Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '09

 
Kategori
Siyaset
 

Ergenekon ve Zıtların Birliği

Ergenekon ve Zıtların Birliği
 

Zemin bazıları için çok kaygan hale geldi…nüfuzunu mevcut düzenden alan bazılarının ayrıcalığına dokunulduğunda nasırına basılmış gibi sesleri daha da bir gür çıkıyor.

Yalçın Küçük, Üniversite’de hocamdı. 3.sınıfta iken Türkiye’nin ekonomik ve siyasi yapısı ile ilgili şimdi ismini hatırlayamadığım bir dersimize giriyordu. Ders dediğim de öyle her gün anlatımlar yaptığı bir ders değil, topu topu 4-5 kere konuşmuştur. O zaman bile tuhaftı. Zaten bu nadir konuşmalarında da “zıtların birliğinden” bahsederdi. Yalçın Küçük Hoca, çok severdi bu “zıtların birliği” konusunu.

Dersinde bize 3 adet romanı, tüm dönem boyunca okumamızı istedi ve dönemin sonunda bu 3 romandan tek bir sınav yapacağını söyledi…Mithat Cemal Kuntay’ın “Üç İstanbul”, Yakup Kadri’nin “Yaban”, Adalet Ağaoğlu’nun “Ölmeye Yatmak”.

Romanlar, Abdülhamit döneminden başlıyor ta ki 1970 lere kadar olan uzunca bir dönemi siyasi, toplumsal ve ekonomik olarak kahramanların yaşamları, içsel hesaplaşmaları üzerinden aktarıyordu. Kitapların seçimi ilginçtir, birinin bittiği yerde diğeri başlıyor, ortak olarak da kahramanları hep tezatlıklar yaşıyorlardı. Fakir-zengin, aydın-halk, kadın-erkek zıtlıkları ve ilgili dönemin şartları altında “Adnan”, “Ahmet Celal” ve “Aysel” de görülen radikal değişimler, Türkiye'deki dönüşümlerle paralel olarak ele alınıyordu.

Her kitapta “zıtların birliktelikleri” söz konusu idi. “Zıtların birliği”, diyalektik yasasıdır; Her şey kendi zıttıyla, karşıtıyla birlikte vardır ve tarihte olsun, toplumda olsun, günlük yaşamda olsun, her değişme, bu zıtların ya da çelişmelerin eseridir. “Karşıtlıkları kullanarak gerçekleştirilen akıl yürütme biçimidir”, diyalektik…

Radikal yazarı Murat Yetkin 8 Ocak 2009 tarihli köşe yazısında diyor ki; “Hayatı boyunca muhalif olmuş, aykırı gitmiş sosyalist aydın Yalçın Küçük ile hayatı boyunca düzenin simgesi olmuş sağcı aydın Kemal Gürüz’ü herhalde anca Ergenekon soruşturması biraraya getirebilirdi. Herhalde anca Ergenekon soruşturması onların isimleriyle Susurluk sanığı eski polis özel harekâtçısı İbrahim Şahin ve Sivas’ta bombalarla yakalanan eski ülkücülerin isimlerinin aynı çerçevede anılmasına yol açabilirdi”.

Bunda şaşılacak bir durum yok; Ergenekon’un içeriği ve zihniyeti, ilgili olduğu dönemde ne ise, ortak paydasında da zıtlıkların bir araya gelmesi “zıtların birliği” kuralına göre son derece normaldir.

Kemal Gürüz ile Yalçın Küçük’ü , Doğu Perinçek ile Tuncer Kılınç’ı ve hepsinin birlikte Susurluk sanığı eski polis özel harekatçısı İbrahim Şahin ve Sivas’ta bombalarla yakalanan eski ülkücülerle ve Sedat Peker ile aynı çerçevede ve ortak paydada buluşturan şey “Ergenekon zihniyeti” (*) ve “zıtların ortak paydada birliği” felsefesidir.

Ergenekon zihniyetinin dini, dili, ırkı, mesleği, sağcısı,solcusu olmaz…canı ister ulusalcı veya kızıl elmacı olur…kimi zaman oturur PKK ile sohbet eder, PKK yı destekler veya darbelere alkış tutarlar, hatta zaman zaman Hizbullahçı bile olabilirler.

Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük’ün, Tuncer Kılınç’ın gözaltına alınmasına isyan etmeleri de bu açıdan normaldir. Kürt sorununun neden çözümsüz kaldığını anlamak için Tuncer Kılınç’ın MGK Genel Sekreterliği ve aynı zamanda Başbakanlık Kriz Merkezi Başkanlığı görevi yaptığı 2001-2003 yılları arasını bu ikilemde iyi analiz etmek gerekir.

Doğu Perinçek değil midir bir zamanlar Kıbrıs Harekatını "emperyalist işgal" olarak tanımlayan?...şimdi ordunun en ateşli şak şakçısı oldu.

İlhan Selçuk değil midir 2007 seçimlerinde İP, Genç Parti, CHP, Saadet Partisi, MHP koalisyonu öneren?

Bunların hepsi görünüşte zıt kutuplardır, bir araya gelmeleri ve Ergenekon zihniyetinin ortak paydasında buluşmaları “zıtların birliği” nden başka ne ile açıklanabilir ki?

Zıtların birliğinden amaç “Ergenekon zihniyeti” ne ivme kazandırmaktı. Öyle de oldu...

Ergenekon davası siyasi bir intikam davası değildir ancak bu süreci siyasal ranta devşirmek isteyenler çıkabilir.

Ergenekon bir zihniyettir. Başı , sonu belli değildir. Bugün bitmiş görünür, yarın yeniden yapılanır. Şu andaki süreçte eski çetevari yöntemlerle sonuç alınamayacağı görüldüğü için devlet içinde yeni değerlere uyum sağlayamayan yapılar elimine edilmektedir.

_____________________________________________________

(*)“Ergenekon bir zihniyettir”… Milliyet Blog yazarlarımızdan Sevgili Celal Çelik, bu zihniyeti son derece doğru saptamalarla ifade etmiş.

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=122518

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=122695

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..