Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Erkeklerin kadın zafiyetinin Jocasta Kompleksi' ne olası etkisi (IV)

Erkeklerin kadın zafiyetinin Jocasta Kompleksi' ne olası etkisi (IV)
 

.


Bir önceki yazımızda, annelerin oğullarına düşkünlüğünün sebeplerini araştırmıştık.

En önemlisi; aynı düşkünlüğün babalar ile kızları arasında neden olmadığı üzerinde durmuştuk.

Altını önemle çizmekte fayda var.

Elbette ki amacımız, babaların kızlarına düşkün olmadığı gibi saçma bir düşünceyi savunmak değildir. Hattâ bu görüşümüzü de şu ifadelerimizle vurgulamıştık:

Ve kim bilir belki de, kızına, bir annenin oğluna duyduğu bağlılıktan daha yüksek şiddette bağlı olan babalar da vardır…

Zaten okurlarımızdan gelen yorumlarda bir nokta özellikle vurgulanmıştı.

O nokta şuydu; babalar da kızlarına çok düşkündür ancak belli etmekten çekinebilirler.

Bu görüşe katılıyoruz.

Ancak bizim vurgulamak istediğimiz bu gerçekliğin dışındaki başka bir husustur.

Söylemek istediğimiz, annelerin oğullarına olan düşkünlüğünün sıklığının ve derecesinin, babaların kızlarına olan düşkünlüğünün sıklığından ve derecesinden fazla olduğudur.

Birbirinin muadili bir düşkünlük değildir bu düşkünlük.

Dikkat ediniz, halk arasında gelin-kaynana çatışması olarak isimlendirilen durum, esasen bu dengesizliğin bir ürünüdür.

Babalar ile damatları arasındaki uyuşmazlığa nazaran, sayısal olarak o kadar çok gelin-kaynana çatışması yaşanmıştır ki, gelin-kaynana konsepti halk arasında kendiliğinden oluşmuş, gelişmiş ve hatta kemikleşmiştir.

Zaten, anne-oğul arasında aşılamayan bir sevgi barikatı, yani bilimsel olarak da tanımlanmış olan Jocasta Kompleksi gibi bir patolojik (hastalıklı) durum varken, niçin baba-kız arasında kıskançlık temelinde tanımlanmış bir psikyatrik kategori yok?

Babaların, kızlarına karşı, kategorik olarak böyle bir kompleksin tanımlanmamış olması bile durumu yeterince açıklamıyor mu?

Öyle ya, eğer babanın kızına karşı, tıpkı Jocasta Kompleksi gibi, kıskançlık temelinde ve yaygın bir şekilde yaşanan patolojik bir durum olsaydı, bunun tanımlanmış bir ismi de olurdu.

Demek ki böyle tanımlama ihtiyacı doğmamış bile.

İşte anne oğul arasındaki bu ilişki biçiminin, baba kız arasında yaşanmamasının sebeplerinden bir tanesi, daha önce de detaylı bir şekilde açıkladığımız gibi, oğlun anneden fiziksel olarak kopmasıdır.

Doğum anından bahsediyoruz.

Fiziksel kopuş, tensel kopuş, oğlun ana rahminden ayrılması, sıradan bir olay değildir. Bir kız evlat babasına tapacak derecede bağlı olsa bile, babasından hiçbir koşulda fiziksel bir kopma yaşamamıştır.

Peki sadece bu sebep mi anne oğul ilişkisinde aşılamayan bir bariyer oluşturur?

Hayır.

Oğlun anneden fiziksel kopması dışında, Jocasta Kompleksi’ni tetikleyen bir faktör olduğunu düşündüğümüz ve tespit edebildiğimiz bir diğer sebep ise; erkeklerin hormonel olarak yâni vücut kimyası gereği kadınlara olan zafiyetidir.

Açalım.

Erkekler arasında çokça konuşulan bir konudur.

Şöyle söylenir.

Bir kız yeni tanıştığı ya da zaten tanıyor olduğu bir erkek arkadaşıyla buluşmayı planlamışsa, ama aynı saatlerde de günlük hayatı paylaştığı normal kız arkadaşları ile buluşması gündeme gelmişse, erkek arkadaşını ikinci plana atıp, kız arkadaşları ile buluşmayı tercih edebilir.

Hatta o kızın arkadaşları, ‘ niçin o çocuğu bize tercih ettin?’ diye kızcağıza tavır alabilecekken, erkekler yönünden durum tam tersi şekilde gelişebilir.

Nasıl mı?

‘Tabii abi sen hatunu bekletme, biz takılırız.’

Genel yaklaşım budur.

Çünkü erkek yönünden; bir kıza sahip olunmuşsa, ya da sahip olma olasılığı dahi doğmuşsa bu bir fırsattır ve kaçırılmamalıdır.

Arkada kalanlar ya da ikinci plana atılanlar çokta önemli değildir. Ne de olsa onlar daha sonra telafi edilebilir. Kaldı ki telafi edilmese de önemli değildir. Önce can, sonra canan değil midir kural?

Ve aslında ismini tam koyamasalar da, anneler tüm bunları iyi bildiğinden arkada kalanlardan olma ihtimâli onları ürkütür.

Buna bir de fiziksel kopmayı da eklerseniz anne-oğul-eş teslisinin şifreleri çözülmüş olur.

Üzerinde düşünülmesi gerekli son nokta, annelerin yeni gelen bir kadına sıcak bakmamalarının sebebiyle ilgilidir.

Çünkü bir zamanlar onlar da genç ve güzel bir kadın olarak bir erkekle birlikte olmuşlardır ve genç ve güzel bir kadının bir erkek üzerinde nasıl bir etki bırakacağını herkesten çok, yine onlar daha iyi bilmektedirler.

Belki de bir zamanlar sahip oldukları ve nelere muktedir olduğunu çok iyi bildikleri, aynı zamanda da yitirdikleri bu gücü, şimdi yeni gelen kadında gördüklerinde ve söz konusu kişi de oğulları olduğunda rakip psikolojisi kendiliğinden doğmaktadır.

Yazı dizimizi burada sonlandırıyor, bir sonraki a l d a t m a konulu dört bölümlük yazı dizimizde görüşmek üzere diyoruz.

Sabrın sonu ile

 
Toplam blog
: 269
: 1885
Kayıt tarihi
: 08.01.07
 
 

Kabataş Erkek Lisesi Matematik (1992) Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Mak..