Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '16

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Erkekler de Kadınlar kadar Karakter ortaya koyarsa

Erkekler de Kadınlar kadar Karakter ortaya koyarsa
 

Uzun yıllardır ülkemizin sorunu olan, son zamanlarda özellikle sosyal medyanın üzerinde durmasıyla toplumumuzun yeni yeni dikkatini çekmeye başladığı kadın cinayetleri hakkında konuşmak istiyorum. Aslında konuya sadece kadın cinayeti olarak nitelememek, daraltmamak gerekiyor, kadınların fiziki darba uğradığı yüzlerce olay adli mercilere yansımadan aile içi baskılarla çözüldüğü! İçin ben konuyu kadınlara karşı işlenen suçlar olarak adlandırmak istiyorum.

Toplumumuzda kadınlara karşı işlenen suçları biraz incelersek ilginç birkaç nokta ortaya çıkıyor; en çok dikkatimi çeken kadınların erkeklere karşı işlediği suçlar -özellikle cinayet suçu- yok denecek kadar az. Bunlar da genellikle kadınların iffetini korumak için işlediği suçlar oluyor. Erkeklere gelince durum değişiyor. Kadın erkek ilişkileri genellikle güzel başlayıp zamanla dejanere olabiliyor, bir zaman sonra ilişkiler eski heyecanını yitirip sonlanabiliyor. Kadın ve erkek arasındaki ayrışma bu aşamadan sonra gerçekleşiyor, ilgi azalınca erkek ve kadın her ne kadar aynı şekilde tepki göstermeye başlasa da, erkek karşısındaki insanla bir hayat planlamıyor dahi olsa kıskançlık krizleri eşliğinde akıl almaz işler yapabiliyor. Kadınlara gelirsek çok daha karakterli bir duruş sergiliyorlar, çok sevdiği erkek bir başka kadına gitse dahi ne kadar yoğun tepki verse de en sonunda durumu kabullenip gurur ve onurunu yerlerde süründürmeden arkasını dönüp yoluna devam edebiliyorlar. Kısaca kadınlar vakti zamanında hayatım dediği insanlar olmadan hayatlarına devam edebilirken, erkeklerde durum çok vahim. Hiçbir kadın gördünüz mü elinde bıçakla sevgilisini kovalayan yada deli gibi sevdiğini iddia ettiği adamın cesedinin yanında ağlayarak polis bekleyen... “Başka kadınla gördüm cinnet geçirdim kocamı, ailesini, kardeşlerini baltayla öldürdüm” diyen bir kadına ben denk gelmedim… Peki erkeklerin kadınlara karşı işlediği suçları tetikleyen etkenler neler;

Erkek egemen toplum yapımızı şehir hayatına geçtikten sonra gerektiği gibi güncelleyememek. Hala aileler hamile gelinlerden kız çocuğunu duyunca burun kıvırıp erkek çocukta evi bayram yerine döndürebiliyor. Bu psikolojiyle doğup büyüyen erkek çocuk, kendinde her şeye sahip olma hakkını görmeye başlıyor.

Toplum olarak özgüven eksikliği. Çocukluktan itibaren tüm eğitim birimlerimizde (aile, okul ve sosyal çevreler) çocuklara güvenmemeye dayalı yaklaşım ileride özgüven eksikliğini doğuruyor. İnsanlar tek başlarına hayat sürdürememe korkusuna kapılıyor. Sahiplenilen varlığın yokluk hissi özellikle erkekleri hatalara sürüklüyor. Bu durumun diğer bir etkisi de ileri yaşlarda cinsiyet ayırt edilmeksizin taciz ve yapılan cinsel istismarlar.  

Sağlıksız ilişkiler. Çevrenize bakın, insanlar her şeyi hat safhalarda yaşıyor, ortasını bir türlü bulamıyoruz. İlişkilerimizde de bu geçerli oluyor, ya ölümüne seviyor ya ölümüne nefret ediyoruz, eminim yol ortasında veya telefonda bağrışan bir çok çift görüyorsunuzdur, fındık kabuğunu doldurmayacak konulardan uzun tartışmalar sonucu bir çok kavgalar çıkıyor. Kısacası sevmeyi bilmiyoruz. Sevmeyi o insanı her ne şart altında olursa olsun hayatımızda tutmak sanıyoruz. Oysa unutmamalıyız ki bazen bir insanın hayatında kalmakta o insana ihanet etmektir.

Medyada yapılan bazı yayınların suçu özendirici özelliği var, özellikle suçu işleyen insanların bazı konuşmaları bu tip suça yatkın insanları teşvik ediyor.

Son olarak cezaların yetersizliği ve caydırıcı olmaması düşüncesini gösterebiliriz.

Bütün bu etkenlere rağmen, makus talihimizi kırıp kadınlara karşı her gün yaşanan suçları önleyemez veya en azından azaltamaz mıyız. Bence sorunun cevabı evet yapılabilir. Tabii ki koca bir toplumun düşünce yapısı küçük dokunuşlarla tamamen değiştirilemez veya önümüze gelen herkesi psikolog koltuğuna yatırıp çocukluğuna inemeyiz bununla birlikte özellikle devletin ilgili birimleri önderliğinde yapılacak çalışmalarla suç , özellikle cinayet sayısını azaltma şansımız olduğunu düşünüyorum, şöyleki;

Öncelikle birkaç nesil sonraki durumumuzu düzeltmek için, ilk öğretimden itibaren biraz da pozitif ayrımcılık yaparak kadının toplumumuz için önemini vurgulayan sosyal dersler verebiliriz. Henüz kirlenmemiş tertemiz beyinlere kadına yapılan şiddetin ne denli yoz ve kötü bir şey olduğunu üstüne bastıra bastıra anlatabiliriz. Unutmayalım ki bu gün suç işleyen tüm bu insanlar bir zamanlar küçük çocuklardı. Müfredatta küçük oynamalar ile yapılabilir bir çalışma.

Sadece okullarda değil, en önemli eğitim alanımız olan ailelerimizde de bu konunun üzerinde durulabilmesi için, çocuklara nasıl özgüven verilebilir ve tüm çevremize saygı duyarak nasıl yaşanabilir konularında ebeveynlere okul toplantılarında bilgiler verilebilir. Özgüveni tam etrafına saygısı olan insanların suç işlemeye ihtiyaç duymadan kendini ifade edebileceğini muhtemelen sadece ben düşünmüyorumdur.

Bu tip suçları potansiyel olarak işlemeye yatkın insanların - aileleri tarafından bildirim yapılması halinde - devlet gözetiminde rehabilite edildiği merkezler kurularak bu insanlara psikolojik destek verilebilir

Kamu spotu şeklinde yayınların sayısı arttırılarak sadece televizyonlarda değil topluma bilgi aktarabileceğimiz tüm alanlarda, devletimizin önderliğinde sanatçıların katılımıyla yoğun yayınlar yapılabilir.

Medyada bu tip suçlarla ilgili yapılan haberlere daha fazla özen gösterilmesi için ilgili kurullar tarafından çalışmalar yapılabilir

Yukarıdaki önlemler düzenli olarak uygulandıktan sonra ceza kanunumuzda bu tip suçlar için öngörülen cezaları çok daha ağırlaştırarak topluma “bakın bu cezayı işlerseniz suçu budur ama özellikle kadına karşı bilinçli bir şekilde bu suçları işlerseniz hiçbir iyi halden faydalanmayarak cezanız çok daha fazla olur” mesajını verirsek önleyici etkisinin olacağını düşünüyorum.  

Tabii bunların dışında da yaratıcı güzel fikirler gelecektir, iyiliğin bulaşıcı olduğunu düşünüyorum, annelerimizin yaptığı koca tencerelere nasıl çok az maya yetiyorsa, sabırlı bir süreç sonucu zamanla bireyden genele iyileşmeler olacağı aşikardır. Unutmayalım ki bu gün müreffeh ve muasır devletler olarak gördüğümüz batı ülkelerinin bir çoğu zamanında kadın haklarını bizleri örnek almışlardır. Kadının Türk örf adetlerindeki yeri bir çok medeniyetten ileridir. Zamanla bozulan bu yapıyı düzeltmek yine bizlerin elindedir. Tüm bunlar belki bir çok insan için pek bir şey ifade etmiyor olabilir fakat gerçekleştirebilmemiz halinde hayatına devam edecek veya canı acımayacak kadınlar ve onların yakınları için o kadar önemlidir ki … Sözlerimi çok sevdiğim bir yazardan küçük bir alıntıyla bitiriyorum; “En çok üzüldüğüm şey gençlerin vakitlerini aptalca kavgalarla geçirmekten yaşamaya fırsat bulamamalarıdır. Halbuki ne kadar değerli bir şey kaybediyorlar

 

Dinçer Özden

İstanbul

06.04.2016

twitter:dincerozden

 

 
Toplam blog
: 21
: 2723
Kayıt tarihi
: 13.07.13
 
 

İstanbul doğumluyum ve bu Şehri çok seviyorum. Finans Sektöründe çalışıyorum. Sinema, kitap, spor..