- Kategori
- Kültür - Sanat
Enstitüde Sanat başkaydı
Köy Enstitülerinin tahine girmeyeceğim. Ancak kapatılmasının sadece bir milletin eğitimini, gelişimini değil, aynı zamanda sanatını da nasıl etkilediğine kısaca değinmek istiyorum.
Bugün okullarda öğrencilere sadece flüt çaldırılıp nota bile okutulmazken, köy enstitülerinde yetişen öğrenciler nota (solfej) eğitiminin yanında bağlama, mandolin, keman, piyano, akordeon ve davul eğitimi alıyorlardı. Aradaki farkı varın siz düşünün...
Köylerde büyümüş gençlere klasik müzik enstrümanları ve geleneksel sazlar öğretiliyordu. Aşık Veysel enstitülerde öğrencilere bağlama çalmayı öğretiyordu. Hasanoğlan Köy Enstitüsü bu anlamda en zengin enstrüman envanterine sahipti.
Bu enstitüde ki enstrüman sayısı şöyle;
259 Mandolin
55 Keman
37 Bağlama
8 Akordeon
3 Piyano
3 Davul
Daha sonra açılan Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsünde ki derslere Ankara Konservatuarı öğretmenleri giriyordu. Öğrencilerden oluşan orkestralar, etkinlikler düzenleyip eserlerini seslendiriyorlardı. Enstitülerde mandolin, taşınması ve öğreniminin kolaylığı nedeniyle yaygınlıkla kullanılan enstrümanlardan biriydi.
Müzik grupları 17 Nisan şenlikleri, sınıf geceleri veya enstitüyü ziyaret eden bir yönetici için kısa hazırlıklardan sonra düzenlenen etkinliklerde sahne alıp becerilerini sergiliyordu. Hasanoğlan Koy Enstitüsünde gerçekleştirilen bir bitirme töreni programı, enstitülerde yapılan sanatsal faaliyetlerin kapsamı doğrultusunda örnek olarak gösterilebilir.
İstiklal Marşıyla başlayan programda sırasıyla marşlar, türküler, halaylar, zeybekler, şiirler, keman, mandolin ve piyano konserleri ve bu konserlerde çalınan Mozart'tan rondolar, Allegro Vito, Allegro A'laturka eserler...
Ayrıca Aşık Veysel'in bağlama öğrencilerinden oluşan grubun verdiği konserlerin yanı sıra tiyatronun seçkin eserleri olan Sotokles'in Kral Oedipus'u, Gogol'un Müfettiş'i ve Shakespeare'in Bir Yaz Gecesi Rüyası gibi oyunları oynanmaktaydı.
Enstitülerde hazırlanan bu programlar, toplumun sanat ve kültür hayatına katkıda bulunması amacıyla çevre ilçe ve köylere de götürülerek sergilenmişti.
İşte tüm bunlar köy enstitülerinde kültürel değerlere bağlılığı ve o zamanlar bile sanatsal çalışmaların ne denli zengin yürütülebildiğinin açık bir göstergesidir.
Özetle şunu söyleyebilirim ki eğer enstitüler kapatılmasaydı, günümüzde sanat olgusu ve anlayışı çok daha farklı ve güzel bir noktada olurdu.
Her şey daha güzel olurdu...
*
Twitter: http//twitter.com/murathasgun
Yazarın tüm yazılarına MHblog sayfasından ulaşabilirsiniz.
Yazarın tüm yazılarına facebook okur sayfasından da ulaşabilirsiniz.