Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '10

 
Kategori
Güncel
 

Ergenekon ve darbe ateistleri

Ergenekon ve darbe ateistleri
 

Derin devlet şeyhleri ve paylaşımlı eşleri


(Darwin'sizdir)

Atalarımızın dediği gibi keser döndü sap döndü, gün geldi hesap döndü. Mağrurlar mağdur, mağdurlar mağrur hale geldi. Keşke bunlar hiç yaşanmasaydı. Keşke herkes geçmişiyle, değerleriyle barışık olsaydı.

Keşke elit ve hakim kesim, milletin ekseriyetini tehdit unsuru olarak görmeseydi. Onların inançlarına saygı duysaydı. Onları sindirmek, yıldırmak, bıktırıp korkutmak için binbir çeşit tezgâh kurmasaydı. Halkın arasına sahte şeyhler, sahte parti başkanları sokarak toplumda fesat çıkarmasaydı. (1)

Keşke kendi zihniyetindekileri sokaklara döküp ihtilâl zemini oluşturmaya çalışmasaydı. Bunun için tarihi camileri bombalamayı, kendi uçağını düşürmeyi bile düşünecek kadar gözü dönmüş olmasaydı... da bütün bunlar yaşanmasaydı...

Son zamalarda tersinden bir 28 şubat süreci yaşıyoruz. Neredeyse cumhuriyetle yaşıt olan irtica tehdidi, "darbe ve derin yapılanma" ile yer değiştirdi. Yani güç, bir elden ötekine geçti. Ya da ben öyle görüyorum.

Yıllardır kimin işlediği bir türlü çözülemeyen cinayetlerin izi sürülmeye başlandı. Fakat bu, etkin konumlarda bulunan bazı kişileri son derece rahatsız etti. Ortaya çıkan bir kısım belgeler onları çileden çıkardı ve iman zaafına uğrattı.

Doğrusu onlar, garip ve anlaşılmaz bir topluluktur. Felsefeleri, imkânsıza inanmak, fakat mümkünü reddetmektir. Çünkü, akıl hocalarından aldıkları taktik budur.

Bu kişiler, yer altından çıkan mühimmat ve silahın ne amaçla gömüldüğünü, çoğu güneydoğuda olmak üzere, binlerce insanın niçin öldürüldüğünü hiç merak etmediler. Kozmik odada olması gereken gizli evrakın, savunuculuğuna soyundukları adamların çekmecesinden çıkmasına da aldırmadılar.

Ne zaman ki, bir hakim aynı evrakı, "Özel Harp Dairesi" ndeki yerinde görmek istedi, işte o zaman kıyamet koptu. O ana kadar hiç bir şeyi umursamayanlar birden canlandılar. Hop oturup hop kalktılar. Devlet sırrının ehemmiyetinden tutun da komşu ülkelerle aramızın bozulacağına kadar söylenilmedik söz, çekilmedik dikkat bırakmadılar.

Halbuki bu gizli evrakın bir kısmı, herkesin girip çıktığı bürolara kadar düşmüş, Ergenekon iddianamelerindeki yerini çoktan almıştı. Anlaşılıyor ki bunların, (hakim kozmik odanın kapısına dayanıncaya kadar) devlet sırrından haberleri yoktu. Ergenekon denilen kanun dışı yapının varlığına inanmamalarının sebebi de belki bu, "devlet sırrı" konusundaki cehaletleriydi...

Hani bir zamanlar Almanya'da, emekli müftü Cemalettin Kaplan'ın kurduğu, "Anadolu Federe İslam Devleti" vardı! Hani, baba öldüğünde devletin başına oğlu Metin Kaplan geçmişti. Kerata seçimsiz, biatsız bedavadan devlet başkanı olmuştu. Yani hazıra konmuştu. Şimdi galiba içeride.

Yukarıda sözünü ettiğim malum kişiler işte bu Metin Başkan' ın, cumhuriyetin 75. yılında (29 Ekim 1998) bir uçak kiralayıp, bomba haline getirdiği (2) piknik tüpleriyle Anıtkabiri uçurup, devleti ele geçireceğine inanmışlardı. Şimdi aynı zevat, gerçek silâhlarla ihtilâl yapılacağına inanmıyor.

Aynı şekilde medya, Aczimendi (!) lideri Müslüm Gündüz'ün, nakşi (!) şeyhi Ali Kalkancı'nın, laik cumhuriyeti yıkma hazırlığında olduklarını söylediğinde malum kişiler buna hiç itiraz etmemişlerdi. "Doğrudur, yıkarlar!" diye onay vermişlerdi.

Tehlikenin farkına varan rejim korucuları da Erbakan hocayı iktidardan alaşağı etmişlerdi. Üstelik bununla da kalmamışlar, önce partisini bilâhare de kendisini kapatmışlardı. Daha sonra Ak Parti iktidar olunca bazıları, "hocam biz sizi yanlış anlamışız" diye özür beyanında bulunmuşlardı ama ben şahsen bu nedametin samimiyetine inanmamıştım.

Sonra da Kalkancı, Gündüz ve Fadime'nin desteğiyle hocadan kurtardıkları hükümeti önce Yılmaza, sonra Ecevit'e, daha sonra da Ecevit, Yılmaz, Bahçeli üçlüsüne teslim etmişlerdi.

Maşallah onlar da Erbakan'ın nisbi bir canlılık kazandırdığı ekonomiyi tarumar ettikten ve dışarıdan aldıkları 35 milyar doları da bitirdikten sonra, "izzet-i ikbal ile bab-ı devletten" çekilivermişlerdi. İşleri tekrar yoluna koymak ise, gene Erbakan'ın çömezlerine kalmıştı...

Doğrusu bu zihniyet sahiplerini hiç bir zaman anlayamadım. Kendi iktidarlarının hakimiyeti dışında, bu ülke için ne istediklerini bir türlü öğrenemedim. Şimdiye kadar ekonomi ve sosyal refah konusunda, (yapılanları kötüleme hariç) bir görüş öne sürdüklerine şahit olmadım. Kırk yıldır tek dertleri ve endişeleri, dincilerin yönetimi ele geçirmesinden yani, "irtica"nın lâikliği tahtından indirmesinden ibarettir.

Bunlar, kalkınma konusuda hiç bir projeleri olmamasına karşın, ülkemizin ekonomik gelişmesine en çok katkısı olan Menderes'i, Özal'ı, Erbakan'ı hatta Demirel'i hep küçümsemişlerdir. Nedense onları bir türlü hazmedememişlerdir. Hemen hepsini, "tek adam diktası kurmakla" suçlamışlardır. Şimdilerde Erdoğan'a da aynı gözle bakmaktadırlar.

Bu zihniyet sahipleri halâ, Uğur Mumcu'yu, Necip Hablemitoğlu'nu, Çetin Emeç'i, Mustafa Yücel Özbilgin'i, Hırant Dink'i, Rahip Santoro'yu ve daha bir çok kişiyi dincilerin öldürdüğüne inanmaktadır. Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay saldırısındaki gibi, en somut delilleri gözlerine soksanız da, katilin dinle hiç bir ilgisinin bulunmadığını yüzlerce kez anlatsanız da onlar, bu yanlış ezberden asla vazgeçmeyeceklerdir.

İki sakallıyla bir kaç şalvarlının devleti yıkacağına can-ı gönülden iman eden bu zevatın, nedense iş Ergenekon'a ve darbe iddialarına gelince itikatları sarsılmakta ve kafa konforları bozulmaktadır.

Ergenekon ve darbe haberlerini yalanlamakla kalmayıp kitleleri, "böyle iddialara" inanmamaya çağırmaktadırlar. Yani "Ergenekon ve darbe ateisti" olmaktadırlar. "Koca koca insanlar darbe mi yaparmış? Bir kaç "lâv silahıyla" ihtilâl mi olurmuş?" demektedirler. O zaman, bir kaç "piknik tüpüyle" nasıl oluyor?

Onlara göre darbe güçle, topla tüfekle ve büyük adamlarla olmaz. Olsa olsa, federe devlet başkanı Metin Kaplan'ın, düzenlediği salon gösterilerinde çocukların eline verdiği tahta silahlarla olur. Rejim de ancak Ali Kalkancı'nın, Müslüm Gündüz'ün zikirleri ve Fadime Şahinin arayışı ve ağlayışı ile değişir.

Hele şu son balyoz darbe plânını, rutin bir askeri tatbikat senaryosuymuş gibi gösterme gayretlerine baktığımda, bazı kişilerdeki akli işleyişi yorumlamak için kendimde bir imkânsızlık görüyorum.

Darbe hazırlığına dair ses kayıtları, çeşitli belgeler; kurulacak yeni hükümetin üyeleri, iyi ve kötü gazeteciler, değiştirilecek valiler ve yargı mensupları, medyada günlerdir tet tek yayınlanıyor. Onlar ise halâ bunun bir tatbikat projesi olduğunda ısrar ediyor. Anladık ta, iki düşman kuvvet arasında cereyan etmesi gereken askeri bir tatbikatta hükümet, vali ve yargıç değişikliğinin ne işi var?

Yıllardır bütün bunları ve daha fazlasını yuta yuta bu günlere geldik. Ne var ki artık, mızrak çuvala sığmıyor. Çok uzadı ve ucundan daha fazlası görünüyor. M. Ali Birand bile darbe teşebbüsleri konusunda, "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" diyor.

Bundan 12-13 yıl önce, Kaplan ve Kalkancı gibi, (hiç bir toplumsal veya kurumsal desteği olmayan) birkaç kiralık zavallının laik rejimi devireceğine inananlar bu gün, ellerinde devletin imkânları bulunan güç sahiplerinin darbe yapabileceğini bir türlü kabul etmiyor. Hem de geçmişte yaşadığımız darbelere rağmen! İşte ben bunlara, "Ergenekon ve darbe ateistleri" diyorum ve tüm kozmik güçler adına hepsini kutsuyorum.

.................

(1)- Örnek: Sahte şeyh Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz; Sahte parti Hak Parti, başkanı da şair ve yazar Dursun Güneş'tir. Kendisi asmaya ve kesmeye gelmektedir. Yani asıp kesicidir. Adalet kılıcını masanın üzerine koyacaktır; asacaktır, kesecektir. Ama sakın yanlış 'anlamayın'dır. Hak Parti bir doğrama makinesi değildir. Bunun anlamı, "Devlete kurşun sıkanı asacağız, devletin kasasına elini uzatanın elini keseceğiz” demektir. İmza: Dursun Güneş.

(2)- O zamanın ilk haberlerinde ele geçirilen içi patlayıcı dolu, 6 (yazıyla altı) adet piknik tüpüydü. Sonradan bu az görünmüş olmalı ki miktar, 200 kg patlayıcıya yükseltilmiştir.

Resim: www.ekoayrinti.com/news_detail.php?id=6680

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..