Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '13

 
Kategori
Güncel
 

Ergenekon

Ergenekon
 

olayoldublogcu.com


Herkes artık öyle adlandırıyor bu davayı. Yani davanın adı “Ergenekon Davası” kaldı. Nereden kaldı Allah bilir. Yoksa adamlardan hiçbirinin adı Ergenekon değil.. Cinayet Ergenekon’da işlenmedi. .. Kimse de Ergenekon , diye bir Örgütün varlığını kanıtlayamadı.

Ama Dava kuruldu. Cezalar verildi. İçlerinde Genel Kurmay Başkanı dahil, Ordu Komutanları dahil, 19  tane değerli , bütün ömürleri boyunca bu vatana, bu millete hizmet etmiş insana, 70 yaşından büyük insana  “Müebbet Hapis” cezası verildi.

Verilir. Artık böyle ülkelerde her şey beklenebilir. Çevirip, idam cezası da verebilirlerdi, kimse de şaşmazdı; sesini de çıkaramazdı. Çünkü çıkaramıyor.

Ama insanlarda VİCDAN denen bir şey vardır. Türk insanı yıllarca Askerde kendisine Komutanlık yapmış bu kadar insanın, okkanın altına bu kadar çabuk gitmesine razı olmuş mudur? Türk insanının vicdanı bunu kabul etmiş midir?

Başbakan Erdoğan, pazar günü a-haber kanalında gündeme ilişkin soruları yanıtlarken, tutuklu askerlerin durumunu şu sözlerle değerlendirmişti: “İlker Paşamıza yapılan benzetmeleri doğru bulmuyorum. Bir örgütün mensubuymuş gibi yaklaşımları çirkin buluyorum. TSK’da, Genelkurmay Başkanlığı görevine gelmiş biri için bu yakıştırmaları doğru bulmuyorum. Tutuklu yargılanmasını dahi doğru bulmuyorum. Tutuksuz yargılanmasından yanayım.” sözleri üzerine” eski Genelkurmay Başkanı, yazılı bir açıklamayla Erdoğan’a teşekkür etmişti hatırlarsanız.(mynet/7.8.12)

Şimdi en baştan başlayalım . Kimdir  Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ ve hakkındaki karar nasıl kuruldu?

Bilindiği gibi Orgeneral İlker Başbuğ hakkında  Anayasamızın 148. maddesi gereğince ne Savcı hakkında iddianame hazırlayabilir ne de özel yetkili mahkeme İlker Başbuğ'u yargılayabilir. Suç olduğu ileri sürülen iddialar kendisinin Genelkurmay Başkanlığı yaptığı döneme ilişkindir ve Anayasa'nın 148 inci maddesi çerçevesinde Yüce Divan'da yargılamayı gerektirmekteydi. Bu durumda iddianameyi Cumhuriyet Başsavcısı hazırlayıp, yargılama’nın da Anayasa Mahkemesi  tarafından yapılması gerekirdi. Bu bakımdan böyle bir davanın  “yok” sayılması gerekir. Çünkü zamanındaki Usul Hukukuna aykırıdır. Bu dava “Buhtan”dır…

İlker Başbuğ’un asıl suçunun ne olduğunu Sayın Mesut Karip  7.1.2012 tarihli yazısında açıklamıştı:

“Bazı cemaatlar kendilerini demokratik alanın bir oyuncusu olarak takdim etmektedirler. Hedeflerine ulaşmada , kendilerine en büyük rakip olarak TSK’yı görmektedirler, bu yapılanlara karşı, hukuk devleti kapsamında TSK’nın  tepkisiz ve etkisiz kalacağını düşünmek ise büyük yanılgıdır.” (İlker Başbuğ, 14.Nisan.2009 konuşma)

İşte İlker Başbuğ  o konuşmasıyla kendi ipini kendi çekmiştir.

Bu memlekette Cemaatın gücü artık anlaşılıyor ki herkesten fazladır. Ona karşı kimse sesini çıkaramamaktadır. Bu iyice anlaşılmalıdır.

Yargıtay.. filan falan, artık hikaye KARAR verilmiştir. Artık bunun onanmasına geçilecektir.

 'Başbakan Erdoğan, istediği kadar, “İlker Başbuğ'a darbeci diyeni tarih affetmez,”  demişti. 

Karar üzerine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ne diyor, “ Kararı beğenmek veya beğenmemek noktasında değiliz. Bir yargı kararıdır, bu yargı kararını hepimiz beğensek de beğenmesek de uymak mecburiyetindeyiz.”  Acaba?

İşte o kadar..! mı?

Peki vicdanlar rahat mı? Türk insanının vicdanı rahat mı?

Çünkü bir Adnan Menderes’in idam kararında bu kararı Türk insanı 40 yıl 50 yıl dava konusu etti; kendisiyle, komşusuyla tartıştı… Bir türlü kabullenemedi.  Hala  o konu davalıktır!

“Atatürk’e de idam vermişlerdi, ne oldu?”

Bazı davalar bu dünyada bitmiş gibi görünse de aslında mahşerliktir. Biline…

Tam bu noktada belki de Pir Sultan Abdal’ın dörtlüklerini hatırlamak gerekir. Gerçi şiir biraz uzundur ama; iki kıta’sı bize yeter…

 “Ben de şu dünyaya geldim giderim,
Kalsın benim davam divana kalsın.
Muhammet Ali'dir benim vekilim,
Kalsın benim davam divana kalsın.
…..
Dolanıp çevrilip bir gün gelirsin,
Ettiğin işlere pişman olursun.
Orda da mı Hızır Paşa olursun?
Kalsın benim davam divana kalsın.”

Evet, bu dava Divan’a mı kalacaktır ; yoksa mahşere mi; bunu tarih gösterecektir… Ama sanırım, Türk insanının vicdanı bir kez daha yara almıştır. Bunun üzerine ne kadar tartışmayalım derseniz, deyiniz. Tartışılacaktır. Çünkü haksızlık “Mahşere” kalmaz.

Yine haksızlığın ozanı Pir Sultan’a dönelim:

“Yürü bire Hızır Paşa
Senin de çarkın kırılır
Güvendiğin padişahın
O da bir gün devrilir.

Nemrud gibi Anka n'oldu
Bir sinek havale oldu
Davamız mahşere kaldı
Yarın bu senden sorulur.”

Daha söylenecek çok şey var. Ama önemli olan mahkemelerin kurulup karar alması değildir . Önemli olan bütün insanlığın benimsediği bir karar almasıdır. Mahkeme bunu yapabildi mi? Bu mesele TÜRK milletinin vicdanına gönderilmiştir. Gerisi boşuna. Ne karar verilirse verilsin!

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..