Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '12

 
Kategori
Deneme
 

Erkekler, kadınlar, oyuncaklar ve içimizdeki çocuk …

Erkekler, kadınlar, oyuncaklar ve içimizdeki çocuk …
 

Erkek çocuk ile babası arasındaki tek fark oyuncaklarının fiyatıdır. ‘ Hay ağzını öpeyim senin Jurg Weber emi… Bir insanın içi dışı, ruhu başı bu kadar mı iyi okunur Allahını seversen… Şu güne kadar duyduğum oğlumla birlikte beni tanımlayan en doğru en kestirme söz üstadın bu tanımlaması…

Doğru, ne de olsa büyümeyen çocuklarız biz erkekler… İçimizde bir yerlerde özenle saklarlarız çocukluğumuzu ve yaşlarımız alıp gitse de beşer onar, ruhlarımızdaki oyun sevdasını ve oyun oynamadaki özgürlük açlığını hiçbir zaman kaybetmeyiz…

Hayata bakış açımızdaki ne kutlu özelliktir o öyle?.. Yaşamın samimi yüzünü yakalayabilmemizdeki sigortamız olur çocukluğumuz… Kolay kolay hiçbir negatiflik yıkamaz bizi ve çelik duvar misali dayanıklı kılar yaşamın dalga dalga gelen tersliklerine karşı…

Kadınların psikolojik mücadeleler karşısında, kolay kayıplar yaşamasının ve stres yumağına bulanıp çıkış yollarını kaçırmasının bir sebebi de  budur belki?.. İçindeki çocuğu yaşatamamak ve taptaze heyecanlarla erken vedalaşmak…

Aslında içine düştükleri bu durumu onların hatası olarak görmemek gerekir ülkemizde ve benzeri erkek egemen ataerkil yapıdaki toplumlarda… Çünkü çoğu zaman kendimiz kadar huzur dolu bir hayat seremiyoruz kadınlarımızın önlerine ve oyuncaklarını zorla ellerinden alıp, çocukluklarını yaşamadan o güzelim hayallerini yok ediyoruz…

İlk günkü gibi taptaze ve mutlu sonla bitmesi gereken masallara gebe düşlerini kabuslara dönüştürdükten sonra, hangi içlerindeki çocuğu yaşatmalarını bekleyebiliriz ki onlardan… Ne acıdır ki, hala toplumumuz günde dört kadınını koca vahşetine kurban verip, bildiği gibi işini görmeye ve masum yüreklerin içlerindeki çocukları katletmeye devam ediyor…

Yani aslında Jurg Weber ‘ in o güzeller güzeli iç okuyan sözü, beni ve aşk ile bağlı olduğum oğlumla kurduğum harika ilişkiyi anlatsa da, bir taraftan da toplumumuzdaki en derin yaralardan birini de anımsatıyor bana ister istemez… Demek ki hala törelerin ve erk sahibi egemenlerin bir şekilde toplumumuzun belleğine kazıdığı, geçmişin o lanet edilesi ve kadın düşmanı erkek egemen anlayışını silip atmayı başaramamışız ilkel zihinlerimizden, yazık ki ne yazık…

Bebeğimle oyun oynadığım keyifli saatlerimin içerisinde bir an için unutuversem de bu acı gerçekleri, sonrasında giriştiğim iç hesaplaşmalarımda bu ürkütücü manzara karşıma çıkıyor ve mideme kramplar saplayarak mutluluk verici yalancı masalımdan uyandırıyor beni…

Diyecek hiçbir sözüm yok bunların üstüne… Her şey ortada ve ne kadar gayret göstersek de, bireysel çabalarımızın bir şeyleri değiştirmeye gücü yetmiyor… Ben ve oğlum yine  masum düşlerimizin ortakları olarak, anın tadını çıkarmaya devam edeceğiz belki…

Ama en azından şuna emin olabilirsiniz ki, onun zihnine asla ama asla böylesine korkunç bir anlayış kazınmayacak ve ellerine toplumun işlediği günahların kanı bulaşmayacak… Bunun için tüm içtenliğimle varlığımın son damlasına kadar savaşacağıma söz veriyorum…

Sevgi  ve Saygılarımla… Fırat ÖÇAL

www.hayatveinsan.com/erkekler-kadinlar-oyuncaklar-ve-icimizdeki-cocuk/

 
Toplam blog
: 700
: 694
Kayıt tarihi
: 24.03.11
 
 

Üniversite mezunu, eğitim alanında çalışıyor, yazı çalışmaları yapıyor, hayata ve insana dair cid..