Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '10

 
Kategori
Siyaset
 

Ergenekon'un avukatları!

Hüsamettin Cindoruk, "gölgesi yoktur" dediği Demirel'in gölgesinde siyaset yapmış; bu yüzden "ebedi emanetçi" olarak kalmış bir politikacı.

Süleyman Demirel gibi, Cindoruk da Merhum Adnan Menderes'in mirasıyla beslenen politikacılar. Yıllarca Hüsamettin Cindoruk, Menderes'in avukatı olarak geçindi. Adaletin terazisinin çarpıldığı; dahası hiç bir şekilde terazinin bulunmadığı Yassıada yargılamalarında bir mazlumu savunmak cesaret işiydi...

Bizler yıllarca, Sayın Cindoruk'un bu cesareti göstermiş biri olduğunu zannettik. Zaten Süleyman Demirel'i de Merhum Menderes'in izinden yürüyen bir siyasetçi zannediyorduk.

Her iki zannımızın da yalan olduğunu yıllar sonra öğrendik. Ne Hüsamettin Cindoruk Menderes'in avukatıydı; ne de Süleyman Demirel Menderes çizgisinin adamıydı. Her ikisi de, siyaseti kişisel ikballeriyle tevhit etmiş klasik devlet politikacılarıydı.

Bazı adamlar konusunda, bazı adamlar bizi yanıltıyor, hiç şüphe yok!... Darbecilerin her türlü hak ve hukuku çiğneyerek idam sehpasına gönderdiği Merhum Menderes'in partisini yeniden ele geçiren Sayın Cindoruk, şimdi darbeci anayasasını korumak adına, ilerlemiş yaşına rağmen amansız bir mücadele veriyor.

Süleyman Soylu gibi, Demokrat Partide geçmişi olan bir genç adamı da harcadı... Çünkü bu genç adam, onların statükocu soylarından gelmiyordu.

Hanefi Avcı da, 28 Şubat sürecini hazırlayan Susurluk olayında parladı. Nasıl bir hizmet gördüğü pek bilinmese de, derin bağlantıların deşifre edilmesinde cesur çıkışlar yapmasıyla gönüllerde yer edindi. Tıpkı Cindoruk'un avukatlığı gibi, Sayın Avcı da bir bakıma halkın avukatlığını yapmış oldu.

Yıllar geçti, darbeci zihniyet halkın seçtiği iktidarı indirme alışkanlığını sürdürdü. Yeni darbe planları hazırlandı. Susurluk sürecini gölgede bırakacak derin operasyonlar deşifre edildi... Tepemize "balyoz" inmesine ramak kala sıyırdık çok şükür...

Ama ne oldu!... Susurluk sürecinin "cesur" polis müdürü, Ergenekon sürecine "faso fiso" diyip çıktı. Susurluk'ta bir Mercedes'e bir kamyon çarpmış ve devletin kirli çamaşırları ortaya çıkmıştı... Ergenekonda ise, tüm çamaşırhane yıkıldı... Gelin görün ki, Susurluktaki kirli çamaşırları gören Sayın Avcı, Ergenekonda ortaya saçılan tüm çamaşırhaneyi görmezlikten geldi.

Biri Adnan Menderes gibi, halkın büyük sevgisini kazanmış bir siyasi liderin avukatı idi; öteki Susurluk sürecinde halkın avukatı olmuştu!!!

Şimdi, ikisi de darbe anayasınını koruma adına "ret cephesinde" yer aldılar.... Böylece biz de bu iki "avukat" ın aslında kimlerin avukatı olduğunu anlamış olduk; Ergenekon'un avukatları!...

Sayın Baykal'ın kulakları çınlasın.. O, hiç değilse mertçe ve açıkca "Ben Ergenekonun avukatıyım" demişti. Ama harcadılar onu...

Demek ki, derin yapılar, açık avukatları istemiyor. Kendisi gibi "derin avukatlar" istiyor.

Bakalım başka "derin avukatlar" da çıkacak mı bu süreçte!!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..