Engellilerin yönetimlere katılabilmesinin önemi!

Genlerimize kodlanan bakış açısı ile başlayayım bu yazıya: Osmanlı idaresinde 700 yıl tüm toplumlar barış içinde mutlu mesut yaşadılar… Yani tüm toplumlar kendilerini yönetmekten acizdi, salaktı … Başka bir toplum çok adil diye ona gidip katıldılar…

İşte bu bakış açısı ile büyüdük, hala savunmaya devam ediyoruz ve bu günümüzü bu bakış açısı belirliyor… Fakat bir farkla: Artık Dünyada belirleyici olamadığımız için, ülkemiz içindeki ötekilere dişimizi geçirebiliyoruz…

Ötekiler dediğimiz insanlarımıza artık gerek onların politik gücü, gerekse uluslar arası anlaşmalardan doğan nedenlerden dolayı örgütlenmelerine göz yumuluyor… Haklar verilmek zorunda kalınıyor…

Görünüşte böyle uygulamada ise farklı bu iş… Anlatayım:

Yönetimler ötekilerin ayağına gidiyor… Ancak yönetimlerine almak yerine, biz sizin sorunlarınızı biliyoruz, bize destek verin, bizde size gereken yardımı yapalım mantığı öne çıkıyor…

Sivil toplum kuruluşlarındaki, yerel yönetimlerdeki, devlet kurumlarındaki mantık işte budur… Sakatlar derneğinde bile yönetimlerde sağlamlar ve daha az sakatlar daha ağırlıktadır… Yerel yönetimlerde engellilerin adı pek duyulmaz… Hatta illerdeki engelli temsilcileri hep sağlamdır… Daha da komik bir şey söyleyeyim size:  Türkiye bedensel engelliler spor federasyonu başkanı bile sağlamdır… Yöneticilerinin çoğu sağlamdır…

Mantık şudur: Biz daha iyi yönetiriz… Gider geliriz, katlara çıkarız, dinamiğiz… Devlete rahat ulaşırız… Daha akıllıyız, eğitimliyiz… Ve bunları söylerken yüzleri hiç kızarmaz… Oysa bunları hak eden çok sayıda engelli arkadaşımız yeterlilik olarak onlardan çok ilerdedir…

Örneğin Küçükçekmece belediye başkan aday adayı Gürkan Canol…  Örneğin İstanbul belediye meclisi aday adayı Kenan Özüdoğru… Örneğin Bülent Yağar engelliler spor federasyonu başkanlığına daha çok yakışmaz mı?

Bu dediklerime makam yaratmak değil derdim… Bu makamlara yeterli ve hakkı olan insanların oturması… Kendini  ve hak ediyorsa toplumu yönetmesine izin verilmesi…