Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '07

 
Kategori
Tarih
 

Ermeni-Türk ilişkilerinde tarihi gerçekler ve soykırımı iddaları.(3)

Ermeni-Türk ilişkilerinde tarihi gerçekler ve soykırımı iddaları.(3)
 

Ermeni, Rus İşbirliği ve Tehcir Kararı:

Islahat Fermanı ile müslümanlar ve gayr-i müslimler hukuk önünde eşit statüye getirilince ayrıcalıklarını kaybeden Ermeniler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Rusya'dan, "işgal ettiği Doğu Anadolu topraklarından çekilmemesini, bölgeye özerklik verilmesini veya Ermeniler lehine ıslahat yapılmasını" istemişlerdir. Ermenilerin bu talebi, Rusya tarafından kısmen kabullenilmiş, Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından imzalanan Yeşilköy, eski adıyla Ayastefanos Anlaşması ve daha sonraki Berlin Anlaşması’yla Ermeni sorunu uluslar arası bir boyuta taşınmıştır. Böylece, Türkiye’yi bölmek isteyen yabancı güçler, Türk-Ermeni ilişkilerine müdahale etmeye başlamışlardır.

İngiltere ve Rusya tarafından tarih sahnesine sunulan Ermeni Sorunu, aslında emperyalizmin Osmanlı devletini yıkma ve paylaşma politikasının bir uzantısıdır. Sözde Ermeni soykırımı iddiaları ve yalanları da işte bu politikanın propaganda ürünüdür!..

Doğuda Rus ordusu, Batı’da Çanakkalede İngilizlerle savaş amansızca sürerken Alman Askeri misyonunun önerilerini dikkate alan Enver ve Talat Paşa yönetimi hem Ermeni ihanetini durdurmak, hemde Ermenilerin can güvenliğini sağlayacak tedbirleri almak istiyordu. Doğuda Rus Ordularına destek veren Ermenilerin mezalimleri batı’da İstanbulda’da konuşulur olmuş, halk galeyana gelmişti. Halkın kendiğinden oluşturacağı karşı direnç gurupları ve Türk, Kürt ve Arap çetelerin olası baskınlarını önleyecek hal çareleri araştırmaya başlanır. Savaş ortamında Asi Ermeni Komitacılarının ihanetlerine rağmen, İstanbul hükmeti Ermeni vatandaşlarının can ve mal güvenliğini nasıl koruruz çabası içindedir. İsatnbul yönetimi hal çaresi araştırırken şehirde bulunan Ermeni örgütlerininin ayaklanma hazırlığında oldukları haberini alır ve 24 Nisan 1915’te Ermeni Komiteleri kapatılarak 2345 civarında Ermeni asileri tutuklanır. Tutuklananların evlerinde yapılan aramalarda bomba ve propoganda malzemeleri yakalanır.

24 Nisan 1915 tarihi Ermeni komitelerini kapatılıp yönetici asilerin tutuklandığı tarihtir. Öyle idda edildiği gibi, olmayan soykırımı ve tehcir kararının alındığı tarih bile değildir. Ermeniler Dünya kamuoyuna soykırımı propogandalarını terör yönetemiyle duyurmayı amaçladıkları için İstanbulda teröristlerin tutuklandığı tarih bilerek tercih edilmiştir. Kaldıki tutuklananlara Birleşmiş Milletlerin tarif ettiği soykırımı tarifene giren hiç bir uygulama sözkonusu degildir. (12.09.1948 tarihli BM Soykırım sözleşmesi, 13. maddesi gereğince 12.01.1951 tarihinde yürürlüğe girmiş ve 1951 tarihinden sonraki olaylara uygulanabilmektedir.)

24 Nisan tarihini İstanbuldaki bu olayı örnek alan Alman Generali Bronsart von Schellendorf Anadolu’da bulunan ve Ruslara yardım eden diğer tüm Ermeni unsurlarında aynı yöntemle etkisiz hale getirilmesini tavsiye eder.

3 Mayıs 1918’de Ermeni Komitacıları Van’da büyük bir katliama girişirler ve bu harekattan sonra 27 Mayıs 1915’te Alman Genarali Bronsart von Schellendorf’un ısrarlı telkinleriyele Tehcir ( yerdeğiştirme ) Kanunu çıkartılr. Ermeni isyanları ve katliamları karşısında Osmanlı Hükümeti, tehcir kanunundan önce öncelikle bölgesel tedbirlere başvurmuş ve olayları yerinde bastırmayı ve savunma durumunda kalmayı tercih etmiştir. Ermenilerin silahlarıyla firarlarına, dini liderlerinin isyanlardaki büyük rollerine rağmen, Hükümet bu isyanları münferit bazı teşebbüsler şeklinde kabul etmeyi uygun bulmuştur. Aynı zamanda başta Ermeni Patriği ve Ermeni milletvekilleri olmak üzere, komitelere ve Ermeni cemaatinin önde gelenlerine yeni karışıklıklar çıkması durumunda "ülke savunmasını sağlamak amacıyla sert önlemler almak zorunda kalınacağı" anlatılmıştır. Fakat tüm uyarılara rağmen olaylar durmaktan ziyade artarak devam eder ve yönetim Almanların ısrarlı tutumu karşısında en insancıl önlem olarak gördüğü zorunlu iskan (tehcir) kararını alır.

Osmanlı hükümeti, isyan ve katliamlara karşı güvenlik tedbirleri almakla beraber, “Yer Değiştirme Kanunu”ndan önce de, bu tedbirlerin yeterli olmadığı durumlarda Ermenileri başka yerlere yerleştirme yoluna gitmiştir. Ancak bu uygulamanın genelleştirilmesi fikrini doğuran olay, Van Ermenilerinin isyanı olmuştur. Çevredeki Ermenilerin, Osmanlı devletinin savaşa girdiği tarihlerde Van'da toplandıkları ve silahlanarak Rusların iyice yaklaşmasını bekledikleri resmi belgelere yansımıştır.

Alman diplomatik misyonunun Hıristiyan oldukları gerekçesiyle Ermenileri koruma çabasına rağmen, Alman askeri misyonu Ruslara destek verdikleri ve askeri nedenlerle Ermeni nufusun Doğu Anadoludan sürgün edilmesini ister.

Van örneği, Türk ordusunun daima arkadan vurulacağını ve ihanete uğrayacağını göstermiştir. Bu durumda hükümet, ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşayan bazı Ermenilerin, “yer değiştirmelerine” karar vermek zorunda kalmıştır.

27 Mayıs 1915’te alınan Tehcir kararını Talat Paşa açıklar. Tehcir sırasında 600-700 bin civarındaki Ermeni nufusu Anadaolu’dan Osmanlı toprağı olan Dicle ve Fırat kıyılarına ve şimdiki Suriye topraklarına zorunlu iskana tabi tutulur. Tehcir esnasında Osmanlı bir yanda Ermeni asiler ve Ruslarla savaş halinde olmasına rağmen, Ermenilerin can güvenliğini sağlamak için önlem alır fakat, yolculuk şartları ve salgın hastalık gibi nedenler dışında Türk, Kürt ve Arap çetelerin baskınına ugrayan Ermeni guruplarından ölenler olur. Bu olaylar sırasında bazı kaynaklara göre 200-300 bin kadar Ermeni’nin hayatığını kaybettiği sanılmaktadır.

Osmanlı hükümeti, yer değiştirme uygulamasını o günün şartlarında bir kanuna dayandırmıştır. Keyfi bir uygulama değildir. Dört maddelik kanun, “savaş halinde devlet yönetimine karşı gelenler için askeri birliklerce alınacak tedbirleri” içermektedir.

Kanunun;

1. mad… "Devlet güçlerine ve kurulu düzene karşı muhalefet, silahla tecavüz ve mukavemet görülürse şiddetle karşı konulması ve imha edilmesi",

2. mad… "Silahlı güçlere yönelik casusluk ve ihanetleri tespit edilen köy ve kasabaların başka bölgelere yerleştirilmesi",

3. mad… kanunun yürürlüğe giriş tarihi ve uygulanış şekli,

4. mad… de kanunun uygulamasından sorumlu olanlar belirtilmektedir.

Görüldüğü üzere kanun; tamamen devleti ve kamu düzenini korumaya yönelik, şiddete karşı bir yetki kanunudur. En önemli özelliği ise; “kanun metninde herhangi bir etnik grup, zümrenin zikredilmemiş veya ima edilmemiş” olmasıdır. Kanun kapsamına giren Müslüman, Rum ve Ermeni asıllı Osmanlı vatandaşları yerlerinden başka yerlere sevk edilerek göçe tabi tutulmuştur.

Tehcir kanunun çıratılmasından sonra da Ermniler rahat durmaz Ermeni Komitacı Arşak, Bayburta Katliam yapar ve bu olay gibi daha bir çok yerde Türk ve Müslüman ahaliye yönelik katliamlar devam eder.

Kaynaklar:

1)- Doc. Haluk Dursun Nil’den Tuna’ya Osmanlı Yazıları, Ötüken Yayınları İstanbul

2)- Osmanlıdan Günümüze Ermeni Sorunu, Yeni Türkiye Yayınları Ankara

3)- Dr. Hüsamettin Yıldırım, Ermeni İddaları ve Gerçekler, Ankara

4)- Arşiv Belgelerine Göre, Kafkaslarda ve Anadoluda Ermeni Mezalimi, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri

5)- Prof. Yusuf Hallaçoğlu, Ermeni Tehciri ve Gerçekler

6)- Türkkaya Ataöv Osmanlı Arşivleri ve Ermeni Sorunu, 1989

7)- Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, TTK. Basımevi Ankara 1983

8)- Gazeteler 2007

 
Toplam blog
: 65
: 3015
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Sosyal Bilimler Fakültesi Sosyoloji bölümü  terk. Hollanda'da ikamet etmekte. Hollanda'da ..