Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '13

 
Kategori
Spor
 

Ersun Yanal kendi ezberini bozabilmelidir!

İlk yarının sonundaki görüntü Fenerbahçe’nin maçı kopartacak bir oyun oynamaya başladığı yönündeydi. Rakibi yine kendi sahasına hapsetmiş, gol arayan ve sürekli baskı kuran bir Fenerbahçe izliyorduk.

Sonra hakem devreyi tamamladı ve takımlar içeri girdi. 15 dakika sonra bambaşka bir Fenerbahçe (ve elbette Karabükspor) çıktı sahaya; atağı düşünmeyen, neredeyse orta sahada maçı oynamayı tercih eden, uzun toplarla rakip kaleye gitmeye çalışan, onu ilk 15 hafta uzak ara lider yapan baskı ve mücadeleden uzak bir takım anlayışı...

Neden bu kadar çok uzun top, sorusunun cevabını Mehmet Topal’ın şikayetinden saha olduğunu çıkarabilir miyiz, bilmiyorum; ancak Fenerbahçe’nin attığı golde yaptığı 20 pasın etkisi bu kadar ortadayken kalkıp saha şartlarını gündeme getirmek birbiriyle çelişen bir durum oluşturur.

Özellikle Bruno Alves ve Gökhan Gönül kanadında çok büyük boşluklar vardı. İlk golde Alves rakibini takip etse Volkan’dan dönen topa müdahale şansı yakalayabilirdi ancak pozisyonu kaybettiği andan itibaren oyundan da düştü ve golü hepimiz gibi izledi.

Gökhan Gönül bir iki ters kademeye girse de ne hücumda ne de rakibi karşılamada ve takipte etkili değildi.

Fenerbahçe’nin savunmasının diğer tarafı soluysa maçın en etkili oyununu oynadılar. Caner penaltıya sebebiyet verse de çok iyi toplar çıkardı. Penaltı pozisyonunda daha dikkatli olabilmeliydi.

İkinci yarı Fenerbahçe’nin orta sahası bu kadar oyun dışı kalkmışken, Baroni zaten ilk golde yaptığı hatanın sonrasında Emenike’ye verdiği asistle maçı kafasında bitirmişken artık ezbere dönüşen bir anlayışla Alper’i dışarı alıp Webo’yu sahaya sürmek sahadaki olan bitenden uzak  gerçekten “ezbere” bir hamleydi.

Çünkü Fenerbahçe takım halinde zaten baskı kuramıyor, Karabükspor orta alandaki üstünlüğü ile peş peşe pozisyonlar yakalıyor, bu sezon ilk defa Volkan bu derece ortaya çıkıyordu.

Böyle bir durumda orta sahadan bir kişi daha eksilince artık bütün şartlar ev sahibi takımın lehine döndü.

Belki ilk defa ileriden bir oyuncu çıkararak, bu Kuyt ve Sow’dan biri olabilirdi, orta sahaya Mehmet Topuz takviyesi oyunun orta alandaki dengelenmesini sağlayabilir, rakibin etkisini azaltabilirdi.

Ersun Yanal’ın kafasındaki senaryoyu anlıyorum, Webo ile her zaman olduğu gibi oyunu rakip alana yıkıp baskı kurmak istedi ancak zaten Webo’nun oyuna girdiği bölüme kadarlık çeyrek saatte takım bunu yapamayacağının işaretini vermişti.

Oyunu dengeledikten sonra son çeyrekte Webo hamlesi doğru bir tercihe dönüşebilirdi. Ancak bunu maç bittikten sonra görebiliyoruz, muhtemelen (umarım) Ersun Yanal da bunu bir kenara not etmiştir; ezberini bozacak bir ders çıkarmıştır.

Karabükspor çok diri bir oyun oynadı, Fenerbahçe’nin en etkili olduğu baskı gücünü tam tersine çevirdi ikinci yarı oyunun bütün hakimiyetini ele aldı.

Akpala tek başına önemli işlere imza attı.

İlhan Parlak biraz oynadığı yerin hakkını verebilen oyuncu olsa bu maçın skoru çok farklı olurdu. İlhan Parlak gibi bir oyuncum varken eğer ben kenarda oturan bir teknik adam olsam erkenden yaşlanırdım sanırım. İnsana bu kadar saç baş yolduran bir forvet olabilir mi?

Karabükspor çok iyi bir takım olduğunu gösterdi ancak bu yüksek oyun gücü ve konsantrasyonunu sadece Fenerbahçe’ye karşı kullanmışlar ve ligin orta sıra takımlarına karşı böyle oynamayacaklarsa dünkü futbolun hiçbir anlamı ve değeri yok.

Hakem Bülent Yıldırım fiyasko bir maç yönetti yine.

Maç 1-1 devam ederken Fenerbahçe’nin 2’ye 1 atağından avantaj kuralını kullandırmayıp maçı durdurması tam bir kırılımdı. Aynı şeyi Krabükspor atağında yapmayıp maçın kaderiyle oynadı.

Ancak ikinci yarıdaki oyuna bakıp bu maçın hakkının Karabükspor olduğunu da net bir şekilde ifade edelim.

Bu iki şeyi birbirinden doğru şekillerde ayırt edebilirsek futbolla ilgili gerçekleri biraz daha doğru değerlendirebiliriz.

Bu hakemlerle bu yönetim anlayışlarıyla maalesef soru işaretlerine açık bir ortam hazırlarsınız. Dün hakemin hatalarını örten şey iki takımın da iyi niyetli mücadelesi ve futbol düşünmeleriydi. 

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..