Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '11

 
Kategori
Seçim
 

Erdoğan'ın umudu Bahçeli...

Erdoğan'ın umudu Bahçeli...
 

Görsel kaynağı internet


Genel seçimler yaklaştıkça siyasetçileri hedef alan kasetler servis ediliyor sanal dünyaya.

CHP eski lideri Baykal’ı koltuğundan eden skandaldan sonra MHP’yi hedef alan kasetlerde ortaya çıktı, çıkıyor.

Kasetlerin hangi kaynaktan servis edildiği bir tarafa, asıl önemli soru bu “servis”in kimin işine yarayacağı. Bana öyle geliyor ki MHP’deki muhafazakâr oyların AKP’ye yönelmesine neden olacak bu kaset operasyonları.Bilinçli..

Türkiye genel seçime giderken Nazlı Ilıcak AKP içindende malum kasetlerin tedavüle sürülebileceğine dair öngörüde bulundu. Gerçi Ilıcak, AKP’de Erdoğan, Cemil Çiçek, Arınç gibi tepe noktadakilerin böyle bir yönteme asla izin vermeyeceklerini söyledi ama AKP’de olabilecek kaset operasyonlarının kişisel hırslar ve çıkar odaklı olabileceğinin altını çizdi.

Neyse kaset operasyonlarını bir tarafa bırakıp devam edelim. Sürekli AKP’nin seçimin galibi olduğuna dair değerlendirmeler, kamuoyu yoklamaları medyada yer alırken ilk bakışta gereksiz gibi görülen, operasyonlar AKP’nin TBMM’de daha çok milletvekili ile temsil edilmesine katkı yapacak. İktidar böyle düşünmemizi sağlayacak değerlendirmeden sıyrılmak temize çıkmak için elindeki olanakları kullanarak yasadışı kayıtları kimlerin servis ettiğini ortaya çıkarmak zorunda. Yoksa kazanmak için her şeyin mübah olduğuna dair yafta yakasına yapışacak!

Bir taraftanda Erdoğan’ın tek adamlığı ve karizması üzerine kurulu seçim stratejisi seçim meydanlarında dinsel ve milliyetçi söylemlerle gaz kesmeden gidiyor. Erdoğan’ın kullandığı argümanlar ve meydanlara yansıyan söylemler dikkatle irdelendiğinde hormonlu kamuoyu araştırmalarının aksine anayasayı değiştirebilecek çoğunluğun çantada keklik olmadığı da açıkça görülüyor.

Tüm bu olasılıklar bir araya getirilerek değerlendirildiğinde seçime kadar kamuoyunu sarsıcı gelişmeler beklemek hayalcilik olarak görülmemeli.

AKP dokuz yıldır süren iktidarı süresince gündemi kendi belirledi. Bugün ise muhalefet güçlü bir şekilde kitleleri etkilemeye, gündemde yer almaya başladı.

Adeta açılım bombardımanına tutulan toplumun elinde somut bir şey yok.

Kürt sorununu sadece kürtçe televizyon ve üniversitelerde kürsüden ibaret gören iktidar yaklaşımı, Kürt kamuoyunu tatmin etmedi. Aksine Kürt yurttaşların, siyasetçilerin beklentilerini yükselti. İktidar açılım ile yükselttiği beklentileri karşılamak bir yana Habur sürecinde attığı geri adım ve yürüttüğü KCK operasyonları ile Kürt siyesi aktörlerininde tepkisine hedef oldu.

Türkiye kamuoyunu rahatlatan barış süreci kesintiye uğradı, siyasete ovaların değil dağdakilerin ve imralının diliyle “Çok kötü şeyler olacak!” söylemi damga vurdu. Genel seçimlerden sonrasına dair endişe egemen oldu.

AKP’nin seçim meydanlarında verdiği mesajlardan anlaşıldığı üzere, Kürt sorunu ile ilgili dilini ve söylemini MHP tabanını kazanmak üzere değiştirdi.

Seçim sonrası yeni anayasa yapabilmek, gerekli çoğunluğu sağlamak için Erdoğan ve partisi bir bakıma mecbur.

Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP gün geçtikçe kamuoyunun teveccühünü kazanıyor. Nefesi Erdoğan’ın ensesinde. Onun için iktidar bir taraftan CHP’li belediyeleri sıkıştırırken diğer taraftanda MHP tabanına çalışıyor. Bütün bu gözlemlerden sonra AKP ve Erdoğan’ın işinin her zamankinden daha zor olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Neredeyse iktidarının sekiz yılını muhalefetsiz olarak geçiren Erdoğan ilk kez Kılıçdaroğlu ve partisi CHP’nin dişe dokunur muhalefeti ile karşılaşıyor. Onun için meydanlara egemen olan siyasi dil giderek seviye kaybediyor.

Türkiye gibi ülkeler yeterince demokratik kültür oluşmadığı için liderlerin peşinden sürüklenir, siyaset liderin üzerinden yürür. Seçmen doğal olarak liderin söylemlerine bakar, onu kendinden görüyorsa benimser ve destekler. Bu açıdan bakıldığında Erdoğan yeni bir şey söylemiyor. İktidar yorgunu. Uçuk “Kanal İstanbul” projesi ile halkın karşısına çıkıyor. Proje çok tartışıldı ama en azından kanalın rantından yararlanamayacak olan seçmen, trafik sorunundan bunalmış olan İstanbullular şehre 15 Milyon insanın daha eklenmesine pek pirim vermeyeceklerdir diye düşünüyorum. Üstelik projenin doğru dürüst fizibilitesi bile yapılmamış. Görgüsüz Dubai projelerini çağrıştırıyor.

2011 Milletvekili seçimleri yaklaştıkça siyaset ısınmaya devam edecek. Gündem sürekli değişime gebe. Kasetler,projeler,siyasete egemen olan dilin seviyesi kamuoyu tarafından merakla izleniyor.

Seçmenin oyu çantada keklik değil.

İktidar yorgunu AKP milliyetçi, dinsel referansları daha bir öne çıkarıyor. Kılıçdaroğlu’nun başkanlığındaki CHP ellerindeki türban argümanını boşa çıkardı. Laiklik söylemi adeta dondurucuya atıldı veya hepten siyasi sözlükten çıkarıldı.

Şimdi işler özellikle iktidar cephesinden zorlaştı. Bir taraftan iktidar yorgunluğu, bir türlü bitmeyen “Ergenekon, Balyoz vb” dava süreçleri. Bir türlü görülmeye başlanamayan “Denizfeneri davası”nın Türkiye ayağı.

Son dönemde kamuoyu tarafından şaşkınlıkla karşılanan gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanması.

Seçmen bunları hafızasının bir kenarına not ediyor. Sandığa gidince mutlaka kendince bir yargılamada o yapacak..

Görüldüğü üzere 2011 seçimleri önemli bir eşik. Gerek iktidar gerekse muhalefet açısından yeni anayasa tartışmaları İle birlikte ele alındığında AKP’nin umudu MHP saptaması yersiz bir saptama değil.

Sandıktan çıkacak sonuç hiç bu kadar önemli olmamıştı. Seçmen iktidar ve muhalefet arasında tercihini yaparak tüm sorulara gerekli yanıtı kuşkusuz verecek. Umalım, siyasette verilen yanıtlardan dersler çıkarsın.

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..