Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '10

 
Kategori
Siyaset
 

Erdoğan'ın günlük olağan çatmaları

Erdoğan'ın günlük olağan çatmaları
 

Yargı bağımsız ve tarafsız olmalıdır


Erdoğan bugün AKP'nin il başkanları toplantısında bir konuşma yaptı. Konuşmanın içinde eleştirilecek bir sürü nokta var bana göre, bugün biraz bunları incelemek istiyorum.

Öncelikle ekonomik kriz konusuna girelim. "Bu ülkede 1 kepenk kapanıyorsa 3 kepenk açılıyor, her zaman kepenkler kapanmıştır" demiş. Dışarı çıkan herhangi biri, eğer ön yargılı değilse esnafın durumunun ne kadar ağır olduğunu görecektir. Ben sürekli dışarıda "burası da kapanmış" demekten yoruldum. Eskiden gittiğim bir takım yerleri bir süre sonra kapalı görmem artık "normalleşti." Dolayısıyla sanıldığı ve söylendiği gibi bu kadar "teğet" geçmiş bir kriz söz konusu değil. İnsanların durumu da ortada. Erdoğan böyle şeyleri olağan sayıyor, "her üniversite mezunu iş bulacak diye bir kaide yok" derken bir yandan, diğer yandan da "her ile bir üniversite açıyoruz" diyebiliyor. İş bulamayacakların üniversiteye niye gittiğini ise sorgulamamız gerekirken, kimse sorgulayamıyor. Madem herkes iş bulamıyor, niye üniversite açılıyor sorusunun cevabı da yok.

Konuşmadan anlıyoruz ki Erdoğan, Balyoz'u soruşturan yargıya hayran:

"Hukuk işliyor, bağımsız yargı görevini yapıyor. Aksi ispat edilene kadar kimse suçlu ilan edilemez ama kimse de dokunulmaz değildir. Bütün iddiaları açıklığa kavuşturacak olan bağımsız ve tarafsız yargıdır. Suçlu ile suçsuzu ayırt edecek olan yargıdır."

"Bağımlı yargı, taraflı davranan bağımsız yargıdan daha iyidir" mealinde bir söz söylenmişti henüz yeni, hatırlarsınız. Bağımlı yargı hiçbir şekilde iyi olamaz. Bazıları "HSYK'ya Meclis üye seçsin" diyorlar. HSYK'dan bana göre Adalet Bakanı, müsteşarı, yürütmenin her türlü baskısı çekilmelidir. Yargı tamamen yargıya bırakılmalıdır.

"Yargıya yerdımcı olmak görevimiz. Yargıdan rica ediyoruz, lütfen yürütmeye müdahele etmeyiniz. Yürütmenin hakalarına saygılı olunuz. Yürütme sadece bakanlıklar değil, bağımsız kurullar var. Yargı, onların da yasayla verilmiş haklarına saygılı olsun."

Bu sözler de Erdoğan'a ait. Ilımlı yaklaşmaya çalışsa bile, arkasındaki niyet açıkça belli. Yargı diğer işlerle uğraşsın, ama bize karışmasın! Yargının yürütmeyi denetlemesi demokrasilerde olağandır bana göre, demokrasinin bir anda sivil vesayete dönüşmesini önleyecek bir denetim mekanizmasıdır yargı. Erdoğan ise böyle düşünmüyor ve yargının kendilerini baskı altına aldığını savunuyor. Bu doğru değil, herkes hesap verebilmeli diyenler hesap vermekten kaçarsa o sözün samimiyeti ne derece geçerli olur?

Kürsü dokunulmazlığı birçok ülkede var evet, fakat bunun devamındaki sınırsıza yakın dokunulmazlık biraz fazla. Dokunulmazlığın kaldırılacağına dair kaç kere söz verildi, fakat hiçbiri tutulmadı. Yargı, yürütmeyi denetlemeye devam edecektir, bağımsız ve tarafsız bir yargı bunu gerektirir. Her zaman yürütme aleyhine karar verilecek diye bir şey yok, ama o kararlar da yargının baskısı olarak yorumlanmamalıdır. Millet iradesi her şeyin üstündedir diyorlar, yargı da bu yetkisini millet adına kullanıyor zaten. Siz eğer "bizi millet seçti, yargıyı da biz kontrol edelim" derseniz olamaz... En acısı bazı hukukçuların da AKP gibi düşünüyor olmasıdır.

"O gazetecinin maaşını sen veriyorsun. Bir taraftan maaşlar niye böyle diyeceksin, sonra da ekonomiyi çökertmek için uğraşacaksın. Bu ülkeyi germeye hakları yoktur. Bunlar edebe adaba uymaz. Herkes fikrini söylemekte serbesttir ama bu insanlara kalemleri teslim edenler kusura bakma sana burada yer yok demelidir."

Ve son nokta. Erdoğan gazete patronlarına "köşe yazarlarına hakim ol, benim beğenmediğim şeyleri yazmasınlar" alt mesajını yolluyor. Hedefi açıkça Aydın Doğan medyası... Bu sözlerden daha vahim olan ise, rakip medyanın sırf onlara laf çakılıyor diye bu sözleri manşetlere taşıyıp alkışlamasıdır. En vahimi ise bunun doğal hale gelebilmesidir. Belli ki Erdoğan kriz hakkında yazıları ekonominin çöküntüye uğraması için uğraşmak olarak yorumlamış. Ama öyle değil işte... Zaten Erdoğan'ın köşe yazarlarının eleştirilerine açtığı davalar meşhur, bu da sanıyorum yeterli kanıt olur bu konuda. Tekel işçileri konusunda 4-c diye devam ediyor ısrarı.

 
Toplam blog
: 142
: 1092
Kayıt tarihi
: 27.09.09
 
 

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakülteliyim. Seyahat benim için bir tutku, her fırsatta bir yerlere ka..