönetimi Batı ile ilişkilerini geliştirmek isteyen reformcu bir kadronun elinde bulunuyor ve nükleer mutabakat sağlanmış durumda. Dolayısıyla Putin ve ekibi, İran-Rus ilişkilerini İran’ın Amerika ile Rusya’ya karşı işbirliği yapmasını önleyecek kadar güçlü tutmak istiyor. Petrol ve doğal gaz ihracatını artırabilmesi için İran’ın yabancı yatırıma ve gelişmiş teknolojiye ihtiyacı var. Rusya tüm bunları göz önünde bulundurarak rakip de olsa İran’daki bu boşluğu kendisi doldurmak, İran’ın karşısında yer alacağına yanında yer almak istiyor. İran ayrıca Rusya’nın Orta Doğu politikaları açısından da stratejik bir ülke. Suriye konusunda aynı bakış açısına sahipler.

Ruhani yönetimi ise Batılı devletler ve Rusya ile dengeli bir politika hedefliyor. Rusya BM Güvenlik Konseyi’nin daimi beş üyesinden biri olması açısından İran için önem arz ediyor. İran’ın müttefiki olan Suriye’deki rejime yönelik politikaların belirlenmesinde bu durum kilit bir role sahip. Ayrıca Rusya, Çin’le birlikte BM’de ABD ve AB’nin uygulamak istediği yaptırımları engellemeye ya da zayıflatmaya çalışmıştı.

Sonuç olarak, Rusya ve İran tarihsel olarak birbirlerini pek sevmeseler ve günümüz küresel enerji piyasalarında iki önemli rakip olsalar da stratejik olarak işbirliği içinde bulunmaları iki taraf için de avantajlı. Bu ortamda İran yönetiminin elinin biraz daha güçlü olduğunu söylemek mümkün. Yaptırımların ardından sahalarını geliştirmek, üretimi ve ihracatı artırabilmek için Rusya’yı küstürmeden Avrupalı ve Asyalı yatırımcılarla işbirliğini daha çok tercih edeceğini söyleyebiliriz.

 

 

 



[1]http://www.thejakartapost.com/news/2016/03/14/russias-gazprom-proposes-gas-deal-with-iran.html

[2]BP Statistical Review of World Energy 2015.

[3]“Factbox: Where Will Iran’s Extra Barrels  Go?”, Platts News,  http://www.platts.com/news-feature/2015/oil/middle-east-energy-focus/iran-factbox-0815

 
Toplam blog
: 2
: 403
Kayıt tarihi
: 28.03.16
 
 

Enerji Analisti, Araştırmacı Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler / Sciences-Po Aix Ul..