Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Eniştem bugün memlekete dönecekti...

Eniştem bugün memlekete dönecekti...
 

Henüz 15 günlük bir bebekken gelmişim İstanbul'a... Bu yüzden ne yazık ki gerçek bir İstanbullu değilim. Benim dışımda ailemin diğer fertleri, çoğunlukla memleketteler...

Sık sık memleket ziyaretine gidemiyorum doğrusu. Onlar da beni görmeye pek gelemiyorlar. Hayat şartları insanları oraya buraya öyle savuruyor ki, bazan akrabalarınızı uzun yıllar göremiyorsunuz, sevdiğiniz arkadaşlarla buluşamıyorsunuz, komşuları bile ziyaret edemiyorsunuz.

Gerçi komşu ziyareti artık kalktı bile sayılır. Çok daireli apartmanlarda birbirini tanımayan o kadar çok komşu var ki...

Neyse konuyu dağıtmayalım, genellikle akrabalarımın İstanbul'a gelişi, maalesef bir hastalık durumunda tedavi amaçlı oluyor. Geçen gün kızkardeşimin eşi İstanbul'da bir ameliyat oldu. Bu vesileyle akşam yemeğinde yeğenlerdeydik. Kardeşim ve eniştem, kısmetse bugün dönecekler.

Biraz zamansız denebilecek şekilde kış bu yıl kapıya dayandı biliyorsunuz. Hava tahminleri kar yağışından filan söz etmeye başladı daha Kasım'ın ilk günlerinde... Zaten bildiğiniz gibi Edirne'den de yurda giriş yapmış. Vize, pasaport filan gibi bürokratik işlemlere ihtiyacı olmadığı için istediği zaman girip çıkıyor.

Bugün havanın güzel olmasını bekliyoruz ki eniştemler rahat gidebilsinler.

Fakat sabah oğlumun çığlıklarıyla uyandım: Baba, baba, kar yağıyor, bak ne güzel, kar yağıyor...

Bugün kar yağmasının nesi güzelki diye içimden söylenerek kalktım. Hani gerçekten karın bir güzel yağışı vardır, şöyle lapa lapa, tam mevsiminde, yollar kapanır, her taraf bembeyaz, sokaklar boş, her yerde bir sessizlik...

Öylesine kabullenmişsinizdir ki kışı, eee, tam zamanı, yağsın biraz daha dersiniz, sobanın başında elinizi ısıtmaya çalışırken... Ve bir taraftan da "ne de güzel yağıyor mübarek" diye mırıldanırsınız pencereden dışarısını seyrederken...

Bu öylesine bir şey değil... Allah'ın Kasım'ı... Biz daha pastırma yazı filan bekliyoruz. İnsanların çoğu, odununu kömürünü alamamış, kışlık ihtiyacını giderememiş... Nesi güzel bu karın nesi güzel?

Ama çocuklar için öyle mi ya... Kar demek oyun demek, eğlence demek... Çocuk için her şeyin bir oyun tarafı mutlaka vardır zaten. Şimdilerde bir de buna "tatil" eklendi. Ne zaman kar yağsa çocuklar tatil beklentisi içindeler...

Çocukların dışında böyle mevsimli mevsimsiz kar yağmasına sevinenler var mıdır, bilemiyorum. Bu yüzden hiçbir şekilde zarar görmeyecek, hatta eğlenebilecek insanlar için elbette sevinç vesilesi olabilir.

Her yıl kar altında kalmanın bedelini ağır şekilde ödeyen bir insanla, özellikle kar yağan şehirlere veya ülkelere dinlenmeye, eğlenmeye giden insanların hali bir olur mu hiç?

Bu çelişki hayatın her safhasında karşımıza çıkar aslında. Bilerek, isteyerek, kendi arzumuzla ve irademizle yaptığımız davranışlarda bile bunu görürüz. En basiti eğlencesine de olsa oynadığımız bir oyunun sonunda, bir yenen bir de yenilen taraf vardır.

Yani her olay, birilerini sevindiriken, birilerini üzebilmektedir.

Son günlerin modasına uyulup, bir araştırma yapılsa acaba diyorum, kar yağmasına sevinenler, sevinmeyenler, bu konuda görüş bildirmeyenler ve kararsızlar, ne kadar oy alırdı dersiniz?

Peki, siz hangi tarafta olurdunuz?

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..