Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '09

 
Kategori
Güncel
 

Ergenekon davası hafife alınamayacak kadar önemlidir

Ergenekon davası hafife alınamayacak kadar önemlidir
 

Son dalga operasyonu yapıldı ve ilginç şahsiyetler göz altına alındı.
Neydi yorumlar?
“Gözaltına alınanlar AKP’ye karşıt olan isimler ve AKP karşıtlarını elemine ederek pasifleştiriyor.”
Bu basit bakış açısı salt AKP karşıtı çevrelerce dile getiriliyor.
Oysa durum vaziyet hiç de böyle değil.
Bu denli basit bir yaklaşımla Ergenekon mevzuu hakkında ortaya fikir koymak bu mevzuuyu olabildiğince basite indirgemektir.
Somut gerçekleri ille de bir kez daha hatırlatmak ne kadar doğru olur bilemiyorum.

Bakınız bu ülke son derece ciddi bir “faili meçhul cinayetler” sürecinden geçti.
Yüzlerce insan kayboldu.
Akıbetleri belli değil.
Yüzlerce ve hatta binlerce insan öldürüldü.
Birçok aydın yazar çizer insan öldürüldü ve ilginçtir hiç birisinin katilleri bulunamadı.
“Ölüm kuyuları” açılıyor ve içerisinden cesetler çıkıyor.
BOTAŞ kuyuları en dikkat çekici olanlarından.
Sivas’ta onlarca aydın yakılırken herkes seyir etti.
Gazi Mahallesi bir provakasyon sonrasında kana bulandı.
Bu olaylar kendiliğinden olmadı, aksine bu tip provokasyonlar bizatihi derin devlet aygıtının düğmeye basmasıyla hız kazanan eylemlerdi.
Ve bu ülkenin tarihine birer kara leke olarak geçti.

Yıllardan beri bu ülke de derin devlet aygıtına en sert muhalefeti yapanlar nasıl oluyorsa işin içerisine askeri ve sivil bürokrasi girince çark ediyor ve bir anda bu isimlerin “derin devlet aygıtı ile ne bağlantısı olabilir ki?” sorusunu kendilerine soruyor.
Lakin bir ülkenin derin devlet aygıtının bizatihi bürokrasi tarafından organize edildiğini bilmez mi bu kesimler?
İşte bu durumu anlamakta zorlanıyorum.

Kuşkusuz bir iktidar mücadelesinin olduğu da aşikâr.
Bürokrasi ile siyaset arasında iktidar mücadelesini 2002 yılından beri izliyoruz.
AKP’nin siyaset sahnesine güçlü bir dalış yapması ile birlikte bürokrasi gardını aldı ve AKP’yi pasifize etmek adına bir dizi ataklara geçti, ama istediği sonucu bir türlü elde edemedi.
Bu iktidar mücadelesinin hemen her adımında AKP, bürokratik güçlere geri adım attırdı.
Bu güne kadar ki duruşu ile de AKP dirençli olduğunu tabanına gösterdi.
Bu denli kemik bir bürokratik hegemonyaya karşı AKP’nin duruşunu yadsımak doğru bir saptama da olmaz.
Yılların birikimi ve gücü var ortada.
Ve bu güce karşı AKP’nin vermiş olduğu savaşı salt “AKP kendi karşısında olanları elemine ediyor ve pasifleştiriyor” gibisinden bir yaklaşımla açıklayamayız.

İşin siyasi boyutu bir kenara ve iktidar mücadelesi bir başka yana, gerçek ortadadır.
Yakın tarihimiz kara lekelerle doludur ve aydınlanmalıdır.
Temennimiz bu yönde.
Bu yönde atılacak her adım sonuna kadar desteklenmeli ve bir dönemin tüm karanlık olayları aydınlanmalı.
Benim ki çok iyimser bir yaklaşım olsa da ve derin devlet aygıtı çözülse de bilirim ki yerini zinde güçler alacaktır.
Ama o zinde güçler en azından “zamanı gelince biz de hesap vermek zorunda kalacağız” gerçeğini beyinlerinin bir yerlerine kazırlar.
Ve biz de en azından biliriz ki bu ülkede de karanlık olayların hesabı sorulabiliyor.

Sonuçta; Efendim kurunun yanında yaşın yandığı falan yoktur.
Ergenekon hadisesinde gözaltına alınanların tek bir ortak özelliği var.
Hiç birisinin ne olduğu belli değil.
Siyasetin neresinde durdukları meçhul.
Ama hemen hepsi asker ve sivil bürokrasinin çarkları içerisinde birer dişli vazifesine sahip olduğu bir gerçek..

Alın size bir fıkra.

“Kilisenin her gün çanına pisleyen bir karga varmış. Kargayı yakalamak ve nasıl bir şey olduğunu anlamak isteyen papaz, bir gün çanı ters çevirmiş ve içerisine şarap doldurmuş.
Karga ertesi gün yine gelmiş, hem şarabı içmiş, hem de çana pislemiş.
Bunun üzerine de kilisenin papazı "hıristiyan olsan çana pislemezsin, müslüman olsan şarap içmezsin, sen olsan olsan ....." demiş.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..