Erdal' ın keçileri

Yaz ayları, sanırım haziran. Bir sabah işe geldim. Afyonum patlamamış daha. Arabayı park ettim. İş yerinin önünde bir de ne göreyim; iki tane oğlak. Biri beyaz, diğeri kahverengi! İş yerinde hayvan meraklısı çok! Kedi, köpek, kanarya, ördek... Oğlak besleyenini görmemiştim şimdiye kadar, iş yerine getireni de. Kolayını bulsalar, deve getirecekler. Kızdım biraz.

— Kimin bu oğlaklar?

— Erdal’ın ağabey

— Neden getirmiş ki bu hayvanları?

— O getirmedi, kendileri geldi ağabey.

Oğlakları gerçekten Erdal getirmemiş, hayvanlar sabah Erdal’ın peşine takılıyor, onunla beraber işe geliyor. Erdal akşama kadar bölgede çalışıyor, oğlaklar Erdal’ı bekliyor. Erdal eve, oğlaklar da eve!

Zamanla ben de alıştım oğlaklara, oğlakların yüzü suyu hürmetine mi bilmem çok bereketli bir sezon geçirdik. Oğlaklarla çekilmiş fotoğraflarım bile var. Bu gidiş gelişler ne kadar sürdü tam hatırlamıyorum ama oğlaklar büyüdü keçi oldu.

Müşterilerde alıştı keçilere göremedikleri zaman merak edip, soruyorlar. Ürün almaya gelenlerin promosyonu keçileri sevmek.

Eskiden bana insana en yakın hayvan hangisi deseler. Cevabım kedi ya da köpek olurdu, fakat şimdi bu tür sohbetler olduğunda hemen “keçi” diyorum. Önceleri espri yaptığımı düşünüp, gülüyorlar, ardından hikâyeyi anlatınca şaşırıp kalıyorlar.

Çok yoğun bir yaz günü; ofisimde otururken, keçileri bir süredir görmediğimin farkına varıyorum. Bahçeye çıkıp keçilerin, sürekli yattığı yere bakıyorum, yoklar.

— Gani nerde Erdal’ın keçiler?

— Yok ağabey

— Gelmiyorlar mı artık? Herkes alışmıştı hayvanlara...

— Geçen gün Erdalların Mevlidi vardı ya ağabey

— Evet

— İşte o mevlit de, kesmişler keçileri

Üzüldüm keçilerin pilav üstü olup, Ayranla servis yapılmasına ama yapacak bir şeyde yok.

İşte o gün bu gün Erdal’a “katil Erdal” diyorum.

Bir şeyi kırk defa söylersen olurmuş ya!

Dün ufak bir kaza yaptı Erdal,

Yaşlı bir teyzeye çarptı.

Hepimizin verilmiş sadakası varmış, teyzeyi hastaneye kaldırdık.

Hayati tehlikesi yok...

Şimdi ben Erdal’ın başına gelen her şeyi, keçilerin pilavla servis edilmesinden kaynaklandığına inanıyorum...

Yanılıyor muyum?