Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '10

 
Kategori
Deneme
 

Erdemin namusu

Erdemin namusu
 

benden


Erdemli olmak, başkalarının düştüğü ve düşebileceği kötü durumlardan kendimize çıkar sağlamayıdüşünmekten bile kaçınmayı bilincin en temel ahlâk ilkesi yapmış olmaktır. Bu sade fakat soylu ahlak kuralından günlük hayatın telaşını bahane ederek sık sık kaytarırız. Bu bahane aslında erdemsiz yakalanmasını istemediğimiz bencil arzularımızın kılıfıdır.

Bir başka insanı çıkarından ederek kendime çıkar sağlamayı düşünüyorsam, önce o insanın beni erdemli sanmasını sağlamalıyım. Bunun için cebimde her zaman erdemin boynuna asabileceğim görkemli bir ahlâk madalyası taşırım…

Bencil bir ruhun ahlâk masumluğu kendine göre bir şehvete sahiptir ki öteki somut şehvetten hiç de aşağı kalmaz; çünkü hiç ara vermeden erdemin ırzına geçmeyi tasarlar.

Çoğu zaman ahlâk ile erdem aynı sanılır. İkizler kadar benzer olmalarına rağmen ahlâk ve erdem aynı değillerdir. Ahlâk sade yapısıyla her insanda kendiliğinden bulunması beklenen bir meziyettir. Erdemse ahlâkı en etkili yaşam ilkesi yapan bir ermişlik halidir. Erdem ahlâkın bilincidir…

Bir insanın ahlâklı sayılması için niyetinin bencil olmayan masumiyet içermesi yeterlidir. Bencil olmayan faydacı bir masum niyetle başlatılan dürüst bir eylemin sonucu kötü ve zararlı çıkabilir. Bu durumdaki insana kimsenin ahlâksız deme hakkı yoktur. Aynı biçimde, kötü bir niyetle başlatılan hileli bir girişim de mutlu sonla bitebilir; burada da sonuca bakarak niyet sahibini ahlâklı sayamayız.

Erdem ahlâktan daha fazlasını ister; niyetin masum ve iyi olması erdemi tatmin etmez. Erdem bilgeleşmiş ahlâk ister. Erdem, iyi niyetle başlatılıp sürdürülen bencil de olmayan faydacı eylemden en olumlu sonucu elde etmenin vicdan sorumlusudur. Erdem burada ahlâkı denetleyici en üst ermişlik makamı işlevi görmektedir. Yani bir biçimde niyetten eyleme ve eylemden sonuç almaya kadar sürdürülen ahlâktan sorumlu vicdan olmaktadır.

Sorumluluk bilgi ve yetki ister. Ahlâk ile erdemin ayrı kaldığı en önemli nokta da burasıdır. Ahlâk cehalet içinde bulunabilir bir şeydir; ancak erdem düşünen bilgelik ister…

“Her şeyin erdemi düzeninden gelir. Düzenli olan şey ölçülüdür. Ölçülü olan evrene bu yüzden kozmos, yani düzen derler; düzensizlik, karışıklık demezler”(Sokrates)

Erdemli insan ölçülü olma bilincine varmış ve yaşamını evrensel düzenin ölçülerine uygun sürdürebilen kimsedir. Ancak sadece evrensel düzene uyum erdemlisi olmak insan olma onurunu gururlandırmaya yetmez. İnsan bundan daha ileri giderek erdemli duygu ve düşünceden süzdüğü özgür bilginin yorumuyla insanlık bilincini tazelemelidir. Tam da böyle olabilendir bilgilenen insanın erdemli olanı…

Kötülük etmeyi kötülük görmekten daha çok sakınılacak bir şey yapmalı. Erdemi gösteriş olarak taşımamalı; gerçekten her gerçekliğin üstünde tutmalı. Herhangi bir işte insana ve çevreye zarar veren kusurlara göz yuman olmuşsak, çağdaş toplum sözleşmesi bir hukukun onayladığı ya da kendi vicdanımızla biçtiğimiz cezayı çekmeliyiz; çünkü erdemli faydacılıktan sonra bulunabilen son büyük iyilik, erdemli kalabilmek için ceza çekmektir.

Erdemin toplum vicdanına bir ölçü olabilmesi için, insan her şeyden önce kendisine dalkavukluk yapılmasını doğrudan ve açıkça ayıplayabilmeli. Biri çıkar da erdemli duruşundan ötürü seni budala yerine koyarsa aldırma; erdemli yol seni budala sahnesine çıkarabilir, fakat asla mutsuz etmez. Sen neşeni bozma, hakaretin sillesine erdemin yanağını çevir. İyi ve güzel eden doğruluğu ve bütün erdemleri ölümden önce ruhumuza yedirmekten başka kalıcı bir cennet yolu olmadığını gösteren mezar çiçeklerinin uyarısına kulak verelim. Elimizdeki altın asayla ölü ruhlarımızı yargılamayalım… Erdem, hayatı beslemek için can olabilen ruhların duasıdır…

Neden erdemli saydığımız kimselerin çocukları ve torunlarının tamamı erdemli olamıyor? Yoksa, erdem insanın kimseden alamadığı ve kimseye veremediği bir şey midir? Şair Theognis diyor ki: “Akıl yapmak ve erdemleri bir kolye gibi dizip insanların boynuna asmak elde olsaydı bu işi başarabilen çok para kazanırdı.” “İyilerden iyilik öğrenirsin; kötülerle düşüp kalkarsan aklını bile kaybedersin. Kötü bir kimseyi ders vererek iyi bir adam yapamazsın. Ama kötü birisi doğru bir sanıyla erdemli olmayı seçerse, aklını erdemli kullanan kişilerin öğütlerine ihtiyaç duyacaktır.”

“Erdemli insanın aklı ruhuyla birlikte iyi ve faydalı olabilmek için işbirliği yapar. İnsana yakışacak gibi evini ve dünya işlerini çevirebilmeni, büyüğünü ve küçüğünü sevip saymanı, dostlarını evinde ağırlayabilmeni, yabancılarla tanışmanı ve onlardan ayrılabilmeni sağlayacak erdemli bilgeliği elde etmek için istekli ve gayretli olmalısın.” (Sokrates)

Demek ki insan önce erdemli olmaya özendirilmeli, sonra da erdemli olmanın vasıfları insanın aklında ve gönlünde örneklenmeli. Erdem maddi çıkar yapıcı bir bilgi olmadığı için parayla satılabilir veya elde edilebilir bir öğreni olmayacaktır. Buna rağmen, yani erdem öğretilebilir bir şey olmasa bile, biliyorum ki her zaman öğrenilebilecek ve örnek alınacak bir insanlık yücelişidir.

Erdem, bilgi ve doğru sanının akıl yoluyla insana ve çevresine faydalı bir şekilde kullanılmasıdır. Yalnızca kendi çıkarlarına faydalı olmak kaygısıyla davranan kimseye kötü diyemeyeceğim gibi erdemli de diyemem. Özgür iradenin seçimiyle ve karşılık beklemeden oluşturulmamış bir davranışın sahibine de erdemli adam diyemem. Kalacak mirasın hatırına babasına sarılan bir oğul, yaşlı kadına sattığı çürük domateslerin parasıyla karısına gül alan adam erdemli bir şey yapmış değildir. Bir ödül, bir iyilik veya para beklentisiyle iyi ve güzel olmak insanı erdemli kılmaz, kılsa kılsa tüccar kılar. Cennetin en mamur köşesini kapmak için ibadet etmek de erdemli bir dindarlık değildir. Hayatın zorlayıcı koşulları içinde erdemli kalabilmek bu yüzden yüksek düzeyde onurlu bir davranıştır. Bir zamanlar zenginken yoksul düştüğünde yarım somun ekmeği aç bir sokak köpeğiyle paylaşmak, aynı şeyi hep yoksul yaşamış birinin yapmasından daha erdemli değildir, ama daha zordur. İnsan erdemli yaşayabilmenin zorluğu ölçüsünde onurlanır. Güç ve servet bir insanı erdemli yaşamdan uzaklaştırmaktaysa, o insan onurunu kaybetmektedir.
***

ERDEMİ İÇSEL BENİMSEYİŞ

Bu test, ahlaki değerlerinizin ne kadar erdemli olduğunu ölçmek için
hazırlanmıştır.Testi etkili kılmak için aşağıya doğru mümkün olduğunca yavaş gidin.Dürüst cevap verirseniz, kendi ahlâk değerlerinizi ve insanlığınızı ölçmüş olacaksınız.

Test sadece tek sorudan ibaret, fakat bu soru hayati bir soru. Hadi bakalım başlıyoruz...

NY Times'da çalışan bir gazetecisiniz. Miami'de fırtına sonrası sel baskınları oluyor... Her taraf sular altında. Ve siz yüksekçe bir köprüden bu korkunç afetin fotoğraflarını çekmektesiniz. Çevrenizde insanlar, hayvanlar, arabalar suların içinde sürüklenip kayboluyor. Ve siz çok güzel fotoğraflar çekiyorsunuz...

Birdenbire yolda sularla boğuşan bir kamyonet görüyorsunuz. Şoförü çamurlara gömülmeden, sulara kapılmadan güvenli bölgeye geçebilmek için uğraşıyor...

Fotoğraf makinesini kamyoneti sürmeye çabalayan adama tutup görüntüyü yaklaştırdığınızda onu tanıyorsunuz. Bu adam ABD Başkanı George W. Bush… Onun yalan bir tehdit bahanesiyle bir iki gün içinde Irak’a saldırı emrini vereceğini ve bu emri kutsamak için de, “Tanrı’nın arzusunu yerine getiren Başkan” görüntüsüne büründüğünü bilmektesiniz… Başkanı fark etmekle aynı anda suların onu yutmak üzere olduğunu da fark ediyorsunuz; hem de sonsuza dek...

İki seçeneğiniz var:

Tedbir olarak yanınızda getirdiğiniz dağcı ipini atarak onu kurtarmayı deneyebilirsiniz. Böylece ABD Başkanı’nı kurtarmış olduğunuz için bir kahramanlık madalyası alabilirsiniz.

Ya da size kesinlikle Pulitzer ödülü kazandıracak bir son an fotoğrafı çekebilirsiniz... Bu yüzden bir anda meslekte ünlenmenin doruğunda oturuyor olabilirsiniz.

Ve işte sorunuz (dürüst olun):

Neyi seçmiş olursanız olun, çektiğiniz fotoğrafları renkli mi bastırırsınız, yoksa siyah beyaz mı?
***
Aslında bu testin can alıcı noktası ne sorulan soru ne ona verilen cevaptır. Erdem için asıl olan Başkanı ya kurtarma ya da onun ölüm anını fotoğraflama ikilemindeki tavırdır.

Eğer bu ikilemden birini seçmek için sonuçta kazanacağınız çıkarları karşılaştırmışsanız, sizin ancak adınız Erdem olabilir…

Bana sorarsanız burada Başkan’ı kurtarmayı seçmek de onu ölüme terk etmek de sizin niyetinizle bağlantılı bir ahlâk değerlendirmesinden ibaret kalır. Bencil çıkarım niyetlerinden arınmış olarak, Başkan’ı insan olduğu için kurtarmayı, ya da onu başka insanları kurtarmak için ölüme terk etmeyi seçtiğinizde bence aynı değerde ahlâklı olmuş sayılırsınız. Peki ya erdemli bir davranış nasıl olurdu? Seçenek meçenek düşünmeden, hem kurtarma ipini Başkan’a atmak, hem onun fotoğraflarını çekmek de erdemli olmayı tamamlamaya yetmez. Buraya kadarı ahlâklı bir başarı öyküsünden ileri gitmez.

Erdemli olmak fotoğraf basımındaki seçimle tamamlanacak bir sürecin toplam ahlâk denetimidir. Kahramanlık ödülü ve para hesabı yapmadan yaptığınız yardım Bush’u kurtarmışsa fotoğrafları siyah beyaz, eğer Bush bu yardımınıza rağmen “Tanrı’nın isteğiyle” ölmüşse, fotoğrafları renkli basılması koşuluyla gazeteye veren bir vicdanın sahibi “erdemli” sıfatını hak edecektir…

Muharrem Soyek

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..