Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '09

 
Kategori
Güncel
 

Ergenekon davasını izlemeyi ihmal etmeyelim

Ergenekon davasını izlemeyi ihmal etmeyelim
 

Ergenekon hadisesini küçümseyen ve avukatlığına soyunanlar duruşmaları izliyorlar mı?

Şayet izliyorlarsa, hayret alametleri yüzlerine yansımış olmalı.
Akıllara durgunluk veren birçok olay dava sürecinde bir bir açığa çıkıyor.
Nasıl bir ülkede yaşadığımızı bir kez daha sorgulamak zorunda kalıyoruz.

En çok merak ettiğim kişi Veli Küçük’tü.
Ne diyeceğini, ne söyleyeceğini merak ediyordum.
Merakımı sağ olsun gider di, ve döndü “JİTEM” denen bir yapılanma yoktur dedi.
Veli Küçük böyle söylerken, hemen ardından ortaya çıkan ve bir maaş bordrosu ile ortalığın tozunu atan itirafçı Abdülkadir Aygan ise “JİTEM denen bir örgüt yoksa, al sana işte benim maaş bordrom” diye karşılığını verdi.
1993 yılına ait olan maaş bordrosunun üzerinde JİTEM yazıyor muş ve 4, 5 milyon lira maaş alıyor muş Abdülkadir Aygan.

Geçtiğimiz günlerde bir haber okumuştum.
Konu ile ilgili.
Şeyh Said’in torunlarından ve bir dönem milletvekilliği de yapan bir şahsiyet.
Mehmet Fuat Fırat.
Ürkütücü bir takım şeyler söylüyor du Fırat.
1995 ve 2000 yılları arasında parlemento da bulunan Fırat dönemin bakanlarına “kayıpların bulunması için” gidiyor.
Aldığı yanıt ilginç
“Askerleri aşamıyoruz” yanıtını alıyor.

Bakınız Fırat neler söylüyor.
"Sanıyorum bunu ilk olarak yüksek sesle söyleyen benim. İnsanların kaybedilip, bu kuyulara atıldığını oralarda herkes konuşuyordu. Biliniyordu yani. Ama kimse ortaya çıkıp konuşamıyordu. Bunu birçok kez basın mensuplarına veya parlamentodaki arkadaşlarıma anlattım. Ama o dönem şimdiki gibi ses getirmedi" diye konuştu. O dönemde yaşananları anlatan Fırat, 1990'lı yılların sonunda, Diyarbakır'dan şu anda ismini hatırlamadığı bir kişinin kendisine geldiğini ve yaşadıklarını anlattığını belirterek, şöyle dedi: "Diyarbakır'da sokakta yürürken birisinin kendisini takip ettiğini fark etmiş. O dönem de insanların faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bir dönem. Fark ettirmeden yakınlarına haber vermiş. Adam onu takip ederken, yakınları da bu adamı takip etmeye başlamış. Bir çıkmaz sokağa girince, adamın üstüne atlayıp kıskıvrak yakalamışlar. Zorla konuşturdukları bu kişi, 'JİTEM'den bazıları talimat veriyor. Biz de takip edip öldürüyoruz. Ardından da bankaya gidip hesabımıza yatırılan 33 milyon lirayı alıyoruz' demiş. Bu kişi ile bir süre irtibatım oldu, ama sonra o da kayıplara karıştı."

Geçtiğimiz günler de Tuncay Güney ilginç şeyler söylemişti.
Söylediği şeylerden en önemlisi de BOTAŞ’a ait kuyularla ilgiliydi.
Öldürülen birçok kişinin BOTAŞ’a ait olan kuyulara atıldığını söylüyordu Tuncay Güney.
Ve işaret ettiği yerde yapılan araştırma da iki de ceset çıktı.

JİTEM’in faili meçhul cinayetleri BOTAŞ’ın asit kuyularında gizli.
Geçtiğimiz günlerde okuduğum Faruk Arslan’ın kitabı “KARAKUTU-ERGENEKON’NUN KARANLIK İSMİ TUNCAY GÜNEY” isimli kitabında Tuncay Güney aynen şu şekilde söylüyor.
"Küçük'ün ekibi ve JİTEM'cilerin kullandığı mekanlar buralarıydı. Net adres olarak, Habur Sınır Kapısı'na giderken, Mardin'in eski ilçesi Cizre'den sınıra yakın yerde, solda karşına bir tesis çıkar, askerler koruyordur. Orayı kazarsan çok ceset çıkar. BOTAŞ'ın Diyarbakır, Batman, Adıyaman'da da işletmeleri var, oralara da bakılsın."

BOTAŞ’a dikkat edilmeli.
Nedenini anlatalım.
BOTAŞ’ta bir çok ünlü ismin görevli olduğuna öğreniyoruz.
Kimler miş?
Sayalım.
Emekli Yarbay Korkut Eken. 1990 yılında BOTAŞ’a müfettiş olarak giriyor ve 1993 yılına kadar kurum da görev yapıyor.
PKK İtirafçısı Adil Timurtaş.
Adil Timurtaş’ın kod adı Sarı Adil’miş.
Ve marifetleri aşağıda ki gibidir.
Küçükçekmece’de Ali Uğur’un öldürülmesi talimatını veriyor, Musa Anter başta olmak üzere 28 kişinin öldürülmesinde adı geçiyor.
JİTEM davasında yargılanan 11 kişiden birisi.

Bir başka isim ise İbrahim Babat.
İbrahim Babat’ın asıl adı Hacı Hasan ve zatalleri PKK itirafçısı.
İbrahim Babat, Binbaşı Cem Ersever tarafından itirafçı kadrosuna alınıyor.
Bir kimlik çıkartılıyor, Hacı Hasan olan ismi değiştiriliyor, İbrahim Babat oluyor.
Sonrasın da İbrahim Babat BOTAŞ’ta işe alınıyor.

Aynı dönemler de Ergenekon davası sanıklarından Binbaşı Arif Doğan’da Jandarma Grup Komutanlığının başında görevli.
Bir başka ilginç diyalog da Ergenekon davasının 01 Aralık 2008 tarihli duruşmasında yaşanıyordu.
Mahkeme üye hakimlerinden Hüseyin Özese tutuklu sanıklardan Muzaffer Şenocak’a soruyor, Binbaşı Fikret Emek’le nerede tanıştığını.
Muzaffer Şenocak, Fikret Emek’le 2004 yılın da BOTAŞ’ta görevli başmüfettiş M.K. aracılığı ile tanıştığını söylüyor.

Bu karmaşık ilişkilerin sonucunda nelerle karşılaşacağız?
İzlemeye devam edelim.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..