Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ertelemeyin...

Ertelemeyin...
 

Sevdiklerinize seni seviyorum demek için uygun zamanı, uygun mekanı beklemeyin, söyleyin.


Hepimiz hayatımızın aslında pamuk ipliğine bağlı olduğunuz biliriz. Ama çoğumuz bunun bilinciyle yaşamımızı sürdürmeyiz. Ben öyle değilim.

Sevdiğimi söylerim hissettiğim an, her kim olursa olsun,

Üzüldüğümü açıkça dile getiririm, usulca.

Öpmek istediyse canım o an, hiç düşünmem öperim...

En dayanamadığım şey birini istemeden kırmış olmaktır ki,

Hiç düşünüp vakit kaybetmem, gönlünü alır, özrümü dilerim...

Bir yanda boğaza dayanmış borçlar, bitmek bilmeyen sağlık sorunları, iş yerinde koltuk kavgası, olur olmaz şeylerden yakınmalar... Kiminin parası dert olur başına, kimi mutluluğu arar başka kapılarda...

Diğer yanda robot misali programlanmışız hepimiz. Sabah saat çalar kalkarız. Servise ya da otobüse/dolmuşa yetişmek için bir koşturmaca içerisinde hazırlanırız. Evden iş yerine varana kadar hep aynı sahne yaşanır. Aynı yol, aynı trafik, aynı durakta inilir. İş yerine varınca iş maratonu başlar bu sefer. Biriken işler, yapılması gereken işler, çoğu kez fizuli olan ama yine de yapmak zorunda kaldığımız işler... Birinin cakası, birinin havası, birinin nazı işten daha çok yorar bazen. Ve olmazsa olmaz dedikodular... Kim demiş, ne demiş, hatta nasıl demiş... Her zaman olduğu gibi o kadar çok çalışmışızdır ki saatin nasıl geçtiğini bile anlamayız. Ve eve dönüş maratonu; hiç farklı değil merak etmeyin, sabahkiyle aynı. Eve geldiğinizde yaptıklarımız bile tıpa tıp bir gün öncesiyle aynı. İşte hepimiz böyle robotlaşmışız...

Peki sorarım size; böyle bir kısır döngü içerisinde kaçımız eşine, ailesine, dostuna biraz vakit ayırıp onu ne kadar çok sevdiğini söylüyor? Kaçımız kırdığımız birinin gönlünü almak için beklemeden onu arıyor? Kaçımız bizi çok özleyen sevdiklerimize beş dakika ayırıp, onları mutlu ediyor? Kaçımız evden koşturmaca içerisinde çıkarken bir daha geri dönüp dönemeyeceğini düşünüyor?

Ya da şöyle sorayım; az sonra öleceğini bilseydiniz; yine bağırır mıydınız öfkeyle eşinize? Yine azarlar mıydınız çocuğunuzu? Kırar mıydınız annenizi? Üzer miydiniz dostunuzu?

İki dakika sonra bile hayatta olup olmayacağımızı bilemediğimiz ve gitgide iyice robotlaştığımız şu fani dünyada lütfen düşünün.

Sabah çocuğunuzu son görüşünüz olabileceğini düşünün ve sımsıkı sarılıp öpün onu...

Eşinizi, ailenizi bir daha göremeyeceğinizi düşünün ve yürekten sarılın onlara, sımsıcak...

Kırdığınız annenizi “bir ara ararım” deyip geçiştirmeyin, hemen arayın ve gönlünü alın...

Dostunuzu “işim çok gelemem” deyip geçiştirmeyin, ona zaman ayırın.

Sevdiklerinize seni seviyorum demek için uygun zamanı, uygun mekanı beklemeyin, söyleyin.

Yapmayı düşündüğünüz, hissettiğiniz, istediğiniz hiç bir şeyi ertelemeyin...

Unutmayın;

Şu dünyada ömür bir gündür, o da BUGÜNDÜR! 

 
Toplam blog
: 38
: 1605
Kayıt tarihi
: 10.08.11
 
 

İstanbul doğumluyum. İçimden geldiğinde yazmak ve yazılarımı sizlerle paylaşmak için buradayım.  ..