Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '17

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Engelli Bir Tatarın Bitmeyen Azmi

Engelli Bir Tatarın Bitmeyen Azmi
 

Makale Roza Kurban


Merhaba sevgili okurlar... Bana beğeni sayfamdan ulaşan okurum Roza Kurban'nın tanık olup kaleme aldığı bir yaşam öyküsünü ulaştırdı.

Ben de uzun olduğu için yazıyı yazı dizisi halinde bölüm bölüm yayınlayacağım.

 YELKENLER YELDE SINANIR…        

“Kader senin diz altına vurursa – düşmemek için yakasına yapış. Ateşlere atarsa – sen ateşten daha da kuvvetli yan, o zaman ateşin sıcaklığını hissetmezsin. Suya atarsa – köpük olup su yüzüne çıkma, - değerli taş olup dibe çök, değerini bilip dalıp çıkarırlar. Toz parçası gibi havaya kaldırırsa – yağmur damlalarına karışıp toprağa düş. Kara ormanlarda kaybolursan – güneşe bakarak yolunu seç. Üzerini taşlarla bastırırsa – pınar olup özgürlüğe çık. Toprağa gömerse - bir tohum gibi filizlen. Yelkenlerini yeller devirirse - kalbini yelken yap. Koşullar ne olursa olsun yenmeyi öğren. Ancak güçlü ruhlu olanlar amaçlarına ulaşabilir. Ancak sabırlı olanlar mutlu olmaya layıktır.” (Yarullin 1994: 371)[1]. Bu satırlar Tatar oyun ve roman yazarı, şair Fenis Yarullin’a aittir. Vecize niteliğindeki bu sözler, Fenis Yarullin’in hayat hikâyesini kaleme aldığı “Yelkenler Yelde Sınanır” başlıklı romanının son satırlarıdır.  Yazar bu duygu ve düşünceleri kendine şiar edinmiş ve hayat felsefesi yapmıştır.

 

Hayatta öyle hikâyeler vardır ki, bazı insanlar için hayat “bitti”, “son” dediğimiz noktadan yeniden başlar. Fenis Yarullin hayatta imkânsızı başarmış, bitti dediğimiz noktada tekrar küllerinden doğmuş nadir insanlardan birisidir. Hayatın karşısına çıkardığı engelleri aşarak birçok önemli esere imza atan Fenis Yarullin sadece eserler yazmakla kalmamış aynı zamanda bir kahramanlık destanı da yazmıştır.

 

FENİS YARULLİN’İN HAYATI ve ESERLERİ

         Fenis Gataulla oğlu Yarullin 9 Şubat 1938 tarihinde Tataristan’ın Baulı ili Kızılyar köyünde bir çiftçi ailesinde dünyaya gelmiştir. Yarullin, ilk ve ortaokul eğitiminin 7 yılını kendi köyünde almıştır. Ortaokulun son sınıfını Baulı ilindeki okulda tamamlamıştır. Fenis Yarullin’ın çocukluk ve ilk gençlik yılları İkinci Dünya Savaşı ve savaş sonrası döneme denk gelmiştir. Babalarını 1942 yılında savaşta kaybeden 4 kız ve 2 erkek çocuğundan oluşan aileye, anneleri hem annelik hem de babalık yapmıştır. Yetimlik dışında açlık ve yoksulluk da ailenin belini bükmüştür. Fenis Yarullin eğitimine devam etmek istemiş ise de bunun imkânsız olduğu gün gibi açıktır. Geleceğin yazarı ortaokulu bitirir bitirmez, henüz 16 yaşındayken 1954 yılında “Tatneft” şirketinde elektrikçi çırağı olarak işe başlamıştır. Telefon tellerini çekme, telefon direklerinin yerini kazma gibi çeşitli işlerde yaz kış demeden çalışmıştır.

Fenis Yarullin 1957 yılında askere çağırılmıştır. Askerdeyken hava kuvvetleri okçular birliğinin radyotelgrafçılık okulunda eğitim almıştır. Çocukluğundan gelen spora olan merakı askerlik yıllarında da Yarullin’in spor müsabakalarına katılmasına neden olmuştur. Çocukluğundan itibaren barfikste çeşitli hareketler yapmayı ve perende atmayı seven Fenis Yarullin askerler arasında yapılacak olan spor müsabakasında hareketlerin en iyisini yapmak istemiş ve antrenmanlara başlamıştır. Spor salonunda gerçekleşen bir antrenman sırasında Fenis Yarullin barfiksten düşmüş ve boynunu kırmıştır. Arkadaşları tarafından baygın halde bulunan Fenis Yarullin hemen askeri hastaneye kaldırılmış, ailesine haber verilmiştir.

Talihsiz kaza sonrası Fenis Yarullin yatağa bağlı hale gelmekle kalmamış, bu durum aynı zamanda umutlarına ve hayallerine veda etmek anlamına gelmiştir. Bu vahim olaydan sonra Fenis Yarullin’in hayatında yeni bir dönem başlamıştır. Uzun yıllar hastane odalarına mahkûm bırakan bu kaza sonrası yapılan sayısız ameliyatlar, fizik tedaviler fazla sonuç vermemiştir. Fenis Yarullin ömrünün sonuna kadar yatalak kalmıştır.

Ancak tüm olumsuzluklara rağmen Fenis Yarullin yazar olma hayalini gerçekleştirmek için çaba göstermiş ve bu doğrultuda çeşitli gazete ve dergilere şiirlerini yollamıştır. Yarullin’in ilk şiirleri 1960’lı yıllarda bir yerel gazetede yayımlanmış ve gazetede şairin durumu ile ilgili bilgi verilmiştir. Şiirlerinin gazetede yayımlanması Yarullin için büyük bir zafer olmuştur. Şiirleri yayımlandıktan sonra şaire okurlarından mektuplar gelmeye başlamıştır. Bu durum karşısında Fenis Yarullin sevincinden göklere uçmuştur, zira çocukluğundan beri insanları, doğayı, insanlarla konuşmayı seven Fenis Yarullin için yalnızlık son bulmuştur.

Daha sonra şairin şiirleri Kazan’daki gazetelerde yayımlanmış, Fenis Yarullin’le yazarlar da ilgilenmeye başlamıştır. Şiirleri, şaire başka bir dünyanın kapılarını açmakta anahtar olmuştur. Yarullin’in şiirleri Kazan’da yayımlanmaya başladıktan kısa bir süre sonra Fenis ile görüşmek için köylerine bir yazar gelmiştir. Yazarın gelişi Fenis Yarullin’in daha geniş çaplı iletişim sağlamasına neden olmakla kalmamış, şairin Kazan’daki şehir hastanesinde tedavi görmesine de bir vesile olmuştur.

Yazar olmak için eğitimin şart olduğunu Fenis Yarullin çok iyi bilmiştir. Ailesinin ve çevresinin de yardımıyla 1963 yılında lise sınavlarına girmiş ve diplomasını almıştır. Daha sonra Kazan Devlet Üniversitesi’nin Tarih-Filoloji Fakültesi’nin Tatar Dili-Edebiyatı Bölümü’nde eğitimine devam etmiştir. Üniversite eğitimi Fenis Yarullin için hem zor, hem de zevkli olmuştur. Yatalak halde kitap okumak, yazmak her ne kadar yorucu da olsa Fenis Yarullin tüm zorlukların üstesinden gelmiştir.

Hocaların derslerine katılamayan, onları ancak kitaplarından tanıyan Yarullin sınav döneminde hocalarını görmüş, tanımıştır. Fenis Yarullin’i yatakta gören bazı hocalar onun bu durumuna acımış ve sınav yapmadan not verme girişiminde bulunmuştur. Ancak ödevlerini zamanında yapan, sınavlara titizlikle hazırlanan Fenis Yarullin hiçbir hocadan bir ayrıcalık beklememiş, bu tarz teklifleri, “Ben herhangi bir imtiyaz istemiyorum. Diğerlerine nasıl kurallar varsa, bana da aynı muameleyi yapın. Ben sırf not almak için eğitim almıyorum” şeklindeki sözlerle reddetmiştir.

Her ödeve, her sınava büyük bir ciddiyetle yaklaşan Fenis Yarullin’in adını üniversite hocalarımızdan sıkça duyardık. Yarullin davranışlarından, tutumundan ve azminden dolayı bölüm hocaları arasında saygınlık kazanmıştır. Bize hep örnek gösterilirdi Fenis Yarullin. Ödevlerinde hiçbir noktalama işaretini dahi gözden kaçırmadan yazdığını söyleyen hocalarımız, bizleri tembellikle suçlarlardı. Gerçekten de Fenis Yarullin’in yaptıkları karşısında bizim yaptıklarımızın bir önemi yoktu.

“Musa Celil’in (1906–1944) Hayatı ve Eserleri” konulu tezini savunan Fenis Yarullin 1970 yılında üniversiteyi başarıyla tamamlamıştır. Fenis Yarullin’in köyüne gelip hayatının değişmesine neden olan yazar, şairin tez savunmasına da katılmış ve savunmadan sonra şunları söylemiştir: “Daha şimdi biz Feniyar’ın[2] yeni bir zaferine şahit olduk. En ufak bir zayıflık göstermeden, altı yıl devamında okumaya, en iyi üniversiteyi bitirmeye birçok sağlam insanın bile sabrı yetmez. Doğruyu söylemek gerekirse, Feniyar okumaya başladığında bitirebileceğine ben de şüphe ile bakıyordum. O ise bizim düşündüğümüzden daha güçlü çıktı.” (Yarullin 1994: 351).



[1] Metindeki tüm çevriler tarafımdan yapılmıştır.

[2] Fenis Yarullin, romanında adını Feniyar olarak değiştirmiştir.

 
Toplam blog
: 55
: 263
Kayıt tarihi
: 31.05.17
 
 

Rukiye TÜREYEN kimdir.     1980 yılında Sakarya'da doğmuştur. Üç aylıkken geçirdiği menenjit hast..