Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '10

 
Kategori
Sosyoloji
 

Erkek ve kodlanma

Erkek ve kodlanma
 

Erkek doğal kodlanması ile asla barışık değildir... Onda soyunun en son olma duygusu, yani ölüm korkusu daha yoğun olarak görülür... Asla doğuramayacağı gerçeği onu sürekli doğurtabilme arayışına zorlar. Huzursuzdur. Arayış içindedir… Onun fatihliğinin(!), kaşifliğinin(!), avcılığının, savaşçılığının altında yatan gerçek budur... O doğuramama, yaşamın kendinde son bulduğu sanrısı içinde sürekli telaş, huzursuz ve arayış içinde çırpınmaktadır... Sürekli olarak spermlerini yayma, uzak diyarlara, dünyanın her yerine tohum atma telaşı içindedir…

Doğum yapan her anne ile çocuk arasında yaşanan o büyülü ayine baba ancak uzaktan bakar… Baba asla o ayinde olamayacağını çok geçmeden anlar... O başka bir olgudur... Onun ayine ancak sorumluluklarını yerine getirmesi şartıyla katılmasına izin verilir, ancak yinede seyircidir... Babalık duygusu zamanla gelişir... Emektir daha doğrusu o duygular... Kendi emeğini sevmektir babalık... Ne kadar emek verdiyse o kadar sever... Bunlar sonradan oluşan benim harfle kodlanma dediğim şeylerdir… İşte insanlık tarihi denen ilerleme, bu iki temel kodlanmanın sürekli olarak birbirini etkilemesidir… Erkek hiç durmadan arayış içinde olmuştur... O kaybolmuşa, arayışa kodlanmıştır..Kadın ise Dünya'nın vatanı olduğuna inanmıştır... Erkek sürekli değişimle içindekini susturmaya, kadınsa sürekli Dünyadaki cennetini sağlamlaştırmaya çalışır...
Ancak Erkek için Dünyası yetmeyen bir unsurdur... Kendini başka dünyalarda arar(!)…. Oralara tohumlarını atmak için çırpınmaktadır… Bu başka Dünyaya onun cennete yolculuğu derim ben hep… O cennetini aramaya kodlanmıştır…

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..