Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Erdal İnönü'ye Veda

Erdal İnönü'ye Veda
 

Bazen kendimizi tutamayıp, “bizim millet hiçbir şeyden anlamıyor, hep yanlış kararlar veriyor” diye kızıyoruz ama, o kadar da değil. Bu millet iyiyi de, doğruyu da, güzeli de farkediyor. Dahası, bazı şeyleri birbirine karıştırmadan değerlendirmesini de biliyor.

Belki verdiği kararları zaman zaman biz beğenmiyoruz ama, milletin sağduyusu gerçekten güvenilmeye değer.

Bildiğiniz gibi Erdal İnönü’yü dün yitirdik. Türk siyasetinde ender rastlanan güler yüzlülüğüyle halkın gözünde ve gönlünde yer etmiş bir siyasetçiydi o. İsmet İnönü’nün oğlu ve ünlü bir Fizik bilimcisi olmasına rağmen, kendisinden beklenmeyecek kadar mütevazı bir tavrı vardı.

Özellikle Türkiye’de siyasetçiler sadece kendi tabanı tarafından benimsenirken, karşı tarafın neredeyse bir numaralı düşmanı olur. Erdal İnönü bu keskin hattı aşabilen ender politikacılardandı. Siyasi fikirlerine katılmasalar bile insanlar bu yüzden onu sevdiler, ölümüne de bu sebeple üzüldüler.

Geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz Bülent Ecevit’i ve İsmail Cem için de benzer bir durum yaşamıştık. Demek ki Türk milleti, bir kişiyi siyasi kimliğinden çok, insan yönüyle değerlendirmesini ve gerektiğinde ikinci planda olması gereken bu özelliklerini bir kenara bırakarak onu sevmesini ve ona saygı duymasını da biliyor.

Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun.

Gazetelerimizin manşetlerinde elbette en özel yerler İnönü’ye ayrılmıştı bugün… Akşam gazetesi “Güler Yüzlü Lidere Veda” diyordu ana başlığında…

Tedavi gördüğü ABD’de hayata gözlerini yuman bilge adam için Cumhuriyet gazetesi sade bir başlık atmıştı: “İnönü’yü Yitirdik”

Güneş gazetesi “Türk Siyaseti Zarif Adamını Kaybetti” ve Hürriyet gazetesi “En Nazik Siyasetçiyi Kaybettik” başlıklı haberleriyle, Erdal İnönü’nün, herkesi kendine çeken nezaketine ve zerafetine atıfta bulunuyorlardı.

Sosyal demokratlığı belki en yalın haliyle halk onun ağzından öğrendi. Daha önceki tarifler karmaşık veya çapraşık gelmiş olabilirdi halka. Çünkü kavramlar, biraz da onları ortaya atan insanların kendi yaşayışlarıyla yakından alakalıdır.

Erdal İnönü’yü meydanda dinleyenler, sonra onun halk arasına karışıp, onlardan biri gibi olduğunu görenler, siyasi şaklabanlıklardan uzak bir devlet adamı ciddiyetiyle, esprilerine tanık olanlar, çocuklarla kurduğu sıcacık ilişkinin samimiyetini farkedenler, herhalde sosyal demokratlık böyle bir şey olsa gerek demişlerdir.

O yüzden Sabah gazetesi “Aslan Sosyal Demokratı Kaybettik” diye başlık atmış. O yüzden Yeni Şafak gazetesi “Gülen Sosyal Demokratı Kaybettik” deme ihtiyacını duymuş.

Ölümün ebedi bir yokluk ve geri dönüşü olmayan bir yol oluşunu ifade etmek için belki Vatan gazetesi tek kelimeyle “Kaybettik” demek lüzumunu hissetmiş. Milliyet gazetesi “Çok şey kaybettik” diyerek kaybımızın sınırını genişletirken, Radikal gazetesi bundan sonra yapabileceğimiz tek şeyi işaret etmiş sanki… “Seni Çok Özleyeceğiz.”

Yaşarken sanki ders verir gibi yaşayan Erdal İnönü, Posta gazetesinin dediği gibi, deneysel bir tedaviye izin vererek “Ölürken de Bilime Hizmet Etti.” Kendisine bir kere daha rahmet, ailesine, yakınlarına ve milletimize başsağlığı ve sabır diliyorum.

*****

Teröre karşı nasıl bir tepki gösterilmesi gerektiği konusunda kararsız ve bilgisiz olduğumuz kesin. Yaptığımız ani çıkışlar ve duygusal gösteriler, aslında bizim acılarımızı daha da katmerleştirirken, terör örgütünün görmek istediği manzaraya çanak tutmuş oluyor.

Medyamız da reyting kaygısı yüzünden konuyu gündeminden çıkarabilmiş değil. Gazetelerimizin manşetlerine hâlâ bu konular hakim. Oysa bunun dışında da hayatın akışı devam ediyor. Fakat biz neler olup bittiğinden habersiz kalıyoruz.

Hürriyet gazetesinin bugünkü “Uçan Karargâh” manşeti, terör olayları ile ilgili gelişmelerin can alıcı noktası. Çünkü PKK terörü ile ilgili olarak Kuzey Irak’la aramızdaki problemin çözümü, Başbakan’ın 5 Kasım’da ABD ile yapacağı görüşmeye bağlı.

Milliyet gazetesi bu durumu “En Kritik 4 Gün” manşetiyle duyurmuş.

Son zamanlarda, bir uçak dolusu iş adamıyla yabancı ülkelere gitmenin alışkanlık haline geldiği bir dönemde, bu sefer Amerika’ya giden Başbakan’ın uçağında 3-4 paşanın yer alacak olması, gözleri ister istemez bu seyahate çevirdi.

Posta gazetesi haberi “Paşalar Amerika’da” şeklinde verirken Star gazetesi “Bush Heyetinde 5 General” manşetini atmış. Yeni Şafak gazetesinin dediği gibi bu ziyarette “Son Söz (Bush’un) Yüzüne Söylenecek”

Olayın ciddiyeti ve askeri tarafının ağır basması sebebiyle isabetli bir tercih olan bu durum, umarım hükümetle asker arasındaki kaynaşmanın da başlangıcını oluşturur. Bu sadece kendiliğinden olmasını beklediğim bir gelişme veya safça bir temenni değil.

Stratejik olarak, ülke yönetimi ve vatan savunması bağlamında, Başbakanlıkla Genelkurmay’ın farklı bir görüşte olduğunu ben düşünemiyorum. Zaten böyle bir durum da yok. Şekle yönelik bazı çekinceler yüzünden, Ak parti ile Ordu arasına gerilen bir türban perdesi, bazı şeylerin üstünü örttüğü gibi, bazı şeylerin de açıkça görünmesine engel teşkil ediyordu.

Bu ortak seyahatte bazı gerçeklerin daha açık şekilde ortaya çıkmasını umuyorum.

*****

Bütün bunlardan da önce ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın Türkiye ziyareti var biliyorsunuz. Rice bu ziyaretinde öncelikle Türkiye’nin hızını kesmek isteyecek. Ancak uzmanlar Rice’ın elinin hayli zayıf olduğunu bildikleri için işinin zor olduğu konusunda hemfikirler.

Akşam gazetesinin haberine göre, eski ABD büyükelçisi Mark Harris bile Rice “Şapkadan Tavşan Çıkarabilecek mi” diye merak ediyormuş.

*****

Uluslar arası ilişkilerde, dengelerin sağlanması, en önemli ve en kritik konu. Herkesin dostu düşmanı ayrı, öncelikleri farklı. ABD ile İran arasındaki ilişkilerin durumunu bilen Cumhuriyet gazetesi, “ABD ile İran Pazarlığı” başlıklı haberinde, Türkiye’nin Amerika’da bir pazarlıkla karşılaşma ihtimaline dikkat çekiyor.

*****

Bu arada Güneş gazetesindeki bir habere göre Zeyno Baran ABD’nin korkusunu açıklamış : “Türkiye Kerkük’ü İşgal Edecek.” Bu şekilde ABD, yeni kankası Barzani’nin Bağımsız Kürdistan rüyasının kâbusa dönmesinden endişe ediyormuş…

*****

Öte yandan Pentagon sözcüsü Morrel, PKK ile mücadele için Türkiye’ye çok önemli istihbarat bilgileri verdiklerini belirtti. Vatan gazetesinin “Casus Uçaklarla PKK Avı” başlığıyla verdiği habere göre, U-2’ler PKK hedeflerinin koordinatlarını veriyor, Türkiye de buraya nokta atışlar yapıyor. Aynı haberi Türkiye gazetesi “U-2 PKK Peşinde” şeklinde vermiş.

*****

Türkiye Irak yönetimiyle görüşüp problemi diplomatik yönden çözmeyi denedi. Ama Iraklı yöneticiler bu nezaketi anlayamadılar. Hâlâ da kabalıklarına ve anlayışsızlıklarına devam ediyorlar.

Güneş gazetesi “Bağdat Yılanı” başlıklı haberinde Celal Talabani’nin kaçırılan askerlerimizle ilgili arabuluculuk teklifi yaptığını, ancak bunun için sınır ötesi harekât konusunda pazarlık yapmaya kalkıştığını anlatıyor.

*****

Hükümet PKK terörüne karşı bir dizi tedbir alıyor. Eşgüdümlü olarak devreye girecek tedbirlerin başında elbette ki ekonomik yaptırımlar var. Sabah gazetesinin deyimiyle bir çeşit “Ekonomik Abluka.”

Amaç ve hedef her zaman PKK olmakla birlikte birlikte, ona yardım ve yataklık edenler de aynı suçu işlemiş sayılacağı için Radikal gazetesinin dediği gibi “Barzani de Hedefte.” Star gazetesi bunu “Destekçiye Ambargo” manşetiyle dile getirmiş.

Barzani’nin inkâr etmesine rağmen PKK Peşmerge Barzani üçlüsü arasındaki kirli ilişkiler dünya basınında da dillendiriliyor. Bugün gazetesinin haberine göre, “Peşmerge’de PKK’lı Albay” Barzani’den resmen maaş alıyormuş.

*****

Terör konusunda PKK ile açık alanda askeri mücadele içine giren hükümete karşı, Meclis’te grubu bulunan DTP de ayrı koldan mücadele ediyor. Zaman gazetesinin haberine göre, her fırsatta PKK yanlısı bir tavır sergileyen “DTP’nin Son Çıkışı Avrupa’yı Kızdırdı” Bakalım daha önce de AB’nin “Terörle Arana mesafe Koy” dediği DTP bu uyarıları dinleyecek mi?

*****

Dün yine 3 şehidimizi toprağa verdik. Posta gazetesi bu haberi “Unutmayacağız” manşetiyle vermiş.

*****

Diğer konulardaki manşetlere gelince:

Bilindiği gibi Telekom’daki grev devam ediyor. Bu arada tespit edilen kablo kesme sayısı 400’ü aşmış. Ne yazık ki, bazıları grevin anlamını, hâlâ ülkeye zarar vermek olarak algılayabiliyorlar.

Şu anda 185 milyona ulaşan maddi zararın yanında, iletişimin kesilmesi sebebiyle bazı hayati konularda aksamalar da yaşanıyor. Bugün gazetesi olayı “İhanet” başlığı altında haberleştirmiş.

****

Hükümet yeni bir yapılanma içinde Sosyal Güvenlik kurumlarında da yeni bazı değişiklikler yapmak istiyor. Bunlardan biri de çalışanların ölmü halinde eş ve çocuklarına maaş bağlanma sürecinin ayarlanmasıyla ilgili.

Şu anda SSK mensuplarının 900 gün olan çalışma süreleri 1800 güne çıkarılmak istenirken, memurlar için geçerli 3600 günün de 1800 güne düşürülmesi düşünülüyor. Akşam gazetesi “SSK’lı Hemen Ölsün, Memur Beklesin” şeklinde bir espriyle bunu gündeme taşmış.


Öte yanda sağlık alanında yeni birtakım uygulama değişikliğine gidiliyor. Bu sisteme göre hastaneler özerkleşiyor, puan sistemine geçiliyor. En düşük puan alan hastanenin küme düşmesi yönetici ve personelinin işine son verilmesi gündeme geliyor. Bugün gazetesi haber için “Hastane Ligi Başlıyor” derken Türkiye gazetesi “Sağlıkta Dev Adımlar” başlığını kullanmış.

*****

Spor haberleri de şöyle:

Fanatik gazetesi, Türkiye Kupası maçlarını ikinci plana atarak transfer çalışmalarıyla ilgili “Fener Dört Koldan” şeklinde bir manşet atmış.

Fotomaç gazetesi yedek oyuncularla sahaya çıkan Fenerbahçe’nin Gaziantepspor beraberliğini “Yedekler Daha Çok Bekler” başlığıyla verirken, Beşiktaş’ın da kendi sahasında beklenmedik şekilde Çaykur Rize’ye yenilmesini, ilk yarıda kulübede oturan ve ikinci yarıda oynamasına rağmen sonucu değiştiremeyen milli oyuncuyu hedef alarak “İbrahim Üzülür” başlığını kullanmış.

Fotospor gazetesi ise üstte Zenit kulübü başkanının “Fatih’i Fener’e Satacağım” sözünü manşet olarak kullanırken, Sarı Lacivertlilerin Gaziantep beraberliğini de altta “Vallahi Angarya” manşetiyle değerlendirmiş.

Bugünlük de bu kadar. Yarın yeniden birlikte olabilmek umuduyla…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..