Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '18

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Erdek Bozuldu mu?

Erdek Bozuldu mu?
 

 

Büyük şehirlere bağlanma mehmedim,
Öyle bir şehre yerleş ki,
Küçük fakat bizim olsun
Sokaklarında tanımadığın yüz
Ensesine şamar atamayacağın kimse dolaşmasın
Her ağacına elin
Her karış toprağına terin değsin
Ve kuytu evlerin birinde
Senden habersiz ölenler olmasın.

                            B.R.Eyüboğlu

 

ERDEK BOZULDU MU?

Herkesin ağzında bir  laftır gidiyor, sakız gibi çiğneniyor.’’ Erdek bozuldu’’ diyorlar.
Ben de avazım çıktığı kadar bağırıyorum.

‘’Hayır,  hayır. Ben bozulmadım. Siz bozuldunuz. Siz insanoğlu, siz bozuldunuz.

‘’Benim koylarım hala duruyor. Kumsallarım uzanıyor tüm körfeze. Zeytin ağaçlarım bereketle sunmaya çalışıyor size meyvelerini’’

Benim havamdaki Oksijen miktarı bu bölgede en üst seviyede. Çekin bakalım bir ciğerlerinize.

Kapıdağın eteklerine saklanmışım, kimse ellemesin bana, kötü gözle bakmasın diye.

Dalgalara bile sessiz olmalarını öğütlemişim, kimse bizi keşfetmesin diye.

Korkuyorum zarar gelmesinden güzelim doğama.

Bir inci misali dizilmiş köylerim dağın etrafına. Turanlar, ocaklar, ormanlı ve diğerleri.

Hele ki topraklarımın altında yer alan medeniyeti anlatamam ki sözlerimle.
Kendiniz görün ve okuyun, cep telefonlarından başınızı kaldırabilirseniz eğer.

Kendini anlatanlara sinir olurdum, ama bana bunu da yaptırdınız sonunda.

İnanın insancıklar,  ben hiç bozulmadım. Aynı saf, aynı temiz, aynı eşsiz bir inciyim bu sahillerde.

AMMA,
Yeter ki siz ellemeyin bana!

Anlıyorum hepiniz burada yaşamak istiyorsunuz, ama kesmeyin geleceğinizi, kesmeyin zeytin ağaçlarımı. Yok, mudur başka bir formülü?

Hani insanoğlu en akıllı canlı deniyor ya. Çok gülüyorum artık ben bu lafa.

Denizlerime akıtmayın kirlerinizi, pisliklerinizi, fabrika atıklarını. Yüzebilsin  balıklar denizlerimde, evlerinde, rahat rahat, zehirlenmekten korkmadan, yesin çocuklar bol bol hamsi, istavrit, palamut….

Atmayın artık içtiğiniz sigaraların izmaritlerini bağrıma. İnanın yanıyor bağrım o sönmeyen izmaritlerin ateşiyle. (Fransa' da kargalar eğitilmiş, izmarit toplamak üzere!!)


Atmayan yeter ki çöplerinizi kumsallarıma. Bırakın o kum taneleri inci gibi parlasınlar güneşin altında. Deniz minareleri toplasın çocuklarınız kumların arasında. Sonra dizsinler onları kolye yapsınlar annelerine, arkadaşlarına.

Sokmayın koca koca arabaları taa kalbime kalbime şehrin içine. Biraz dışarıda bıraksın insanlar arabalarını, yürüsünler erdeği yani beni, beni,  hissede hissede.

Kıyılara dizilmesin oradan buradan toplanmış eski yıpranmış kötü koltuklar, plastik beyaz sandalyeler,

O şekilde ağırlamak istemem ben, bana  gelen misafirlerimi. Onca yoldan gelmişler, en iyisi sunulsun onlara.

İnsanlar kıyılarıma otursun ama o ucube koltuklara değil, yerlere otursunlar, çıplak ayaklarını ılık sularıma soksunlar,

Bağırmasın bangır bangır müzikler sağdan, soldan, bunun yerine insanlar birbirlerine, sevgi sözcüklerini fısıldasınlar, şiirler okusunlar.

Tekrar söylüyorum, bir daha. Ben bozulmadım eyyy insanoğlu.
Ben bozulmadım eyy insanlar.

İyi ama kim bozuldu?
Elinize bir ayna alıp,bakın o aynaya. Bütün cevaplar orada....

Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
Aynı mahallede kocayacaksın;
Aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp aynı şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma,
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
Öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.

                                                ( KONSTANTİNOS KAVAFİS, ÇEVİRİ: CEVAT ÇAPAN)
 

 
Toplam blog
: 18
: 121
Kayıt tarihi
: 16.09.17
 
 

Bir emekli öğretmenin kaleminden düşenler . Bandırma doğumlu olup , ilk , orta öğrenim hayatımı B..