Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '07

 
Kategori
Sağlık
 

Engelliler Özgür Olmalı

Engelliler Özgür Olmalı
 

Bugün 3 Aralık Dünya Özürlüler günü. Bu günün önemini sanıyorum ancak yaşayanlar bilir. Neden böyle söyledim bunu birazdan anlayacaksınız. Bazen kelimeler biter ya hani, işte şu an kelimelerin bittiği an...

Uzun süren rahatsızlığım sonrasında aylarca yürüyemedim ve ağrılarım korkunçtu. 5/3 felç olmuştum. Ameliyattan da ölesiye korkuyordum, ama ameliyat olmazsam da yürüyemiyordum ve zaman benim aleyhime işliyordu. Bundan dört ay önce ' bel fıtığı ' ameliyatı oldum. Ameliyattan dokuz gün sonra da büyük bir talihsizlik sonucu sandalyeden düştüm. Düşmeyle birlikte ameliyat yerimin hemen alt kısmında yeni bir fıtık oluştu. Ama şu an için müdahale yapılamıyor...

Ameliyat kararı benim için yeteri kadar korkunçtu, yürüyememek daha da korkunç. Ameliyattan sonraki ilk günün sabahı, hasta için kader anı diyebilirim. İlk kez yürüyecektim. Doktor geldiğinde ablam ayağa kalkıp yürümeme yardımcı olmak istedi ama doktor bunu engelledi, ' kendisi yürüyecek ' dedi, korktum ve yerimden kalkmadım, ta ki doktor yanıma gelip elini uzatana kadar.

O anı hayatım boyunca unutmayacağım. Doktorumun kolunda yürümeyi başarmıştım. Sevinçten doktoruma sarılıp öpmüştüm...

' Tamam Esma bu iş buraya kadar ' dedim. Doktorum hergün uzun yürüyüşler vermişti. Çok acı çektiğim için, ' iyileşmek için yürümek gerekiyorsa sabahtan akşama kadar yürürüm ' demiştim. Sanki yürümek o kadar kolaydı da...

Sokaklar hareket etmekte zorlanıp yürümeye çalışanlar için, tekerlekli sandalyede yaşamak zorunda kalanlar için ne kadar uygundu dersiniz...

Sokakta yürümek benim için hiç uygun değil...Arabalar yollarda, kaldırımlarda her yerde. Trafik ışığı kavramı hiç yok. Ne yaya ne sürücü kimsenin birbirine saygısı yok. Trafik ışiığında da nasıl bir sistem uygulanıyorsa aynı anda hem yayaya hem sürücüye yeşil ışık yanabiliyor, siz o anda panikleyip ağrı içinde kıvranıp yolu karşıya geçmeye çalışırken ukala bir sürücü başını camdan uzatıp el kol harekeri yaparak, ' hadi bayan podyumda değilsin sallanıp durma ' şeklinde bir cümle kurup kalbinizden, ' fazlasını istemiyorum, şuan benim yaşadığımı yaşa yeter ' diye kendinizden bile beklenmeyen salakça bir cümle geçirebiliyorsunuz...

Yüksek kaldırımlardan inip çıkmak eziyet olabiliyor. Sahipler, köpeklerine tasma takıp gezdirmeleri gerekirken onun yanında fon oluşturmayı tercih ediyorlar. Birilerini zengin etmek adına 1,20 santim olan kaldırımın 40 santimine ağaç diktikleri için yürürken akrobasi yapmak zorunda kalıyorsunuz. İnsanlar yolda yürürken hiç dikkat etmiyorlar, her an size çarpıp size inanılmaz acılar yaşatabiliyorlar ve bunun farkına bile varmıyorlar...

Toplu taşıma araçlarından hiç bahsetmeyeceğim zaten onlara binmek lüks oluyor. Ve bunları bugün bile yaşıyorum...

Ya tekerlekli sandalyede yaşamak zorunda kalanlar!

Hayatı onlara kolay kılabilmek için birey olarak bizler ne yapıyoruz? Devlet onlar için ne yapıyor? Sokaktaki özgürlüklerini bile ellerinden alıyoruz, onları evlere hapsediyoruz. İş vermiyoruz, aş vermiyoruz. Onlar için yaptığımız ( bilinçsizce ) şey sadece acımak. Onların acınmaya ihtiyaçları yok. Onların topluma kazanılmaya ihtiyaçları var.

Özürlü olmak bir eksiklik değil. Doğuştan olmakla birlikte birçoğu da kazalar sonucunda tekerlekli sandalyede yaşamak zorunda kalmışlar.

' Benim başıma gelmez ' diyebilir miyiz? An meselesidir kazalar, hele hele ehliyetsiz araç kullananları, alkollü araç kullananları düşünecek olursak...

Bu iş, hiç sanıldığı gibi basit bir iş değil. Israrla görmezden geliyoruz ama ülkemizde ve dünyada tahmin bile edemeyeceğimiz sayıda tekerlekli sandalyede yaşamak zorunda kalan insan var ve hergün bunlara yenileri ekleniyor. Birgün bizim de onlardan biri olmamız an meselesi...

Onlara maddi manevi destek olmak insanlık görevimiz. Acımayı bırakalım, acınacak hale gelmeyelim...

http://www.esmakahraman.com/engelliler-ozgur-olmali/

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..