Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '08

 
Kategori
Siyaset
 

Erdoğan'ın iki ANAP'lı Gürtuna ve Gökçek'le tarihi hesaplaşmasında son perde...

Erdoğan'ın iki ANAP'lı Gürtuna ve Gökçek'le tarihi hesaplaşmasında son perde...
 

Recep Tayyip Erdoğan: Çekirdekten yetişme "Milli görüş"çüydü. Deyim yerindeyse Erbakan'ın İstanbul şubesiydi. 1994 yerel seçimlerinde İBB Başkanı seçildi.

Ali Müfit Gürtuna: İyi bir ANAP'lıydı. ANAP Kartal İlçe Başkanlığı ve 1984-1989 arası İBB Meclis üyeliği ve Meclis Başkanvekilliği görevlerinde bulundu. 1994 yerel seçimlerinden önce Erdoğan'ın davetiyle Refah Partisi'ne girdi ve İBB Meclis üyesi seçildi. İBB Başkanvekili yapıldı. 28 Şubat sürecinde Erdoğan'ın mahküm olup görevden alınmasıyla da onun yerine İBB Meclisi'nce İBB Başkanlığı'na seçildi. 1999 yerel seçimlerinde de Kapatılan Refah Partisi yerine kurulan Fazilet Partisinden aday gösterildi ve bu defa halk tarafından İBB Başkanlığı'na seçildi.

Gürtuna'nın parlayan siyasi ikbalinde Erdoğan'ın katkıları inkar edilemez...

Melih Gökçek: O da iyi bir ANAP'lıydı. 1984 yerel seçimlerinde ANAP'dan Keçiören Belediye Başkanı seçilmişti. 1989 yerel seçimlerini kaybedince ANAP Hükümeti tarafından Sosyal Hizmetler Çoçuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü görevine atandı. 1991 genel seçimleri öncesi, Refah Partisi'nin yükselen trend kokusunu alınca Refah Partisi'ne geçti ve Ankara Milletvekili seçildi. 1994 yerel seçimlerinde de RP'den Ankara BB Başkanlığı'na aday oldu ve seçimi kazandı. Kötü belediyecilik örneği sergileyen SHP'den devraldığı Ankara Belediyesi'nde yaptığı icraatlar takdir gördü ve Fazilet Partisi'nden girdiği 1999 yerel seçimlerini de kazanarak Ankara Belediyesi tarihinde ilk defa üst üste iki defa seçim kazanan Belediye Başkanı oldu.

Erdoğan, Gürtuna ve Gökçek, üçünün de mensubu bulunduğu Refah Partisi 28 Şubat sürecinde kapatılmış ve yerine Fazilet Partisi kurulmuştu. Fazilet Partisi'nde "gelenekçiler" ve "yenilikçiler" diye adlandırılan iki grup oluşmuştu. Fazilet Partisi'nin de kapatılmasıyla bu iki grup arasında yollar tamamen ayrılmış ve artık iki yeni parti kurulacaktır.

Şubat 2001'de Cumhuriyet tarihinin en büyük ve en yıkıcı ekonomik krizi yaşanmış ve halk tüm partilerden ve liderlerinden umudunu kesmiştir.

Yenilikçilerin kuracağı partinin lider adayı artık sadece yenilikçilerin değil halkın da tartışmasız beklediği lider adayıdır. Bu isim Erdoğan'dır. İstanbul Belediyesi'ndeki hizmetleri ve 28 Şubat sürecindeki demokrasi direnişi Erdoğan'ı bir şehir efsanesine dönüştürmüştür.

Böyle bir ortamda Gürtuna, siyasi ikbalini ve kariyerini borçlu olduğu Erdoğan'a sırtını dönmüştür. Perde arkasından başka ittifaklar ve işbirlikleri içerisindedir. 28 Şubat'ın etkin güçlerinin bu yeni oluşumu da engelleyeceğini hesap etmektedir!

Gökçek ise her ne kadar siyasi ikbali ve kariyeri direkt Erdoğan'la ilgili değilse de Refah geleneğine sonradan girdiği ve bu gelenek sayesinde yükseldiği açıktır. O da artık hedef büyütmüştür. Yenilikçilere sırtını dönmemiştir ama Erdoğan'ın liderliğine de karşıdır. Mahkümiyetinden doğan siyasi kısıtlamalar sebebiyle Erdoğan'ın genel başkan olmasının doğru olmayacağını yüksek sesle ifade etmektedir. Belli ki bu makamı kendisine uygun görmektedir!

Parti kurmak kolaydır ama önemli olan kurulan partinin iktidara gelmesidir. Anadolu'nun sesine kulak vermemek imkansızdır. Bu nedenlerle, mahküm olmuş, kısıtlanmış, milletvekili ve başbakan bile olması mümkün olmayan Erdoğan'ın genel başkanlığında yeni parti AKP kurulmuştur. Ve beklenildiği gibi de Kasım 2002 genel seçimlerinde tek başına iktidara gelmiştir.

Gürtuna da Gökçek de yanılmışlardır. Adeta başarısız olması için dua ettikleri Erdoğan başarmıştır. Üstelik zaman su gibi akıp gitmiş ve 2004 yerel seçimleri sürecine girilmiştir.

Gökçek son bir uyanıklıkla 2003'de AKP'ye katılır.

Erdoğan Gürtuna'nın ihanetini affedememektedir. AKP'den yüz bulamayan Gürtuna hala yeni ittifaklar peşindedir!

2004 yerel seçimleri gelir...

AKP İBB Başkanlığı için Kadır Topbaş'ı aday gösterir. Diğer girişimlerinden de sonuç alamayan Gürtuna açıkta kalır ve İBB Başkanlığı'na veda eder.

Birinci ANAP'lı Gürtuna'nın hesabı peşinen görülmüştür.

İkinci hesap Gökçek'in hesabıdır. O da yanlış yapmıştır ama Gürtuna derecesinde değildir. Erdoğan Gürtuna'yı İBB Başkanvekili yapmakla kalmamış ona kendi oturduğu koltuğu da kendi elleriyle teslim etmişti!

Erdoğan Ankara için anketler yaptırır. Anketler Gökçek'i göstermektedir. Anketlere uymamak risk demektir. Hem de iktidar partisi olarak Başkent Ankara'yı kaybetme rıskı! Erdoğan yutkunur ve Gökçek'i Ankara BB Başkanlığı'na aday gösterir.

AKP kuruluş döneminde Gökçek SESAR'a Erdoğan aleyhine anket yaptırmış mıdır, yaptırmamış mıdır, ya da yaptırmışsa eğer bundan Erdoğan'ını haberi olmuş mudur, olmamış mıdır, bilemiyoruz. Murat Yetkin'in köşe yazısına göre, o dönem Gökçek'in bir yemek davetinde Murat Yetkin ve Sedat Ergin'e "anketler yaptırdığını ve halkın yeni parti talebinin % 20 olduğu" şeklindeki sözleri Gökçek'in boş durmadığını göstermekte ve SESAR'ı da teyit etmektedir.

Erdoğan'ın bunları bilmesi ya da bilmemesi pratik açıdan o kadar da önemli değildir. Zaten Gökçek, Erdoğan'ın genel başkanlığının yanlış olacağını söylemiş ve tavrını açık olarak belli etmişti.

Demek ki Gürtuna'nın yaptıklarını hazmedemeyen Erdoğan, Gökçek'in yaptıklarını hazmetmek zorunda kalmıştı.

Ve şimdi 29 Mart 2009 yerel seçimleri için adaylar belirleniyor.

Gökçek bu defa harcanacak gibi...

Şartlar çok değişti. 2004'de siyaseten harcanmaması gereken Gökçek, artık siyaseten de harcanması gerekiyor.

Adına ister metal yorgunluğu deyin, isterse iktidar aşınması deyin, 15 yılda Gökçek çok yıprandı.

Kamu kurumlarına olan borçlarını ödememesi, en borçlu belediye konumuna gelmesi de işin cabası...

Erdoğan, borç durumunu başarı çapası olarak görmektedir.

Bitip tükenmek bilmeyen tartışma maceraları, onun bununla girdiği ağız dalaşları onu bitme noktasına getirdi.

Gökçek-Kılıçdaroğlu yüzleşmesi de hataların sonuncusuydu.

Gökçek, Kılıçdaroğlu konusunda haklı da olsa, sonuçları belli böyle bir yüzleşmeye kalkışmamalıydı.

Kılıçdaroğlu onun muhatabı değildi. Bir basın toplantısıyla iddiaların asılsız olduğunu açıklayabilirdi.

Bu yüzleşme, karar vermekte zorlanan Erdoğan'ın elini rahatlattı gibi...

Yani her defasında Erdoğan'ın değirmeninin suyunu kesmeye kalkışan Kılıçdaroğlu bu defa, istemeden de olsa, Erdoğan'ın değirmenine su taşımış olacak!

Artık Ankara'lıların gönül rahatlığıyla oy verecekleri 0 Km bir adayın açıklanması sürpriz olmayacaktır.

Gecikmiş bir hesap olsa da...

Gürtuna'dan sonra ikinci ANAP'lı Gökçek'in de hesabı görülecektir...

Not: Gökçek, AKP adayı olarak gösterilmediği takdirde, pes etmemesi ve bağımsız aday olarak seçimlere girmesi olasıdır.

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..