- Kategori
- Güncel
- Okunma Sayısı
- 292
Ergenekon davası bugün başlıyormuş!

Kaynak:memur.com.tr
İddianamede Cumhuriyet Gazetesine atılan bomba ilk sıralarda yer alıyor, Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk da sanıklar arasında!
Bir insan kendi gazete binasına neden bomba attırır, mağdur durumda olan biri aynı zamanda aynı davadan dolayı nasıl sanık olabilir, bu dilemmayı çözmeye zavallı beynim yetemedi!
Mantığım deseniz alabora!...
İddianamede bu bölüm de bulunuyor:
”Anayasal kurumların yetki ve sorumluluklarını hiçe sayarak sözde devlet adına, devlet ve millet yararına hareket ediyormuş görüntüsü vermeye çalışmakta olduğu anlatılan iddianamede, ' Bu yöntemle, kamu kurumlarını baskı altına alıp devlet yönetiminde etkili olmayı, sivil toplum kuruluşlarını da örgüt amaçlan doğrultusunda yönlendirmeyi amaçladığı belirlenmiştir.” Kaynak: Milliyet
Eee, o zaman da sanık kadrosu pek bir eksik!
Dilemmalar içinde beyin kıvrımlarım kıvrım kıvrım kıvranmakta!
Davalılar, davacılar…
Mağdurlar, sanıklar!
Karman çorman olmuşlar!...
Ortalıkta dolanan dava açılası konular, gücün yetiyorsa hadi durma aç tehditleri…
Düşünme, mantık yürütme! Şiştttt… Konuşma!
Yiyecek ekmeği nasıl bulurum, onu düşün, bunlara yoracağına kafanı!
Gülgün Karaoğlu
Ekim,20/08
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Bu işi aklım almadı. Nasıl, sanık-mağdur ikilemi, sağcı-solcu, dinci-laik,hoca-öğrenci asker-sivil, politikacı, apolitik insanlar bir araya nasıl getirildi. Nasıl iddianame hazırlandı? Demeyin sizde Ergenekon iddianamesinde yerinizi alırsınız. Atatürk sağ olsaydı. Savcı hızını alamaz.. O'nun düşüncelerini de dava konusu yapardı.
Ali MERT 20.10.2008 17:14- Cevap :
- Sevgili Mertce, bavulum hazır, bekliyorum! :))) Padişahlık dönemlerinde gibi hissediyorum, Kurtuluş Savaşı'nı solukluyorum sanki... Tarihi hiç sevemedim ama tarih ille de başıma bela olma ısrarında! :))) Teşekkür ve sevgilerimle... 21.10.2008 3:07
Değerli Gülgün Karaoğlu, bilirsiniz, dışarıda olan bitenleri; bir bodrum katının penceresinden, bir de bulunduğumuz yerin en yüksek yerin çatısından izleyebiliriz. Bodrum katından izliyorsak; koşuşan ayaklar ve duyduğumuz seslere göre, çatı katından izliyorsak olayı gerçek boyutu ile görürüz. Osmanlıdan sonra 30 yıl tek parti ile yönetildik. Sonra mecbur kaldık (normal) seçim yaptık. Ancak, on sene dayandık! Tekrar tek partiye dönmek için (1960) ihtilal yaptık. Daha sonra yine dayanamadık ve (1980) ihtilal yaptık. Normal (gerçek) seçimlerden sonra yine dayanamadık, ya üniversite rektörlerimiz yürüdü, ya da başkaları! Olmadı muhtıralar verdik. Bunlar tüm gerçekliği ile ortada iken, İnsanlar neden bir masumiyet içerisinde, "İnsan kendi evini yakar mı?" diye sorma ihtiyacı duyar. Evet, insanlar kendini (kendilerine göre) çaresiz hissettiğinde! Bir pire için yorganı da yakar. Özetle; Demokrasi ve saltanat anlayışı bir arada olmuyor. Buna bir karar vermeliyiz. Sağlıcakla kalınız.
Canmehmet 20.10.2008 14:53- Cevap :
- Haklısınız, tüm bu çelişkiler canımıza okuyor, canlara bedel oluyor! Kendimce bir çözüm buldum, acayip bir çözüm, okuyun isterseniz ama sonra da ne oldu bu kadına da ortalıklarda gözükmüyor diye merak etmeyiniz! Bir tercih yapmak zorunda artık bu ülke vatandaşı adı altında yaşayanlar! Vatandaş mı, yandaş mı, hasım mı yoksa? Her bir bireyin artık şapkasını çıkartıp önüne koyma zamanıdır! Katılımınız için teşekkür ve sevgilerimle... 21.10.2008 3:04
Her ortamda, hatta bu sabah TV'de CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay da çok güzel birespiri ile durumu anlatıyordu.Bu kadar komik duruma ülkemiz düşmemişti.Daha doğrusu komik değil de oyuncak olmuş duruma. Buna rağmen bu kadar oy.Geri kalmış ülke olmağa devam.Zaten geri kalmışlığımız yüzünden bunlar oluyordu. Yumurta -tavuk misali.
ekonomi 20.10.2008 9:28- Cevap :
- Düşüncenize katılmamak elde değil... Biraz önce bir yazı yayımladım, sabaha kalır mı bilmem:))) Uçuk kaçık bir çözüm... Uçurtabilirler beni de muhtemelen! Teşekkür ve sevgilerimle... 21.10.2008 2:58