Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '17

 
Kategori
Deneme
 

Engellinin aşkta ısrara hakkı yoktur

Engellinin aşkta ısrara hakkı yoktur
 

Engellinin sevmeye, aşık olmaya tabii ki hakkı vardır; ama aşkta ısrara hakkı yoktur.

Gerçekçi olalım, engellilerin aşkta yüzleri soğuktur, her kadının-erkeğin meyledebileceği bir tür değildir engelliler. Onlara ancak iyi insanlar, engelin aşka engel olmadığını bilen güzel insanlar meyledebilir. Ama asla her insan değildir; sadece iyi insanlar... onların oranı da her insana göre çok, çok azdır.

Israr etme diye, aklınıza zorlama, dayatma, bıktırma, üsteleme, zora bükme gelmesin lütfen. Bunlar aşkın doğasına aykırıdır; aşk bunları asla kabul etmez, kabullenmez. Isrardan kastım mücadeledir, emektir, ikna etme uğraşıdır, kalp ısındırma çabasıdır.

Sağlıklı normal insanlardan için örnek vermek isterim: Misal bir erkeksiniz, bir kadından aşırı elektrik aldınız, gönlünüz ona düştü; cesaretlenip teklif ettiniz, ama kadın reddeti; 'iyi tamam, öyle olsun' deyip başka limanlara mı yelken açarsınız, yoksa mücadele mi edersiniz? Eminim ki çoğu erkek 'mücadele ederim' der. Kadının gözüne girmek için, ilgisini çekmek için elinden geleni yapar. Sürprizler yapar, hoşuna gidecek şeyler yapar. Centilmence duruş sergiler. Kadının görebileceği çılgınlıklar yapar. Misal bir konsere davet edip, konserdeki kalabalığın içinden 'Seni seviyorum ....' diye bağırır, kadını iyice kendine çeker. Eğer o kadının başka bir sevdiği yoksa, kalbi de taş değilse; o kadının kalbi mutlaka meyleder o erkeğe. Başrollerinde Tarık Akan, Gülşen Bubikoğlu ve Adile Naşit'in oynadığı 'Ah Nerede!' adlı Yeşilçam filmini herhalde hepimiz biliriz. Filmde, Tarık Akan'la Gülşen Bubikoğlu'nun yolları kesişir; Tarık Akan görür görmez çarpılır, ama Gülşen Bubikoğlu hiç yüz vermez.Tarık Akan sonrasına türlü türlü ısrarlar, çeşit çeşit şaklabanlıklar yaparak, Gülşen Bubikoğlu'nun ilgisini çeker, kendine karşı kalbini ısındırır. Anlatmak istediğim ısrara sanırım en iyi örnek budur.

*

Şimdi ısrar etme hakkından bile mahrum olan engelliye gelelim;

Sevdiği, içten içe bir platonik aşk beslediği biri var engellinin,cesarete geldi ve itiraf etti sevdiğine, sevdiğinden de nazikçe ret yanıtını aldı. Bir daha sevdiğine tekrar teklif yapabilir mi? Sağlıklı insanın yapabileceği ısrar mücadelesini, yürek ısındırabilme çabasından da yoksundur engelli. Yapamaz. Şartlar ve doğa buna izin vermez. Hadi bir kez daha ısrar etti diyelim, engellinin ikinci bir teklife gücü yetmez ama, gene de hadi yetti diyelim. Bu durum, sevilen için bir azap olmaz mı? İki arada bir derede kalma durumu olmaz mı? Gönlü yok ama karşındaki bir engelli. Kabul etse gönlü yok, reddetse engelli yıkılacak... Çıkmaz durum. İyi biri değilse, engellinin yıkılacağını düşünmez. Ama bir gerçek var ki, engelliler de, iyi olmayana pek meyletmez. Meylettiği genelde iyilerdir. Bilir çünkü, engelliye ancak iyiler aşk verir. İşte engelli bunu bilir sevdiğini asla darda bırakmak istemez. İçine gömer. O, gönüllü değilse istemem böyle karşılığı der. Aşkta zorakilik asla mutluluk getirmez. Bunu engelli insanlar daha iyi bilir.

Engellinin aşkta şansı çok azdır. Ve ısrardan da mahrumdur engelli. Ben engelli biriyim -damdan düştüm yani- gerçeği de söylerim. Kime ne!

Aşkta işler kesat biz de, istersen yüreğin aşk ile dolup taşsın!

-Mustafa Yıldırım - 02.04.2017 

 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..