Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '11

 
Kategori
Siyaset
 

Erdoğan'ın verdiği laiklik dersi…

Erdoğan'ın verdiği laiklik dersi…
 

Bütün ömrü din kurallarının toplumun temel esaslarına egemen olmasını gerçekleştirmek için yürütülen mücadele içinde geçmiş olan bir siyasetçi, siyasetin en tepesine tırmanıp oturduğunda gittiği bir “İslam” ülkesinde şöyle konuşuyor:

Biz Laik bir devletiz. Laiklik demokrasinin bir gereğidir. Laiklik, devletin her türlü dine ve inanışa eşit mesafede durmasıdır.

Kolayca tespit edilebileceği üzere laik Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı bir yandan Atatürk ilke ve devrimlerinin öğretilmesini Milli Eğitim’in amaçları arasından çıkartırken, diğer yandan laiklik tanımına yeni bir tarif getirmekte ve böylece de kendisini laik düşünceli olan bir insan olarak takdim etmektedir.

Bir yandan laiklik ekseninde oluşan Atatürk devrimlerinin karşısında yer alırken, öte yandan laik kavramını akort ederek laik düşünceli bir insan profili çizme kurnazlığını gösteriyorsun.

Bu kurnazlığın adı ve anlamı “Şark Kurnazlığı”dır…

Çünkü laiklik, bu kurnazlık aracılığı ile içeriğini yitirmiş, burjuva-demokratik bir çizgide eritilmiş ve iğdiş edilmiştir.

Laikliği kullarda bizlere din ile devlet işlerinin ayrılması olarak öğrettiler.

Din, öteki dünya ile ilgili inanç ilişkimiz çerçevesinde anlaşılacak, dünya işleri ise, dünyevi kurallara göre düzenlenecek, çözümlenecek ve yaşanacaktır.

Gerçekte ve asıl anlamı içerisinde laiklik, “bir insanın, bir toplumun ve bir kültürün insana bakışında, toplumun yaşam kuralarında ve çalışma dünyasında inanç ekseninin yer almamasıdır.

Laik düşünce, yüzyıllar boyunca Tanrı’nın emirleri ile toplumları yöneten Ortaçağ düşüncesinin, Rönesans ve aydınlanma ile değişerek insan iradesinin egemen kılınması ile kazanılmış büyük bir gelişmedir.

Bir insan, bir toplum ve bir kültür, insanlara, yaşamın kurallarına, çalışma dünyasına “inanan – inanmayan”, “benim dinimden – başka dinden”, “bizim cemaatten – öte taraftan” diye ayrım yaparak değerlendirme yapıyorsa, tutum ve davranışlarını bu eksene göre belirliyorsa, laik değildir.

Laiklik, insanlara “kendi kararlarını verme hakkını, bu karara göre yaşama hakkını” ve bu hakların güvencesini vermelidir.

Toplum yönetiminin temel ilkeleri din kurallarına göre belirlenirse o toplum laik bir toplum olmaktan çıkar; teokratik – dinin egemenliği altında- bir toplum olur.

Siz tüm siyasi hayatınızı, Aydınlanma Devrimi”nin değerlerini bilincine katmış olan insanların oluşturduğu kültürel ortamı yok etmeye adayacaksınız ve sonra da kalkıp laiklik nutukları atacaksınız…

Peki diyelim ki, gerçekten bir gecede değiştiniz ve birden ve ansızın laik düşüncenin aydınlığından nasibinizi aldınız…

Peki deyin bakalım…

Siz Türkiye toplumunu Tanrı’nın emirleri ile mi yönetmeyi amaçlıyorsunuz; yoksa, toplumsal hayatın insan aklının egemenliğinde biçimlenmesini mi savunuyorsunuz? 

Siz sürdürdüğünüz siyasi mücadele içinde Gerçekte ortadan kaldırılmak istenen de bu aydınlık bakış açısıdır.

Aydınlık yok edilecektir ki, toplum karanlığa boğulabilsin.

Çünkü karanlık bir ortamda yapılıp edilenlerin açığa çıkması mümkün değildir. Sorgulama yeteneğini yitirmiş insanların toplumunu yönetmek ise, bir sürüyü gütmek kadar kolaydır.

Toplumu tek elden ve tek irade altında yönetme isteği, dış güçlerin bu ülkeye egemen olma siyaseti ile bir noktada buluşmakta ve piyasaya demokratik bir kılıf içinde sunulmaktadır…

Ilımlı İslam siyaseti [ya da stratejisi] işte bu buluşmanın eseridir…

ABD’nin Büyük Ortadoğu Politikası adı verilen yayılmacı siyaseti ise, işte bu aynı stratejinin dışa dönük vitrinini oluşturmaktadır…

Toplum yönetiminin temel ilkeleri din kurallarına göre belirlenmelidir?.. Yoksa, aklın, bilimin, toplumsal tecrübe birikimin birleştiren insan iradesi ile mi?..

Kültürümüzün insana bakışı ve toplumun yaşamsal kuralları inanç ekseninde mi oluşmalıdır?.. Yoksa aklın ak aydınlığında mı?

Yanıt verin bu sorulara Sayın Başbakan?

Bütün bu sorulara yanıtınızda eğer aydınlık düşüncenin ışığı yer alıyorsa, Atatürk Devrimleri ile ne alıp veremediğiniz var?..

Atatürk ilkelerine sırt çevirmenizin nedeni nedir?

Atatürk devrimlerinin öğretilmesinin Milli Eğitimin hedeflerinden çıkartılması ve genç kuşakların bilincinden bu Atatürk ilkelerinin sökülüp atılması ile yönündeki eylem, çalışma, program, strateji, taktik, karar ve uygulamalarınızı nasıl açıklayacaksınız?

Lütfen yanıt verin.

farukhaksal@superonline.com

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:

www.soryusormak.com

www.kitlecizgisi.com

www.dnm-ler.com

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..