Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '11

 
Kategori
Siyaset
 

Ergenekon, kafa karışıklığı ve rüştünü ispat meselesi

Ergenekon, kafa karışıklığı ve rüştünü ispat meselesi
 

Türkiye halkının kafası karışıktır…

Bir yanda üst düzey generaller, genelkurmay başkanları, üniversite rektörleri, yurtsever aydınlar, siyasi parti liderleri, yazarlar, çizerler hapistedir…

Öte yanda “özel” yetkili savcılar yeni yeni kazılarla, yeni yeni tutuklamalarla çuvallar dolusu deliller elde etmektedirler…

“Bir kısım” medya, her geçen gün haber kirliliğini daha da yoğunlaştırmakta ve adeta bir bulamaç haline getirmektedir.

Bir yanda teröre karşı göğüslerini siper etmiş TSK mensubu subaylar öte yanda bu kişilerin tutuklanmalarına mesnet teşkil eden PKK itirafçılarının korkunç ifadeleri…

Her gün biraz daha karışmakta/ karıştırılmaktadır Türkiye halkının kafası…

Ve bu kafa karışıklığı ortamına oturtulan siyasetin gündemi ülkenin çözüm bekleyen temel sorunlarını gelecek zamanlara doğru itelemekte, gölgede bırakmaktadır.

Türkiye’nin gelecekteki gündemini belirleyecek olan temel soru şudur:

Türkiye halkının kafasındaki karışıklık son bulduğun da mı aydınlığa çıkılacaktır?..

Yoksa;

Tozu dumana katan bu karışıklık ortamı son bulduğunda mı halkın kafasındaki belirsizlik ortadan kalkacaktır?

Bu soru, “yumurta mı tavuktan; yoksa tavuk mu yumurtadan çıkmıştır” gibisinden basit ve yavan bir soru değildir.

Ciddi, trajik ve son derece önemli bir sorudur…

Soruyu şöyle sormak da mümkündür:

Türkiye bu karanlıktan halkının eylemli bilinci ile sıyrılacaktır?.. Yoksa, yine yukarılardan esecek olan bir rüzgar mı dağıtacaktır ülkenin başına çöken kara bulutları?..

Daha Türkçesi ve kısacası;

Türkiye halkı 2011 yılında [artık] rüştünü ispat edebilecek midir?

Laik Cumhuriyet, üç/çeyrek yüzyıllık kurumları ile, demokratik hukuk devleti ilkelerine bağlı kalarak bu meselenin üstesinden gelebilecek midir?..

Mesele buradadır!

Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi, “Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalacağına” olan inancımız, içtenlikle sonsuzdur…

Ülkemizin içinden geçtiği bu oldukça dar boğazda yol alırken tüm dileğimiz, oldukça zor geçit vereceği daha şimdiden belli olan bu sarp dağları, Cumhuriyetimizin kendi kurumları ile tırmanmak ve halkımızın kendi emeği ve bilinci ile aşmaktan ibarettir…

Türkiye halkı ve demokrasisi işte ancak o zaman rüştünü gerçekten ispat etmiş olacaktır.

Ülkenin tüm yurtsever aydınları, tam bağımsız laik cumhuriyetten yana tüm halk kitleleri tüm enerjilerini işte bu reşit olma mücadelesine adamak zorundadırlar.

Reşit olmak, yani iyiyi kötüden ayırt edebilme gücünü kullanarak kendi kaderine egemen olabilme bilinç ve yeteneği demektir…

İşte günümüz Türkiye’sinde peşine düşülen öğe, bu bilinç ve yeteneği kazanmış insan gücünün örgütlü birikimidir.

Yaratılan kargaşanın ortasında sorgulanması gereken şey işte bu oluşumdur. 

farukhaksal@superonline.com

LÜTFEN TIKLAYINIZ:

www.soruyusormak.com

www.kitlecizgisi.com

www.dnm-ler.com

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..