Erkeklerin Cinsel Yaşamını Kâbusa Çeviren Efsaneler

Erkeklerin göbekten göbeğe, daha anlaşılır deyişle kuşaktan kuşağa adeta bir miras gibi aktardıkları bazı efsaneler var ki, cinsel yaşamlarını zehir edebiliyor...

Bazılarına kadınların bile yürekten inandıkları cinsel efsaneler öylesine itina ile yayılarak büyütülüyor ki, bilgiyle dahi üstesinden gelmek mümkün olamayabiliyor.

Nedir bu efsaneler?..

İşte 10 kalem cinsel efsane:

1) Cinsellik için sertleşmiş bir penis şarttır...

2) Erkekler her daim cinsel ilişkiye istekli ve hazır olmalıdır...

3) Seks bir kez başlamışsa yarım kalmaz, mutlaka tamamlanmalı...

4) Erkek için skor, haz almaktan daha önemlidir...

5) Cinsellik içgüdüseldir, sonradan öğrenilemez...

6) Kendiliğinden olması gerekir; düşünmek spontanlığı bozar...

7) İlişkide amaç orgazmdır; o bitince cinsellik de biter...

8) Gerçek erkek, nasıl zevk vereceğini bilendir...

9) Penisin boyu tatminde en önemli etkendir...

10) Peniste sertleşmeyi kaybetmek eşini istemediğini gösterir.

Peki ya gerçekler?..

Uzmanlar diyor ki:
En yaygın efsanelerdendir "erkek cinselliği her daim istemeli ve cinsel ilişkiye hazır olmalı". Bu inanış çiftin ilişkisinde büyük sorunlar doğurmaya müsaittir. Erkek cinselliğe her zaman hazır olabilir mi?.. Erkek de etten - kemikten bir insan sonuçta; psikolojisi, bedensel kapasitesi sürekli değişiklik gösteriyor. Dolayısıyla 7x24 cinselliğe amade olması mümkün değil. Partnerleri cinselliği başlattığı vakit "keyfim yok" veya "bugün canım istemiyor" ya da "ben bugün buna hazır değilim" hatta "başım ağrıyor" diyemiyor ve kendini cinsel ilişkiye hazır olmaya mecbur hissediyor. Mecburiyet neticesinde, tahrik olmadan ve haz alınmadan yaşanan cinsellik, başta sertleşme ve doyumsuzluk olmak üzere birçok probleme yol açıyor.

"Penis boyu tatminde en önemli etkendir" düşüncesi yüzyıllardır hakim ve tarih boyunca erkeklerin en büyük efsanelerinden biri olmuş. Erkeklerin büyük çoğunluğu penis boyutu ile çok ilgilidir ve birçok erkek cinsellikte yaşadığı sorunları bununla ilişkilendirir. Lâkin, diyen demiş bir vakit; "önemli olan boyu değil, işlevi".

"Sevişme kendiliğinden olmalıdır; bu konuda düşünmek ya da konuşmak spontanlığı bozar" efsanesi, erkeğin kendisini cinsellik alanında geliştirmesinin önündeki en büyük engeldir. Bu nedenle erkeklerin bir kısmı ergenlik döneminde çakılıp kalır. Halbuki cinsellik doğuştan gelen bir yetenek değildir; öğrenilebilir, öğretilebilir, sonradan keşfedilebilir ve geliştirilebilir.

"Cinsellik için sertleşmiş bir penis olmazsa olmaz" kadınların da efsanelerindendir. Sevişme başladığı zaman penisi sertleşmeyen erkekle karşılaşan kadın, "beni beğenmiyor, yoksa bir başkası mı var?" diyerek endişelenebiliyor. En iyi ihtimalle dahi düşüncesi, ilişkilerinde bir sorun olduğu yönünde gelişiyor. Halbuki sertleşme her daim aynı nitelikte olmayabilir. Herhangi bir cinsel etkinlikte sertleşmenin karakteri devamlı değişir. Bu yanlış düşünce işlev bozukluğuna sebep olabilir, hatta bazen çift arasında çok ciddi çatışmalara yol açabilir.

"Cinsel yakınlaşma başlamışsa, mutlaka cinsel birleşmeyle tamamlanmalıdır" efsanesi, diğerleriyle bir araya geldiğinde erkeklerde performans anksiyetesine neden olabiliyor. Çoğu erkek partneriyle sevişmeye başladığında, "sonuna kadar gitmem lazım" diye düşünüyor. Oysa erkek cinselliğe her daim hazır olmadığı gibi, cinsellikte her zaman birleşme, boşalma olması gerekmiyor. Cinsellik sadece mekanik bir birleşme, boşalma değildir. Masturbasyondan, yalnızca sarılma ve sevişme ile sınırlı kalmaya kadar çok çeşitli şekillerde yaşanabilir. Birleşmeyle sınırlamak ise büyük hata olur.

"Erkek için sevişmede başarılı olmak, haz almaktan daha önemlidir" efsanesine inanan erkek sayısı hayli fazla. Yani bu inanışla, cinselliğe başarı ekseninden bakılıyor. Bir gecede kaç defa birlikte olabildiğini, partnerinin ne kadar orgazm olduğunu sayıyor adam. Utanmasa belki de yatak başına astığı bir pano da çetelesini tutacak. Penisindeki sertliği önemsiyor. Halbuki cinsellikte temel hedef her iki tarafın da haz alması. Odak noktasını değiştirerek başarı ve skor hedeflerine yönelmek çeşitli sorunlara zemin hazırlıyor. Cinsellik gibi keyif ve haz veren, doyum ve ruhsal tatmin sağlayan bir eylemi kendilerine işkence haline getiriyorlar.