Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '11

 
Kategori
Deneme
 

Engelli eğlenemez mi (?)

Engelli eğlenemez mi (?)
 

Engeline rağmen Mert sosyal ortamlarda olmayı seviyordu. 

Kendine engel görmüyordu hiçbir şeyi! 

Okulunu bitirmiş bir işe girmişti... 

Tekerlekli sandalyede olmasına rağmen iş bulmakta da zorlanmamıştı(!) 

Güler yüzlü, yakışıklı ve tekerlekli sandalye basketbol takımında oynayıp spor yapan biri olduğunu belli eden atletik vücudu, eğitimi ile engelli çalıştırmak isteyen işverenler için bulunması kolay olmayan özelliklerdeydi. 

Giyimine kuşamına özen gösterir iş yerinde takım elbise, günlük hayatında spor kıyafetleri ile nerede ne giyinilir iyi bilirdi(!) 

Mert’in üniversitede okuyan bir kız arkadaşı bile vardı. Genç arkadaşları onların kız arkadaşları hep birlikte cafelere, sinemalara, parklara gider birlikte vakit geçirmeyi severlerdi. 

Mert’in çok üzüldüğü o günde, büyük bir alışveriş merkezindeki Lunapark’ta buluşmaya sözleşmişlerdi. 

Mert kendi kullandığı özel tertibatlı otomobili ile kız arkadaşını evinden gidip almış, alışveriş merkezine arkadaşlarından biraz erken gelmenin avantajı ile (beklerken) restoran kısmında yemek yemişlerdi. 

Lunapark bölümüne arkadaşları geldiklerini telefon ile haber verdiklerinde oraya gitmek için asansöre yönelmişlerdi. 

Asansörün gelmesini beklerken kız arkadaşı Sevil, Lunapark’ta nelere binmek istediğini heyecan ile anlatıyordu 

...“önce balerine binelim sonra köpekbalığına yalnız ben korkarım ama sen olduğun için daha cesur olacağım. Dur başka ne vardı. Hani şu ters çeviren oyuncak neydi?” 

Mert güldü “kamikaze Sevilciğim ama ona binmeyelim” 

Sevil ısrar etti “ne olur binelim!!!” 

Mert ısrar karşısında “bakarız” dedi gelen asansöre binerken. 

Eğlence Bölümü alışveriş merkezinin en alt katındaki üç kat çocuk, genç herkese hitap eden (aslında bu herkese hitap eden kısmını düşünmek lazım) birçok oyuncağın bulunduğu çocuk, genç her yaştan kişinin keyifle oyun oynayabileceği bir yerdi. 

Oraya inmek için merdiven yanındaki özel merdiven inme aparatını(asansörünü) kullandı Mert (engelliler için böyle özel bir aparat yapılmasını düşünülmesini ise memnuniyet ile karşıladı) ve arkadaşlarının olduğu yere gittiler. 

Önce oyun kartı alıp kontur yüklediler. 

Sonra mı? 

Sonrası Mert için hiç güzel gelişmedi. 

Hiçbir oyuncağa binemedi, o binemiyor diye arkadaşları da binmek istememesi üzerine oradan buruk bir şekilde ayrıldılar. 

O gün, Mert’in engeller ile karşılaşmadığında unuttuğu engelliliği bir tokat gibi yüzüne çarpan gün olarak kaldı. 

Hiç hatırlamak istemedi bir gündü (!) kimseye belli etmediği duygu kırıklığı ile oradan ayrılmasını eğlenmek için gittiği yerde eğlenememesini hiç unutamadı. 

Onun fark ettirmediği üzüntüsünün farkındaki arkadaşları içinde durum farklı değildi. Ne zaman atlıkarınca, Lunapark görse Mert hayatı boyunca hep hüzünlendi. Kendince “ben binmek istemiyorum” diye bir savunma geliştirdi. 

Hiçbir zaman binmediği oyuncaklara bir gün düzenlemeler yapılır ve biner mi bilinmez (!) 

Ama engellilerin de eğlenebileceğinin göz ardı edilmiş olmasını hiçbir zaman anlayamadı. 

Ne zaman engelli bir çocuk görse Lunapark tarzı oyun yerlerinde yüzlerindeki hüzüne baktı (!) belki kendisi belli bir yaşa geldiğinden (oysa eğlenmenin yaşı yok) daha kolay katlanabiliyordu bu duruma ama ya o çocuklar… 

Çocukluklarını yaşayamadan büyüyen o engelli çocuklar(!) 

 
Toplam blog
: 108
: 2338
Kayıt tarihi
: 15.01.10
 
 

Bu Blogda; Engelleri her şeye rağmen aşarak hayatı engelsiz yaşamaya çalışan; eş, anne, çalışan, ..