Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '13

 
Kategori
Tarih
 

Ermeniler üzerine...

Ermeniler üzerine...
 

Ermeniler, Kürtler gibi Anadolu'nun kadim uygarlıklarından biridir.

Bakmayın Kafkaslarda bir devleti olduğuna, kökleri Anadolu'dadır.

Türklerle Malazgirt'ten çok az önce karşılaştılar. Karşılaşmalarında küçük çapta savaşları olsa da yüzyıllarca beraber yaşadılar, aynı köyde, aynı şehirde... aynı Kürtler gibi...

Osmanlıların 600 yıl egemenliği altında yaşadılar; halkla o kadar kardeşçe yaşadılar ki, Osmanlı Ermenilere "Millet-i Sadıka" dedi, yani sadık millet...

Ermeniler'den çok mimar çıktığı söylenir; İstanbul'da ki 18-19. yüzyıllardan kalma çoğu caminin, sarayın ve evleri mimarı Ermenidir; hatta Mimar Sinan'ın bile devşirilmiş bir Ermeni olduğu söylenir.

1789 Fransız İhtilaliyle 'ulus devlet' anlayışı doğdu.

Ulus devlet anlayışı imparatorluklar için ölüm fermanı demekti.

Bu ferman, içerisinde onlarca ırkı barındıran Osmanlı içinde geçerliydi.

Her millet kendini temsil edecek bir devlet, kendi kendini yönetmek istiyordu.

1800'lü yılların yarısından itibaren Ermeniler'de uyanışa geçti, ses çıkarmaya başladı; dernekler, örgütler kurmaya başladılar. Ufak ufak isyanlar, ayaklanmalar çıkardılar.

Osmanlı 1914'te Birinci Dünya Savaşı'na girdi.

Savaş sırası fırsat elde eden Ermeni isyancıları harekete geçtiler.

İtilaf kuvvetlerine destek verdiler.

Ama Osmanlı, bu isyancıların suçunu tüm Ermeni halkına kesti..

Yüzyıllardır beraber yaşadığı, 'Millet-i Sadıka' dediği koskoca milleti, çocuklarının suçundan dolayı top yekün suçlu ilan etmişti.

'Tehcir Kanunu' adında bir kanun çıkarmış, bütün Ermeniler'i yaşadıkları bölgeden yüzlerce kilometre güneye doğru zorunlu bir göçe tabii tutmuştu.

Yani, çocuğun suçundan dolayı baba cezalandırılmıştı.

Fatura sevdalı genç kız Ahçik'e kesilmişti.

Fatura 80'lik Hayganuş neneye kesilmişti.

Fatura 70'lik Dikran dedeye kesilmişti.

Fatura 7 yaşındaki, masum Gabriel'e kesilmişti.

Bir milyonu aşkın göç kervanı yola çıkmış; kervan, istikametine varasıya
salgın hastalık, açlık, isyanlar ve katliamlarla yarısı tükenmişti..

Soykırımdır, değildir iddialarına girmek istemiyorum.

Ama, şunu söyleyeyim: Bütün millet cezalandıldığı için, fatura 7'den 70'e kesildiği için, evet, bu bir soykırımdır..

Sözü, Mehmed Uzun'un 'Abdalın Bir Günü' adlı kitabındaki Kürt ozan Ebdale Zeynike'ye bırakalım:

"... Osmanlı Devleti, Ermenilere karşı gazaba gelmişti. Devletin söylediğine bakılırsa, Ermeniler Ruslara destek veriyorlardı. Osmanlılar Ermenilere karşı hilelere başladı. Herkesçe bilinirdi ki, Osmanlının kin, nefret öfkesinin haddi hududu olmazdı. Osmanlılar bir parça ekmek, bir baş soğanın mutluluğunu çok görüp, Ermeni köylerine saldırmaya başladılar; başlarına ateş yağdırdılar, evlerini yaktılar yıktılar, gençlerini öldürdüler, yaşlılarını yedi ülkenin, yedi beldenin ötesine sürdüler, köylerini yerle bir ettiler, mallarını yağmaladılar, koyunlarını, davarlarını alıp gittiler ve Ermeni tohumunu yok ettiler.

... Kürtlerin pek çok mollası, şeyhi ve ağası da Osmanlıya destek veriyordu; onların kirli işine ortak olarak Ermenileri öldürüyordu. Sebebi, Ermenilerin Hristiyan olmasıydı, din insanlığı yenmişti."

-Mehmed Uzun (Abdalın Bir Günü, sayfa 111-112)

12-04-2013

 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..