Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Erkekler ve yalnızlıkları..

Erkekler ve yalnızlıkları..
 

Alıntı


Kadın'ın duygusallığı, kadın'ın yalnızlığı, kadın'ın uğradığı haksızlıklar v.s v.s.. Peki ya erkekler ? Onların dünyası?

Kur'an ayetlerinin geneline bakıldığında , Allah'ın kadın ve erkeğe ortak bir hitap şekli kullandığı görülmektedir. " Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir -çekirdeğin sırtında ki tomurcuk kadar- bile haksızlığa uğramayacaklardır." (Nisa suresi, 124)
Erkek ya da kadın olmak değil, inanmış olmak asıl olan. Erkeğin kadından fizilsel anlamda daha güçlü olması , sorumluluklarını arttırırken , kadın'ın da erkeğe duygusal anlamda ve bacerileri doğrultusunda yardımcı olması denge sağlamıştır.

Kadınlar "duygusal empati" ile erkekler ise "davranışsal empati" ile hareket ederler. Harvard üniversitesinde profesör olan Dr. Ron Levant'in araştırmasına göre erkekler duygusal konulara iki temel tepki geliştiriyorlar. Korku, acı ve utanç gibi hassas duygulara karşı kızgınlık (yani erkekçe bir tepki). Şefkat, samimiyet, sıcaklık, sevecenlik gibi duygulara karşı ise seks.

Erkek çocuklara sürekli söylenen şeyler vardır."Erkekler ağlamaz, güçlü ol, kendi kendine yetin, çok çalış, başarılı ol, asla vazgeçme, kadın gibi davranma, korkak olma, sulu gözlü olma, erkek ol, duygularını gösterme" denilerek sürekli duygularını bastırmaları beklenir. Öyle ki evinde eşine yardım etmeye çalışan erkeklere kılıbık, karısına sevgi gösteren kişilere aptal aşık, ağlayan erkeklere kadınlık, eşi ile karar alanlara korkak gibi yakıştırmalarda bulunulur. Bir süre sonra doğal olarak erkekler beklentilere cevap vermeye başlarlar, yoksa erkek toplumundan dışlanmaktan korkarlar. Şayet beklentilere göre erkekçe davranırlarsa, duygularını bastırdıkları için sağlık problemleri ile karşılaşırlar, çünkü hissettikleri duygular basitçe yok olmaz. Bir şekilde dışarı atamaz yada çözümleyemezlerse de pek çok değişik sağlık problemleri yaşarlar. Fakat diğer tarafta eğer toplumun beklentilerinden farklı davranırlarsa bu sefer de bedelini alay konusu olmak, yargılanmak, gruptan soyutlanmak ve yalnızlık gibi sosyal açıdan öderler.

Erkekler, küçüklüklerinden itibaren duygularını kontrol etmeyi öğrenirken, ileri yaşlarda da toplumsal beklentilerden ötürü aile hayatların da ikilem yaşarlar.

Haviland ve Malatest, 1981 yılında 12 araştırma yaparlar ve sonucun da ; erkek çocukların 6 yaşına kadar kızlardan daha duygusal olduklarını bulurlar. Araştırmaya göre erkek bebekler kız bebeklere kıyasla daha ürkek oluyorlar, daha çabuk ağlıyorlar ve daha değişken oluyorlar. Eğer bu araştırmalar doğru ise erkekler duygular konusunda kızlardan farklı olarak doğmuyor demektir. Sadece yaşadıkları toplumsal kültür içerisinde farklı şekilde davranmayı öğreniyorlar.

Dr. Levant erkeklerin küçük yaştan itibaren duygularını reddetmeyi öğrendikleri için, bu kavramları bilinç düzeyine getirmeyi hiç öğrenmediklerini, hatta bu konuda konuşabilecek kelime hazinelerinin bile gelişmediğini öne sürüyor. Sonuç olarak erkekler duygusal konulara, anlam veremedikleri için tehdit unsuru olarak yaklaşıyor ve tepkilerini kızgınlık, agresiflik, hatta saldırganlık olarak koyuyorlar.

Erkekler de duygusal zekalarını geliştirebilir ve aynı zamanda tam bir erkek olabilirler, çünkü en az kadınlar kadar duygusal iletişim kurabilme potansiyeli ile doğuyorlar.

Erkek-kadın değil de insan olarak baktığım da, duygularını sürekli bastırmak zorunda oldukları için , kendileri olamıyorlar. Onlardan beklenen hep güçlü olmaları. Eğer bir de partnerleri paylaşımcı değilse , çevrelerinde sadece bir sömürü halkası oluşmuşsa , biraz iyi niyetli oldukların da istismar ediliyorlarsa en az bizler kadar kendi içlerinde yalnızlığı yaşıyorlardır mutlaka.

İşleri bozulan bir erkek, genelde bunu eşi ile paylaşmak istemez. Kadın panik olur. Neden? Rahatı bozulacaktır. Kötü senaryoların ardı arkası kesilmeyecektir. Halbuki onun manevi desteğine ne kadar ihtiyacı vardır. Erkek hep kendi annesi ile eşi arasında kalır. Ama babası ile eşi arasında kalan çok enderdir. Erkek'ten -başına bir yuva alması- beklenir. Ama hiç bir kadından böyle bir talepte bulunulmaz. Çünkü o erkeğin görevidir. Erkek kazanır ailesini geçindirir - bu eve ben bakıyorum- demez. Kadın kazanır ama en küçük bir tartışma da -başa kakar.- Erkek yorgundur, eşinin cinsel dürtülerine hayır demez. Ama kadın yorgunsa red eder. Bu örnekleri genelleme yaparak yazmıyorum. Ama edinimlerim , bu örneklerin sayısının , olumlu ilişkilerden çok daha fazla olduğunu gösterdi bana.

Gücünün , dezavantaj olduğunun farkındalığını hisseden ve yaşayan her canlı gibi erkeklerin de yeri geldiğinde ağlamaya, psikolojik destek almaya, sorumluluklarının bir kısmından vazgeçmeye , kendine zaman ayırmaya hakkı olduğunu düşünüyorum. Duygularını dışa vuramayan erkek'te , en az kadın kadar , kendi yalnızlığında gel-gitler yaşar. Sert görünüşlerinin, kalın seslerinin, sakallı yüzlerinin, kadınlardan farklı bedenlerinin sol tarafında küçücük bir yürek taşırlar. Tıpkı bizim gibi...

Sevgi yüreğinizden hiç eksilmesin..

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..