Erikli’de bir semt adı

Kolay elde etmek yerine yorulmayı ve hak etmeyi seçene ne denir?

Yaşamı boyunca her ne iş yapıyorsa işini iyi yapana, 
Dünyaya yalnızca tüketmek için gelmemiş olana, 
Birgün mutlaka gideceğini bilene ve geride bırakabileceği doğru ve güzel bir izi olana. 
Yalnızca kendi “ben merkezli” zevkleri için yaşamayana, diğer insanları da düşünene, 
İstediklerinin bir başkasına zarar vermemesi gerektiğini bilene. 
Yalan söylememiş olmak için değil, karmaşık duygularından kurtulmak için de doğruya doğru, yanlışa yanlış, kötüye kötü, iyiye iyi diyebilene. 
Yaşamayı başardığı gibi, İnsanları sevmeyi de başarana. 
Öğrenmeye hep açık, içinde bulunduğu şartları süzene ve bilgiyi sonuna kadar kullanana. 
Geliştikçe daha iyi bir insan olacağına, yaşamı ciddiye alarak, uzlaşmak için çabalayana. 
Bilgisini ve edindiklerini paylaşmayı sevene, başkaları yapmıyor diye doğru bildiklerinden asla vazgeçmeyene. 
Başkalarına göre değil, doğrularına göre yaşayana. 
Çıkarları için, yaşamı kolaylaştırmak için düzene ayak uydurmayana, yanlışı değiştirmeye çabalayana. 
Bunu başaramasa bile o yola baş koyana,
Ne denir? 
*
Ki o, bu nedenle ne doğru bildiğinden vazgeçer, ne de bildiklerini paylaşmaktan kaçınır. 
Bildikleri, kendine olan inancını artırır.
Yaşama sanatındaki en güçlü enstrümanı, sahip olduğu hoş görüsüdür. 
Baktığını olduğu gibi görür, beğenmediklerini hoşgörü ile değiştirir.  
Zor kullanmaz, zor olanın doğru seçenek olduğunu bilir ve zoru tercih eder. 
Zayıflıklarına yenilip asla kolaya kaçmaz.
Rudyard Kipling’in dediği gibi “Bir tek o kalsa da dünyada” gitmeden “Bir ağaç dikmeyi” ihmal etmez, çünkü “Başka insan gelir” ümidiyle değil, bir canlıya daha sebep olduğundandır yaşama el verme isteği.
*
Bu konuyu yazmak bize düşmezdi belki, okurlarımızdan bizim gibi düşünen olursa; “Sen misin adam gibi adam!” diyebilir bize.
Olsun, desin, sorun değil.
Adam olsun da desin.
*
“Adam” denilen söz gelişi; özünde, yani insan gibi insan olabilmek, insana yakışanı yapabilmektir. 
İster erkek olsun ister kadın, herkes bu durumu bilir ve bu “Adam gibi adam” benzetmesi şüphesiz kadınları da içerir.
***
Demek istediğimiz bu düşünceler yalnızca bizim değil halkın hikmetidir. 
Dünya özdeyişlerinden ve atasözlerinden çıkarımlarımız bize gösteriyor ki “Adam gibi adam olmak” başarı veya yenilgi karşısında soğukkanlı duruşu değiştirmemektir, yeniden ve gün doğumunda hayat ipine sarılabilmektir. 
Eskiyip yıpransa bile son atımın yalnızca “Kendi iradesi olduğunu kavrayıp” koltuk değneğiyle bile olsa yoluna devam edebilmektir.

*
Çeşitli düşünceler karmaşasında geçen yıl derlediğim bu yazı içeriği, Erikli’de yapımı tamamlanan ve Keşan Belediye Meclisince adı “Feyzullah Aktan” olarak oy birliği ile konulan "Park"ın açılışı nedeniyle yeniden çağrıştı bende...
Önder Gazetesi'nin Sahibi Feyzullah Aktan’ın ismi parka, yalnızca Erikli Sahili Turizm Geliştirme Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanlığı döneminde yaptığı başarılı çalışmalar nedeniyle mi verilmiştir sizce? ...
Önde gelen sebep budur ancak "yalnızca" bu nedenle değil elbet. 
Keşan Belediye Başkanı Op. Dr. Mehmet Özcan ve  çalışma arkadaşları, "Feyzullah Aktan Parkı"na vatandaşlarımızı davet ederken, Keşan halkının vefa duygularına da tercüman olmuştur.  (Görselde açılış kurdelesi kesenlerden en sağdaki Feyzullah Aktan, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan ve Belediye Meclisi Üyeleri toplu halde görülmektedir. Fotoğraf, Erdoğan Demir)

Yine aynı şekilde, Hüseyin Erkan öğretmenimiz "Memleketimden İnsan Manzaraları" başlıklı yazı dizisinin 18'incisinde (13 Temmuz 2015, ÖNDER) "Acıyı Bal Eylemek" konu başlığıyla Feyzullah Aktan'ın yaşam öyküsünü aktarmaktadır. İzleyen yazılarında da "Adam gibi adam" olmanın ete kemiğe bürünmüş halini…

*

"Aşkolsun Keşan'a"! ...

"Vefa", İstanbul'da bir semt adı olduğu kadar Erikli'de de "Feyzullah Aktan Parkı"dır artık, tebrik ediyoruz.