Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '10

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Enflasyon

Enflasyon
 

Leman dergisinden alıntı.


Türkiye'de yaşayan sabit gelirli insanların büyük çoğunluğu son on yıl içinde ekonomik gelirlerinin yarısına yakınını belki de fazlasını bankalardan çektikleri krediyi kullanarak bankaların ipoteği altına vermişlerdir. Yani önümüzdeki 5 ile 10 yıl bu insanlar kullandıkları krediyi ödemekle geçirecekler.

Bu arada tüketim mallarındaki artışla, kullandığımız enerji türlerindeki zamlarla insanlarımızın cendere altında nasıl sıkıştıklarını anlatmaya gerek yok. Alım gücümüzün düştüğü böylesi bir dönemde ücretli ve emeklilere yapılan zamlar hiç de yeterli değil. Basit bir örnekleme yapacağım.

Yaz aylarında, kullandığım araca iki depo LPG dolduruyordum. 45 ile 50 lira arası bir ücretle toplam 90–100 liraya buluyordu akaryakıt tüketimim. Bugün aynı tüketime ödediğim ücret 150–160 lira arasında. Aradaki fark yuvarlak 50 lira kadar. Yüzdeye vuracak olursak bu rakamı 100 X 50 / 100 = 50 yani %50

Yine yaz aylarında enerji tüketimine ödediğim 70 lira civarındaki ücret bu gün 150 lira civarında. Biz hadi bu tüketimin kış mevsimine girilmesiyle %20 arttığını düşünelim 70 X 20 / 100 =14 Lira artış eder. 70 + 14 = 84 lira ödemem gerekirdi. Benim ödediğim ücret 150 lira. 66 liralık fazla bir ödeme var. Bunu yüzdeye vuracak olursak 100 X 66 / 84 = 78, 5 yani % 78.

İsterseniz buna evde kullandığımız tüp gazdaki artışları da ekleyelim. Ben iki ayda bir 12 kg'lık sıvılaştırılmış petrol gazı kullanıyorum. Altı ay kadar önce 45 Liraya aldığım tüpü bugün 58 liraya alıyorum. Bu da ayda ödediğim fazladan tüp ücreti 58- 45 = 13 / 2 = 6, 5 Lira eder. Yüzdeye vuracak olursak: 13 X 100 / 45 = 28, 8 iki aylık. 28, 8 / 2 = 14, 4 yani % 14, 4tüpe ödediğim fazla para.

Petrole yapılan zam doğrudan tarım ürünlerine yansımakta.

Düne kadar toptan süt alımlarında litre başı ücret 60 kuruş iken bu gün 95 kuruşa yükselmiştir. Bunu da yüzdeye vuracak olursak: Yapılan zam litre başına 35 kuruş. 35 X 100 / 60 = 58, 3 yani %58, 3.Ekmeğe ve diğer temel gıda maddelerine yapılan zamlar yavaş yavaş kendini hissettirecektir.

Altı ay öncesine göre benim giderlerimde yalnızca enerji tüketimine ödediğim (LPG + Tüp + elektrik) artış: 50 +66 + 6, 5 = 122, 5 lira. Sayın başbakanımızın söylediği 100 liralık artış herkese yapılsa bile benim yalnızca enerji tüketimimi karşılamıyor.

Bu arada vatandaş olarak neler yaptım.yaz ayından bu yana bütçe açığını kapatmak için? Söz gelimi AVEA'ya kayıtlı faturalı telefonlarımdan birini iptal, diğerini de Türkcell'in kontörlü telefonuna geçirdim. Daha önce kullandığım faturalı Türkcell telefonumu iptal ettirdim. Faturalı telefonlardaki soygun ayrı bir problem. Neden bu yola başvurduğumu da söyleyeyim. Sadece ekonomiye katkı sağlamak değildi amacım. Önleyemediğim soyguna da dur demek içindi. Servis merkezinden gönderilen bir mesajı açıp yanlışlıkla "hayır" yerine "evet"e basarsanız ya da önceden size sunulan ücretsiz servise "evet" deyip kampanya sonunda kampanyadan ayrılmak istediğinizi belirtmezseniz ( ki bunun kimse farkına varamadığı için yapamıyor) her ay konuşma ücretinizin iki katından fazla ödemeyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Hem de hiç kullanmadığınız servi için. Girmesi bu kadar kolay olan o servislerden çıkmak o kadar kolay değil. Uzun uzun uğraşmak gerekiyor. Bunu bizim gibi sade vatandaşların yapması ve de becermesi hiç de kolay değil. Sonuç olarak; bu servislerden kurtulmak için operatör değiştirmek ve hattı iptal ettirmekte buldum çareyi. Tavsiye ederim. Şu an düşündüm de tüketim konusunda pinti sayılabilecek bir davranışa sahip olan ben bile farkında olmadan 3–4 telefon hattına sahipmişim. Reklamlar ve çağın ihtiyaçları insanları nasıl da etkiliyor. Her ay ödemek zorunda kaldığım 100 lira civarındaki telefon kullanma ücreti 30 - 40 lira civarına indi.

Bu arada müsrif davranmamaları için çocuklara uyarılarda da bulunuyorum. Ama onların çok umurlarında değil. Çünkü anlam veremiyorlar. Olayı kavrayamıyorlar. Daha önceki alışkanlıklarından vaz geçemiyorlar haklı olarak..

Diğer tüketimlerimden indirim yapamam çünkü onlar benim hayatımın parçaları. Çocuklarıma ayakkabı alamamazlık edemem. Evimin temizlik ihtiyaçlarından vaz geçemem. Mutfağa giren yağ, tuz ve şekerden; meyveden, sebzeden tasarruf edemem.

Şimdi tekrar dönelim başa. Son üç dört aydır bütçemden 100–120 lira civarında bir zorunlu yırtık var. (Sadece enerji tüketimi) Maaşıma yapılan zam ise 50 – 60 lira civarında. Bütçedeki deliğin lira olarak karşılığı 50–60 lira civarında. Hadi bunu telefon ödemelerine yaptığım fazlalığı ortadan kaldırarak karşıladım. Diğer giderlerimden doğan açığı nasıl kapatacağım?

Şimdi 5–10 yıl insanlarımız bankalardan aldıkları kredileri öderlerken bir yandan da o günün şartlarına uygun bütçelerindeki açık gittikçe büyüyecek. Sonra? Sonrasını bilemiyorum. Ancak bildiğim tek şey var enflasyonun resmi rakamların çok üstünde olduğu. Sabit gelirlilere yapılan zamların da enflasyonun altında gerçekleştiği.

İktisatçı değilim ancak insanlarımızın bankalara böylesine yüklü borcu varken hangi şart altında olursak olalım Türkiye'de enflasyon da olsa deflasyon (para kısıtlaması) dayatılıyor gibime geliyor. Bunu iktisatçılar nasıl açıklarlar bilemem.

 
Toplam blog
: 59
: 912
Kayıt tarihi
: 02.10.08
 
 

1955 Milas doğumluyum. Nüfüs kaydım orada ama "doğduğun yer değil, doyduğun yer" memleketin olurmuş ..