Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '16

 
Kategori
TV Programları
 

ER-2 (Acil Servis - Orijinal)

ER-2 (Acil Servis - Orijinal)
 

Arka sırada yeni oyuncular, soldan sağa, Kovac, Abby, Mei Chen, Malucci,Finch, Lewis, Romano.


Bana çok büyük acı yaşattılar. 6. sezonda, sevgililer gününde herkes vur patlasın çal oynasın havasında iken bir şizofren, pasta kesilecek bıçağı kullanarak iki doktoru, (John Carter ve Lucy Knight) bıçakladı. Lucy Knight kurtarılamadı. Gerçi onun diziden ayrılacağını biliyordum ama bu biçim ayrılış çok trajik oldu. İki sezon boyunca oyuncuyu izleyiciye alıştırıp, sevdirip ondan sonra öldürdüler. Bu bölümü bir kez daha izleyemem. Dizi bu, gerçek değil diyorsunuz ama aynısı ülkemizde olmadı mı? Anlaşılan ABD’lilerin bizden farkı yok. Lucy Knight’ı oynayan Kellie Martin Tıp 4. Sınıf öğrencisi, henüz olgunlaşmamış, gençlikten profesyonelliğe adım atan çok sevimli bir tipti.

Lucy’nin ölümü sırasında kafede çalan müzik:

https://www.youtube.com/watch?v=aXc-1zTIef4

Oyuncu trafiği acaba ratinglerle ilgili mi? Örneğin acaba izleyiciye mi soruyorlar, hangi oyuncuyu beğeniyorsunuz diye? Bir de oyuncunun kendi isteği ile gitmesi var. Senaryolar hep bu oyuncu trafiğine göre yazılıyor. Oyuncularla yöneticiler arasında şöyle diyaloglar geçiyor olabilir.

Yönetici: “Beyefendi, dizi başına aldığını ücrete zam istemişsiniz. Bunu karşılayamayız. En iyisi bir sizi beyin tümöründen öldürelim.”

Oyuncu: “Ama, ama, ben başrol oyuncusuyum. Ben gidersem dizi biter.”

Yönetici: “Siz merak etmeyin biz bitirmeyiz.”

Oyuncu: “Şu zammı bir daha düşünseniz?”

Yönetici: “Tümör geliyor.”

Oyuncu: “Hayır efendim, kabul etmiyorum. Zaten az para veriyorsunuz.”

Yönetici: “O zaman bize başka çare bırakmadınız.”

6. sezonda başlangıçtaki oyunculardan yalnızca 4 kişi kaldı. Yeni kişiler katıldı ve yeni ünlü yüzler görmeye devam ediyoruz. Hemşire Carol Hathaway 6. Sezonun sonunda ikizleriyle birlikte Seattle’daki gerçek aşkı Dr. Ross’a kavuştu, yani diziden ayrıldı. 8. Sezonda Dr. Peter Benton ve Dr. Mark Greene de diziden ayrıldı. Başrol oyuncusu Dr. Mark Greene’de onarılamaz beyin tümörü oluştu. Halbuki Dr. Corday’dan çocuğu olacaktı, evlenip mutlu olacaklardı. Bir ameliyat geçirdi, ömrü uzadı ama sonra tümör nüksetti. İlk üç sezon oynayan Dr. Susan Lewis aynı sezon geri döndü. Böylece 9. Sezonda ilk sezondan geriye yalnızca iki oyuncu kalmış oldu. Fakat bir sezon sonra katılmış olmasına rağmen dirsek destekli bastonla yürüyen Dr. Kerry Weaver da dizinin demirbaşı gibi. Onun da gizli lezbiyen olduğu anlaşıldı. Bu arada dizinin yaratıcısı Michael Crichton’un gerçek mesleğinin Doktorluk olduğunu öğrendim. Harvard Tıp Fakültesi mezunu imiş.

Katılan yeni oyuncular:

Dr. Jing Mei Chen: Ming Na

Dr. Robert Romano: Paul McCrane

Dr. Cleo Finch: Michael Micelle

Dr. Luka Kovac: Goran Visnjich.Ailesi iç savaşta öldürülmüş Hırvat göçmen doktoru oynuyor.

Dr. Dave Malucci: Eric Plladino

Dr. Abby Lokhart: Maura Tierney

Dr.Michael Gallant: Sharif Atkins

Ünlü konuk oyuncular:

Marlee Matlin. ‘Başka Tanrının Çocukları’ filminden tanıyoruz. William Hurt ile birlikte oynamıştı. Gerçek hayatta da sağır ama dilsiz değil, çok zorlu bir eğitimle duymaksızın konuşmayı başarmış. Burada Dr. Benton’un işitme engelli çocuğuna yarım eden bir görevli rolünde.

Temizlikçi Mobalage Ikabo: Djimon Hounsou. Steven Spielberg’in Amistad ve Russel Crowe’un Gladyatör filminden tanıyoruz. Cinque (beş) adında, zincirinden kurtulup isyanı çıkaran ve gemiyi ele geçiren kişiydi. Burada Nijerya’da işkence görüp ABD’ye kaçan birini oynuyor.

Rebecca De Mornay. Birçok filmi var. Call Girl’de öğrenci rolünde Tom Cruise ile, Backdraft’ta Kurt Russel ile, başka filmlerde Don Johnson, Antonio Banderas ile oynamış. Başka dizilerde de oynamış.

Maggie Wyczenski: Sally Field. Bildiğim birçok filmi var. ‘Kızım olmadan asla’, Forrest Gump, ‘İnanılmaz Örümcek adam 1-2’ bunlardan dördü. Burada Abby Lockhart’ın annesi rolünde.

Dan Harris: James Belushi. Birçok filmini biliyoruz. K9, Arnold Schwarzenegger ile Kızıl Ateş aklıma gelenler. Burada kaza geçirmiş biri rolünde.

James Cromwell. ‘Ben Robot’ filminde Will Smith’le, ‘Derin Darbe’de oynadı.

Mary McDonnell: ‘Major Crimes’ dizisinin başrol oyuncusu. Burada Dr. John Carter’ın annesi rolünde.

Dizide birkaç mantık hatası daha yakaladım. Hastanenin çatısında olduğu varsayılan helikopter pistinin yerini değiştirmişler. Yenisi göle yakın bir yapının çatısında, daha yüksek bir yerde. Google Earth’de yerini buldum. Ama buna yapacak bir şey yok tabi, çünkü gerçekte öyle bir hastane yok.

Carol Hathaway, Doug Ross gittikten sonra ondan hamile kaldığını anlıyor, ikizler. Bir gün hastaneden trenle evine giderken doğum başlıyor. Hemen sonraki durakta inip bir banka oturuyor. Acıdan yerinden kıpırdayamıyor ama bir bakıyoruz yine trenle geri dönüyor. Bunu yapabilmesi için aşağı inip karşı perona çıkması gerekiyordu. Rayların arasından geçemezdi çünkü. Halbuki bu gayreti gösterebilecek durumda değildi.

Doktorların, hemşirelerin becerisi bir yere kadar geçerli. Oradan sonra yapacak bir şey olmuyor. Bir de dizide görmek istemediğim şey doktor ve hemşirelerin hataları ve o nedenle ölen hastaların olması. Bu da mümkün ne yazık ki.

Bazen ölü girenleri diriltiyorlar demiştim. Ancak bunların büyük bir bölümünde beyin ölümü gerçekleşiyor, yani geri döndürmek mümkün değil. O zaman yine de kişiyi makinelere bağlı olarak yaşatıyorlar, böylece organ bağışı ile başka hayatları kurtarmayı amaçlıyorlar.

Bir ölüm sebebine bakar mısınız? Bir anne fakir, iki işte birden çalışıyor, uyumamak için sürekli uyarıcı alıyor, bu arada bebeğini emziriyor. Bebek hastalanıyor, kadın acile getiriyor. Doktorlar durumu bilmedikleri için bebek ölüyor. Gerçek sonradan anlaşılıyor.

Kötü insanlardan rahat yok. Bir gece hemşire ve doktor nehir kıyısında gezintiye çıkıyorlar. Dazlak kafalı bir adam arkadan sopayla vurup cüzdanlarını almaya çalışırken Dr. Kovac adamı yakalayıp yere çarpıyor, birkaç kez. Adam bütün çabalara rağmen kurtarılamıyor.

Bir tren kazası olayı, raydan çıkan vagonlar ve onlarca ölü arasında hayat kurtarmaya çalışıyorlar. Savaş sırasında karısını ve çocuklarını kaybeden Hırvat doktor Kovac, parçalanmış vagonların arasında dolaşırken geri dönüşlerle savaşı anımsıyor.

Diziyi izlerken bazen kuşkuya düşüyorum, konuları bizden mi kopyalamışlar diye.

Trafik kazası oluyor, iki sürücü kavga ederek acil kapısından giriyor ve kazadan aldıkları yaradan daha fazlasını birbirlerine yapıyorlar.

Bir çocuğa araba çarpıyor, çarpan gazlayıp kaçıyor ama yakalanıyor. Mazeret bile bizdeki ile aynı: “Korktum, panikledim. Kaçmak istememiştim.”

Filmde kullanılan sevdiğim bir müzik:

https://www.youtube.com/watch?v=Ul2hSba5pOs

Ben de gece yarısı komşuları rahatsız etmeden dinliyorum.

Acile habire insanlar geliyor, kanlar içinde, parçalanmış, vurulmuş, kanamalı, habire insanlar ölüyor, bu hiç durmuyor. Ama mücadeleden vazgeçmiyorlar, pes etmiyorlar sonuna kadar, en ufak bir umut ışığına tutunuyorlar.

Diziden çıkaracağımız dersler olabilir. Beni en çok burası ilgilendiriyor. Bir olayda oğluna işkence yapan, kollarını kıran bir babadan oğlunu devlet mekanizmaları yoluyla ayırıyorlar. Bunun yapılmasını Dr. Greene sağlıyor. Adam deliriyor ve rastgele yirmiye yakın kişiyi vuruyor, yarısı ölüyor. Özellikle Dr. Greene, eşi Dr. Corday ve oğlu tehdit altında iken o da beş yerinden vurulup hastaneye getiriliyor. Adamın bakımını yapıp yaşamasını sağlıyorlar. Ama adam yattığı yerden tehditler savurmaya devam ediyor. Asansörle ameliyathaneye çıkarılırken –film bu ya- Dr. Greene ile yalnız kalıyorlar. Tam bu sırada adamın kalp ritmi bozuluyor. Dr. Greene elektroşok aletini hazırlıyor ama tam şok verecekken vazgeçiyor, asansörü durduruyor, aleti üç kez havada deşarj ediyor ve adamın kalp grafiği asistol olup terk-i dünya ediyor.

Bu bize en iyi bilinen bir insanın bile, kendi çıkarları göz önüne alındığında cinayet işleyebileceğini gösteriyor. Bu mümkündür. Hiçbir şey siyah ve beyaz değildir. Her insanın içinde iyi ve kötü vardır ve bir gün kötü yanımız, bir gün iyi yanımız harekete geçebilir.

Diziden inciler:

Tanrının bize borcu var. Biraz bencil olmanda sakınca yok. (Bir hastanın acele etme yüzünden felçli kalmasına sebep olan Dr. Corday’in itirafı üzerine, Dr. Greene)

Şeytan kırmızı bir başlık takıyor.

‘Tümör kurulu’ yerine ‘Ayvayı yediniz kurulu’ olmalıydı. (Dr. Greene hasta olduğunu anladıktan ve New York’taki muayeneden sonra)

Yani ölmeden hemen önce üzgün olduğunu söyleyecek kadar korkan bütün aptallar cennete gidebilir mi? (Kaldırımda yürüyen bir aileyi ezen sarhoş sürücünün ölümünden sonra rahibe, Dr. Kovac)

Bir insanı öldürmeden iyi doktor olamazsın derler. (Yanlış teşhis sonucu kaybettikleri bir hastanın ardından Jing Mei Chen, Malucci’ye)

İki tür doktor vardır. Biri duygularından arınır, biri duygularına tutunur. (Dr. Carter, gördükleri karşısında kusmak üzere olan genç Dr. Callant’a)

Hepimiz neyi bekliyoruz? Mutlu olmayı mı? Sevgiyi mi? Onay görmeyi mi? Zaman kaybı. Hayat, acı, kayıp ve kederle dolu boş bir çaba. Hayatta başarmayı bekleyebileceğimiz tek şey, kaçınılmaz ölümümüzdür. (Dr. Luka Kovac, arkadaşlarına, Godot’yu beklerken oyunundan)

Daha önce yazdığım ER-1:

http://blog.milliyet.com.tr/er--emergency-room---acil-servis---orijinal-/Blog/?BlogNo=530625

Dr. Mark Greene’in 8. Sezon sonunda ölmesiyle benim için dizi bitti. Yapımcılar da böyle düşünmüş olabilirler, çünkü cenaze töreninde diziden ayrılan birçok kişi vardı. Ancak 20 milyon izleyicisi olan bu dizi 7 sezon daha devam etti ve en uzun süren diziler arasına girdi. 

 
Toplam blog
: 153
: 18932
Kayıt tarihi
: 27.09.09
 
 

Antakya 1955 Doğumluyum. O.D.T.Ü. Mimarlık Fakültesi 1982 Mezunuyum. O zamandan beri firmalarda m..