Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '08

 
Kategori
Siyaset
 

Ergenekon Destanı'nın okunması bitiyor mu?

Ergenekon Destanı'nın okunması bitmeden, kitap ellerinden alındı...

Bugün (1 Temmuz 2008), Türkiye'nin gündemi öyle bir sarsıldı ki, borsa iki yıl geriye gitti ve doların ateşi yükseldi.

2004 yılında, okunmaya başlanan Ergenekon Destanı, daha okunması bitmeden okuyanların elinden alındı ve okuyanlar, okuduklarını anlatması için bir yerde toplanmaya başlandı.

İşin şaka götürecek yanı yok. Türkiye, ciddi bir gelişmeyle karşı karşıya. Özellikle asker kökenli kişilerin gözaltına alınması karşısında, kimi insanlarımız ve hatta konu hakkında bilgisi olmayan gazeteciler bile "böyle şey olur mu; polis, emekli generalleri evinden alabilir mi?" şeklinde değerlendirmeler yapılıyor.

Bu konularda biraz bilgi sahibi olan bir kişi sıfatıyla, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

Rütbesi ne olursa olsun, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden, resen (yetkili bir organın kendiliğinden aldığı karar) ya da kendi isteğiyle emekliye ayrılan bir subayın, emekliye ayrıldıktan sonraki yaşamında, herhangi bir vatandaştan farkı yoktur. Yasa önünde, emekli bir orgeneral ile pazarda dometes satan bir pazarcı ya da bir ayakkabı boyacısının yasa önündeki görevleri ve hakları eşittir.

Emekli bir orgeneralin, eğer hakkında bir şikayet varsa, bırakın savcılığa ve emniyet müdürlüğüne davet edilmesini, semt karakolunda bile ifadesi alınabilir.

Mahkemede, hakim sanık ve tanıklara "Orgeneral Ahmet oğlu Mehmet" demez; ona ismiyle hitap eder ve yalnızca "Ahmet oğlu Mehmet" der.

Şimdi işin siyasi yanına bakalım.

AKP'yi kapatma davasında, başta CHP olmak üzere, diğer devletçi bürokratik elit, adaletin şaşmaz terazisine güvenmek gerektiğini ileri sürerek, her fırsatta hukukun yanında olmanın gereğini savunmuşlardı. Hatta, bu hukuk yandaşlığını o kadar ileri götürmüşlerdi ki, neredeyse Yargıtay Başsavcısı ve Anayasa Mahkemesi gibi düşünmeye başlamışlardı. Bazan da, onların aklını çelecek açıklamalar yapmaktan da geri kalmamışlardı.

Aynı kişilerin, Ergenekon davası karşısındaki tavırları ise, birdenbire 180 derece yön değiştirdi ve hukukun yanında olan bu elit kadro, hemen hukukun karşısına geçti ve davayı soruşturan savcıya karşı tavır koydular.

Her iki dava arasında ne fark var ki?

Birisi, laikliğe karşı eylemlerin odak noktası olduğu için siyasi bir partiyi kapatma davası; diğeri, Türkiye'de darbe hazırlığı içinde olduğu iddia edilen bir grubun gözaltına alınması ve bazılarının tutuklanması.

Herhalde, Türkiye için, bunlardan birincisine "kötü" de, ikincisine ise "iyi" denilemez. O zaman bu iki dava karşısında tavır değişikliğ, yani birincisinde "hukuktan yana" olmak; ikincisinde "hukukun karşısında" olmak niye?

Diğer bir düşünce de, Ergenekon olayının Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkilendirilmaya çalışılmasıdır.

Biraz kafası çalışanlar, bunun ne kadar yanlış bir düşünce olduğunu anlarlar. Eğer, Türk Silahlı Kuvvetleri bu işin içinde olasaydı, bu iş, bu kadar dallanıp budaklanmazdı.

Akıllı bir gazeteci, gözaltına alınan emekli generallerin görevdeyken sahip oldukları konumu ve bu konumlarını devam ettirip ettiremediklerini izleseydi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu işin içinde olmadığını hatta onlara destek bile vermediğini kolayca anlayabilirdi.

Bu gözaltına alınmalardan önce, Başbakan ve Kara Kuvvetleri Komutanı'nin ikili görüşmelerinde de neler konuşulduğunu kesin olarak bilmiyoruz ama, Başbakan'ın bu gözaltına alınmalar konusunda Kara Kuvvetleri Komutanı'na bilgi verdiği tahmini yapılabilir. Kara Kuvvetleri Konutanı da, bu ikili görüşme ne ile ilgili olursa olsun kesinlikle Genelkurmay Başkanı'nı bilgilendirmek zorundadır.

Bu, gözaltına alma olayının zamanı ise, tartşılabilir niteliktedir.

Sonuç:

Ergenekon Destanı, okunması bitmeden yasaklı yayınlar içine sokuldu ve toplatıldı. Ay tutulması nedeni ile "Ay Işığı" söndü, "Sarı Kız" ise cazibesini yitirdi ve evde kaldı.

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..