Enis Batur Notlarım (1)

Enver Aysever’in, 28.11.2012’de CNN Türk’te yayınlanan Aykırı Sorular adlı programında Enis Batur’la yaptığı röportajı izlerken, çok ilgimi çeken şu iki ayrıntıyı öğrendim:

Bu ayrıntılardan birincisi, Enis Batur’un kendisini “aydın” değil, daha çok entelektüel yönü güçlü bir “edebiyat adamı” olarak görmesi, tanımlamasıydı. Önemsediğim ikinci ayrıntıysa, sayın Batur’un,“aydın tavırları nedeniyle imrendiği, uluorta yazıp söyleyebildikleri nedeniyle cesaretini takdir ettiği” Yıldırım Türker isimli, daha önce bilmediğim, varlığından haberdar olmadığım bir aydınımız olduğuydu.

Enis Batur, günümüz Türk edebiyatının en iyi denemecileri sıralandığında, adı o sıralamanın en başına yazılması gerekenlerdendir. Gerek bilgi birikimiyle, gerek ele aldığı konuları derinlemesine araştırıp, öğrenip özgün üslubuyla ortaya koyması açılarından… O, Öğrenme aşkı, fayda üretme motivasyonu, fark yaratma becerileri en üst düzeyde edebiyatçılarımızdandır. Bu yüzden, Enis Batur okumamayı; entelektüel gelişim, toplumu, dünyayı, insanlığı anlama, tanıma bakımlarından büyük eksiklik sayarım.

Henüz okumamış, okumaya başlamamışlara Enis Batur’u okumalarını hararetle önermemin yanı sıra… Yine Enis Batur sayesinde farkına vardığım Yıldırım Türker’i de okuma gündemlerinden, önceliklerinden ayrı tutmamalarını, uzak bırakmamalarını söyleyebilirim okurlarıma.

Tabii benimki, okuyan, düşünen, yazan, söyleyen bir insanın kişisel tavsiyesi olmaktan öteye gitmez ama… Okuyanların, bu iki yazarın yazdıklarıyla zamanlarını geçirirken keyif alacaklarına, mutlu olacaklarına, daha önce akıllarına getirmedikleri, üzerinde hiç düşünmedikleri şeyler üzerine düşünmeye, kafa yormaya, sorular sormaya başlayacaklarına adım gibi eminim.

Okumanın, yazmanın, düşünmenin en temel nedeni, en büyük itici gücü : Hayatı anlama çabası değil mi zaten? Ben o nedenle, bu yazımda, hayatı anlama çabasını en üst seviyede, en hakkıyla gösteren iki değerli ismi, iki orijinal kalem sahibini önerdim sizlere. Gerisini en iyi okurun kendisi bilir tabii ki.