Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Erkek gibi kadın olmak...

Erkek gibi kadın olmak...
 

04/03/2013

Toplumumuzda kadın ve erkek ilişkilerinden bahsederken; ne kadar yol kat etmiş olduğumuzu düşünsek de kadını sadece kentte yaşayan 'bir avuç kadın' olarak düşünmeyelim. Ki, kentte yaşayan ve çalışan kadınında ister bir kariyeri olsun ister olmasın kendine göre farklı sorunları olabiliyor.

Kadın, kendini geliştirme ile ilgili konularda daha seçici davranmak zorunda kalıyor. Yada daha büyük fedakarlıklarla ancak hedefleri doğrultusunda ilerleme imkanı bulabiliyor.

Evli ise; yemeğini yapacak, çamaşırını yıkayacak, çocuğuna bakacak-büyütecek, evin her türlü sorunu ile baş edecek, ailesine ve ekonomiye katkı için çalışacak para kazanacak.

Kadının tabi ki, istihdama katılması gerekir, burada dikkat edeceğimiz belki de kadının bu yükünü evde aile bireylerinin paylaşmasından geçiyor olmasıdır.

Bir çok şeyi tek bir kişiden beklemek, kadında strese ve iş yaşamında bazı sorunlar yaşamasına yol açabiliyor.

Kadın eşinden ayrılmış veya eşini kaybetmişse o zaman da dul damgası yiyerek bazı fırsat kollayanların kötü emellerine alet olabiliyor.

Öncelikle, kadının bir başkasına muhtaç olmaması için iş imkanlarının artırılarak, eğitim ve öğretim hayatını tamamlamış olması gerekiyor. illa ki, herkesin kariyer yapması belli meslekleri seçmesi şart değil, mesleki bilgilerle donatılmış, küçük ölçekli işletmeler açabilen kadınlarımıza yardımcı olmak hem ekonomimize katkı sağlayacak hem de kendileriyle barışık ve mutlu olabileceklerdir.

Micro girişimci kadınlara ülkemizde bazı imkanlar sağlanmakta, dar gelirli kadına finans, hukuki bilgiler, aratıcılık ve motivasyonlarını besleyecek yeni fikirler ve becerilerle buluşacakları sanal ve gerçek bilgi, iletişim ve etkileşim ortamları kısıtlı da olsa sunulmaktadır.

Kadın deyince; doğudaki kadını, köydeki kadını, kadın deyince,  sabır ile emeğini birleştirip vefa ile çocuklarına, eşine sunan eşsiz varlığı anlamak onu keşfetmek, suskunluğunun ardındaki haykırışı duymak demektir.

Kadın-erkek eşitliği diye ayırmak ne derece doğru ne derece yanlış tartışılır.

Yaradılış olarak farklı iki cinsiyet, bunu baştan kabul etmek de fayda var.

Duyguları, hayatı algılayışları, kimyaları, fizyolojileri, biyolojileri bambaşka olan kadın ve erkeğin birbirlerine üstünlük sağlamadan, kadını cinsel yönden istismar etmeden,  fiziksel ve duygusal şiddete maruz bırakılmadığı bir ortamda  eşitlikten söz edebiliriz.

Erkek gibi kadın olmak, bir tercih meselesi ise de, kadının aslında güçlü bir yapısı var. Kadının anaç, zarif, üretken, sevgi dolu yanları ile bir adım geride değil olması gereken yerde olacağına inancım tam.

***

Bu arada ilgilenenler için bir bilgi paylaşmak isterim."11. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali", bu yıl 19 ülkeden kadınlar ve filmlerini ağırlayacak. 
Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, "Hırpalanan, susturulan, görmezden gelinen" kadınlara ithaf edilen festivalde, "Kadınların Sineması", "Bedenimiz Bizimdir", "Kendine Ait Bir Cüzdan", "Cins-iyet-ler" gibi konu başlıkları altında filmler yer alacak. 
Festivalde yönetmen Yeşim Ustaoğlu ve Doris Dörrie'nin filmleri toplu gösterimlerle izleyici karşısına çıkacak. 

Festival, tema bölümleri, toplu gösterimler, açılış, kapanış etkinlikleri, "5. Altın Bamya Ödülleri", söyleşiler ve atölyelerle, 15-23 Mart'ta İstanbul'da, 30-31 Mart'ta İzmir'de, 6-7 Nisan'da Sinop'ta, 13-14 Nisan'da Bitlis'te sinemaseverlerle buluşacak. 
Festival kapsamında, yarışma düzenlenmezken, "Mor Kamera Umut Veren Kadın Sinemacı Ödülü" ve dayanışma ödülü verilecek.

e-mail:belginturan@gmail.com

 
Toplam blog
: 439
: 512
Kayıt tarihi
: 04.02.09
 
 

Lisansını Anadolu Üniversitesi/ İşletme Bölümü ve Anadolu Üniversitesi/ Sosyoloji Bölümlerinde “O..