Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Engin ol gönül engin ol

Engin ol gönül engin ol
 

Bir başına başlamayız hayata, gözlerimizi açtığımız o, hastane odasında... Yanıbaşımızdadır mis kokulu anamız , o tatlı melek hemşireler ve ebemiz... Derken popoya bir tokat ve hoşgeldin minik insan hoşgeldin, nelerle karşılaşacağını bilemediğin bu karmaşık dünyaya...

Bir süre sonra odaya tekrar annemizin yanına ve bir de ne görelim heyecandan tırnaklarını kemirerek beklemiş, heyecandan yerle gök arasına sıkışmış bir baba ve yanında diğper akrabalar seni görünce ; aguuu, aguu diye sesler çıkararak bekleşen diğer insanlar.belli ki, hepsi sana biran önce kendilerince bir şeyleri öğretmenin telaşındalar.Belki de bunlar hoş teleşlar. Babansa, ne yapacağını bilemez, çiçekleri nereye sığdıracağını şaşırır. Anneciğine iyiki varsın , çok mutluyum, nur topu gibi bir bebek verdin bana, dünyanın en mesut insanı benim demekle meşguldür...

Günler ayları, aylar yılları kovalar. Hayat tüm zorluklarıyla devam eder. Kimi gün hanende mutluluk rüzgarları eser, kimi gün ise fırtınalar kopar. Annenle baban arsında senin anlayamayacağın boyutta garip şeyler yaşanır. Sen bir an önce büyümek istersin fakat senin elinde değil ki... Senin bakıma sevgiye ihtiyacın var. Annen zaten bunalmıştır, ya baban..! Baban da bunalmıştır, niye bunalmasın ki... Uzun gecelerde senin o itfaiye sirenlerini aratmayacak sesin, yeri göğü çınlatır... Zavallı anneciğin ise hayatım bugün çok yoruldum, ne olur sen bak bu seferde, mama saati geldi, ayada biraz daha büyümüşsen; gündüz biraz ateşi vardı, ne olur aşkım bir bakıver tekrar çıktıysa, şurubu yanında içiriver birazcık dinleneyim...

Babacığınsa, eeeeeeeeee..! Yeter be her gece, her gece... Niye zırlıyor bu çocuk, baksana lanet olası sabah işe gidicem uyutmadınız bir türlü... Sabah olur ve kendini dışarıya nasıl atacağını bilemez. İşe gider, oradaki herkese ballandıra ballandıra müşfik babayı oynar, sorumlu babadır ya birde üstüne üstlük eve telefonlar açar, vaziyet sorar, tavsiyeler yapar... Ama gece sevgili eşine, biricik yavrusunun anneciğine en ufak bir yardımı bile dokunmaz.

Bu arada, anne zaten doğumdan sonra şekilden şemalden çıktığı için, etrafındaki tüm kadınlar ona çekici gelmeye başlar. Hatta bazıları adamcağızı ablukaya bile almaya başlar. Çay molaları, iş çıkışı önceleri küçük aperatifler, sonraları masalarda yemekler, barlarda gece yarılarına kadar maç seyretmeler... Eve gelince de aşkım, kutlama yaptık haluklarla, hani biliyorsun ya... Maçı seyrettik bir yerde, şimdi bağrış çağrış gürültü olsun istemedim evde, bize geleceklerdi çocuğuda görürüz diye ama istemedim şimdi ne alaka, evde içki falan sen zaten yorgunsun, yok çerez merez... Bir de hizmet mi edecektin onlara... Falannn, filannnnnnn...

Güzel çocuk babacığın artık iyice kopmuştur evden, senden ve anneciğinden. Senin o tatlı bakışlarını bile göremez olmuştur. Annen de işe başlamıştır bu arada, daha fazla sevgiye ve ilgiye ihtiyacın vardır çünkü etrafı tanımaya başlamışsındır... Akşamları anneciğin eve gelmek için sabırsızlanmasına rağmen, babacığın telefon açıp gecikeceğini söylerken hemen yanıbaşında birlikte vakit geçireceği partneri ise, yüzüne gözüne son rötuşları yapmaya başlamıştır bile... Gerisi malum zaten hal böyle olunca, yuvanda huzursuzluklar had safhaya ulaşmıştır. Annen baban yüksek sesle senin varlığına aldırmadan kıyasıya tartışmaya başlamışlardır.Ve birgün ayrılalım, olmuyor çocuğuda huzursuz ediyoruz, boşanalım.Sanki seni dünyaya getirirken sordular sana da şimdi son verirken seni bahane ediyorlar.Biliyorum annen sen doğdun doğalı tek başına kaldı. Sonrada işe başladı.Halbuki, babacığında onun yükünü biraz olsun paylaşmayı deneseydi tüm bunlar olmayacaktı.Haklısın dünya malına güvenilmez, bu annen yada baban olsada farketmez(sorumluluk bilinci olanlar istisna).

Peki nasıl gelişip büyüyeceksin sen..! Annen mutsuz, anneannen bakıyor sürekli sana, baban yok bir başka evde bir başka kadınla yaşıyor ve artık senin doğum günlerini bile unutmuş...Bu arada evlenmiş başkasıyla, sanki çok hayırlı ve faydalı da..!

Şimdi yeni karısının üstüne titriyormuş, sözüm ona , nurtopu gibi bir evlat verecekmiş...Bu arada senin de gözün aydın, baba bir anne ayrı bir kardeşin dünyaya gelecek, belki ilerde bir şekilde bir araya gelir de , belki siz bir birinize destek olursunuz ilerleyen yaşlarda...

Sevgili minik varlık, sen tüm bunları yaşaya dururken , anneciğin özgüvenini neredeyse kaybediyordu, hatta ruhsal dengesi bile bozulmaya başlamıştı, neden neden böyle oldu diyordu...Hayatımı, canımdan bir canı verdim ona mükafatı bu muydu, diyordu.Artık erkek denilen varlığa şüpheyle bakıyordu, sanki tek amaçları anaç olarak kullanmak diye düşünüyordu...

Taki birgün bir şekilde bir adamı tanıyana dek...İnsanlara insan oldukları için değer veren ve onlarla iyigün değil de, kötü günlerinde de birşeyler paylaşılabileceğini hatta hayatından kesitleri bile paylaşmayı becerebileceğini öğrenmişti.

Bu anne çok iyi birisiydi, dünyaya renkli renkli bakmayı ve her tonundan bir yaklaşım çıkarmayı bilebilecek birisiydi... Senin annen bir melekti minik arkadaş...
Tek eksiği, güvenebileceği, maddiyat olmasa bile maneviyatını paylaşabileceği bir arkadaştı...Omuzuna başını yaslayabileceği kadar güveneceği...

İşte böyle sevgili okurlarım, yukarıda bir hayattan, yaşanmış bir hayattan, yeni tanıdığım bir yaşamdan kurgu anektodlar sundum sizlere. Bu yaşanmışlık üğç aşağı, beş yukarı hepimizin yaşamında mevcuttur. Kimi ebeveynler sorumludur, kimileriyse sorumsuzlardır.Bu anlattıklarımdan, isteyenler kendilerine istedikleri kısmı pay çıkarabilirler. Yani burada her ihtiyaç duyana bir lokma, kıssadan hisse mevcut...

Bu yazımı çok değer verdiğim bir insana ithaf ediyorum ve biliyorum ki zaman her şeyin ilacı olacaktır, engin ol gönül, engin ol...
sevgilerimle.


 
Toplam blog
: 14
: 1630
Kayıt tarihi
: 26.07.07
 
 

Kendimce doğrularım ama başkalarının özgür düşüncelerine saygı çerçevesinde, fikirlerle karşındakile..