Ergenekon-Balyoz kumpasları ve FETÖ kalkışmasından sonra TSK'ya son darbe tuzağı mı?

Türkiye’nin Irak’ın Musul kenti yakınlarındaki Başika’da bulundurduğu askeri güçle ilgili olarak Irak Meclisi’nce alınan kararda, bölgedeki askeri varlığımız “işgalci güç” olarak nitelendirilmiş ve istenmediği karara bağlanmıştır.[1]

Obama’nın özel temsilcisi McGurk ABD Dışişleri Bakanlığı’nın günlük basını bilgilendirme toplantısına katılarak Irak’taki tüm askeri eylemlerin Irak Hükümetinin izni dahilinde olması gerektiğini ifade ederek[2] Başika’daki askeri varlığımızın sona erdirilmesi yönünde Irak makamlarıyla paralel açıklamalarda bulunmuştur.

Yani ABD Başika’daki askeri varlığımızı sonlandırması yönündeki iradesini Irak’a beyan ettirdikten sonra bu arzusunu bir kez de kendi ağzından dillendirmiştir.

Bir gün içinde IŞİD’e teslim edilen  Musul’un sözüm ona kurtarılması harekatı(!) öncesinde, Irak Başbakanı İbadi’nin Aralık 2014’teki Türkiye Ziyaretindeki talebi üzerine bölgede konuşlanmış olan askeri varlığımıza karşı bugün itibariyle yükseltilen hasmane tutum, ABD’yle Irak’ın müştereken ve kasıtlı olarak ülkemizi bir tuzağın içine çekme amacıyla hareket etmiş olabileceklerini akla getirmektedir.

Bilindiği üzere ABD ülkemizdeki işbirlikçileri FETÖ çetesi üyeleri marifetiyle önce Ergenekon, Balyoz… vb. kumpaslarla TSK’ne ağır bir darbe indirmiş, daha sonra yine FETÖ vasıtasıyla akıldan ve fikirden yoksun kıldığı cuntası marifetiyle teşebbüs ettiği kalkışmayla TSK’ne ikinci büyük darbesini indirmiştir.

Bu alçak saldırılarla zayıflattığını düşündüğü Ordu’muzu bu kez Suriye-Irak bataklığında içine sürükleyeceği çatışmalarda uyduracağı bahanelerle topyekun bir savaşın içine çekerek Ordumuza ve dolayısıyla ulusumuza ve ülkemize öldürücü ve son darbesini indirmek gayesiyle bu basit ve aptal oyunları sahnelemeye başlamış olabilir.

15 Temmuz kalkışmasındaki yenilgileri üzerine emperyalistlerin ülkemiz aleyhine yıkıcı faaliyetlerini sona erdirmeleri beklenemeyeceğine göre sıradaki hamlenin bu şekilde olmasının önünde hiçbir engel göremiyoruz.

Yöneticilerimizin, emperyalistlerin bu alçakça tuzaklarına karşı son derece dikkatli olacaklarına, Musul rüyaları peşinde maceralara atılmayacaklarına,aleyhimize sonuçlar doğurabilecek gereksiz gerilim ve çatışmalardan uzak durulması için gerekli tüm önlemleri alacaklarına inancımızı korumak istiyoruz.

Kenan IŞIK