Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Erdoğan zafer mi kazandı, hezimete mi uğradı?

Erdoğan zafer mi kazandı, hezimete mi uğradı?
 

Bir olayın farklı görüşteki iki insan veya kurum tarafından, birbirine 180 derece zıt şekilde yorumlandığına çok şahit olmuşuzdur. Fakat dar bir çerçevede yaşanan bu olayları üzerinde fazla durmadan kolayca unutuveririz.

Dün gece Davos'ta yaşananlar ise, kolay kolay unutulacak cinsten değildi.

Türkiye Cumhuriyeti başbakanı Erdoğan'ın, Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Peres ile yaşadığı tartışmadan sonra "siz öldürmeyi iyi bilirsiniz" diyerek kalkıp oturumu terk etmesi, Filistin'de kadınların, çocukların, masum insanların göz göre göre öldürülmesinden haberi olmayan veya bu konuyla pek ilgilenmeyenlerin dünyasında bile büyük yankı uyandırdı.

*****

Şimdiye kadar alıştığımız diploması kurallarına oldukça ters düşen bir yapısı olduğu için, haberi ilk duyduğumda, ben de biraz tedirgin olmuştum.

Duygularım Erdoğan'a hak verse de, mantığım "acaba ters teper mi?" sorusuna cevap aramaya çalışıyordu.

Çok geçmeden Peres'in telefonla Erdoğan'ı aradığı haberi düştü internete. İşte o zaman olay, lehimize dönmüş oldu.

Çünkü ilk bakışta hatalı hareket ediyor görüntüsü veren Erdoğan'dı. Eğer olaydan 5 dakika sonra arayan o olsaydı, "bir an kendime hakim olamadım, özür dilerim" deseydi, iş bizim açımızdan bitmişti.

Değil mi ki arayan Peres’ti, İsrail tarafının haksızlığı tescillenmiş oldu.

*****

Şimdi yapılan bazı açıklamalardan ve yazılan bazı yazılardan yola çıkarak, "Peres telefon etmiş ama özür dilememiş ki" diye savunma yapmaya çalışan arkadaşlarımız olacak biliyorum.

Öncelikle bizim, yahudilerin veya yahudiliğin avukatlığını üstlenmemize, İsrail'in ihtiyacı yok. İkinci olarak biz İsrail'in yaptığı insanlık dışı muameleye karşılık, masum insanların hakkını savunmaya çalışıyoruz.

Burada mantıksızca bir "Yahudi düşmanlığı" söz konusu değildir. Musevi vatandaşlarımızın da bunu böyle bilip böyle değerlendirmesinde yarar vardır.

Şu anda söz konusu zulmü yapan İsrail devleti ve askeri gücüdür. Ne İsrail halkı, ne de dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan yahudilerin normal şartlarda bunda bir suçu yoktur. O yüzden tavrımız ve ithamımız onlara karşı değildir.

Buradaki "tavrımız" kelimesini bilerek ve hepimizi kastederek çoğul kullandım. Kişisel olarak bu görüşü tasvip etmeyenlerin bile gerekirse muhalefet şerhi koyarak Türkiye Cumhuriyeti'nden yana tavır almaları gerektiğini düşünüyorum.

Gazetelerde, televizyonlarda ve medyanın her alanında yapılan yorumlara ve yazılan yazılara bakarsanız, bir kısmının Erdoğanı haklı, bir kısımının da haksız bulduğunu göreceksiniz.

Aynı olayın farklı açılardan nasıl 180 derece zıt anlaşılabildiğinin ve anlatılabildiğinin çok açık bir kanıtıdır bu...

Bu durumda Türk dışişlerinin zedelendiğini, hatta bittiğini iddia edenler olduğu gibi, kimlik ve kişilik kazandığını düşünenler de vardır.

Diplomaside kızgınlık ve öfke yerine, daha soğukkanlılıkla ve karşınızdakine hissettirmeden yapılan ataklar, atılan goller önemlidir ve değerlidir biliyorum.

Ancak faul yapmadan ikili mücadelede rakipten topu alarak sıyrılmak da az önemli iş sayılmaz. Dün gece böyle bir çalım seyrettiğimizi düşünebiliriz.

Dünyada bu olayın yankılarının hem lehte ve hem aleyhte olacak şekilde gelişmesini bekleyenler olduğu gibi, Türk halkının bu olayı iki türlü değerlendireceğini iddia edenler de olmuştur.

Ancak herkes kendi düşüncesine göre bu şekillendirmeyi yapmasına rağmen, çoğunluğun bunu olumlu değerlendireceğini ve seçimlerde de bunu sandığa yansıtacağını söylemek hiç de kehanet olmayacaktır.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..