- Kategori
- Şiir
Erdal Hocam nezdinde tüm cumhuriyet öğretmenlerine...
Ben başlarken o, bu kitabı çoktan bitirmişti
Ne insan aşkıydı hele yüreğinde saklı tuttuğu
Muallimliği ona acaba kim ki bu kadar sevdirmişti
Cumhuriyet nesli, hem bir savaş dönemi çocuğu
………..
Nasıl da gönendi muallim mektebinden mezun olunca
Maaşı olacak, biriktirecek, hani eve para gönderecek
Önce üzüldü, tayini okulu bile olmayan bir köye çıkınca
Karar verdi sonra okulu köylülerle birlikte inşa edecek
……….
Ağlamış mıydı okul bitip direğe Türk bayrağı çektiklerinde
Okul dediğin de işte bir sınıf, bir de oda, yani hepi topu
Otuz yedi öğrencisi vardı da gözleri öğrencilerin terliklerinde
Savaş dönemi, kundura nerede, kendisinin de delikti topuğu
………
İlk o zaman karar verdi, bunları yazıp bir günlük tutmaya
Otlu peynir, bir dilim kara ekmek, bir samandan sedir,
Odun bulursa yaktığı işte bir varla yok arası bir soba
Buydu işte malı mülkü, gerisini sorma onlar gönlündedir
…….
Nasıl da geçti yıllar, günlükler oldu koca bir roman belki
Dolaştı yurdu o köyden bu köye, olmadı oradan bir başkasına
Parasızlıktı, aşksızlıktı, yalnızlıktı hiç olmadı ki böyle dertleri
Günü geldi emekli oldu bıraktı görevi genç meslektaşlarına
……..
Şimdi bazen balkonunda bazen odasında bakınca günlüklerine
İçinde anlatılması mümkünsüz bir sancı, bir o kadar da huzur
Ne kadar da bağlanmış, neler yapmış o yürekten sevdiklerine
Yoksa insanları onca sevmesinde miydi, kendisindeki kusur
…….
Yaşı elliyi geçmiş son dönem bir öğretmen yazdı bu şiiri
Hatıraları önünde eğilerek, o cumhuriyet öğretmenlerinin
Şehitleri umursamaz bu toplumda, bilir o onların değerlerini
Nasıl ki bilirlerse onlar, Kuvayi Milli’nin ve Mustafa Kemal’in
UFUK KESİCİ / Antalya
19 Ağustos 2012